1 Eylül 2013 Pazar

İyilik ve Hurdalık

“Halime çok şükür” demenin en etkili yolu, halini “kötü” gördüğünüz birine yardım yapmak.
Yardım yapmak yardımı alandan çok yardım edenin işine yarar.
Yardım alan “güçsüzdür”, “zavallıdır”, “halsizdir”. Sizin “yardım” diye sunduğunuz şeye ulaşabilecek durumda değildir.
Siz ona yardımı “sunduğunuzda”,
Kendinizi “güçlü”, “zengin”, “halli” hissedersiniz.
Kendinizi “çok şükür iyi”, “kimseye muhtaç değil” ve üstelik “yardımsever” hissedersiniz.
Yardım alanın, o anki “ihtiyacı giderilmiştir”.  Başka ihtiyaçlar için başkalarından yardım almayı umar ve arar durur.
Bu durumda soru şu olmakta: “Aslında kim kime yardım etmekte”?
Her zaman uçları “güçlü-zayıf” çıkar ilişkisine dayalı olan “yardım”lar sadece insanlar arasında gerçekleşmez. Kurumlar (birçok sivil toplum kuruluşunun kuruluş amacı budur) ve hatta ülkeler arasında da bu ilişki tarzı mevcut.
Bu yardım ilişkisi tuzağını da beraberinde taşır:

Sorunlarınızı kendiniz çözmeyip bir kez “yardım” aldığınızda, siz artık “zayıf tarafsınız”. Yardıma muhtaç tarafsınız. Gelen yardım ne olursa olsun, reddedemezsiniz…
Ve hep zayıf tarafında kalırsınız “zayıf-güçlü” ilişkisinde. Bağış ve ihsanlarla hayatınızı idame ettirirsiniz.
Çaba göstermenize gerek kalmaz.

Bozcaada Belediyesi, bu kış ikinci bağışını kabul etmişti.
İlki Beşiktaş Belediyesinin bir minibüsüydü, ikincisi Foça Belediyesinin otobüsü…
Beşiktaş Belediyesinin minibüsü bazı özel gezilerde kullanılmaktaydı…
"O şimdi garajda".
Foça Belediyesinin otobüsü sadece cenazelerde, camiden mezarlığa kadar hizmet vermekte…
Allahtan mezarlıklar uzakta değil, yürüyerek gidilebilinir. O korku tüneli misali otobüse binmektense…
Bozcaada Belediyesi Beşiktaş ve Foça belediyelerine çok büyük birer “iyilik”te bulunmuştur.
Parçalanmak için hurdalığa ya da otomotiv sanayi müzesine binbir prosedürle göndermeleri gereken araçları Bozcaadalılara “bağışlayarak” hem zahmetten kurtulmuşlar, hem de kendilerini Bozcaada Belediyesine bağış yapan “güçlü belediyeler” olarak hissetmişlerdir…
Son üç-dört gündür adaya gökten bile insan yağarken, koca koca tur otobüsleri daracık yollarda tur atarken, hatlı minibüsler tekerlekli tuzlu sardalye tenekesi misali  yokuşlarda inlerken neredeydi Bozcaada Belediyesinin “Belediye Otobüsü”?
Niye “arkalara” saklydı?
Bu otobüsü, adayı “tanıtmaya” gideceğiniz Londra’dan gelecek İngilizler için mi saklamaktasınız?
Ne yapmak için kabul ettiniz otobüs bağışını?
Antika araç kullanmayı bilen şoförünüz mü yok?
Bozcaada hurdalık’mıdır?

Bozcaada Belediyesi diğer belediyelerin hurdacısımıdır?

15 Ağustos 2013 Perşembe

Acil Çağrı...

Bozcaada yöneticilerinin, acilen, mümkün tüm iletişim araçları vasıtasıyla aşağıda ayrıntılı olarak anlatılan canlı türüne, "Tüm yerlerimiz doldu, rezervasyonsuz Adaya gelmeyin" çağrısı yapması dileğiyle...

Karasinek (Musca domestica), İki kanatlılar (Diptera) takımının Muscidaefamilyasından böcek türü.
Uzunluğu 5-8 mm arasında değişen, rengi genel olarak koyu gri ve siyah olan ve uçabilen bir sinek türü.
Yerleşim bölgelerindeki bütün sineklerin % 90’ını meydana getirir. Kutuplar’dan Ekvator’a doğudan batıya yayılmış durumdadır. Karasinek insanların yaşadığı en soğuk iklimden en sıcak iklime kadar bütün meskûn yerlerde bulunabilir.
Karasinek, bütün uçucu böcekler içinde, arka kanatlarının değişimiyle oluşan halterdenen denge organı sayesinde, en üstün uçma kabiliyetine sahip usta bir “hava akrobatı”dır.
Her türlü gıda ve çöp artıklarıyla beslenirler ve ortalama 3 km uçarak çevrede insanların yaşadığı her yeri istila ederler ve vucutlarında çok çeşitli hastalık mikropları taşıdığı için her dolaştığı şeye mikrobu bulaştırırlar. Zira her 5 dakikada bir gezdiği yerlere dışkı bırakırlar. Koleradiyaredizanterihepatitçocuk felci, gıda zehirlenmeleri,salmonellozverem gibi hastalıkları bulaştırır.

Bütün böceklerde olduğu gibi, bir iç iskelet sistemine sahip olmayan karasineğe bunun yerine muazzam mekanik avantajlar sağlayan kitinden yapılmış bir dış iskeletleri bulunmaktaddır. Bu sert kabuk, sineğin, kanatları saniyede 200 defa çırpmasını sağlar. Kanatların yüzeyinde ve başının arka kısmında bulunan hassas duyu organları (anten), uçuşla ilgili mesajları anında beyne nakleder. Mesela, sinek, uçuş esnasında yeni, farklı bir hava akımına maruz kalırsa, bu duyu organları hemen beyne gerekli sinyalleri iletirler. Kaslar da beyinden gelen bu sinyallere göre kanatlan, yeni duruma uygun harekete geçirir. Bu sistem, günümüzün modern uçaklarına ilham kaynağı olmakta şimşek gibi hızlı manevralarla, kendisini yakalamak isteyenleri çileden çıkaran sineği vurmak için kullandığımız sineklik ile çok defa ıskalamamızın sebebi, bu harikulade duyu organlarıdır. Sinek bunlarla, sinekliğin havada meydana getirdiği yeni hava akımını hemen algılar ve bu durumun bir tehlike oluşturduğunu anlayarak, ani bir hareketle uçup, kurtulur. Reflekslerinin, yani ani hareket kabiliyetinin, insandan 10 kat fazla olduğu kabul edilir.

Karasinekler yumurtalarını dışkılara, çöplüklere, özellikle sıcak ve nemli yerlere bırakırlar. Yumurtalar bir günden kısa bir sürede çatlar velarvalar çıkar. Larvalar bir iki hafta içinde pupa evresine girerler. Pupa evresinde başkalaşmayauğrayarak birkaç günde kanatlı erişkin biçimlerini alırlar.
Çöp ve gübre gibi nemli organik madde bulunan yerlere 100-150 tanesi yığın halinde yumurtalarını bırakır. Çıkan larvalar organik maddelerle beslenir ve sıcak havada ortalama 7-8 günde sinek olarak uçar. Çok çabuk ürerler.
Karasinek, kısa ama yoğun ve üretimli bir hayat sürer. Eğer yumurtaları 25 derece sıcaklıktaki nemli bir yere bırakılırsa yumurtalar, 10 saat gibi kısa bir zaman zarfında açılırlar. Kurtçuklar ancak sıvı maddelerle beslenirler. Bunlar katı yiyecekleri sıvı hale dönüştürebilmek için kendileriyle ortak yaşayan bakterilere muhtaçtır. Bunlarla beraber nimf (larva) haline girmek üzere olan kurtçuk, orta bağırsağın son kısmından, sindirim borusu boyunca yol alan bakterilerin çoğunu yok edebilecek bir asit salgılar. Kalan bakterileri de tam nemf kundağından çıkarken orada bırakır ve sinek böylece tam asepsili (mikroptan arınmış) olarak dünyaya gelir. Metamorfoz (başkalaşım) geçirip, erişkin sinek haline gelebilmeleri için ise lüzumlu olan 40 °C sıcaklıktaki mekânlara yönlendirilirler. Bu ortamda 6 gün içinde iki metamorfoz geçirip, erişkin sinek olurlar. Bir defada yaklaşık olarak 100’ün üstünde, hayatı boyunca da 600-1000 yumurta bırakabilen dişi karasinek, larva döneminden sonraki üç gün içerisinde, çok rahatlıkla yeniden yumurta bırakabilir. Karasinekler bu ritimleriyle çok hızlı ürerler.
Nisan ayı ortalarında yumurtasını bırakan bir karasinekten gelen neslin, aynı yılın Eylül ayı ortalarında bıraktığı yumurta sayısı 5 trilyonu geçer. Başka bir ifadeyle, bir gramın % 1’i ağırlığındaki (yaklaşık olarak 70 sinek 1 gr ağırlığındadır) bir sineğin devamı olan nesillerden 80 bin ton ağırlığında bir sinek ordusu meydana gelir.

Karasinek uçuş esnasında epey enerji sarfettiğinden, vücut sıvısının şeker oranında büyük miktarda düşüş meydana gelir. Uyarıcı sistemler bu hayati öneme haiz durumu beyne iletirler. Havada tur atarken, koku alıcılarıyla besinlerin yerini tayin etmeye çalışır. Besin kokusu arttığında da “iniş programını” harekete geçirir. İndiği yerde, ayaklarındaki tat alma organı besinin tatlı, tuzlu veya ekşi olup olmadığını algılar ve beyne iletir. Bunlar karasineğin tercih ettiği besin cetveline uygun tatta ise, beyinden, hortumun çıkması ve emilme işleminin yapılması emri gelir. Çevresi kalın duvarlarla çevrili olan hortumla, sıvı besinler emilmeye başlanır. Besin ne kadar şekerli ise o kadar çok emilir. “Yiyecek maddelerine dadanan inatçı sinek” ününe sahip karasineğin ağzının içinde iki tüpçük bulunur. Bu tüpçüklerden biriyle sıvı yiyecekleri emer, diğeriyle de içinde enzimler bulunan tükürük salgılar. Yağları, karbonhidratları ve proteinleri kolaylıkla hazmeden karasinek, çok sevdiği sert yiyecekleri sıvı hale dönüştürmede bol miktarda tükürük salgılamak durumundadır. İşte bu sebeple de yiyeceklerin üzerine dışkısıyla beraber bol miktarda tükürük bırakır. Daha sonra bir başka karasinek, aynı dışkının üstüne konduğunda, önceki karasineğin tükürüğünü de emer ve böylece bakteriler ikinci karasineğe de bulaşır. Bunun aracılığıyla da daha geniş alanlara yayılır. Ağzının çevresinde ve ayaklarında 20 milyonu aşkın bakteri taşıyabilen karasinek, sadece bir günde 25-50 defa dışkı bırakır.

Karasinekler sıcaklığa bağlı olarak 2-3 hafta yaşarlar. Kara sinek yılda 8-10 döl verir. Bir senede 250 milyar karasinek oluşabilir.



10 Ağustos 2013 Cumartesi

Bozcaada'dan Bayramlık "En Top"

Conde Nast Traveler Dergisinin 2012 yılı okuyucu anketine göre Bozcaada Avrupa’nın birinci, dünyanın sekizinci en iyi adası.

Ada’ya gönül vermiş olanların gururunu okşayan, daha çok turist ekleyenin ellerini ovuşturtan bir haber…

Toplam 46 476 okuyucunun 1 306 yer için oy kullandığı ankette adalar için kaç kişi oy kullandı, Bozcaada’dan yana kaç kişi oy kullandı; okuyucu profilinin bilinmemesi gibi teknik bilinmezlikler bir yana,

Oylamadaki bilinenler, oy verilen parametrelerdir: Manzara, misafirperverlik, hava, plajlar, etkinlikler, konaklama ve restoranlar.

Bozcaada’nın bu parametreler açısından aldığı oy yüzdeleri şöyle: Manzara: 94.7, Misafirperverlik: 84.2, Hava: 89.5, Plajlar: 75.0, Etkinlikler: 68.8, Konaklama: 76.9, Restoranları: 82.4.

Merak bu ya, parametreler biraz daha genişletilse,

Mesela ulaşım, trafik, park yeri; fiyat - hizmet kalitesi, sunum kalitesi, servis kalitesi dengesi; hijyen ve altyapı kalitesi (kanalizasyon, su ve elektriğin kesintiye uğramaması), plajların konforu gibi parametreler olsaydı oranlar ne olurdu?

Derginin anketinde sadece adalar yer almamakta…

En iyi plajlar, en iyi hoteller, en iyi kültürel destinasyonlar, en iyi mutfaklar gibi kategoriler mevcut. Bozcaada’nın “top” egolu işletmeleri bu “top”lar arasında yok…

Sermayemiz manzara, hava, deniz, kum.

Kale manzaralı ya da rum müzikli “ambiyans” ekle…
Biraz da ahbaplık edince gelsin ödüller…

Kışın fuar fuar gezip; gezi olsun maksat, Bozcaada’yı tanıt…
Yaz olunca “gelmeyin”!

Devletin desteklediği bütünsel bir “stratejik plan”ı,  “100 kişiyi toplayamayız” diye yapma, devletten “tanıtım projesi” desteği al, adayı tanıt …

Sorun şu ki, ada yeterince “tanınmakta” …

Manzara güzel, kale güzel, deniz güzel, koylar güzel, kum güzel, “ambians” güzel…
Amma velakin “bu kadar”!

Fabrikadan 20 (yirmi Türk Lirası) liraya aldığın güzelim ada şarabı masaya gelince altmış (yirminin üç katı) oluyorsa; bu, şarap şişesinin tıpası ya da mantarının,  hacet giderme yerleri yapılamayan plajların ya da kanalizasyon ham maddesinin yol açtığı, Kocamış deresinin başı ve Poyraz Limana boşaltılarak çözülen sorununu bertaraf etmek için insanların farklı biçimde kullanmaları için olsa gerek…

“İnek çifliği karada, balık çifliği denizde olur” diye adada balıkçılığı bitirdiğinizde, kesim numaralı deniz balığı; Çin denizi görmüş haşarat-ı bahriye satar, dünya “top” listesine girdik diye sevinirsiniz, “bu kadar.”

Bozcaada’da bir türlü yapılmayan/yaptırılamayan arkeolojik kazılar beklerken ve buna rağmen adadan kaza ile çıkan eserlerin Bozcaada’da sergilenebilmesi için bir mekan oluşturulamaması ayıbı dururken, evet,  “bu kadar”.

Haklı olarak şarapları ile övünürken, adada 12 ay boyunca insanları çekecek, bağcılığı odak alan “agroturizm” için kafa patlatılıp organize olunamayınca, evet, “bu kadar”.

“Üç ay dişimizi sıkalım, dokuz ay da biz turist olalım” düşüncesiye …

Bu kadar.

Bayram tatili dışında da insanların sizi sevmesi ve misafirliğe gelmek istemelerine aklınızla ve emeğinizle bahaneler yaratamazsanız, gelmezler…

Sadece “bayramlık misafirperverlik” gösterirseniz, “bayramlık” gelirler…


Öyle bir gelirler ki, “gelmeyin” demek zorunda kalırsınız.

Bayramınız kutlu olsun!

31 Temmuz 2013 Çarşamba

Bozcaada Belediye Başkanlığı için İlk Aday Adayı CHP'den

Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Başkanlığına yapılan ilk belediye başkanlığı aday adaylığı başvurusu ile Bozcaada'nın gündemine, yerel seçim girmiş oldu. Pazar günü Sayın Adnan İlter başvurusunu yaptıktan sonra Bozcaadalılara ilk mesajını şöyle vermiştir:


Bozcaada korku imparatorluğunu yıkacağız.

Ben genç bir belediye başkan aday adayıyım. Belediyecilik sektöründe 10 yıldır çalışmaktayım. Çanakkale belediyesinde edindiğim deneyimleri büyük bir heyecan ve arzuyla Bozcaada halkına hizmet etmek ve Bozcaada’nın sorunlarını çözmek için kullanmak istiyorum. 

Bozcaada’yı özellikle kış aylarında da insanların yaşamaktan keyif alacağı daha konforlu huzur ve esenlik içinde hayat sürebileceği bir kent haline getireceğim.

Bozcaada’yı kocaman büyük bir aile olarak görüyorum. Bu nedenle birbirimize karşı sorumluluklarımız var. Mutlu bir birey olsun ki mutlu bir aile oluşabilsin, mutlu bir aile olsun ki mutlu bir Bozcaada oluşabilsin. Ancak bu ailenin birçok sorunu var yerel yönetim uzun yıllardır bu sorumluluğunu yerine getirmiyor. Bu anlamda eğitim, öğretim, sağlık, ulaşım, giyinme, barınma kısacası insanca yaşam için elimizde ne varsa hep birlikte bölüşeceğiz. 

Bu sosyal yanlarımızı güçlendirip geliştirirken teknik anlamdaki alt yapı, üst yapı, atık su arıtma tesisi, çöp depone alanı, su kaynakları, yat limanı gibi çevresel faktörler karşısında bir çevre düzeni planı oluşturup çevreyi, doğayı koruyan bir belediye olacağız.

Kentimizde kültür, sanat, turizm, üniversite ve organik tarımın gelişmesi özellikle bağcılık, arıcılık ve balıkçılığın korunması için yapılan çalışmaları destekleyip bu yönde projeler üreteceğiz. 

Tarihi ve kültürel mirasın korunması ve gelecek nesillere aktarılması için çalışmalar yapan sanata ve sanatçısına değer veren bir yerel yönetim olacağız. 

İmar ve planlama çalışmalarını daha düzenli hale getireceğiz. Yerel esnafa yönelik gelişim ve ekonomik kalkınma programlarını yine esnafımızla birlikte hazırlayıp uygulayacağız. 

Cumhuriyet halk partisinin evrensel değerleriyle örtüşen, sosyal demokrat anlayışımızla halka hesap vermekten korkmayan, halkı ile barışık bir belediye olacağız. 

Sosyal belediyecilik ve önce insan diyerek çıktığımız bu yolda halkın karar alma süreçlerine katılımını sağlayıp ortak akılla birlikte karar vererek, kent konseyi mekanizmasını hayata geçirerek Bozcaada’yı birlikte yöneteceğiz.
 
Hangi din, dil, ırk ve siyasi görüşten olursak olalım yaşam kültürünü özgürlükler üzerine oluşturmuş birlikte yönetim anlayışımızla Bozcaada’nın tüm sorunlarını çözen, aydınlık yarınlara güvenle bakan Bozcaada için, Bozcaadalılar için belediye başkanlığına adaylığımı açıklıyor. Aday adaylığı başvuru evraklarımı ilçe başkanımıza sunuyorum. 

Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye Cumhuriyetini kuran bir partidir. Demokrasinin sağlıklı bir şekilde işlemesini sağlamak için dün olduğu gibi bugünde genel başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde çalışmalarını sürdürmektedir. Genel başkanımızın Türkiye Cumhuriyetinin demokrasi ve aydınlanma yolundaki bu çalışmalarında yanında olduğumu bildiririm. 

Demokrasinin gereği olarak partimizden başka aday adayı arkadaşlarımızda olacaktır. Hepimizin tek gayesi Bozcaada da Cumhuriyet Halk Partisine seçim kazandırmaktır. Elbette ki Bozcaada halkına hizmet etmek isteyen bir kişi olarak Cumhuriyet Halk Partisinden Bozcaada belediye başkan adayı ben olmak isterim. Ancak örgütümüzün belirleyeceği yöntem doğrultusunda partimizin adayı kim olursa olsun küsmeden, kırılmadan, bölünmeden sonuna kadar arkasında olup destekleyeceğimi başta üyelerimiz olmak üzere herkesin bilmesini isterim. Örgütümüzün gücüne ve iradesine güveniyorum. Örgüt en büyük güçtür. Örgütümüzle birlikte uyum içinde çalışacağız.

Bundan sonraki yaşantımın geri kalan kısmını ailemle birlikte Bozcaada da geçireceğim. Çıkmış olduğum bu yolda en az benim kadar sorumluluk alan, desteğini hiç bir zaman esirgemeyen her zaman yanımda olan sevgili eşime ve aileme teşekkür ediyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak Bozcaada da korku imparatorluğuna son vereceğimizi belirtiyor, ilçe başkanımıza, yöneticilerimize, partililerimize, Çanakkale’den gelerek bugün beni yalnız bırakmayan dostlarıma ve Bozcaada halkına bana gösterdiği ilgi ve destek için teşekkür ediyorum. 

Saygılarımla.
Adnan İlter 
CHP Bozcaada belediye başkan aday adayı

Cumhuriyet Halk Partisi içerisinden ve diğer partilerden aday ya da aday adaylarının da ilan edilmesi ile Bozcaada'da yerel seçimler için yarış başlamış olacak. 


26 Temmuz 2013 Cuma

DENKO Arsa Sahiplerine Duyuru

                 SAYIN DEN-KO MALİKLERİ;

                 Daha önce göndermiş olduğumuz mektupta imar planının askıdan inmesini takiben 2 ay içerisinde dava açılması gerektiğini ve bu amaçla vekaletname düzenlenerek 25/07/2013 tarihine kadar gönderilmesini 29/07/2013 tarihine kadar da dava açılması gerektiğini bildirmiştik.

                Adli tatilin başlaması nedeniyle Mahkemeye başvurma süresi 01-Eylül 2013 tarihine kadar uzamıştır.

               Dava açılması öncesi yapılacak hazırlıklar da dikkate alındığında Ağustos ayının son haftasına kadar vekaletnamelerin elimize ulaşması gerekmektedir. Vekaletname ile ilgili bilgiler aşağıda tekrar sunulmuştur. Bilgilerinize sunarız.

Av. Atilla İNAN İÇİN VEKALETNAME BİLGİLERİ:

Av.Atilla İNAN
Ankara Barosu
Sicil No: 15692
Çankaya Vergi Dairesi  Vergi No (TC Kimlik No):26123382816
Adres: Sağlık-1 Sok. No:17/26 Sıhhıye/ANKARA

BANKA HESAP BİLGİLERİ:

HSBC BANK Mithatpaşa Şubesi  Hesap No: 675-1005054-271-00
IBAN:TR910012300675100505427100

VEKALETNAME VE GEREKLİ BELGELERİN GÖNDERİLECEĞİ ADRES:

Attila KIRAN
İlkadım Mah. Yeşilvadi Sok. No:71-A D:3 DİKMEN/ANKARA
TEL:0505 314 79 80
E-Mail:attila.kiran@gmail.com

GEREKLİ BELGELER:

1-Vekaletname Aslı
2- Tapu Fotokopisi

3- Banka Dekont Fotokopisi

Bozcaada Aya Paraskevi Manastırı Ayinle Hizmete Açıldı

Bir süredir tamiratı süren Bozcaada Aya Paraskevi Manastırı yenilenerek hizmete girdi.

Aslına uygun olarak restorasyonu tamamlanan manastır, Aya Paraskevi ayini ve panayırına yetiştirildi.

Her yıl 26 Temmuz tarihlerinde kutlanan düzenlenen ayin ve panayıra hazırlık amacıyla 25 Temmuz akşamı açılışı yapılan manastır binası ayinle kutsandı.

Bozcaada ve Gökçeada despotu Kirilios'un yönettiği ayin kalabalık bir topluluk ile yapıldı. Ayine adalıların yanısıra yurtdışından gelen misafirler de ilgi gösterdiler.

22 Temmuz 2013 Pazartesi

Bozcaada’da Krizi Fırsata Çevirebilme Şansı…


Bozcaada’da görev yapan kaymakamlardan sayın Bilal Bozdemir’in girişimleriyle başlayan ve gelenekselleşen Bozcaada Şarap Tadım Günleri bilindiği üzere, bu yıl, yeni yasal düzenleme henüz yürürlüğe girmeden iptal edildi. Şarap fabrikalarındaki tadımlara da son verildi…

İşin iyi tarafından bakıldığında, şarap üreticilerinin bu tür bir kayıt ve tespiti var mı bilmiyorum ama, denilebilir ki şu iki açıdan iyi oldu:

Festival kendi izleyen ve müşterilerini yaratmakla birlikte şarap fabrikalarına ek bir mali külfet getirmekteydi: hem etkinliklerin maliyeti,  hem de sunulan şarapların maliyeti. Satış sırasındaki tadımlar açısından da, gözlemlere göre durum çok farklı değil: Tüm şarap çeşitlerinden tadıp bir-iki şişe satın alan ya da hiç almadan çıkıp giden; özellikle turlarla gelen 40-50 kişilik gruplarda herkesin tadım yapıp üç-dört kişinin şarap alması gibi…

İki üç satış yerini dolaşıp “beleşe kafa bulma” anlayışında olanlar da cabası…

Başlatılma amacı sezon dışında da özellikle şarapseverleri adaya çekmek olan etkinlik zamanla, otel ve restoranların geç faaliyete geçmesi nedeniyle giderek sezon başında ve içine tarihlerde düzenlenmeye başlandı. Bu durum da amacından bir parça sapma anlamını taşımakta.

Gelelim kötü yanlarına:

Gelenekselleşen bir etkinlik sona erdi.

Bozcaada medyada “güneş-deniz-kum” turizmi dışındaki en önemli özelliği ile yer almaya başlamıştı… sona erdi.

Şarap işletmeleri kendi başlarına tanıtım ve reklam yapma yerine daha düşük olan toplu ve paylaşılan tanıtma maliyetlerinden yoksun kaldılar.

Sezonun başında ya da içinde de olsa, şarap turizmi nedeniyle gelen ve profili “güneş-deniz-kum” misafirlerinden farklı olanlardan diğer işletmeler yoksun kaldı.

Bozcaada’nın kendine özgü özelliklerinin turizm piyasasına sunumu açısından bu bir krizdir.
Ancak Çetin Altan’ın deyimiyle “enseyi karartmamak” gerekiyor.

Ekonomi bilimi ve pratiği en büyük krizlerin en büyük fırsatları da içinde barındırdığını söylüyor.

Tabi ki görülebilir ve değerlendirilebilinirse…

Bu krizde fırsatlar neler olabilir?

Yasal düzenleme, alkol sunumu için ruhsatlandırılmış yer koşulu arıyor.

Bozcaada’daki şarap işletmelerinin tümünün fabrikanın yanında ya da dışında mekan sıkıntısı yok. Sadece bunları biraz düzenleyip uygun hale getirmek gerekiyor.

Şarap işletmesi sahip ve yöneticileri ile meraklı işletmeciler ve şarapseverlerin de çok iyi bildiği gibi dünyanın her yerinde şarap tadımı ücreti mukabilinde yapılır.

Hazırlanan çeşitli tür, cins ve eşliklere göre (tadımın yanında sunulan peynir, soğuk et, hatta ciddi yemekler gibi); yine bağ, üretim tesisi gezilerinin içinde yer alıp almamasına göre  fiyatlandırılan tadım paketleri ile şarap turizmi profesyonel olarak gerçekleştirilir.

Amerika Birleşik Devletlerinin özellikle güney eyaletleri, Güney Amerika, Avustralya ve şarabın geleneksel üretim sektörlerinden olduğu Avrupa ülkelerinde çok yaygın ve ciddi gelir getiren bu turizm çeşidinin Bozcaada’da amatörce ve utangaç bazı örneklerini gördük; görmekteyiz. Ancak mevcut koşullar artık bunun profesyonelce yapılmasını dayatmaktadır.

Çok haklı olarak Bozcaada’daki şarap işletmeleri “işlerimiz ve dertlerimiz başımızdan aşkın zaten” diyebilirler.  Doğrudur ve haklılar. Ancak sadece “iş ve dertleri ile uğraşmak” öyle görülüyor ki onları bitirmiyor, aksine arttırıyor…

Üstelik turizm organizasyonu tek başına ve yukarıda sözü edilen profesyonel tadım organizasyonu da ayrı olarak farklı uğraş ve uzmanlık gerektiren alanlar…

Ama dünyada da zaten “yalnız kahraman kovboy” dönemi kapandı…

Gelirini turizme odaklayan; içinde Turizm Yüksek Okulu bulunan, turizm alanında eğitim alan birçok insanın yaşadığı Bozcaada’da “yerli” bir turizm şirketi yok. Yerel ve uluslararası, sadece internet üzerinden faaliyet gösteren ve rezervasyon yapan şirketler Bozcaada’dan yatak satıyor oysa…
Bozcaada’ya gelmeye niyetlenenler ceplerine göre konaklama rezervasyonu yapabilmek için harıl harıl o site bu site, o telefon bu telefon daha adaya gelmeden yoruluyorlar…

Şarap işletmelerinin, konaklama tesislerinin ve profesyonel turizmcilerin hatta yerel yönetim organlarının ortaklaşa kuracaklar/oluşturacakları “yerli” turizm şirketi ya da şirketleri Bozcaada’nın tıkanan turizm geleceğine çözüm olabilirler.  

Ulaştırma, konaklama ve profesyonel tadımın farklı sektör ve kulvarlarındaki ve mevcut haliyle birbirinden bağımsız/habersiz dağınıklığı, bu tür bir yapılanmayla giderilebilir, eşgüdümlü çalışması sağlanabilir.

Tadıma yaz ya da kışın gelecek olan insanların adaya ulaştırılması, konaklama yerlerinin açık bulundurularak konaklatılmasının uygun koşullarda garanti edilmesi ve profesyonel sunum etkinlikleri ile tatmin edilmesi  artık kendiliğinden, amatörce ya da “rastgele”ye bırakılmayacak kadar önemli ve hayati hale gelmiştir.

Un var, yağ var, şeker var…

Bozcaada ateşin karşısına geçip biraz yanmayı göze alan helva yapımcılığına soyunacakları bekliyor.
Turizm alanında bir start-up şirketini bekliyor…


Yoksa unu kediler, şekeri kargalar yağı da küfler yer…

17 Temmuz 2013 Çarşamba

Bozcaada'nın Mitoloji Kahramanları

Mitoloji insanoğlunun yeryüzündeki serüveninin hikayeleridir.
Hikayelerdeki adları değiştirdiğinizde bugün geçen bir olay anlatılıyor zannedersiniz bazılarında… Öylesine tarih içerisinde kalıcı çizgileri öne çıkarırlar…

Mani ve depresyon mitolojik ve antik çağlardan beri bilinmekte ancak 19. yüzyıl sonlarına kadar ayrı insanlık halleri olarak değerlendirilmekteydi. Diyonisos’un aylarca süren “şenliklerini” okuduğunuzda, bir mani dönemini anlatan yeni yazılmış hikaye ya da akademik kitabı okuyorsunuz zannedersiniz.

Ancak 1854 yılında J. Falret ve J. Baillarger bu iki duygudurumunun birbirini izlediğini ve bağlantılı olduklarını tespit etmişlerdir. Falret’in “la folie circulaire”, Baillarger’in “folie a double forme”, daha sonraları K. Kahlbaum’un (1882) “cyclothimia” ve nihayet 1896 yılında E. Kraepelin’in “manishdepressive” olarak tanımladığı durum günümüzde bipolar bozukluk ya da en bilinen adıyla manik-depresif hastalık olarak özellikle dinamik ve varoluşçu psikyatrinin ilgi alanı içerisinde yer almaktadır.

Psikyatri ya da psikolojinin birer bilim alanı olup olmadıkları ile ilgili bilim felsefesi tartışmalarına girmeden/onlar bir yana, bu birbirine bağlı iki duygu durumunun gerçekte yaygınlığı hiç de az değil.
Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre göre 21. Yüzyılın ilk on yılındaki yaygınlığı genel nüfus içerisinde % 3.  Oxford Textbook of Psychiatri (2011) de yer alan verilere göre gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde bu oran çok daha yüksek: hastalanma olasılığı erkekler için % 3-12 ve kadınlar için % 20-26.  

Bu rakamlar bilimsel araştırmalarla tespit edilen ve daha çok bireysel tedaviye yönelik çabalarla ilgili araştırma bulgulardır.  

Asıl konuya geçmeden önce bir araştırma bulgusuna daha değineceğiz. Bu da manik-depresif bozukluğun tespit edilen genetik bir temelinin bulunmadığıdır. Ancak bu bozukluğun ailede bulunması durumunda ortaya çıkma olasılığının daha yüksek olduğu gerçeği bize, organik temellerinin yanısıra, genetik geçişliden çok sosyo-genetik geçişli olduğunu düşündürtmektedir.

Sadede gelmeden önce, birazcık daha tarih bilgisi…

Bireyler gibi, toplumların da hastalanabileceğine ilişkin görüşler özellikle tüm dünyayı saran ve etkileyen, çok geniş çaplı ve yıkıcı, insanoğlunun en karanlık ve şeytani yanlarını ortaya çıkaran iki dünya savaşının ardından dile getirilmeye ve tartışılmaya başlandı.

F.Oppenheimer, H. E. Richter, H. Marcuse, M. Horkheimer, Adorno gibi özellikle Frankfurt Okulunun kurucu ve ardıllarının başlattığı tartışmalara psikiyatri, toplumbilimi, teoloji, antropoloji gibi felsefe dışındaki alanlardan (E. Canetti, E. Fromm, I. Illich gibi) da destek geldi.  Birey gibi aileler ve bir bütün olarak toplumların da “akıl tutulmasına” uğrayabileceğini ve hastalanabileceğini vurguladılar. Toplum ve toplulukların bazı ortak karar ve davranışlarının başkaca bir açıklamasının olamayacağının altını çizdiler.  

Bireylerdeki tipik mani sendromunun üç temel semptomu bulunmaktadır:

  • 1.       Yükselen ruh hali - duygudurumu
  • 2.       Artan aktivite - hareket düzeyi
  • 3.       Artan düşünme hızı

Bu semptomları gösteren insanlarda genellikle:

1- Benlik saygısında abartılı bir artma (Kendine aşırı güvenme – kendini çok güçlü hissetme)
2- Uyku ihtiyacının azalması
3- Her zamankinden daha fazla konuşma ya da konuşmaya isteklilik.
4- Fikir uçuşmaları (sıçramaları) ve düşüncelerin sanki yansıyor gibi birbirini izlemesi.
5- Dikkat dağınıklığı (yani, dikkat önemsiz ya da ilgisiz bir dış uyaranla kolaylıkla dağılabilir)
6- Amaca yönelik etkinlikte artma (toplumsal, iş ya da okul, cinsel açıdan), ajitasyon.
7- Kötü sonuçlanması ihtimali yüksek; zevk veren etkinliklere düşüncesizce atılma (Örneğin elindeki bütün parayı harcama, cinsel girişimlerde bulunma ya da aptalca iş yatırımları yapma)
8- İş yaşamı, sosyal yaşam ve özel ilişkilerde önemli ölçüde bozulma ve durumun başkalarınca da fark edilebilmesi; görülür. (Amerikan Psikiyatri Birliği, Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı (DSM IV – 1998)

Bireylerdeki tipik depresyon sendromunun da üç temel semptomu bulunmaktadır:

  • 1.       “Yerlerde sürünen” ruh hali - duygudurumu (distimia)
  • 2.       Azalmış aktivite - hareket düzeyi
  • 3.       Azalmış düşünme hızı

Bu semptomları gösteren insanlarda genellikle:

1.       İçine kapanma ve sadece kendisi ile ilgili olma, kişisel aşırı duyarlılık, alınganlık,
2.       Kendini üzgün, endişeli ve değersiz hissetme,
3.       Derin bir umutsuzluk, değersizlik ve kötümserlik,
4.       İntihar düşünceleri ve eğilimi,
5.       Günlük zorunlu aktivitelere karşı bile ilgisizlik ve isteksizlik,
6.       Unutkanlık, dikkatini toplayamama ve karar vermede güçlük,
7.       Uyku bozukluğu ve sinirlilik hali,
8.       Sebepsiz ağrılar ve aşırı kilo alma ya da verme görülür.

Yukarıda özetle anlatılan iki farklı ancak sebep-sonuç gibi birbirini izleyen ruh durumu ile ilgili önemli bir tespit daha var ki bu yazının ana temasını oluşturmaktadır.  Mani genellikle yaz aylarında, depresif hal ise kış aylarında görülmektedir.

Şimdi, kendinizi Göztepe’nin üstüne çıkıp, rahat rahat oturmuş Ada’yı gözlemlerken hayal edin bir an…

Görecekleriniz:  

Yaz başlarken heyecan ve neşe içinde insanlar akın akın arabalarla, otobüslerle, yürüyerek gemiden inip iskele caddesinden tüm adaya dağılırlar. Herkeste bir coşku, iyimserlik, abartılı selamlaşmalar, kahkahalar ancak en ufak bir aksilikte ise kavgaya dönüşüveren sinirlilik ve tartışmalar, klakson ve bağırışan insan sesleri …

Her yerde, hayat yemekten ibaretmiş gibi, sabah mükellef pişili 10 çeşit reçelli ve daha neli neli kahvaltı sofraları… Öğlen-ikindi çaylı kahveli börekli çörekli atıştırmalar. Akşam ise rakılı şaraplı, zeytinyağlı mangallı, ithal kalamarlı - kültürlü balıklı uzun soluklu sofralar…

Arabalar, traktörler, minibüsler ve motosikletler, merkez – Ayazma, Ayazma – merkez, merkez - Polente, Polente – merkez ve diğer yollarda, TEM otoyoluna yakışır hızlarda birbirini çiğnercesine bir akış içerisinde…

Herkes koşturma ve konuşma halinde…

Özellikle Ada’ya ilk defa gelenler “adalılara” bir mitoloji kahramanına bakar ve dinler gibi bakmakta ve dinlemekte, birçoğu da “eh, madem bu rol verildi demek ki öylemişim” diye düşünürek anlatmakta, anlatmakta…

Abartılı gelecek ama şu diyaloglar gerçek:
-         -  Siz esas nerelisiniz?
-         -  Adalıyız.
-        -   Peki bu kale ne zaman yapılmış?
-          - Bilmem, biz geldiğimizde vaadı...

Ya da;

-        -  Migros nerede?
-         - Bak şimdi… Şuracıktan çık, sağa dön, karşına eski bir ev çıkcek, oradan aşarı doğru gidivee görcen…

Adaya birden çok defa gelenler ile diyaloglar genellikle neyin değiştiği neyin değişmediği, nerenin iyi-kötü, pahalı-ucuz, neyin güzel- çirkin olduğu ile ilgili…

“Yazlıkçı adalılar” ve “adalı yazlıkçıların” “mevzuları” ise daha “derin”;

Kanalizasyon, trafik, sonradan gelenler, pahalılık, pazar yeri, çöpler, hayvanlar, havalar, ustalar etrafında dönen ve “Ne olacak bu adanın hali” ile biten monologlar…

Yaz dönemi “hızlanmanın” olduğu bir diğer alan “aktivite”ler. 
Toplantılar, sergiler, festivaller, bir daha toplantılar, sergiler, festivaller…
İlanlar, bildiriler, kararlar…

Etkinlik ve konuşmalarda “ada sevgisi”nin boyutu adeta ürkütücü…
Ada “Şirin” insanlar Ferhat…
Ada oltar, insanlar onun için hayatını kurban etmeye hazır aşıklar…
Cek-cak.. Cağız-ceğiz..

Yaz tarifesinin son gemisi, mani’nin bitip depresif ruh haline geçişin simgesi adeta.

Ada sakin, rüzgar sakin, insanlar sakin…

Ekim sonu ile “yok”lar başlamakta.
Hareket yok, konuşma yok, “ada aşkı ve aşıkları” yok.

Kedi ve köpeğiyle birlikte sayıldığında 500-600 kişiye düşen ahali evine kapanmakta.
Kedi ve köpekler bile birer saat aralıklarla caddede karşıdan karşıya geçmekte mecbur kalınca.

Daha gün kararmadan cadde ve sokaklar dışarı çıkma yasağı varmışçasına bomboş.
Mahallelerdeki evlerde tek tük ışıklar şaşkın şaşkın yanmakta.

Güneşli güzel günlerde Çınaraltında oluşan iki-üç masada diyalog, filimdeki gibi:
-          -Nabiyon?
-        -  İyi.
-         - Sen nabiyon?
-        -  İyi.
-          - Geçiniyoz işte…
-         - Yaşıyoz işte...

Yazın cek-cak,  cağız-ceğiz diyen ve adada kalan az sayıda mitoloji kahramanına yazınki söylem ve söylevlerini hatırlattığınızda,  size, neden adada hiçbir şeyin olamayacağını, değişemeyeceğini ve yapılamayacağını isteksizce özetlerler.

Dikkatlice söylediklerini dinlerseniz ve analiz ederseniz “acı gerçekle siz de karşılaşırsınız”: Neden kendisi değil, kendisi dışındaki diğer mitoloji kahramanı ya da kahramanlarıdır.

“Onunla” ya da “onlarla” da baş edilemez zaten.
"Diğerleriyle de bir iş olmaz zaten".

Yaklaşık yarım asırdan öncesinde Ada’da oluşan bu duygudurumu her geçen yılla birlikte şiddetini arttırmakta.


Tedavisi vardır ve bir an önce başlanmalıdır.

Son Söz: Yarı hekim candan, yarı imam imandan eder.



15 Temmuz 2013 Pazartesi

Bir Ada Fenomeni: Mehmet Dinçoğlu

Şimdi ya da ileride, 1980’lerden sonrası için Ada’nın özellikle turizmi ve ekonomisi ile ilgili yazılacak başarı öykülerinin başlangıcı Mehmet Dinçoğlu ile olacak.

Her başarılı lider-girişimci gibi seveni de sevmeyeni de çok olan ancak seveninin de sevmeyeninin de bu özelliklerini teslim eden ve saygı duyulan, takdir edilen “bir yalnız adam”.

Adadaki ticaret yaşamına manifaturacılıkla başlayıp beyaz eşya ticareti ile devam eden Mehmet Dinçoğlu’nın bu çalışma dönemi ile ilgili pek çok anekdot mevcuttur. Ancak birisi, onun tüm iş yaşamı boyunca devam eden bir kişilik ve iş adamı özelliğini çarpıcı biçimde anlattığı için aktarılacaktır:

“İstanbullulardan” biri, yeni yaptırdığı evi için Mehmet Bey’den bir buzdolabı alır. Sözleştikleri saatte kapı çalınır.  Buzdolabını alan kapıyı açar ve sadece Mehmet Beyi görür.  Buzdolabını ikinci kata çıkaracak çalışanlar nerede, diye bakınırken Mehmet Bey kocaman buzdolabını sırtladığı gibi ikinci kata tek başına çıkarır, ambalajını dikkatlice çözdükten sonra prize takar ve çalıştırır.  Buzdolabını satın alan için “alışılmış patronlardan” birisi değildir karşıdaki…

“Çalışanlarından çok çalışan patron” ve “hastalık derecesinde ayrıntıcı ve titiz patron” çizgisi küçücük “manifaturacı dükkanından” bugün Adanın en büyük turizm işletmesi olan Çapraz Tatil Köyüne kadar hiç değişmedi…

Sıradan “ayrıntıcı-mükemmelliyetçi” insanların en sık yaşadıkları maluliyetlerinden birisi ayrıntıya dalınca bütünü görememeleridir; ayrıntılarda kaybolmalarıdır. Bu nedenle ulaşılabilir vizyondan çok ulaşılamayacak ütopyalarla yaşarlar. Vizyon oluşturabilen ve gerçekleştirebilenler ise sıradan insanlara göre fark yaratan öncüler ya da bir diğer deyişle liderlerdir…     

Mehmet Bey’in Bozcaada Turizmi ile ilgili öngörüsü, henüz adaya yazın tek tük gelenlerin olduğu 80’li yıllarda Antik Pansiyon ile işe başlamasını sağladı.  Beş odalı, yüz yıldan fazla geçmişi olan tarihi bir evden oluşturulan, tertemiz, küçücük bir pansiyon.  Turizm eğitimi, işletme eğitimi, turizm işletmesi eğitimi, girişimcilik eğitimi almamıştı… Ama içgüdüleri ve doğuştan getirdiği özellikleri, “devam” diyordu…

Devam etti… 

Sonra Star Hotel eklendi. Biraz daha büyük. Biraz daha profesyonel. Adanın ilk kaloriferli oteli. “İnsanlar yaz dışında da gelsin” diyordu…

Ama gerçekçi bir hesap kitap adamıdır aynı zamanda Mehmet Bey. Dağınıklığın kontrol ve işletme güçlüğü yarattığını gördü.  Herkesin “deli bu adam” dediği şeyi yaptı:  her ikisini de sattı ve o güne kadar Adalılar için hiç alışılmadık, görülmemiş bir adım attı: Tekirbahçe’nin “gevenlikleri içine” hotel yapmaya başladı.

Gündüzleri çalışan işçilerle beraber ve onlardan çok daha fazla çalışarak geven söktü, taş taşıdı, tesisat yaptı, duvar ördü, ağaç dikti, çarşaf ütüledi… Gevenliğin yerinde modern bir turizm işletmesi oluştu. Geceleri ise artık en büyük yardımcısı büyük kızının turizm yüksek lisans kitaplarını okudu… 

Ve bir daha “deli bu adam” dedirtti…

Onca emek – ailece onca emek sarf ettikleri emek sonucu yapılan tesisi yıktı…

Daha da büyümek için yıktı…

Profesyonel olmak için yıktı…

O güne kadar içgüdüleriyle ve deneyimleriyle oluşturduklarının ekonomi ve işletme biliminin söyledikleri açısından rantabl olmadığını, yatak kapasitesini arttırmaz ise profesyonel olunamayacağını okudu ve gördü…

Yıktı ve adanın ilk profesyonel turizm işletmecisi oldu…

Profesyonel olması sadece yatak kapasitesini arttırmakla olmadı tabi ki.

Turizm eğitimi olan, yabancı dil bilen personel istihdam etti.

Personelin eğitimlerini devam ettir(mekte)di…

Personeli ve müşterileri için servis aracı sağladı. Personelinin sigortasını eksiksiz ödedi ve en önemlisi, personeli için lojman sağlayarak personel devir hızını düşürdü. Bu da hizmette sürekliliği temin ettiği gibi hizmet kalitesinin sürekliliği ile doğal olarak sonuçlandı…

Bitti mi?

Bitmedi…

Birçok insan yetinip “ben oldum” derken Mehmet Bey vizyonunu geliştirmeye devam etmekte…

At çifliği…

Agroturizm…

Spor turizmi…

Çalışan arıtma tesisi…

Bazıları sadece hayal kurarken o hem hayal kurup hem gerçekleştirmekte.

Binlerce engel, çengel, kıskançlık sıradan insanları çoktan bezdirecek ve adadan kaçıracakken Mehmet Dinçoğlu için adeta “lüzümlu” motivasyon kaynağı gibi…

Kendisinin belki de en severek kabul edebileceği etiketlerden birisi herhalde “Özde Bozcaada Milliyetçisi” olacaktır. Mütevazi yaşamından hiç ödün vermeden, vücudu ve aklı ile çalışarak hakkıyla kazandığı her kuruşu “karşıya” değil, “Tekirbahçe Gevenliğine” yatırdığı için. Bıkmadan usanmadan Bozcaada sevdasını dinlemeye hazır herkesle her zaman paylaşmaya hazır olduğu için… Bozcaada’ya en büyük ve en güzel turizm tesislerinden birini önünde örnek olmadan, örnek olarak kazandırdığı için…

Yazının başında, Mehmet Bey için kullanılan “bir yalnız adam” tanımlaması sizi şaşırtmasın. Serüveninde, başından beri Mehmet Dinçoğlu’nun en büyük destek ve dayanağı, “kader ortağı” ve varlık sebebi kuşkusuz Fatma Öğretmen, Aslı Hanım, Ezgi Hanım ve Özgün Bey’dir. 

Mehmet Dinçoğlu’nun yalnızlığı, lider-girişimci yalnızlığıdır.


Tanıma şansına sahip olduğum 1996 yılından beri düşündüğüm ve söylediğim; Ada’da Mehmet Dinçoğlu’ndan on Mehmet Dinçoğlu daha olsaydı Ada’nın kaderi ve görünümü şimdi çok daha başka olurdu…

14 Temmuz 2013 Pazar

DENKO Arsa Sahiplerine Önemli Duyuru

Sayın Attila Kıran'ın DENKO arsa sahiplerine mektubu:


Sayın kader arkadaşlarımız, nice umutlarla kurduğumuz kooperatifimizin, imar planını yapıp, tapularımızı dağıtmasından sonra örgütsüz kalmamızın cezasını çekiyoruz.

             Askıya çıkan yeni imar planını gördünüz. Eskiden tek başına konut yapma hakkımız elimizden alındıktan başka yeni düzenleme ile ancak 8-10 parsel bir araya getirilerek üzerine sadece 80 m2 lik bir konut yapılabilecektir. Eğer yeteri kadar parselimiz olsa dahi bu arsaları bir araya getirebilmek için ödeyeceğimiz alım satım vergileri ve tapu harçları da cabası.

             Dünyanın en güzel 4. Adası olan Bozcaada da emsal arsa değerleri göz önünde tutulduğunda, mülkiyet hakkımızın nasıl bir oldu-bittiye getirildiğini, yok edildiğini anlatmaya gerek kalmamaktadır.

             Bu durumda, birlikte hareket etmekte hepimizin yararı bulunmaktadır. Birlikte hareket ettiğimizde, öncelikle sahip olacağımız sosyal ve demokratik güçle ezilmekten kurtulacağız. Ardından birlikte hak arama yollarına başlanarak, çeşitli yargı mercilerinde hakkımızı arayacağız.

             Yeni imar planının askıdan iniş tarihinden sonraki 2 ay içerisinde yani 29/07/2013 tarihine kadar dava açılması gerekmektedir. Bu nedenle 25/07/2013 tarihine kadar vekaletnamelerin elimize ulaşması gerekmektedir.

             Tek parseli olanlar için “YÜRÜTMENİN DURDURULMASI VE TEMYİZ MASRAFLARI” için 500TL, birden fazla parseli olanlar için ise ilave her parsel için +150TL(BİLİRKİŞİ VE KEŞİF ÜCRETİ) ‘nin ekteki hesap numarasına yatırılması gerekmektedir.

              Açacağımız davayı, bu işe başından beri öncülük yapan, aynı zamanda Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi olan kurul üyelerinden Av. Atilla İNAN ‘ın açmasının kolaylık sağlayacağını düşünmekteyiz. Ayrıca kendisine şehir planı konusunda Attila KIRAN ve Erol YILDIRIM yardımcı olacaklardır.

              Vekaletname verilecek olan Atilla İNAN’a ait vekaletname bilgileri ve gerekli evrakların gönderileceği adres ve banka hesap numarası ekte sunulmuştur.

              Bilgilerinize saygıyla arz olunur.

Atilla İNAN                                                      Attila KIRAN                                          Erol YILDIRIM






Av. ATİLLA İNAN İÇİN VEKALETNAME BİLGİLERİ:
Ankara Barosu
Sicil no: 15692
Çankaya Vergi Dairesi
Vergi No- TC No: 26123382816
VEKALETNAME VE GEREKLİ BELGELERİN GÖNDERİLECEĞİ ADRES: 
Attila KIRAN
İLK ADIM MAH. YEŞİLVADİ SOK. NO:71-A  D:3 DİKMEN/ANKARA
TEL: 0505 314 7980
E-Mail:attila.kiran@gmail.com
BANKA HESAP BİLGİLERİ:
ATİLLA İNAN
HSBC BANK MİTHATPAŞA ŞUBESİ
HESAP NO:675-1005054-271-00
İBAN:TR910012300675100505427100
GEREKLİ BELGELER:
1-      VEKALETNAME
2-      TAPU FOTOKOKİSİ

3-      BANKA DEKONT FOTOKOPİSİ

8 Temmuz 2013 Pazartesi

Bozcaada'da Acı Kayıp

Az önce alınan bilgiye göre İsmail Çelik İstanbul'da geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etmiştir.

Bir süredir kanserle savaşan ve kemoterapi gören İsmail Çelik'in kalbi bu savaşa dayanamadı.

Bozcaada'nın sevilen simalarından biri olan İsmail Çelik, 1947 doğumlu idi.

Gardiyanlıktan emekli olan İsmail Çelik uzun yıllardan beri sebze yetiştiriciliği ve bağcılık ile uğraşmakta, Bozcaada'nın sosyal hayatında neşeli ve yardımsever kişiliği ile yer almakta idi.

Bu akşam Bozcaada'ya naaşı getirilmesi beklenen İsmail Çelik'in ailesine ve sevenlerine başsağlığı ve sabır, ebediyete yolculuğunda kendisine ışıklar dileriz.

16 Haziran 2013 Pazar

DENKO Arsa Sahipleri Meclis Kararını Bekliyor

Bozcaada İmar Planı ile ilgili süreç devam ediyor.

Bozcaada Belediye Başkanlığının İmar İşleri Bürosunun içinde "ilanen askıda" kalan 1/25 000 lik plana yapılan itirazların Belediye Meclisi tarafından incelenmesi ve karara bağlanması için yasal süre tamamlandı.

Şimdi gözler Belediye Meclisi'nin vereceği kararlarda.

Beklenti, bu kararların, yasada öngörüldüğü biçimde Bozcaada Belediyesi resmi web sitesinde yayınlanarak daha önceden yaşanan ve tüm ilgililerde kuşku ve güvensizliğe yol açan "aleniyet" sorunun yaşanmaması...  

Planda yer alan önemli düzenlemelerden birisi kuşkusuz Ayana Koyu ve tapularının dağıtılmasıyla birlikte tüzel kişiliği sona eren DENKO Arsa Kooperatifinden alınan arsalarla ilgili olanlardır.  Bu düzenleme üç açıdan önemlidir:

1. Arsa sahiplerinin sayısının çok olması.

2. Arsa sahiplerinin geçmişten kazanılmış haklarının zedelenmesinin yol açacağı ve mülkiyet haklarının kullanılmasının engellenmesi sonucunu doğuracak düzenlemeler sonucu çok uzun, karmaşık hukuki işlemlere zemin oluşturacağı gerçeği.

3. Adanın en güzel ve en büyük koyunun şu ya da bu şekilde (konut ya da turizm) yapılaşması durumunda ortaya çıkacak olumlu-olumsuz ekonomik, ekolojik ve sosyal etkilerin büyüklüğü.

Bundan sonra çok uzun  yıllar boyunca Ayana Koyu Bozcaada'nın  gündeminden düşmeyecektir.

Ayana Koyu ve DENKO Arsaları birçok açıdan ve her kesim tarafından tartışılacak.

Bozcaada tarihinde, geçmiş donem yerel yönetimlerin öngörüzülüğünün, stratejik planlama ve çözüme yönelik etkili kararlar üretebilme becerisi yoksunluğunun Ada ve hak sahipleri için ürettiği sorunlarla yerini alacaktır.

DENKO Arsa Sahipleri adına girişimlerde bulunan ve konu ile ilgili çözüm üretme çabası ve gayreti içerisinde bulunan Sayın Attilla Kıran, Sayın Attila İnan ve Sayın Erol Yıdırım'ın arsa sahiplerine yaptıkları çağrılar ve iletişim bilgileri aşağıdadır. Bu çağrıda yer alan başvuru süreleri tamamlanmış olmakla birlikte bundan sonraki hukuki süreçte çağrı sahipleri ile haberleşmek ve birlikte hareket etmek isteyenlerin bilgilenmesi açısından önemli olduğu görüşündeyiz.



             Sayın  DEN-KO Arsa Komşumuz;

           Daha önce DEN-KO Bozcaada ile ilgili göndermiş olduğumuz mektupta bahsettiğimiz imar çalışmaları sonucunda BOZCAADA Belediyesi tarafından hazırlanan imar planı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanmış ve askıya çıkarılmak üzere Bozcaada Belediyesine gönderilmiştir.

            01 Mayıs 2013 tarihinde askıya çıkarılan imar planına göre;

            Yaklaşık 8 parsel birleştirilerek 2500 m2’lik büyük parseller oluşturularak 2 katlı ve sadece  80 m2 büyüklüğünde bina yapılmasına müsaade edilmektedir.

            İmar planının bu şekilde kesinleşmesi halinde içinden çıkılamaz şekilde karmaşaya neden olacağı gibi var olan hakkımızda elimizden alınmış olacaktır.

            Planın askıda kalma süresi 1 ay olduğundan 01 Haziran 2013 tarihine kadar itiraz edilmesi gerekmektedir. İtiraz edilmediği takdirde hukuki yola başvurulması mümkün değildir. Hukuki hakkımızın kaybolmaması için öncelikle 01 Haziran 2013 tarihine kadar mutlaka onaylanan imar planına itiraz edilmesi gerekmektedir. Ekte gönderdiğimiz örnek itiraz dilekçesine tapunuzun Fotokopisini de ekleyerek İADELİ TAAHHÜTLÜ olarak BOZCAADA BELEDİYE BAŞKANLIĞI’ na göndermeniz hakkınızın kaybolmaması için önemlidir.

             İtirazlarımızın sonuçlanmasından sonra hukuki hakkımızı aramamız için aşağıda belirtilen vekalet bilgilerine VEKALETNAME göndermeniz halinde birlikte hukuk mücadelesine girmemiz uygun olacaktır. Yapılacak olan hukuk mücadelesinde arsalarımızın Turizm Tesis Alanı haline çevrilmesine çalışılması en uygun yol olarak görülmektedir. Daha önce gönderdiğimiz anket niteliğindeki mektuba gelen cevaplarda da çoğunluk Devre Mülk ve Otel Yapılmasını tercih etmiştir. Bir yandan dava açıp hukuki yönden hak ararken diğer yandan arsalarımızın bulunduğu alanın turistik alan olması için yetkili yerlere başvurarak çalışmalar yapacağız.

             Konunu  Aciliyetine ve Önemine Dikkatinizi Çekerek Bilgilerinize Sunarız.

Atilla İNAN                                              Erol YILDIRIM                                                       Attila KIRAN



VEKALETNAME BİLGİLERİ:
Ankara Barosu Avukatlarından 26123382816 TC kimlik nolu Atilla İNAN
Adres: Sağlık Sok.  No: 17/26 Sıhhiye/ANKARA





                               BOZCAADA BELEDİYESİ BAŞKANLIĞINA
                                   BOZCAADA/ÇANAKKALE
                                                                                                                     

KONU                       : Bozcaada Belediye Meclisince kabul edilen ve 01.05.2013 tarihinde askıya çıkarılan arsamı da kapsayan 1/25000 Ölçekli İmar Revizyon Planına itirazlarımın sunulmasıdır.
AÇIKLAMALAR    : Çanakkale İli, Bozcaada İlçesi, Merkez İçmece mevkiindeki,  uzun yıllardan beri var olan arsamın alınan karar ile onanan 1/25000 ölçekli Nazım İmar Planının 01.05.2013 tarihinde askıya çıktığı ve askıya çıkartılan planın inşaat ruhsat sahasını da kapsadığı gibi sahanın üzerinde bulunduğu alanla ilgili olarak Belediye tarafından yapılan düzenlemede plan şartlarının uygunluğuna ilişkin hiçbir şartın göz önüne alınmadığı görülmektedir.
Askıya çıkarılan planın; maliki olduğum arsa ve onun gibi söz konusu bulunan diğer imarlı arsaların  hiçbir  özelliğinin gözetilmeden düzenlendiği görülmektedir.

Bu düzenlemeye ve plana aşağıdaki sebeplerle itiraz ediyorum.

1             Plan daha önceki düzenlemeler ve yasal mevzuat mucibince kazanmış olduğumuz müktesep haklara riayet etmemektedir.
2             Tapu hakkımın korunmadığı, mülkiyet hakkımın diğer tapu sahipleri ile birleştirilerek tüm tapu sahiplerinin mağdur edildiği ve taşınmaz arsa üzerine yapı yapılamaz derecede ortak mülkiyet mecburiyetine dönüştürüldüğü görülmektedir
3             Yapılan imar revizyon planında yaklaşık 8 adet parselin birleştirilerek ortaya çıkabilecek 2500 m2 ortak nitelikli arsada toplamda 2 katlı ve toplamda 80 m2 büyüklüğünde bina yapılması tüm arsa sahiplerini içinden çıkılamaz ve hak mahrumiyetine uğramış durumuna düşürecektir.

SONUÇ VE TALEP :
Yukarıda sunulan sebeplerle;
Bozcaada Belediyesinin hazırladığı ve 01.05.2013 tarihinde askıya çıkarılan ve Bozcaada yı kapsayan 1/25000 Ölçekli İmar Tadilat Planına ve dayanağı olan tüm plan ve uygulamalara itirazımızın kabulü ile işlemin iptaline, yeniden yapılacak çalışmalarda yukarıda belirtmiş olduğumuz haklarımızın dikkate alınmasına karar verilmesini ve mevcut  inşaat m2 durumuna bağlı kalınarak tüm arazinin Turizm Tesisi Alanına dönüştürülmesini talep ederim.
Saygılarımla. …/…/2013    
                                                                                                                         Ad Soyad
                                                                                                                               İmza
Ekler     : 1- Tapu örneği

Adres:


Telefon:      


        

       Sayın DEN-KO Arsa Komşumuz;

       Geçtiğimiz günlerde göndermiş olduğumuz  mektupta ;
       Bozcaada Belediyesinin hazırlamış olduğu ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca onaylanan imar planının Bozcaada Belediyesince askıya çıkarıldığını, askı süresinin 1 Haziran 2013 tarihinde sona ereceğini bildirerek ekte gönderdiğimiz itiraz dilekçesinin bu tarihe kadar Bozcaada Belediyesine gönderilmesi gerektiğini bildirmiştik. Ancak daha sonra öğrendiğimiz kadarıyla bu tarihin 29 Mayıs 2013 te sona ermiştir. 
        İleride hak kaybımız olmaması için itirazımızın yapılması gerekmektedir. 
        Eğer itiraz etmedi iseniz ÇANAKKALE ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK İL MÜDÜRLÜĞÜNE mutlaka itiraz dilekçesini göndermeniz menfaatiniz icabıdır.

Attila KIRAN                                                     Atilla İNAN                                                     Erol YILDIRIM


İrtibat 
Tel : Attila Kıran 0505 314 79 80
E-Mail: attila.kiran@gmail.com
Adres: İlkadım Mah. Yeşilvadi Sok. No: 71-A D: 3 Dikmen/ANKARA