Tayfur Sanlıman'ı kaybetmişiz...
Benim için, Ada için ve Türk Resim Sanatı için çok büyük bir kayıp...
Güle güle Tayfur Baba...
Yanına bir gün geldiğimizde muzip ve babacan gülümsemenle bizleri karşılayacaksın biliyorum.
Heyecanla Bozcaada'yı anlatacaksın yine biliyorum...
Güle güle resim yapar gibi konuşan koca yürekli adam...
Güle güle...
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Ey Deniz!...
Bu güzelleme yi götür Lefkofris'in bekareti, Tenedos un üzümü, Bozcaadanın inciri ile beraber Truvalı Helen in ayaklarına ser...Ser ki rüzgarın oğlu Kaikias deli aşıklar gibi essin...
1985 Kasımı ortalarında Bozcaadayı Yakar Kaptanın teknesinden ilk kez seyrettiğimde, neden Boz değilde Bozca diye geçirdim içimden...
Bu güzel kızın tüm güzelliklerini birden sergilemek istemediğini anlayabilmem için on yıl kadar geçmesi gerekti...
Bu on yıldan sonra bağları, ormanları, zeytin, iğde ve incir ağaçları ile bu minik kraliçenin isminde yeşil renge gönderme yapan bir sıfat neden yok diye düşündüm...
Bir on yıla yakın süre de bu güzel kızın başında esen sevda yellerini tanıyıp sevebilmem için geçti. Bazen deli bazen akıllı esen Poyrazı, bazen döven bazen okşayan Lodos u benim de başımda esen yeller oldu. Daha da ısındım o na...
2000 i iki geçe, 21.yüzyılın başlarında atölyelerimizi adaya taşıdığımızda çok sevdiğim eşimle birlikte anladık ki biz bu güzel kızdan ayrı olamayız...
Adını siz nasıl anarsanız anabilirsiniz, bir memesi Ayazma Tepesinde, bir memesi Habbele de, güzelim saçlarını Ayana dan Ege ye salmış, bacakları Kale üzerinden aşmış, minicik ayakları İğdelik te, bu güzel kız, güzelim Ege de yıkandığı her gecenin sabahında yeniden doğar. Yeniden güzelleşir. Ve güzelliğini O nu sevenlerle cömertce paylaşır...
Şimdi dilerseniz sizde, gönlünüzce düzenlediğiniz bir güzellemeyi verin Ege ye uçan kuşlara, mutlaka eline geçer..
Sevişebilirsiniz.
Kimbilir...?
Tayfur Sanlıman
Kasım 2008 BOZCAADA
Bozcaada Haber etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bozcaada Haber etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
23 Ağustos 2017 Çarşamba
19 Ağustos 2017 Cumartesi
Bozcaada'ya Büyük Katkı
Yitik Ülke Yayınları Yayınevi, Temmuz (2017) ayında çok değerli bir çalışmayı okurlarına sundu.
Sayın Bülent Akgezer'in kaleme aldığı, TENEDOS rüzgarlı söylencelerin adası BOZCAADA.
Antik dönem söylencelerinden 1. Dünya Savaşı sonuna kadar olan geniş bir zaman dilimi içerisinde Tenedos-Bozcaada'nın serüvenine doyurucu bir kaynakça ile ışık tutan kitap, okunması rahat ve akıcı bir dille kaleme alınmış.
Sayın Akgezer'in ikinci kitabı olan bu eser her Bozcaada seveninin olduğu kadar her Bozcaada'lının ve Bozcaada konusunda çalışma yapanın kitaplığında mutlaka bulunması gereken bir eserdir.
Çok büyük bir emekle ve ciddiyetle hazırlanmış olan bu eser gerçekten kolay ulaşılır bir fiyatla ve halen faaliyette olan Bozcaada Kitap Fuarındaki raflarda bulunmaktadır.
Bu fırsatı kaçırmayın ve hemen alarak okumaya başlayın derim...
Sayın Bülent Akgezer'in kaleme aldığı, TENEDOS rüzgarlı söylencelerin adası BOZCAADA.
Antik dönem söylencelerinden 1. Dünya Savaşı sonuna kadar olan geniş bir zaman dilimi içerisinde Tenedos-Bozcaada'nın serüvenine doyurucu bir kaynakça ile ışık tutan kitap, okunması rahat ve akıcı bir dille kaleme alınmış.
Sayın Akgezer'in ikinci kitabı olan bu eser her Bozcaada seveninin olduğu kadar her Bozcaada'lının ve Bozcaada konusunda çalışma yapanın kitaplığında mutlaka bulunması gereken bir eserdir.
Çok büyük bir emekle ve ciddiyetle hazırlanmış olan bu eser gerçekten kolay ulaşılır bir fiyatla ve halen faaliyette olan Bozcaada Kitap Fuarındaki raflarda bulunmaktadır.
Bu fırsatı kaçırmayın ve hemen alarak okumaya başlayın derim...
7 Ağustos 2017 Pazartesi
Belediye Saygısız Turiste Sarı Kart Gösterdi
Başlığı okuyunca Bozcaada Belediyesi diye düşündünüz ama durum öyle değil. İtalya’nın dünyaca ünlü Venedik şehri misafirlerinin
davranışları konusunda 12 altın kural getirdiğini ilan etti. Bu kuralları ihlal
edenler için 25 -500 euro para cezası uygulanacağını duyurdu.
Venedik Belediyesi,
kurallara uygun olmayan davranışlar konusundaki mevcut ceza oranlarını da
arttırdı. Örneğin daha önce 50 euro ulan kanallarda yıkanmanın cezasını 500
euroya çıkardı. Şehir içinde mayo-bikini ile dolaşmanın cezası 200 euro oldu.
Kamusal açık alanlarda piknik yapan ve yaya bölgelerinde bisiklet süren herkese
uygulanacak ceza 100 euro olacak. Yere çöp atmanın cezası 25, anıtlara yazı
yazma, çizmenin karşılığında ise 400 euro ceza yazılacak…
#EnjoyRespectVenezia – (Venediğin Tadını Çıkar, Saygı Duy)
kampanyası ile sosyal medya dahil olmak üzere bu 12 kural, belediyenin web
sitesi, bilbordlar ve turistlerin yoğun olarak ziyaret ettiği yerlere asılan afişlerle
10 farklı dilde duyurulmaktadır.
Venedikte artık şehir merkezini ziyaret edecek turist sayısında
da kısıtlama uygulanmaktadır. Örneğin Festa del Redentore festivalini bundan
sonra 100 000 yerine sadece 60 000 kişi izleyebilecektir. Belediye Meclisinin aldığı bir kararla, şehrin
eski Venedik bölgesinde yeni hotel ve “hızlı yemek” restoran/kafeterya açılması
da yasaklanmıştır.
8 Temmuz 2017 Cumartesi
Pavli Çamlığı Ormanı bir Ormandır 2
03.07.2017 tarihli başvurumuzda ayrıntıları ile anlatılanlara ek olarak;
Ayvacık Orman Müdürlüğünün imzaladığı sözleşme ile kiraya verilen; aynı Müdürlükçe işletmecinin yaptığı başvuru üzerine 28-30 Temmuz 2017 tarihlerinde düzenleneceği duyurulan Bozcaada Pavli Caz Festivali için verilen izin ve onay üzerine, Kaymakamlığınızca da izin ve onay verildiği duyumu alınmıştır.
Alınan bu izin ve onaylar ile işletme ulusal düzeyde www.biletix.com üzerinden bilet satışı yapmaya başlamış; aldığımız duyumlara göre etkinlik için 1100 (bin yüz) bilet satışı yapılmış; 500 (500) biletin daha aynı site üzerinden satışına devam edilmektedir.
Yine alınan bu izin ve onaylara dayalı olarak Bozcaada Çamlık Mesire Yerinde organizasyona yönelik yoğun hazırlık faaliyetlerine devam edilmektedir;
Ormanın içerisinde yollar açılmakta, yüzlerce metre yeraltı kablosu döşenmekte, ormanın muhtelif yerlerine kazılan çukurlar içerisine beton dökülerek dikilen direklere dev projektörler yerleştirildiği duyumları alınmaktadır.
Tüm bu hazırlık faaliyetlerinin, idarece denetlenip denetlenmediği konusunda bilgi sahibi değiliz ve edişe duymaktayız.
Etkinlik için ormanın bir bölümünün temizlendiği tel örgülerin dışından görülmekle birlikte,
• sık çam ağaçları ile kaplı ormanın altının kuru iğne yaprakları, kozalak ve pürçeklerle kaplı olması;
• betonla sabitlenen direklere dev projektörlerin dikilmesi
• 1600 (bin altıyüz) kişinin küçük ve sık ormanın içerisinde 3 (üç gün) süresince bulunacak olması
• İçki ruhsatı alan işletmenin bu süre içerisinde katılımcılara içki servisi yapacak olması
• Orman içerisinde sık ağaçlar nedeniyle park edemeyecek katılımcı araçlarının mesire yeri kıyısından geçen dar yol üzerinde park edecek olması ve yolun diğer yanının da temizlenmemiş ormanlık alan olması; bu alanın yolun üstü de dahil olmak üzere kuru çam yaprağı, kozalağı ve pürçeği ile dolu olması
• Ormanlık alanın etrafındaki yerleşimlerde anız, zeytinlik ve çalılıkların yanında yine küçük ormanlık alanları ve çok sayıda konutun bulunması
• Bozcaada’da sürekli rüzgar esmesi ve hakim rüzgarın poyraz olması
• 1600 (binaltıyüz) kişinin duyabilmesi için gerekli olan ses yükseltme ile çevrede yoğun bir gürültü kirliliğinin oluşacak olması,
Derneğimizi, etraftaki evlerde yaşayanları ve tüm adalıları endişelendirmekte, ürkütmekte ve korkutmaktadır.
Kurak, rüzgarlı ve sıcak bir mevsimde olmamız nedeniyle bu yoğunluktaki bir organizasyonla sadece mesire yerinin içerisinde değil katılmak üzere etrafında oluşacak yaya ve araç trafiği ile de yangın tehlikesine açıktır. Bu tehlikeye karşı uyarılar, Kaymakamlığınızın web sitesinde de yer almaktadır.
Yangın dışında, çok az sayıda görevlisi bulunan güvenlik gücünün mesire yeri içerisinde ve dışında olası asayiş olayları karşısında bu denli yoğun insan kalabalığı için yetersiz kalacağı endişesini taşıyoruz ve korkuyoruz.
Riskleri çok yönlü ve yüksek olan bu organizasyon ile geri dönülemez ve telafi edilemez; insana doğaya ve çevreye zarar verecek olan olayların yaşanmaması için adı geçen organizasyona yönelik izin ve onayların bir kez daha gözden geçirilerek iptal edilmesi hususunu saygılarımızla, arz ederiz. 07.07.2017
3 Temmuz 2017 Pazartesi
Bozcaada Pavli Çamlığı Ormanı Bir Ormandır
Bozcaada Doğayı Koruma Kültür Sanat Derneği Yönetim Kurulunun Caz Etkinliği ile ilgili görüşü ve Bozcaada Kaymakamlığı, Bozcaada Belediyesi ile Çanakkale Orman Bölge Müdürlüğüne yaptığı başvuru metnidir:
Bir süredir duyuruları yapılan ve
internet üzerinden 28-30 Temmuz 2017 tarihleri için bilet satışı yapılmaya
başlanan “Bozcaada Pavli Caz Festivali 2017” olarak tasarlanan etkinliğin
isminde, ÇAMLIK kelimesi yer almamaktadır.
Pavli Çamlığı Ormanı var
olduğundan beri Bozcaada sakinleri ve misafirlerinin yaz-kış her mevsimde;
sabah-akşam günün her saatinde; dinlenme, nefes alma, bazen hüzün bazen de
sevinçlerini yaşadığı, piknik etkinliği
ile dostluklarını pekiştirdiği bir mesire yeri olmuştur. Bozcaada’nın ve
yaşayanlarının yoksunluğunu çektiği, orman hasretini giderdiği sevilen, evi
gibi bilinen bir alanıdır.
İdare tarafından; adada
temsilciliği bulunmayan Orman İdaresi adına, doğa/orman-insan ilişkisini
kolaylaştırmak, geliştirmek, çamlığın bakımı ve sivilkültür faaliyetlerin
yapılması amacıyla işletmeciye kiralanmıştır.
Kullanım alanlarının düzenlenmesi
amacıyla iki üç yıldır süren faaliyetler nedeniyle Çamlık adalılar tarafından
kullanılamamaktadır. İşletmeci, caz
festivali duyurusu ile faaliyete geçtiğini ilan etmiştir.
Ancak:
Bilindiği gibi, “festival”in asıl
anlamı “yerellik” ile ilişkilidir. Ses sanatı ve müzik türü olarak “caz” ne
doğduğu yer, ne ifade ettiği ve taşıdığı mesajlar bakımından Bozcaada ve Pavli
Çamlığı Ormanı ile ilişkili bulunmamaktadır. Evrensel nitelik taşıması; sanat
alanı olarak son derece saygın olması ve sevilmesi Bozcaada Pavli Çamlığı
Ormanında kitlesel bir organizasyonla icra edilmesine yeterli gerekçe
oluşturmamaktadır. Bozcaada Pavli Çamlığı Ormanında festival ve konser
düzenleme ve icra etme hakkı, asıl sahipleri ve mükimleri olan kuşları ve ağustos
böceklerinindir.
Bozcaada’nın nadir orman alanı
olan Pavli Çamlığı, ada ekosistemi açısından hayati önem taşımaktadır. Biraz da
olsa yağmur yağıyor ve kuraklık önleniyorsa, Kaz Dağlarının mıknatıs gibi çektiği,
bulutları durduran bu “ormancıklar” sayesindedir. Adada yer alan diğer “ormancıklar”a göre
rakımının daha yüksek olması ile Pavli Çamlığı asıl bu zor görevi
üstlenmektedir. Üç gün sürecek müzik sesi ve insan yoğunluğu; kuşunu, yılanını,
ağaçkakanını, kertenkelesini, sincabını, kirpisini, faresini böceğini kalıcı
olarak kaçıracaktır. Ormanı, orman olmaktan çıkaracaktır. Doğal döngüye geri
dönülemez ve onarılamaz biçimde zarar verecektir. Hiçbir gerçek sanatseverin, caz severin bu
sonucu arzu edeceğini düşünmek mümkün değildir. Bozcaada’yı gerçekten sevenlerinin
de…
Bozcaada’nın doğal yapısı ve
güzelliklerinin sanata ve ticarete dekor edilmesinin “dayanılmaz hafifliği” yirmi
yıl önce, ada tarihinin en büyük travmalarından birisini yaşatmıştır. Ova mevkiindeki, dünyada eşi ve benzeri
olmayan çamlık, “sanat uğruna” yanmış kül olmuştur. Bin Oskar Ödülü de alacak
değerde bir film olsa da işlenen insanlık ve uygarlık suçudur. İyi niyetle,
sanat için…
Türk sinemasının dev ismi Atıf
Yılmaz, kuşkusuz adayı çok seviyordu. Adada evi vardı. Adaya katkısı olsun
istedi. Eylül Fırtınası filmini adada çekmek istedi. Önlem de almıştı
çamlıktaki çekimlerde… Film ekibinin kaldığı oteldeki tüm yangın söndürücü
tüpleri ve kovaları ödünç alıp götürmüştü. (Çapraz Tatil Köyü) Bir projektörün
yere düşmesi ile bir anda tüm orman alev aldı. Dehşet ve cehennem kelimelerinin
karşılığı orman yangınıdır. Kuşların, kirpilerin, sincapların, kertenkelelerin,
yılanların çığlıkları ve kaçışması; diri diri kendilerinin ve yavrularının yanışı;
ağaçların inlemesi ve çaresizce alevler içinde kıvranması; kozalakların havai
fişekler gibi taa bağların içine uçması, alevlerin sinsi bir hastalık gibi tam
bitti derken başka bir yerden hortlaması… İtfaiye, kapkara kesilmiş insan
ordusu yetmedi… geriye, gerçeküstü cehennem resimlerindeki gibi gövdesi yanmış
kapkara ağaç kütükleri kaldı. Sarı siyah kumların üstünde ölüm… Tam yaşam
belirtisi yokluğu… Tüm bunlar bir-iki saat içinde olup bitti. Bu travmayı, bu dehşeti ve utancı yaşamış olan
Bozcaada için hiçbir işletmenin, kurumun yangın önlemi güvencesi yeterli, geçerli ve ikna edici değildir.
Bozcaada yerli turizm için önemli
bir cazibe merkezidir. Kış nüfusuna göre
örgütlenmiş kurumları, turizm sezonunda kapasitelerinin çok üzerinde bir çaba
ve gayretle hizmet vermeye çalışmaktadırlar. Resmi kurumlar, STK’lar ve
işletmecilerin yıllara dayalı deneyimi ile uzlaştıkları hususlardan birisi;
kitlesel organizasyonların turizm sezonunun başında ve sonunda, bu sezonu
uzatacak biçimde yapılmalarıdır. Bozcaada Caz Festivali organizasyonu bu
uzlaşıyı zedeleyen, kurumlarını zorlayacak, çamlığın etrafında yoğun biçimde
bulunan evlerde ikamet edenler için gürültü kirliliği, trafik yoğunluğu,
güvenlik ve benzeri etkileri ile huzur ve sükûnunu bozacak niteliktedir.
Duyurulan ve bilet satışı yapılan
organizasyonla ilgili bazı teknik sorularımız ve endişelerimiz bulunmaktadır:
05 Mart 2013 tarihli Mesire
Yerleri Yönetmeliği ve Odun Dışı Ürün ve Hizmetler Dairesi Başkanlığınca
yayınlanan Mesire Yerleri Uygulama Tebliğinde yer aldığı üzere,
1. Konser
faaliyetleri için yapımına izin verilebilen azami 2000 kişilik Amfi tiyatro
(Md. 10/1) gibi bir yapı Çamlık Mesire Yerinde bulunmamaktadır, olmamasına
rağmen nasıl konser düzenlenmektedir?
2. Günübirlik
kullanım alanlarındaki kapasite değeri, (grup birimi için -20 kişi- : 800-1.400
m2 kullanma alanı, (Md.5.1) ile satılan bilet adedi arasında nasıl bir ilişki
bulunmaktadır?
3. Aynı
yönetmelik ve tebliğ hükümlerinde yer alan enerji hatları, aydınlatma,
bulunması zorunlu kullanım alanları, uyarı levhaları (otopark, yol, WC v.b),
giriş yolu gibi nitelik ve hususlar yerine getirilmiş, idarece denetimleri
yapılmış ve faaliyet için uygun görülmüş müdür?
4. Yönetmeliğin
10.,Tebliğin 21. Maddesinde düzenlenen
Yönetim ve İşletme başlığı altında yer alan (2)
İşletmecilik süresince, mesire yerlerindeki faaliyetler, Bakanlığımızın
itibarını zedeleyici yada 5326 sayılı Kabahatler Kanununda belirtilen toplum
düzenini bozucu, genel ahlaki değerlere ve adaba aykırı olamaz. hükmünün
işaret ettiği içeriğe yönelik işetme ve idare ne tür önlemler
alınmış/alınacaktır?
5. Yönetmeliğin
ve tebliğin çok açık olan (7) Mesire
yerleri girişlerinde ziyaretçilerden giriş ücreti talebinde bulunulamaz. Hükmü
ile bilet satışı çelişkili değil
midir?
6. ORMAN
YANGINLARININ ÖNLENMESİ VE SÖNDÜRÜLMESİNDE GÖREVLİLERİN GÖRECEKLERİ İŞLER
HAKKINDA YÖNETMELİK’te, (MADDE 31- Mevsimin kurak gitmesi halinde yangın
tehlikesinin fazla olduğu zamanlarda veya yangın olup ta henüz söndürülmüş
fakat sirayet ihtimalleri tamamen bertaraf edilmemiş olması gibi fevkalade
hallerde Orman idaresince gösterilecek lüzum üzerine, mahallin en büyük mülki
amiri muayyen bir müddet için ormanlara girilmesini men ve bu sahalardaki orman
içi her türlü faaliyetin tatilini emredebilir… ) işaret edilen mevsim
koşullarının şu anda mevcut ve bu günlerde Çanakkale’nin Ezine İlçesi
Karagömlek Köyü, Kaş, Manavgat, Çeşme-Alaçatı’da orman yangınları sürerken;
Kaymakamlık ve İlçe Orman Yangınları ile Mücadele Komisyonu tarafından ne tür
önlemler alınması kararlaştırılmıştır?
7. Hata
ve kaza dışında, ülkemizin ne yazık ki sıkça maruz kaldığı; özellikle turistik
bölge ve kitlesel etkinlik hedefli hain ve sinsi, insanlık dışı terör
saldırıları için açık bir hedef oluşturacak böyle bir etkinlik için yeterli
önlemler alınmış mıdır?
Bu sorular ve endişeler
içerisinde:
Adında, “kültür” ve “sanat”
kelimeleri bulunan bir dernek olarak:
Kültür denilen kavramın,
teknoloji ve sanatı yorumlama biçimi olduğunu; ilgililik, yerindelik ve
uygunluk ile uyum içinde bulunmayan yorumlama biçimlerinin “kültürsüzlük”
olduğunu,
Adında, “Doğayı Koruma”
kelimeleri bulunan bir dernek olarak:
Pavli Çamlığı Ormanının yukarıda
arz edilen gerekçeler nedeniyle şimdi ve gelecekte, KESİNLİKLE konser v.b.
kitlesel etkinliklerinde kullanılmaması gerektiğine inanıyoruz.
Bozcaada Doğayı Koruma Kültür ve
Sanat Derneği olarak, Pavli Çamlığı Mesire Yerinde düzenlenecek bu ve buna
benzer; “ormanımızın amaç dışı kullanımı ve sonuçları” ile ilgili idari ve
yargı olmak üzere tüm hukuksal yollara başvuracağımızın ve takipçisi
olacağımızın bilinmesini isteriz.
10 Haziran 2016 Cuma
Neyi çağırırsanız, o gelir…
Altı üstü, ufacık ada…
İşyerleri ve konutlar, iç içe, dip dibe…
Mühim olan içindekiler.
Adada farklı kesimler var.
Kesim’den kasıt;
meşguliyetleri farklı,
beklentileri farklı, istekleri farklı, çıkarları farklı ve dolayısıyla,
davranışları farklı insan kümeleri...
Hiçbir kesim, diğerinden/diğerlerinden; daha önemli ya da
daha az önemli; daha aşağıda ya da daha üstün değildir. Her kesim
önemlidir.
Daha da ötesi, her birey ve canlı çok önemli ve feda
edilemezdir.
“Yaz geldi, üç kuruş para kazanacağız”…
Haklılar.
“Genciz, eğleneceğiz”…
Haklılar.
“Sabah erken kalkıp işe gideceğiz”…
Haklılar.
“Hastam var. Şu üç günlük dünyada huzur istiyoruz”…
Haklılar.
Hatta bazı kesimlerin “içinde de kesimler” var:
“Tatile geldik. Kafa dinlemek istiyoruz”…
Haklılar.
“Tatile geldik.
Sabaha kadar eğlenmek istiyoruz”…
Haklılar.
“Misafirlere sabah kahvaltı hazırlamak için erken yatmam
lazım ama akşam yatmak, sabah kalkmak bilmiyorlar. Gemiye yetişeceğiz diye de
erkenden kahvaltı istiyorlar”…
İşin içinden Nasrettin Hoca gibi, “sen de haklısın, sen de
haklısın” diyerek sıyrılmak, sadece masallarda mümkün.
“Kazancımız bu. Aç mı kalalım”?
Diye duygu sömürüsü ile baskın çıkmak, bencilce
kurnazlıktır.
“Kimse gelmesin. Dünyamızdan mı bezelim”?
Diye duygu sömürüsü ile baskın çıkmak, o da bencilce
kurnazlıktır.
Baskın çıkmakla, “üstünlük sağlamakla” kalıcı ve her kesimin
isteklerini karşılamak mümkün değil.
Kavga çıkar …. Ve çıkacak.
Herkesin haklı olduğu bir kavganın kazananı olmaz.
Çatışmayı çözmenin tek yolu uzlaşmaktır.
Yüzde yüz haklılık ve hak’tan diğerlerini de tatmin edecek
fedakarlıkta bulunmaktır.
Kendine bir de diğer kesimdekinin gözüyle bakıp “haklısınız,
ama ne yapalım…..” diye bencilce kurnazlığına argüman üretmekten vazgeçmeden uzlaşı
mümkün değil.
Bozcaada Belediyesi Encümeni,
26.05.2016 tarih ve madde 29 ile;
“15 Nisan – 15 Kasım tarihleri arası işyerleri kapanış
saatlerinin 03.00 olmasına, “gece saat 24.00 dan sonra faaliyetlerine devam edecek
iş yerlerimizin çevreyi rahatsız etmeyecek şekilde müzik seslerini kısarak hizmet
vermelerine”… karar vermiştir.
Bozcaada Belediye Encümeni üyelerine birkaç soru:
Kapanma saati olarak 03.00 neye göre tespit edilmiştir?
Hangi kesimlere danışılmıştır?
Örneğin, açılış saati olarak 06.00 da işletmesini (tespit
edilen açılış saati) açmak durumunda olan ve konutu 03.00 da kapanan bir
işletmenin yanında olan talihsiz işletmeci, 03.00 da uyuyup, 05.30 kalkıp mı
işletmesini açacak?
Öğle sıcağı basmadan bağına bahçesine gidip işini bitirmek
zorunda olan bağcı 03.00 da bitişiğindeki işletme kapandıktan sonra uyuyacak ve
saat kaçta işine gidecek?
Sabah 08.30 da mesaide olmak zorunda olan memur, 03.00 de karşısındaki gürültü bitince kaçta
yatmalı ki dinlenmiş olarak mesaiye başlayabilsin?
Bunlara danışılmış mıdır? Hastası ve yaşlısı olanları
sormadık zaten.
Bozcaada Belediye Encümeni, şu “çevreyi rahatsız etmeyecek
şekilde” nin şeklini de bir tarif etseydi…
O şekil, ne şekil?
Kısma, ne kadar kısma?
İşletme sahibi saat 24.00 de işletmeden dışarıya fırlayıp, çevrede
bir tur atıp “etrafta bir rahatsızlık var mı acaba”? diye kolaçan edip müziği bir
tık mı, iki tık mı kısacağına karar verecek?
Bu turlarını hangi zaman aralıkları ile tekrarlayacak?
Rahatsızlığın-varsa şiddet derecesini neye göre
belirleyecek?
Rahatsızlık derecesi ile müziğin volümünü nasıl eşleştirerek
dengeleyecek? Yoksa karakol mu dengeleyecek?
İşletmelerin kapanma saatleri denetimi ve çevrede
rahatsızlık-müzik sesi kısıklığı denetimi için kaç zabıta gece mesaisi ile görevlendirilecek?
Müzik çalacak işletmelerin (varsa, ki yönetmeliğe göre
olmalı), desibel ölçüm aletlerinin kalibrasyonunu kim denetleyecek?
Çevre Kanunu ve özellikle bu kararı ile ilgili, Gürültü Kontrol
Yönetmeliği Bozcaada Belediyesinin hukuk külliyatında mevcut mudur?
Bozcaada Belediyesi sadece işletme ve işletmecilerin
belediyesimidir?
İşletme sahibi olmayan emekli bir vatandaş olarak, benim de bir
belediyem olsun isterim.
Sabaha kadar eğlenmeye gelmeyenlere bile “hadi bak, adada
sabaha kadar eğlence var eğlensenize” diyenler kuşkusuz adalılar ve ev sahibidirler.
Ama tek sahibi değildirler. Evde başkaları da var.
Yıllar önce ne güzel özetlemişti Bilsay Hocam: Misafir
gittiği eve ayakkabı ile girilmiyorsa kendisininkilerini de kapı önünde
çıkarmalıdır…
Neyi sunarsanız, o tüketilir…
Neyi çağırırsanız, o gelir…
Bela dışında. O çağırmadan da gelir.
10 Mart 2016 Perşembe
Hırsızı Görmek
Hırsızlar sadece para ve mal çalmazlar.
Fikirlerinizi, düşüncelerinizi, emeğinizi, birikimlerinizi,
duygularınızı hatta hayallerinizi bile arsızca çalabilirler.
Neden mi çalarlar?
Sahip olmadıkları şey onlara cazip gelir. Çalınca sahip olduklarını
zannederler.
Halbuki “olma”nın halleri
vardır. Fransızcadaki “etre” ve “avoir”
fiilleri bunu ifade ederler. Biri kişinin kendisinin “bir şey olması” –
birikimli ve donanımı ile insanın kendi halidir.
Diğer hal ise “sahip olmak” – kişinin belli
bir “şey” üzerinde mülkiyet hakkı anlamındadır. Kişinin EĞİTİMLİ OLMASI ile
DİPLOMA SAHİBİ olması arasındaki fark gibi. Mülkiyet farklı şekillerde
oluşabilir – çalışarak ve kazanarak, miras ve bağış yoluyla ya da hırsızlık
yoluyla…
Hırsızlık yoluyla “fikir, eser,
ün şan, şöhret” sahibi olanların kaderi acıklıdır.
İstedikleri ve arzuladıkları
şey aslında “olmaktır”. Bunun gereği
olan çalışmak, çaba göstermek; kendi sivriliklerini ve biçimsizliklerini taş
misali akıntısında törpüleyebilecekleri bir nehir gibi algılamak istemezler
hayatı. Kendini yontmak insana acı verir ve buna dayanıksızdırlar. Her
hırsızlıkta “ben oldum” “bu benim” derler ve bir süre öyle giderler. Bu zan onları kör ve sürekli hırsızlığa mahkûm
eder. “Bu benim” derken telaffuzdaki vurgu hep “i” harfinde kalır. “E” harfine
basamazlar…
Çok kabaca yapılmış incelikli bir
hırsızlığı görebilmek için öncelikle biraz teknik bilgilendirme gerekli.
Bakalım.
İntihal Nedir?
“İntihal (TDK:
aşırma), bir kişinin eserinde başka kişilerin ifade, buluş veya düşüncelerini
kaynak göstermeksizin kendisine aitmiş gibi kullanması. İntihal bir tür
sahtekârlık ve hırsızlıktır.
Başlıca
türleri:
Alıntı
ifadeler ve fikirler için kaynak göstermemek
Ödünç alınan
ifadeleri tırnak içinde yazmamak ve kaynak göstermemek”. (https://tr.wikipedia.org/wiki/İntihal)
Bir başka kaynağa göre “İntihal:
- · Aşırma
- · Başkalarının yazılarından bölümler, şiirlerinden dizeler alıp, kendininmiş gibi gösterme
- · Başkalarının konularını benimseyip değişik biçimde anlatma
- · Bir yazıda başka bir yazıdan konu ya da biçim alma
- · Başkalarının yapıtlarını kaynak göstermeden kullanma
- · Hırsızlık, çalma
- · Mevcut bir kaynaktaki fikri veya ürünü yeni ve orijinal gibi gösterme
Yani intihal, bir çeşit hile,
dolandırıcılık ve/veya sahtekarlık olarak düşünülebilir. Başkalarının
yapıtlarını çalma ve daha sonra bununla ilgili yalan söyleme eylemlerini
içerir.
Kelimeler ve fikirler gerçekten çalınabilir mi?
Evet. Kanuna göre çalınabilir.
Fikri Mülkiyet: orijinal fikirlerin ifade edilmesi
Telif Hakkı: fikri mülkiyeti ve orijinal buluşları koruyan kanunlar.
- Başkasının çalışmasını kendinizinkiymiş gibi teslim etmek.
- Başkasının çalışmasından kelimeleri veya fikirleri kaynak göstermeden kopyalamak
- Aktarılan sözleri, söylemleri tırnak işareti içerisine almadan yazmak
- Aktarılan sözlerin kaynağı ile ilgili yanlış bilgi vermek
- Kelimeleri değiştirseniz bile başkasının cümle yapısını kaynak göstermeden kopyalamak
- Bir kaynaktan, kaynak göstererek veya göstermeyerek, kendi yapıtınızın neredeyse hepsini oluşturacak kadar çok söylem ve fikir kopyalamak
- “The Too-Perfect Paraphrase” – Kaynağı düzgün bir şekilde göstermek ancak kelimesi kelimesine kopyalanmış metni tırnak işareti içerisine yazmamak. Bu durumda, kaynak gösterilmiş olsa da yazar özgün sunumu ve yorumu kendisininmiş gibi göstermektedir.
- “The Resourceful Citer”/ “Saygılı Bahsedici” – Tüm kaynakları olması gerektiği şekilde belirtmek, tırnak işaretlerini ve tekrar yorumlamayı yerinde kullanmak. Peki bunun neresi yanlış? Metinde hiç özgün kısım yok! Bu tarz bir intihali farketmek çoğu zaman zor olabilir çünkü metin herhangi başka iyi bir araştırma dokümanına benzemektedir. (http://bbyuygulama.atauni.edu.tr/sp/assets/users/_serpilfirat8925/plagiarism1.pdf)
Genel olarak yapılan intihal
türleri şunlardır: [7, para. 4]:
- · Klonlama (Clone): Başkasının çalışmasını kelime kelime kendininmiş gibi sunma.
- · Kopyalama (Ctrl-C): Değişiklik yapmadan tek bir kaynaktaki metnin önemli bölümleri içerme.
- · Bulma-Değiştirme (Find-Replace): Anahtar kelimeleri ve cümleleri değiştirme fakat kaynağın önemli içeriğini koruma.
- · Remiks Yapma (Remix): Birbirine uyan birçok kaynağı başka sözcüklerle anlatma.
- · Geri Dönüştürme (Recycle): Yazarın önceki çalışmalarını kaynak göstermeden fazlaca alma.
- · Melezleme (Hybrid): Kaynak göstermeden kopyalanan metinler ile kaynak gösterilenleri mükemmelce birleştirme.
- · Lapa Yapma (Mashup): Birçok kaynaktan kopyalanan materyali karıştırma.
- · 404 Hatası Yapma (404 Error): Var olmayan ya da kaynaklar hakkında hatalı bilgili kaynaklar içerme.
- · Toplama (Aggregator): Uygun kaynak içerme fakat neredeyse hiç orijinal çalışma olmama.
- · Yeniden Tweetleme (Re-Tweet): Uygun kaynak içerme fakat orijinal metne ya da yapıya çok yakından dayanma.
3.2. İntihal Olarak Kabul Edilen
Davranışlar Nelerdir?
Aşağıdaki fiiller intihal olarak
kabul edilen davranışlar arasında yer alır [8, para. 5]:
- · Başkasının çalışmasını kendininmiş gibi teslim etmek.
- · Başkasının kelimelerini ya da fikirlerini kaynak göstermeden kopyalamak.
- · Alıntıyı tırnak içine koymada başarısız olmak.
- · Alıntının kaynağı hakkında yanlış bilgi vermek.
- · Kelimeleri değiştirmek fakat kaynak göstermeden kaynağın cümle yapısını kopyalamak.
- · Kaynak gösterip ya da göstermeksizin çalışmanın ana kısmını oluşturan kaynaktan çok fazla kelime ya da fikir kopyalamak.”( Behlül Gücükoğlu, Zerrin Ayvaz Reis, Türkiye’de ve Dünyada İntihalin Yaptırımları, http://ab.org.tr/ab14/bildiri/323.pdf)
Bir başka kaynakta intihalin
nedenleri ve örnekleri aşağıdaki gibi verilmektedir:
“3) NEDEN İNTİHAL YAPILIR?
- · Yeterli zamanın olmaması
- · Kişinin o konuda uygun şekilde yazacak birşeyinin olmaması
- · İyi bir derece/not almak
- · Kendine güven sorunu
- · İntihali daha önce de yapıp yakalanmamış olması
- · Danışman ve öğrenci arasında yeterli iletişimin olmaması
- · Yaptığının intihal olduğunu bilmemesi (Farkında olmadan intihal yapıyor olması).
Örneklerle neler intihaldir,
neler değildir diye bakmak gerekirse:
“Anoreksiya nevroza” rahatsızlığı
hakkında bir makale yazdığımızı düşünelim. Bununla ilgili kaynak taraması
yapıyoruz ve şöyle bir metinden yararlanıyoruz.:
Orjinal metin:
Perhaps the most puzzling symptom
of anorexia nervosa -- a disorder that tends to occur in young women -- is the
refusal to eat, resulting in extreme weight loss. While most people have a
great deal of difficulty in dieting and losing weight, particularly if a diet
extends over many months or years, individuals with anorexia nervosa can
literally diet themselves to death. (2011, June 5)
Alıntılanarak yazımızın içerisine
konulmuş şekli:
Anorexia nervosa is a serious
disease which causes many people –especially young women- to die. Perhaps the most puzzling
symptom of anorexia nervosa is the refusal to eat, resulting in extreme weight
loss. Many people have a lot of difficulties when they are dieting, but if a diet extends over many
months or years, individuals with anorexia nervosa can literally diet
themselves to death. (2011, June 5)
Yukarıdaki örnek bir intihaldir.
Alıntının kaynağı belirtilmiş olsa bile, işaretli cümlelerin aynı olması
intihal kabul edilmektedir. Kaynaktan birebir olarak alınan cümleler, kelimeler
uygun şekilde belirtilmek zorundadır.” (http://awc.iyte.edu.tr/handouts/6sorudaintihal.pdf)
İntihale sıkça maruz kalmış blog
yazarı Deniz Gürel, konu ile ilgili
duygu ve düşüncelerini şöyle anlatmaktadır:
“Beni hayrete düşüren ve aynı
zamanda kızdıran konu şu ki intihal (aşırma) konusunda doğru bilince sahip
değiliz. Bir içerik internette yayınlanmışsa sanki herkes tarafından serbestçe
alınıp kullanılabilirmiş gibi ‘yanlış’ bir anlayış var. Bu yanlış anlayış
nedeniyle bir başkasının içeriğini alıp ‘tepe tepe’ kullanmak normal
algılanıyor.
Eğer bir alıntı yapılacaksa bunun
belli kuralları vardır. Yazının/eserin tümünü olduğu gibi kopyalamak alıntı
değil çalıntı yapmaktır. Her eser bir emek sonucunda oluşur, bu emeği görmezden
gelerek kullanmak hem etik hem de hukuki olarak suçtur. Bu kadar net!”( http://www.denizergurel.net/intihal-asirma-sucu-nedir-nasil-yapilir/)
Etik ve hukuki bir suç olan
aşırma ile ilgili tanım, ilke, hak ve cezaları 5846 sayılı Fikir ve Sanat
Eserleri Kanunu tarafından düzenlemektedir.
Madde 16 – Eser sahibinin izni olmadıkça
eserde, veyahut eser sahibinin adında kısaltmalar, ekleme ve başka değiştirmeler
yapılamaz.
Madde 18 – (Değişik: 21/2/2001 -
4630/11 md.) Mali hakları kullanma yetkisi münhasıran eser sahibine aittir
Madde 21 – Bir eserden, onu
işlemek suretiyle faydalanma hakkı munhasıran eser sahibine aittir
Madde 35 – Bir eserden aşağıdaki
hallerde iktibas yapılması caizdir:
3. Alenileşmiş güzel sanat
eserlerinin ve yayımlanmış diğer eserlerin, maksadın haklı göstereceği bir
nispet dahilinde ve münderacatını aydınlatmak maksadiyle bir ilim
eserine konulması; İktibasın belli olacak şekilde yapılması lazımdır.
Kanunun 71. Maddesi, önceki
maddelerde ayrıntılı olarak tarif edilen manevi ve mali hakların çeşitli ihlal
türleri karşılığında verilecek cezaları düzenlemektedir.
Bu kısa teknik bilgilerden sonra,
gelelim işin “oldu-bitti” kısmına…
Şu anda, bu yazıyı okuduğunuz
blog Mayıs 2010 yılında açılmıştır. Altındaki notta, 5846 sayılı yasaya atıf
yapılmadan ancak öngördüğü şekilde, şu cümle yer alır:
Ağırlıklı olarak Bozcaada ile
ilgili düşüncelerimi, fikirlerimi, öğrendiklerimi, hayallerimi ve
hayalkırıklıklarımı, sevinç ve kızgınlıklarımı blog izleyenleri ve
arkadaşlarımla paylaşmaktayım. Zaman zaman konuklarım da olur. Teknik olarak mümkün ve teklif edildiği halde
bloğu ticari kazanç getirici bir hale getirmeyi hiç düşünmedim. Reklam alıp paylaştıklarıma bir değer
biçemem.
Aksi iddia edildi ve yine bir
başka “sahip olan” tarafından vergi dairesine şikâyet edildim. Şikayet edenin (adı bende saklı) utandığını
varsayıyorum; şikayeti ve bloğum nedeniyle hiç vergi mükellefi ya da cezalısı
olmadım. İnsan sadece kendisi ile rekabet etmeli…
Bu blogda 16 Aralık 2010 tarihinde bir
makale yayınladığım: Bir Ada Fenomeni: Vasilin Meyhanesi (http://tenedos-bozcaada-tenedos.blogspot.com.tr/2010/12/bir-ada-fenomeni-vasilin-meyhanesi.html
)
Kendisini az ama eşi ve
çocuklarını yakından tanıdığım, dostluk ettiğim; çok geniş bir duygu
yelpazesine sahip hikâyelerine tanıklık ve duygudaşlık ettiğim; yayınlamadan
metin için yakınlarının onayını aldığım Vasil Bey ve Meyhanesi’nin çok genel
çizgili bir portresidir o yazı.
Yakınlarında, acıların ve yaraların henüz tam geçmediği, sadece hafifçe
kabuk bağladığı Vasil Bey’in ölümü ve meyhanenin kaderi ile ilgili “daha yazma”
dedikleri pek çok şey gün yüzüne çıkmayı beklemekte…
Sadece adalet önünde muhatap
olacağım gerekçesiyle, yayın ve yazar ismini şimdi, burada zikretmeyeceğim;
Bozcaada’da ticari olarak yayınlanan bir derginin Şubat-Mart 2016 nüshasında
yer alan bir makalesini dikkatinize sunacağım.
Neden mi? Makalenin gövde metni
28 cümle. Bu 28 cümlenin sadece 8 cümlesi yazarına ait. Oranlarsak % 28. Diğer 20 cümle ve %72 lik kısmı yukarıda
sözünü ettiğim yazımın % 70inin “copy” hali.
Kopyalanmayan % 30 kısmı da yazarın 8 cümlesi için “esinlenme” kaynağı
olmuş.
Yazının sonunda, “Yararlanılan
Kaynak” olarak bloğun adresi verilmiş. “Yararlanılan kaynak” diyebilmek için
yazar, bir paragrafa, “gelelim hikayesine” ve diğer paragrafa da “Lakin,” giriş
cümlesi ve kelimelerini “işlemiş”.
Alınan % 70 in alıntı olduğunu belirten bir işaret yok. Sadece
“kaynaktan yararlanmış”; gelelim hikayesine ve lakin’le bağlayarak makaleyi
bitirmiş! Ve tabi ki resimlerden
birisini de değiştirmiş… Ama bir mail yazıp izin istemek aklına gelmemiş…
İlgi çeksin diye başlıkta sormuş: “Neydi ne
Oldu! Bir zamanlar Vasil’indi… Ya şimdi?”
Derginin aynı sayısının bir başka
makalesinde, “basın ilkelerine sadık yayıncılık yapmanın profesyoneller için
bile zorluklarından” söz edilmekte. Haklılar; sadece ilkelere değil yasalara da uymak
zor geliyor anlaşılan, ve ironi gibi…
Kes-yapıştır-geri kalanını büzüştür - ekle-yayınla ve “örnek işletme abone tablosu, örnek reklam tablosu”
ile gelsin paralar ve şöhret…
Yazık…
Alıntı-Çalıntının renkli işaretle gösterildiği yazım:
16 Aralık 2010 Perşembe
Adaya gelen ilk "istanbullular"ın anılarında Vasilin meyhanesi
önemli bir yer işgal eder. Sadece onların mı? Adalıların anılarının önemli
mekanlarından biridir Vasilin meyhanesi... Türküyle rumuyla önemli bir buluşma,
kaynaşma, şakalaşma, "iki tek atma" yeri...
Çanakkale ve Çardakta fıçıcılık yaparken mevsimlik işçiliğin canına tak dediği Vasil Efstratiu 1958 yılında eski belediye binasının yanındaki köşede yer alan dükkanı bankadan kredi kullanarak satın alır. Meyhane açar. Varlıklı bir adam değildir Vasil Bey bu yüzden çok çalışır. Kısa sürede borcunu öder.
Çanakkale ve Çardakta fıçıcılık yaparken mevsimlik işçiliğin canına tak dediği Vasil Efstratiu 1958 yılında eski belediye binasının yanındaki köşede yer alan dükkanı bankadan kredi kullanarak satın alır. Meyhane açar. Varlıklı bir adam değildir Vasil Bey bu yüzden çok çalışır. Kısa sürede borcunu öder.
Meyhanesi kısa sürede adanın sevilen mekanlarından biri olur. Güleryüzlülüğü, efendiliği, yemeklerinin lezzeti ve en önemlisi neşelenince kemanını alıp dostlarına müzik ziyafeti çekmesi meyhaneyi en tercih edilen yer yapar.
Kemanı Vasil Bey için çok değerlidir. Onu dükkanda tutmaz. Meyhanede çalacağı zaman evinden birisiyle getirttiğinde mutlaka "şifreli" ister evdekilerden. Gönderdiği kişiye anahtarlığını verir ve evden o anahtarlığı görmeden kemanı vermezler. Daha sonraları Almanyadan bir pikap getirtir Vasil Bey ve meyhanede muhabbetler koyulaşınca hafiften rumca ya da türkçe çalan bir plak döndürür.
Her sabah evde bir kaşık reçel ve bir bardak sudan oluşan kahvaltısından sonra Vasil Beyin ilk işi balıkçı barınağına gitmektir. Erkenden balıklarını alır, arka denizde temizler ve hazırlar. Dükkanda kömür ızgarasını yakar, külle örter. Daha sonra diğer alışverişini yapar. Domatesli kalamarı, ahtapot salatası, kağıtta kaşarlı pastırması dillere destan olur.
Adalılar için bir sosyal klup gibidir meyhane. Memurlar, esnaf, nadiren gelen turistlerin vazgeçilmez mekanıdır. Özellikle kış geceleri saat 22.00 den sonra lüks lambasının sarımtrak ışığında neşeli kahkahalar meyhanenin içinde kalmaz dışarı taşar. Hafta sonları daha çok rum ailelerdir müşterileri... Bir de daimi müşterileri vardır: en yakın dostları Osman Kaptan ve Fıçıcı Stelyo...Meyhanenin en büyük neşe kaynaklarından biri olan küçük oğlu Apostolun yerden fırlatarak oldukça yüksek tavana kağıt para yapıştırması numarasının sırrı tıpkı lezzetli ızgara köftesinin reçetesi gibi hala bilinmemekte...
Çalışkanlığı, tevazusu ve
yardımseverliği ile Vasil Bey adanın sevilen esnafından biridir. Bu özellikleri
nedeniyle de uzun yıllar cemaat başkanlığı yapmıştır. Dürüstlüğü,
adaletseverliği ve sağduyusu ile çeşitli anlaşmazlıklarda başvurulan
güvenilir bir hakem olmuştur hep. Ama bir başka özelliği onu bir efsane haline
getirmiştir, o da içki içme adabı. Sıkça rakı kadehini gösterip "bunu
içmeyen ya delidir ya divanedir" sözünü hala sevenleri kadehi aldıklarında
adını telafuz etmeden söyleyip onu anarlar.
Her güzel şeyin geçici olduğu gibi adada da "zor zamanlar" başladığında Vasilin meyhanesi açık kalmak için direnir. Zaman gelir gidenler azalır, zaman gelir camı kapısı kırılır. Açıldıktan 24 yıl sonra Vasil Beyin Meyhanesi ada için bir devrin kapanması gibi kapanır.
Meyhane binası hala yıllara tanıklık edercesine köşede boş olarak durur. Ada ve adalıların anılarında ise hep o dolu, nezih ve neşeli haliyle yer alır. Vasil Bey ise, değerli adalı Bilsay Kuruç hocanın dediği gibi, "Vasil müstesna meyhanesi, rakı adabına göre düzenlenmiş yaşamı ile Ada’nın aristokratı gibi..." anılarda yaşamaya devam eder.
Her güzel şeyin geçici olduğu gibi adada da "zor zamanlar" başladığında Vasilin meyhanesi açık kalmak için direnir. Zaman gelir gidenler azalır, zaman gelir camı kapısı kırılır. Açıldıktan 24 yıl sonra Vasil Beyin Meyhanesi ada için bir devrin kapanması gibi kapanır.
Meyhane binası hala yıllara tanıklık edercesine köşede boş olarak durur. Ada ve adalıların anılarında ise hep o dolu, nezih ve neşeli haliyle yer alır. Vasil Bey ise, değerli adalı Bilsay Kuruç hocanın dediği gibi, "Vasil müstesna meyhanesi, rakı adabına göre düzenlenmiş yaşamı ile Ada’nın aristokratı gibi..." anılarda yaşamaya devam eder.
18 Ekim 2015 Pazar
Duyuru
24-28 Şubat 2016 Tarihlerinde Plovdiv (Filibe) / Bulgaristan'da Uluslararası VINARIA Bağcılık ve Şarapçılık Fuarı ile Şarap Festivali Düzenlenmektedir.
Bu etkinlikle eş zamanlı olarak aynı fuar alanında Uluslararası FUTDEH gıda, içecek, ambalaj, makina ve teknolojileri sergisi;
Uluslararası HOREKA hotel, restorant, kafeterya donanımı sergisi programda yer almaktadır.
Bozcaada Doğayı Koruma Kültür Sanat Derneği ve Bozcaadalılar Derneği belirtilen fuar/festival/sergileri ziyaret etmek üzere gezi düzenlemeyi planlamaktadır.
Ulaşım, konaklama rezervasyonu, vize gibi işlemlerin sorunsuz olabilmesi ve zamanında yapılabilmesi için katılımcı sayısının önceden bilinmesini gerektirmektedir. Katılımcı sayısı en az 10 (on), en fazla 40 (kırk) kişi olabilecektir.
Ulaşımın, gidiş için Çanakkale-Filibe; dönüş için Filibe-Çanakkale olması düşünülmektedir.
Başvuruların kesinleşmesi değerlendirilmesinde öncelik, iki derneğin üyeleri ile Bozcaada'da yaz-kış ikamet edenlerde olacaktır.
Geziye katılmak isteyenlerin EN GEÇ 05 Kasım 2015 tarihine kadar isimlerini, vildanonur@hotmail.com adresine bildirmeleri gerekmektedir.
Bu tarihe kadar yapılmış olan başvuru sayısı üzerinden ulaşım ve konaklama için grup fiyatları alınacağından, bu tarihten sonra yapılacak başvurular, dikkate alınmayacaktır.
Dernek üyelerimize ve Bozcaada'da yaz-kış ikamet edenlere saygı ile duyurulur.
Bu etkinlikle eş zamanlı olarak aynı fuar alanında Uluslararası FUTDEH gıda, içecek, ambalaj, makina ve teknolojileri sergisi;
Uluslararası HOREKA hotel, restorant, kafeterya donanımı sergisi programda yer almaktadır.
Bozcaada Doğayı Koruma Kültür Sanat Derneği ve Bozcaadalılar Derneği belirtilen fuar/festival/sergileri ziyaret etmek üzere gezi düzenlemeyi planlamaktadır.
Ulaşım, konaklama rezervasyonu, vize gibi işlemlerin sorunsuz olabilmesi ve zamanında yapılabilmesi için katılımcı sayısının önceden bilinmesini gerektirmektedir. Katılımcı sayısı en az 10 (on), en fazla 40 (kırk) kişi olabilecektir.
Ulaşımın, gidiş için Çanakkale-Filibe; dönüş için Filibe-Çanakkale olması düşünülmektedir.
Başvuruların kesinleşmesi değerlendirilmesinde öncelik, iki derneğin üyeleri ile Bozcaada'da yaz-kış ikamet edenlerde olacaktır.
Geziye katılmak isteyenlerin EN GEÇ 05 Kasım 2015 tarihine kadar isimlerini, vildanonur@hotmail.com adresine bildirmeleri gerekmektedir.
Bu tarihe kadar yapılmış olan başvuru sayısı üzerinden ulaşım ve konaklama için grup fiyatları alınacağından, bu tarihten sonra yapılacak başvurular, dikkate alınmayacaktır.
Dernek üyelerimize ve Bozcaada'da yaz-kış ikamet edenlere saygı ile duyurulur.
22 Ağustos 2015 Cumartesi
Stilyani Kutufo
Bazı insanlar için dersiniz ki, "o sorgusuz sualsiz varsa eğer cennete gidecek..."
Stilyani Kutufo o insanlardan biri....
Bozcaada'nın mütevefa papazı, rahmetli İstrati Kutufo'nun eşi Stella Teyze 90 yıllık hayat serüvenini tamamlayarak eşinin yanına yol aldı...
Elli yıl önce eşinin görevi nedeniyle geldiği Bozcaada'daki mütevazi yaşamında Gökçeada'daki Zeytinli Köyünü hiç unutmadı. Hep büyük bir özlemle içinde yaşattı...
Eşinin vefatından sonra da çok emeği olan Bozcaada Kilisesindeki gönüllü görevlerini hiç aksatmadı. İnce ve yanık sesiyle ayinlerde tek başına "koro" idi her zaman.
Onun sesinin Tanrıya ulaştığına dair inanç her duyanda kendiliğinden oluşurdu... Cengiz Bektaş Hoca "onun sesi" için en güzel şiirlerinden birini yazdı.
Çok çalışkandı Stela Teyze. Bağ bahçe işleri, çiçekleri, nefis likörleri ve spesyali "tırtıl" badem kurabiyesi...
İyi bir entellektüeldi Stella Teyze. Her tür kitabı okur - romanlar, din ve felsefe kitapları ve sürekli takip ettiği dergiler...
Büyük tevekkülü ve inancı her sohbet edene büyük bir huzur verirdi.
Şimdi sevgili eşi Papaz Amca'nın yanında aynı huzur içerisinde...
Toprağın bol olsun Stella Teyze...
Stilyani Kutufo o insanlardan biri....
Bozcaada'nın mütevefa papazı, rahmetli İstrati Kutufo'nun eşi Stella Teyze 90 yıllık hayat serüvenini tamamlayarak eşinin yanına yol aldı...
Elli yıl önce eşinin görevi nedeniyle geldiği Bozcaada'daki mütevazi yaşamında Gökçeada'daki Zeytinli Köyünü hiç unutmadı. Hep büyük bir özlemle içinde yaşattı...
Eşinin vefatından sonra da çok emeği olan Bozcaada Kilisesindeki gönüllü görevlerini hiç aksatmadı. İnce ve yanık sesiyle ayinlerde tek başına "koro" idi her zaman.
Onun sesinin Tanrıya ulaştığına dair inanç her duyanda kendiliğinden oluşurdu... Cengiz Bektaş Hoca "onun sesi" için en güzel şiirlerinden birini yazdı.
Çok çalışkandı Stela Teyze. Bağ bahçe işleri, çiçekleri, nefis likörleri ve spesyali "tırtıl" badem kurabiyesi...
İyi bir entellektüeldi Stella Teyze. Her tür kitabı okur - romanlar, din ve felsefe kitapları ve sürekli takip ettiği dergiler...
Büyük tevekkülü ve inancı her sohbet edene büyük bir huzur verirdi.
Şimdi sevgili eşi Papaz Amca'nın yanında aynı huzur içerisinde...
Toprağın bol olsun Stella Teyze...
22 Temmuz 2015 Çarşamba
Bozcaada Kargalarından Ödüllü Bilgi Yarışması
Bir önceki yazımızda sözü edilen, Bozcaada'nın koylarının isimlerinin yer alacağı tabelaların, iki gün önce konulduğu görülmüştür.
Yollar iki yönlü; tabelalar tek yönlü...
Hadi neyse, düne kadar hiç yoktu diyelim...
Plaja 500 metre mesafede ve arada Aya Paraskevi paraklisi olmasına rağmen "Ayazma Plajı" diye, koyun tek tarafına, tepeye tabela dikilmiş...
Hadi neyse, düne kadar hiç yoktu diyelim...
Ama bir tabela dikilmiş ki, akıl sır ermez...
Aklı erene, doğru cevabı bilene, Bozcaada kargalarından ödül var...
1. Resimde tabela, 2. Resimde tabelanın biraz geniş açıdan yeri görünmektedir.
1. Resimdeki tabelada, "Mermer Burnu ve Çanak Liman Plajı" yazılı tabela görünmekte, 2. Resimde Ayana Koyu görünmektedir...
Ödüllü soru şudur:
Aşağıdaki seçeneklerden sadece biri doğrudur ve bu seçeneklerden hangisi doğrudur:
a. Tabela eksiktir, yazının altındaki sol okla birlikte, 3 km yazısı unutulmuştur...
b. Tabelayı diken ya da diktiren ....... Ayana Koyu'nu, Mermer Burnu ya da Çanak Limanı olarak biliyordur. (Bu seçenek doldurmalıdır, noktalı yerlere yakışan sıfatı siz ekleyin)
c. Tabelayı diken ya da diktiren için tabelada ne yazdığı değil, tabelanın herhangi bir yere dikilmiş olması önemlidir.
d. Tabelayı diken ya da diktiren bir provakatördür. (Tabelayı kasten yanlış yere dikmiştir).
e. Tabelayı diken ya da diktiren bir şakacıdır. (Adalıların dikkatini sınamak için yanlış yere dikmiştir).
f. Tabelayı diken ya da diktirenin ne Bozcaada, ne de işlerin ilk defasında doğru (hatasız) yapılması umurunda değildir.
Doğru seçeneği en doğru bilen ilk 3 kişi, kargaların sabah kahvaltısından kazanacaklardır;
biz onların doğru seçeneği bilip bilmediğini bilemeyeceğimiz için yapacak çok fazla bir şey yok...
Tabelaların yazılı yüzü, kargaların havada uçarken okuyacağı biçimde yukarıya doğru dönük biçimde çakılsaydı, sadece kargalar bize gülerdi...
Yollar iki yönlü; tabelalar tek yönlü...
Hadi neyse, düne kadar hiç yoktu diyelim...
Plaja 500 metre mesafede ve arada Aya Paraskevi paraklisi olmasına rağmen "Ayazma Plajı" diye, koyun tek tarafına, tepeye tabela dikilmiş...
Hadi neyse, düne kadar hiç yoktu diyelim...
Ama bir tabela dikilmiş ki, akıl sır ermez...
Aklı erene, doğru cevabı bilene, Bozcaada kargalarından ödül var...
1. Resimde tabela, 2. Resimde tabelanın biraz geniş açıdan yeri görünmektedir.
1. Resimdeki tabelada, "Mermer Burnu ve Çanak Liman Plajı" yazılı tabela görünmekte, 2. Resimde Ayana Koyu görünmektedir...
Ödüllü soru şudur:
Aşağıdaki seçeneklerden sadece biri doğrudur ve bu seçeneklerden hangisi doğrudur:
a. Tabela eksiktir, yazının altındaki sol okla birlikte, 3 km yazısı unutulmuştur...
b. Tabelayı diken ya da diktiren ....... Ayana Koyu'nu, Mermer Burnu ya da Çanak Limanı olarak biliyordur. (Bu seçenek doldurmalıdır, noktalı yerlere yakışan sıfatı siz ekleyin)
c. Tabelayı diken ya da diktiren için tabelada ne yazdığı değil, tabelanın herhangi bir yere dikilmiş olması önemlidir.
d. Tabelayı diken ya da diktiren bir provakatördür. (Tabelayı kasten yanlış yere dikmiştir).
e. Tabelayı diken ya da diktiren bir şakacıdır. (Adalıların dikkatini sınamak için yanlış yere dikmiştir).
f. Tabelayı diken ya da diktirenin ne Bozcaada, ne de işlerin ilk defasında doğru (hatasız) yapılması umurunda değildir.
Doğru seçeneği en doğru bilen ilk 3 kişi, kargaların sabah kahvaltısından kazanacaklardır;
biz onların doğru seçeneği bilip bilmediğini bilemeyeceğimiz için yapacak çok fazla bir şey yok...
Tabelaların yazılı yüzü, kargaların havada uçarken okuyacağı biçimde yukarıya doğru dönük biçimde çakılsaydı, sadece kargalar bize gülerdi...
20 Aralık 2014 Cumartesi
Varna Chernorizetz Hrabar Üniversitesinde Bozcaada Turizmi ile İlgili İki Yüksek Lisans Tezi.
Varna Chernorizetz Hrabar
Üniversitesi Yönetiim ve İşletme Fakültesi Yüksek Lisans Programı öğrencilerinin,
Yunanistanın Tasos adasından sonra, iki yıldır Bozcaada’da gerçekleştirdikleri staj
ve seminer çalışmaları meyvelerini vermeye başladı.
![]() |
Çapraz Tatil Köyünde Öğrencilerin Staj Çalışmaları |
Doğrudan adada yapılan anket,
gözlem ve görüşme tekniklerine dayalı yurt dışında Bozcaada ile ilgili ilk
yüksek lisans çalışması niteliğini de taşıyan tezler Bozcaada turizmini konu
etmektedirler.
Bu nitelikleri yanında, AB ülkesi
ve turizm çeşitliliği açısından zengin olanak ve deneyime sahip Bulgaristan’dan
turizm alanında çalışan profesyonellerin yabancı gözüyle yaptıkları akademik
çalışmalar Bozcaada’nın turizm potansiyeli konusunda çok önemli ipuçları
barındırmaktadır.
Doç. Dr. Miglena Temelkova
yönetiminde, Velina Stoyanova’nın Bozcaada
Butik Turizminin Liderlik Potansiyeli ile Milena Borisova’nın Bozcaada Alternatif Deniz Turizmi Ürününde Rekabet
Edebilirlik – Liderliğe Erişebilme Fırsatları İlişkisi adlı çalışmaları
geniş bir saha çalışması yanında, Türkiye ve diğer ülkelerde benzer potansiyele
sahip turizm alanları ile Bozcaada’nın potansiyelini, güçlü ve zayıf yanlarını
karşılaştırarak bu alanda karşılaşabileceği güçlükleri ve gelişim fırsatlarını irdelemektedirler.
Çalışmalarının sonunda, rekabetin
çok değişkenli faktörlere bağlı olduğu bir alanda Bozcaada'nın sahip olduğu
değerlerle, turizmde benzer olanaklara sahip ve benzer ürünler sunan yerleşimler
arasında liderliğe nasıl erişeceğine ilişkin bir dizi öneri yer almaktadır. Bu önerilerden özellikle “yabancı turistler
için adanın cazip hale getirilmesi” konusundakiler gerçekten dikkate değer.
Üniversitenin kurucusu ve mütevelli
heyeti başkanı Prof. Dr. Anna Nedelkova başkanlığında, geniş bir akademik ve misafir dinleyici topluluğu
önünde 13 Aralık 2014 tarihinde gerçekleşen tez savunmaları teknik ve bilimsel
yönü kadar Bozcaada’nın çeşitli yönleriyle tanıtılması açısından da büyük ilgi
gördü.
Bozcaadalılar Derneği yönetim
kurulu üyelerinden jüri üyesi ve dinleyici olarak katılımın sağlandığı toplantı
sonunda denek yöneticileri, üniversite yöneticileri ile tez çalışmasını yapan uzmanları
yaz sezonunda, bulgu ve önerilerini üyeleri ile paylaşmaları için adaya davet
ettiler.
Üniversitenin kurucusu ve mütevelli
heyeti başkanı Prof. Dr. Anna Nedelkova ile Yönetim ve İşletme Fakültesi Dekan
Yardımcısı ve Yüksek Lisans Program sorumlusu Doç. Dr. Miglena Temelkova memnuniyetleri ile birlikte, yüksek lisans seminer ve staj çalışmalarını 2015 yılında da
Bozcaada’da gerçekleştirmek istediklerini ifade etmişlerdir.
18 Aralık 2014 Perşembe
Kazime Yakar'ı Kaybettik
Ada, renkli simalarından birini daha kaybetti.
Yaklaşık bir aydır Çanakkale Devlet Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesinde tedavi gören Kazime Yakar bugün saat 13.30 da hayatını kaybetti.
Dört çocuk annesi olan Kazime Yakar müteveffa kaptan Hüseyin Yakar'ın eşi idi.
İleri yaşına rağmen pırıl pırıl hafızası ile Bozcaada'nın adeta canlı tarihi olan Kazime Yakar yarın öğle namazını müteakip Bozcaada Mezarlığında toprağa verilecek.
Merhumeye kabir rahatlığı, çocuklarına, torunlarına, akraba ve sevenlerine baş sağlığı dileriz.
Yaklaşık bir aydır Çanakkale Devlet Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesinde tedavi gören Kazime Yakar bugün saat 13.30 da hayatını kaybetti.
Dört çocuk annesi olan Kazime Yakar müteveffa kaptan Hüseyin Yakar'ın eşi idi.
İleri yaşına rağmen pırıl pırıl hafızası ile Bozcaada'nın adeta canlı tarihi olan Kazime Yakar yarın öğle namazını müteakip Bozcaada Mezarlığında toprağa verilecek.
Merhumeye kabir rahatlığı, çocuklarına, torunlarına, akraba ve sevenlerine baş sağlığı dileriz.
14 Kasım 2014 Cuma
Bozcaada Gemi Seferleri ve GESTAŞ’ın Matematiği
Bozcaada ve Gökçeada’ya GESTAŞ tarafından yapılan gemi seferlerinde ödenen
ücretlerin karşılaştırılmasında matematiği zorlayan tuhaflıklar bulunmaktadır.
Önce bu farklara
bakalım:
Bozcaada – Gökçeada Gemi Ücreti Farkları
|
|||||
Öğrenci
|
Fark Yok
|
Yolcu
|
+ 1 TL
|
Otomobil(1+7 Koltuki)
|
Fark Yok
|
Minibüs(8-18 Koltuk)
|
-20 TL
|
Midibüs (19-32 Koltuk)
|
-40 TL
|
Otobüs
|
-30 TL
|
Kamyonet 1 - 3,5 Ton
|
Fark Yok
|
Kamyonet 3,5 - 6 Ton
|
Fark Yok
|
Kamyon
|
Fark Yok
|
Tır
|
+ 10 TL
|
Küçük Motor(150 cc Altı)
|
Fark Yok
|
Motor(150 cc Üstü)
|
Fark Yok
|
Romork
|
-10 TL
|
Karavan
|
+40 TL
|
İş Makinesi
|
-20 TL
|
Traktör
|
Fark Yok
|
1/2m3 Yük
|
Fark Yok
|
1 m3 Yük
|
Fark Yok
|
Palamar
|
Fark Yok
|
Manevra
|
Fark Yok
|
Tablodan da görüldüğü gibi, Geyikli-Bozcaada ve Kabatepe-Gökçeada gemi
seferleri ücretlerinde öğrenci, otomobil, kamyonet, kamyon, motosiklet,
traktör, yük m3, palamar ve manevrada fark bulunmamaktadır.
Farklı olanlarda ise; yolcu 1 TL daha pahalıya; Bozcaada’ya küçük minibüsler 20 TL, büyük minibüsler
40 lira daha az fiyata; otobüsler 30 TL daha ucuza, römorklar 10 TL daha ucuza,
iş makinaları 20 TL daha ucuza, TIR’lar 10 TL daha pahalıya, karavanlar 40 TL
daha pahalıya geçmektedirler.
Bu fiyatlar ve farklar iki açıdan önemlidir: mesafe ve alan.
Geyikli-Bozcaada arasındaki mesafe 4.5 mildir. Kabatepe-Gökçeada arasındaki
mesafe 14 mildir. Yani Kabatepe-Gökçeada arasındaki mesafe Geyikli-Bozcaada
mesafesinden neredeyse üç katından fazladır.
Alan olarak baktığımızda ise Gökçeada’nın alanı Bozcaada’nın alanının sekiz
(8) katıdır.
Bu gözlükle baktığınızda:
1. GESTAŞ’ın Bozcaada için
uyguladığı fiyatlar mesafe açısından baktığınızda Gökçeada’ya göre üç katı kadar fazla ve pahalıdır.
2. Alan açısından baktığınızda, otobüs, minibüs gibi toplu taşıma araçları ki kitle turizminde
kullanılan araçlardır, Bozcaada’ya daha ucuz fiyatla geçmektedirler. Halbuki
sezonda Bozcaada trafiğini güçleştiren araçların başında bunlar gelmektedirler.
3. Gökçeada yolcuları bağlantılı Boğaz hatlarından ücretsiz
yararlanmaktadırlar. Bozcaada yolcuları
için bu tür bir kolaylık bulunmamaktadır. Bozcaada’dan Eceabat ya da Gelibolu’ya
geçtiğinizde – ya da tersi- bir kez daha gemi ücreti ödemek durumundasınız.
WEB sitelerinde, GESTAŞ’ın fiyat politikaları ile ilgili açıklamaları,
fiyat artışlarının kaliteli hizmet sunumu amaçlı olduğu ile sınırlıdır.
Bu politikaların belirlenmesinde esas olması gereken sosyal parametreler (örneğin
adalardaki kış nüfusunun artışı, trafik yoğunluğu v.b.), ekonomik parametreler (örneğin il ve bölge
stratejik planında desteklenen tarım, inşaat ve imar faaliyetleri yoğunluğu) ve
mali parametreler (personel, ulaşım yakıt maliyetleri v.b. maliyetler) ile
ilgili bilgiler bulunmamaktadır. Dolayısıyla bunların ne derecede gözetildiği ve
belirlenen ulaşım ücretlerine nasıl yansıtıldığı konusu açık değildir.
Bozcaada Belediye Başkanı ve Bozcaada Kaymakamı GESTAŞ genel kurulu
üyesidirler. Dolayısıyla GESTAŞ’ın tüm politika ve uygulamaları konusunda etki
ve yetki sahibidirler. Bu konumlarını Bozcaada ve Bozcaada halkının verilere dayalı bilgilendirilmesi
yanında; sosyal, ekonomik ve mali çıkarları doğrultusunda kullanmalarını
beklemekteyiz.
Ek: GESTAŞ’ın şu anda geçerli olan fiyat tarifesi. (www.gestasdenizulasim.com.tr)
Kabatepe - Gökçeada
|
|||||
Öğrenci
|
1,50 TL
|
Yolcu
|
2,50 TL
|
Otomobil(1+7 Koltuki)
|
58,00 TL
|
Minibüs(8-18 Koltuk)
|
35,00 TL
|
Midibüs (19-32 Koltuk)
|
55,00 TL
|
Otobüs
|
125,00 TL
|
Kamyonet 1 - 3,5 Ton
|
32,00 TL
|
Kamyonet 3,5 - 6 Ton
|
44,00 TL
|
Kamyon
|
90,00 TL
|
Tır
|
140,00 TL
|
Küçük Motor(150 cc Altı)
|
6,00 TL
|
Motor(150 cc Üstü)
|
10,00 TL
|
Romork
|
25,00 TL
|
Karavan
|
70,00 TL
|
İş Makinesi
|
90,00 TL
|
Traktör
|
32,00 TL
|
1/2m3 Yük
|
3,50 TL
|
1 m3 Yük
|
7,00 TL
|
Palamar
|
40,00 TL
|
Manevra
|
200,00 TL
|
Geyikli - Bozcaada
|
|||||
Öğrenci
|
3,00 TL
|
Yolcu
|
6,00 TL
|
GestCard Öğrenci
|
2,50
|
GestCard Yolcu
|
5,00
|
Otomobil(1+7 Koltuki)
|
58,00 TL
|
Minibüs(8-18 Koltuk)
|
90,00 TL
|
Midibüs (19-32 Koltuk)
|
150,00 TL
|
Otobüs
|
300,00 TL
|
Kamyonet 1 - 3,5 Ton
|
64,00 TL
|
Kamyonet 3,5 - 6 Ton
|
88,00 TL
|
Kamyon
|
160,00 TL
|
Tır
|
270,00 TL
|
Küçük Motor(150 cc Altı)
|
12,00 TL
|
Motor(150 cc Üstü)
|
20,00 TL
|
Romork
|
45,00 TL
|
Karavan
|
100,00 TL
|
İş Makinesi
|
160,00 TL
|
Traktör
|
64,00 TL
|
1/2m3 Yük
|
3,50 TL
|
1 m3 Yük
|
7,00 TL
|
Palamar
|
40,00 TL
|
Manevra
|
200,00 TL
|
Not: Geyikli - Bozcaada Hattı'nda tüm biletler gidiş -
dönüş olarak kesilmektedir.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)