15 Temmuz 2013 Pazartesi

Bir Ada Fenomeni: Mehmet Dinçoğlu

Şimdi ya da ileride, 1980’lerden sonrası için Ada’nın özellikle turizmi ve ekonomisi ile ilgili yazılacak başarı öykülerinin başlangıcı Mehmet Dinçoğlu ile olacak.

Her başarılı lider-girişimci gibi seveni de sevmeyeni de çok olan ancak seveninin de sevmeyeninin de bu özelliklerini teslim eden ve saygı duyulan, takdir edilen “bir yalnız adam”.

Adadaki ticaret yaşamına manifaturacılıkla başlayıp beyaz eşya ticareti ile devam eden Mehmet Dinçoğlu’nın bu çalışma dönemi ile ilgili pek çok anekdot mevcuttur. Ancak birisi, onun tüm iş yaşamı boyunca devam eden bir kişilik ve iş adamı özelliğini çarpıcı biçimde anlattığı için aktarılacaktır:

“İstanbullulardan” biri, yeni yaptırdığı evi için Mehmet Bey’den bir buzdolabı alır. Sözleştikleri saatte kapı çalınır.  Buzdolabını alan kapıyı açar ve sadece Mehmet Beyi görür.  Buzdolabını ikinci kata çıkaracak çalışanlar nerede, diye bakınırken Mehmet Bey kocaman buzdolabını sırtladığı gibi ikinci kata tek başına çıkarır, ambalajını dikkatlice çözdükten sonra prize takar ve çalıştırır.  Buzdolabını satın alan için “alışılmış patronlardan” birisi değildir karşıdaki…

“Çalışanlarından çok çalışan patron” ve “hastalık derecesinde ayrıntıcı ve titiz patron” çizgisi küçücük “manifaturacı dükkanından” bugün Adanın en büyük turizm işletmesi olan Çapraz Tatil Köyüne kadar hiç değişmedi…

Sıradan “ayrıntıcı-mükemmelliyetçi” insanların en sık yaşadıkları maluliyetlerinden birisi ayrıntıya dalınca bütünü görememeleridir; ayrıntılarda kaybolmalarıdır. Bu nedenle ulaşılabilir vizyondan çok ulaşılamayacak ütopyalarla yaşarlar. Vizyon oluşturabilen ve gerçekleştirebilenler ise sıradan insanlara göre fark yaratan öncüler ya da bir diğer deyişle liderlerdir…     

Mehmet Bey’in Bozcaada Turizmi ile ilgili öngörüsü, henüz adaya yazın tek tük gelenlerin olduğu 80’li yıllarda Antik Pansiyon ile işe başlamasını sağladı.  Beş odalı, yüz yıldan fazla geçmişi olan tarihi bir evden oluşturulan, tertemiz, küçücük bir pansiyon.  Turizm eğitimi, işletme eğitimi, turizm işletmesi eğitimi, girişimcilik eğitimi almamıştı… Ama içgüdüleri ve doğuştan getirdiği özellikleri, “devam” diyordu…

Devam etti… 

Sonra Star Hotel eklendi. Biraz daha büyük. Biraz daha profesyonel. Adanın ilk kaloriferli oteli. “İnsanlar yaz dışında da gelsin” diyordu…

Ama gerçekçi bir hesap kitap adamıdır aynı zamanda Mehmet Bey. Dağınıklığın kontrol ve işletme güçlüğü yarattığını gördü.  Herkesin “deli bu adam” dediği şeyi yaptı:  her ikisini de sattı ve o güne kadar Adalılar için hiç alışılmadık, görülmemiş bir adım attı: Tekirbahçe’nin “gevenlikleri içine” hotel yapmaya başladı.

Gündüzleri çalışan işçilerle beraber ve onlardan çok daha fazla çalışarak geven söktü, taş taşıdı, tesisat yaptı, duvar ördü, ağaç dikti, çarşaf ütüledi… Gevenliğin yerinde modern bir turizm işletmesi oluştu. Geceleri ise artık en büyük yardımcısı büyük kızının turizm yüksek lisans kitaplarını okudu… 

Ve bir daha “deli bu adam” dedirtti…

Onca emek – ailece onca emek sarf ettikleri emek sonucu yapılan tesisi yıktı…

Daha da büyümek için yıktı…

Profesyonel olmak için yıktı…

O güne kadar içgüdüleriyle ve deneyimleriyle oluşturduklarının ekonomi ve işletme biliminin söyledikleri açısından rantabl olmadığını, yatak kapasitesini arttırmaz ise profesyonel olunamayacağını okudu ve gördü…

Yıktı ve adanın ilk profesyonel turizm işletmecisi oldu…

Profesyonel olması sadece yatak kapasitesini arttırmakla olmadı tabi ki.

Turizm eğitimi olan, yabancı dil bilen personel istihdam etti.

Personelin eğitimlerini devam ettir(mekte)di…

Personeli ve müşterileri için servis aracı sağladı. Personelinin sigortasını eksiksiz ödedi ve en önemlisi, personeli için lojman sağlayarak personel devir hızını düşürdü. Bu da hizmette sürekliliği temin ettiği gibi hizmet kalitesinin sürekliliği ile doğal olarak sonuçlandı…

Bitti mi?

Bitmedi…

Birçok insan yetinip “ben oldum” derken Mehmet Bey vizyonunu geliştirmeye devam etmekte…

At çifliği…

Agroturizm…

Spor turizmi…

Çalışan arıtma tesisi…

Bazıları sadece hayal kurarken o hem hayal kurup hem gerçekleştirmekte.

Binlerce engel, çengel, kıskançlık sıradan insanları çoktan bezdirecek ve adadan kaçıracakken Mehmet Dinçoğlu için adeta “lüzümlu” motivasyon kaynağı gibi…

Kendisinin belki de en severek kabul edebileceği etiketlerden birisi herhalde “Özde Bozcaada Milliyetçisi” olacaktır. Mütevazi yaşamından hiç ödün vermeden, vücudu ve aklı ile çalışarak hakkıyla kazandığı her kuruşu “karşıya” değil, “Tekirbahçe Gevenliğine” yatırdığı için. Bıkmadan usanmadan Bozcaada sevdasını dinlemeye hazır herkesle her zaman paylaşmaya hazır olduğu için… Bozcaada’ya en büyük ve en güzel turizm tesislerinden birini önünde örnek olmadan, örnek olarak kazandırdığı için…

Yazının başında, Mehmet Bey için kullanılan “bir yalnız adam” tanımlaması sizi şaşırtmasın. Serüveninde, başından beri Mehmet Dinçoğlu’nun en büyük destek ve dayanağı, “kader ortağı” ve varlık sebebi kuşkusuz Fatma Öğretmen, Aslı Hanım, Ezgi Hanım ve Özgün Bey’dir. 

Mehmet Dinçoğlu’nun yalnızlığı, lider-girişimci yalnızlığıdır.


Tanıma şansına sahip olduğum 1996 yılından beri düşündüğüm ve söylediğim; Ada’da Mehmet Dinçoğlu’ndan on Mehmet Dinçoğlu daha olsaydı Ada’nın kaderi ve görünümü şimdi çok daha başka olurdu…

Hiç yorum yok: