26 Temmuz 2013 Cuma

DENKO Arsa Sahiplerine Duyuru

                 SAYIN DEN-KO MALİKLERİ;

                 Daha önce göndermiş olduğumuz mektupta imar planının askıdan inmesini takiben 2 ay içerisinde dava açılması gerektiğini ve bu amaçla vekaletname düzenlenerek 25/07/2013 tarihine kadar gönderilmesini 29/07/2013 tarihine kadar da dava açılması gerektiğini bildirmiştik.

                Adli tatilin başlaması nedeniyle Mahkemeye başvurma süresi 01-Eylül 2013 tarihine kadar uzamıştır.

               Dava açılması öncesi yapılacak hazırlıklar da dikkate alındığında Ağustos ayının son haftasına kadar vekaletnamelerin elimize ulaşması gerekmektedir. Vekaletname ile ilgili bilgiler aşağıda tekrar sunulmuştur. Bilgilerinize sunarız.

Av. Atilla İNAN İÇİN VEKALETNAME BİLGİLERİ:

Av.Atilla İNAN
Ankara Barosu
Sicil No: 15692
Çankaya Vergi Dairesi  Vergi No (TC Kimlik No):26123382816
Adres: Sağlık-1 Sok. No:17/26 Sıhhıye/ANKARA

BANKA HESAP BİLGİLERİ:

HSBC BANK Mithatpaşa Şubesi  Hesap No: 675-1005054-271-00
IBAN:TR910012300675100505427100

VEKALETNAME VE GEREKLİ BELGELERİN GÖNDERİLECEĞİ ADRES:

Attila KIRAN
İlkadım Mah. Yeşilvadi Sok. No:71-A D:3 DİKMEN/ANKARA
TEL:0505 314 79 80
E-Mail:attila.kiran@gmail.com

GEREKLİ BELGELER:

1-Vekaletname Aslı
2- Tapu Fotokopisi

3- Banka Dekont Fotokopisi

Bozcaada Aya Paraskevi Manastırı Ayinle Hizmete Açıldı

Bir süredir tamiratı süren Bozcaada Aya Paraskevi Manastırı yenilenerek hizmete girdi.

Aslına uygun olarak restorasyonu tamamlanan manastır, Aya Paraskevi ayini ve panayırına yetiştirildi.

Her yıl 26 Temmuz tarihlerinde kutlanan düzenlenen ayin ve panayıra hazırlık amacıyla 25 Temmuz akşamı açılışı yapılan manastır binası ayinle kutsandı.

Bozcaada ve Gökçeada despotu Kirilios'un yönettiği ayin kalabalık bir topluluk ile yapıldı. Ayine adalıların yanısıra yurtdışından gelen misafirler de ilgi gösterdiler.

22 Temmuz 2013 Pazartesi

Bozcaada’da Krizi Fırsata Çevirebilme Şansı…


Bozcaada’da görev yapan kaymakamlardan sayın Bilal Bozdemir’in girişimleriyle başlayan ve gelenekselleşen Bozcaada Şarap Tadım Günleri bilindiği üzere, bu yıl, yeni yasal düzenleme henüz yürürlüğe girmeden iptal edildi. Şarap fabrikalarındaki tadımlara da son verildi…

İşin iyi tarafından bakıldığında, şarap üreticilerinin bu tür bir kayıt ve tespiti var mı bilmiyorum ama, denilebilir ki şu iki açıdan iyi oldu:

Festival kendi izleyen ve müşterilerini yaratmakla birlikte şarap fabrikalarına ek bir mali külfet getirmekteydi: hem etkinliklerin maliyeti,  hem de sunulan şarapların maliyeti. Satış sırasındaki tadımlar açısından da, gözlemlere göre durum çok farklı değil: Tüm şarap çeşitlerinden tadıp bir-iki şişe satın alan ya da hiç almadan çıkıp giden; özellikle turlarla gelen 40-50 kişilik gruplarda herkesin tadım yapıp üç-dört kişinin şarap alması gibi…

İki üç satış yerini dolaşıp “beleşe kafa bulma” anlayışında olanlar da cabası…

Başlatılma amacı sezon dışında da özellikle şarapseverleri adaya çekmek olan etkinlik zamanla, otel ve restoranların geç faaliyete geçmesi nedeniyle giderek sezon başında ve içine tarihlerde düzenlenmeye başlandı. Bu durum da amacından bir parça sapma anlamını taşımakta.

Gelelim kötü yanlarına:

Gelenekselleşen bir etkinlik sona erdi.

Bozcaada medyada “güneş-deniz-kum” turizmi dışındaki en önemli özelliği ile yer almaya başlamıştı… sona erdi.

Şarap işletmeleri kendi başlarına tanıtım ve reklam yapma yerine daha düşük olan toplu ve paylaşılan tanıtma maliyetlerinden yoksun kaldılar.

Sezonun başında ya da içinde de olsa, şarap turizmi nedeniyle gelen ve profili “güneş-deniz-kum” misafirlerinden farklı olanlardan diğer işletmeler yoksun kaldı.

Bozcaada’nın kendine özgü özelliklerinin turizm piyasasına sunumu açısından bu bir krizdir.
Ancak Çetin Altan’ın deyimiyle “enseyi karartmamak” gerekiyor.

Ekonomi bilimi ve pratiği en büyük krizlerin en büyük fırsatları da içinde barındırdığını söylüyor.

Tabi ki görülebilir ve değerlendirilebilinirse…

Bu krizde fırsatlar neler olabilir?

Yasal düzenleme, alkol sunumu için ruhsatlandırılmış yer koşulu arıyor.

Bozcaada’daki şarap işletmelerinin tümünün fabrikanın yanında ya da dışında mekan sıkıntısı yok. Sadece bunları biraz düzenleyip uygun hale getirmek gerekiyor.

Şarap işletmesi sahip ve yöneticileri ile meraklı işletmeciler ve şarapseverlerin de çok iyi bildiği gibi dünyanın her yerinde şarap tadımı ücreti mukabilinde yapılır.

Hazırlanan çeşitli tür, cins ve eşliklere göre (tadımın yanında sunulan peynir, soğuk et, hatta ciddi yemekler gibi); yine bağ, üretim tesisi gezilerinin içinde yer alıp almamasına göre  fiyatlandırılan tadım paketleri ile şarap turizmi profesyonel olarak gerçekleştirilir.

Amerika Birleşik Devletlerinin özellikle güney eyaletleri, Güney Amerika, Avustralya ve şarabın geleneksel üretim sektörlerinden olduğu Avrupa ülkelerinde çok yaygın ve ciddi gelir getiren bu turizm çeşidinin Bozcaada’da amatörce ve utangaç bazı örneklerini gördük; görmekteyiz. Ancak mevcut koşullar artık bunun profesyonelce yapılmasını dayatmaktadır.

Çok haklı olarak Bozcaada’daki şarap işletmeleri “işlerimiz ve dertlerimiz başımızdan aşkın zaten” diyebilirler.  Doğrudur ve haklılar. Ancak sadece “iş ve dertleri ile uğraşmak” öyle görülüyor ki onları bitirmiyor, aksine arttırıyor…

Üstelik turizm organizasyonu tek başına ve yukarıda sözü edilen profesyonel tadım organizasyonu da ayrı olarak farklı uğraş ve uzmanlık gerektiren alanlar…

Ama dünyada da zaten “yalnız kahraman kovboy” dönemi kapandı…

Gelirini turizme odaklayan; içinde Turizm Yüksek Okulu bulunan, turizm alanında eğitim alan birçok insanın yaşadığı Bozcaada’da “yerli” bir turizm şirketi yok. Yerel ve uluslararası, sadece internet üzerinden faaliyet gösteren ve rezervasyon yapan şirketler Bozcaada’dan yatak satıyor oysa…
Bozcaada’ya gelmeye niyetlenenler ceplerine göre konaklama rezervasyonu yapabilmek için harıl harıl o site bu site, o telefon bu telefon daha adaya gelmeden yoruluyorlar…

Şarap işletmelerinin, konaklama tesislerinin ve profesyonel turizmcilerin hatta yerel yönetim organlarının ortaklaşa kuracaklar/oluşturacakları “yerli” turizm şirketi ya da şirketleri Bozcaada’nın tıkanan turizm geleceğine çözüm olabilirler.  

Ulaştırma, konaklama ve profesyonel tadımın farklı sektör ve kulvarlarındaki ve mevcut haliyle birbirinden bağımsız/habersiz dağınıklığı, bu tür bir yapılanmayla giderilebilir, eşgüdümlü çalışması sağlanabilir.

Tadıma yaz ya da kışın gelecek olan insanların adaya ulaştırılması, konaklama yerlerinin açık bulundurularak konaklatılmasının uygun koşullarda garanti edilmesi ve profesyonel sunum etkinlikleri ile tatmin edilmesi  artık kendiliğinden, amatörce ya da “rastgele”ye bırakılmayacak kadar önemli ve hayati hale gelmiştir.

Un var, yağ var, şeker var…

Bozcaada ateşin karşısına geçip biraz yanmayı göze alan helva yapımcılığına soyunacakları bekliyor.
Turizm alanında bir start-up şirketini bekliyor…


Yoksa unu kediler, şekeri kargalar yağı da küfler yer…

17 Temmuz 2013 Çarşamba

Bozcaada'nın Mitoloji Kahramanları

Mitoloji insanoğlunun yeryüzündeki serüveninin hikayeleridir.
Hikayelerdeki adları değiştirdiğinizde bugün geçen bir olay anlatılıyor zannedersiniz bazılarında… Öylesine tarih içerisinde kalıcı çizgileri öne çıkarırlar…

Mani ve depresyon mitolojik ve antik çağlardan beri bilinmekte ancak 19. yüzyıl sonlarına kadar ayrı insanlık halleri olarak değerlendirilmekteydi. Diyonisos’un aylarca süren “şenliklerini” okuduğunuzda, bir mani dönemini anlatan yeni yazılmış hikaye ya da akademik kitabı okuyorsunuz zannedersiniz.

Ancak 1854 yılında J. Falret ve J. Baillarger bu iki duygudurumunun birbirini izlediğini ve bağlantılı olduklarını tespit etmişlerdir. Falret’in “la folie circulaire”, Baillarger’in “folie a double forme”, daha sonraları K. Kahlbaum’un (1882) “cyclothimia” ve nihayet 1896 yılında E. Kraepelin’in “manishdepressive” olarak tanımladığı durum günümüzde bipolar bozukluk ya da en bilinen adıyla manik-depresif hastalık olarak özellikle dinamik ve varoluşçu psikyatrinin ilgi alanı içerisinde yer almaktadır.

Psikyatri ya da psikolojinin birer bilim alanı olup olmadıkları ile ilgili bilim felsefesi tartışmalarına girmeden/onlar bir yana, bu birbirine bağlı iki duygu durumunun gerçekte yaygınlığı hiç de az değil.
Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre göre 21. Yüzyılın ilk on yılındaki yaygınlığı genel nüfus içerisinde % 3.  Oxford Textbook of Psychiatri (2011) de yer alan verilere göre gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde bu oran çok daha yüksek: hastalanma olasılığı erkekler için % 3-12 ve kadınlar için % 20-26.  

Bu rakamlar bilimsel araştırmalarla tespit edilen ve daha çok bireysel tedaviye yönelik çabalarla ilgili araştırma bulgulardır.  

Asıl konuya geçmeden önce bir araştırma bulgusuna daha değineceğiz. Bu da manik-depresif bozukluğun tespit edilen genetik bir temelinin bulunmadığıdır. Ancak bu bozukluğun ailede bulunması durumunda ortaya çıkma olasılığının daha yüksek olduğu gerçeği bize, organik temellerinin yanısıra, genetik geçişliden çok sosyo-genetik geçişli olduğunu düşündürtmektedir.

Sadede gelmeden önce, birazcık daha tarih bilgisi…

Bireyler gibi, toplumların da hastalanabileceğine ilişkin görüşler özellikle tüm dünyayı saran ve etkileyen, çok geniş çaplı ve yıkıcı, insanoğlunun en karanlık ve şeytani yanlarını ortaya çıkaran iki dünya savaşının ardından dile getirilmeye ve tartışılmaya başlandı.

F.Oppenheimer, H. E. Richter, H. Marcuse, M. Horkheimer, Adorno gibi özellikle Frankfurt Okulunun kurucu ve ardıllarının başlattığı tartışmalara psikiyatri, toplumbilimi, teoloji, antropoloji gibi felsefe dışındaki alanlardan (E. Canetti, E. Fromm, I. Illich gibi) da destek geldi.  Birey gibi aileler ve bir bütün olarak toplumların da “akıl tutulmasına” uğrayabileceğini ve hastalanabileceğini vurguladılar. Toplum ve toplulukların bazı ortak karar ve davranışlarının başkaca bir açıklamasının olamayacağının altını çizdiler.  

Bireylerdeki tipik mani sendromunun üç temel semptomu bulunmaktadır:

  • 1.       Yükselen ruh hali - duygudurumu
  • 2.       Artan aktivite - hareket düzeyi
  • 3.       Artan düşünme hızı

Bu semptomları gösteren insanlarda genellikle:

1- Benlik saygısında abartılı bir artma (Kendine aşırı güvenme – kendini çok güçlü hissetme)
2- Uyku ihtiyacının azalması
3- Her zamankinden daha fazla konuşma ya da konuşmaya isteklilik.
4- Fikir uçuşmaları (sıçramaları) ve düşüncelerin sanki yansıyor gibi birbirini izlemesi.
5- Dikkat dağınıklığı (yani, dikkat önemsiz ya da ilgisiz bir dış uyaranla kolaylıkla dağılabilir)
6- Amaca yönelik etkinlikte artma (toplumsal, iş ya da okul, cinsel açıdan), ajitasyon.
7- Kötü sonuçlanması ihtimali yüksek; zevk veren etkinliklere düşüncesizce atılma (Örneğin elindeki bütün parayı harcama, cinsel girişimlerde bulunma ya da aptalca iş yatırımları yapma)
8- İş yaşamı, sosyal yaşam ve özel ilişkilerde önemli ölçüde bozulma ve durumun başkalarınca da fark edilebilmesi; görülür. (Amerikan Psikiyatri Birliği, Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı (DSM IV – 1998)

Bireylerdeki tipik depresyon sendromunun da üç temel semptomu bulunmaktadır:

  • 1.       “Yerlerde sürünen” ruh hali - duygudurumu (distimia)
  • 2.       Azalmış aktivite - hareket düzeyi
  • 3.       Azalmış düşünme hızı

Bu semptomları gösteren insanlarda genellikle:

1.       İçine kapanma ve sadece kendisi ile ilgili olma, kişisel aşırı duyarlılık, alınganlık,
2.       Kendini üzgün, endişeli ve değersiz hissetme,
3.       Derin bir umutsuzluk, değersizlik ve kötümserlik,
4.       İntihar düşünceleri ve eğilimi,
5.       Günlük zorunlu aktivitelere karşı bile ilgisizlik ve isteksizlik,
6.       Unutkanlık, dikkatini toplayamama ve karar vermede güçlük,
7.       Uyku bozukluğu ve sinirlilik hali,
8.       Sebepsiz ağrılar ve aşırı kilo alma ya da verme görülür.

Yukarıda özetle anlatılan iki farklı ancak sebep-sonuç gibi birbirini izleyen ruh durumu ile ilgili önemli bir tespit daha var ki bu yazının ana temasını oluşturmaktadır.  Mani genellikle yaz aylarında, depresif hal ise kış aylarında görülmektedir.

Şimdi, kendinizi Göztepe’nin üstüne çıkıp, rahat rahat oturmuş Ada’yı gözlemlerken hayal edin bir an…

Görecekleriniz:  

Yaz başlarken heyecan ve neşe içinde insanlar akın akın arabalarla, otobüslerle, yürüyerek gemiden inip iskele caddesinden tüm adaya dağılırlar. Herkeste bir coşku, iyimserlik, abartılı selamlaşmalar, kahkahalar ancak en ufak bir aksilikte ise kavgaya dönüşüveren sinirlilik ve tartışmalar, klakson ve bağırışan insan sesleri …

Her yerde, hayat yemekten ibaretmiş gibi, sabah mükellef pişili 10 çeşit reçelli ve daha neli neli kahvaltı sofraları… Öğlen-ikindi çaylı kahveli börekli çörekli atıştırmalar. Akşam ise rakılı şaraplı, zeytinyağlı mangallı, ithal kalamarlı - kültürlü balıklı uzun soluklu sofralar…

Arabalar, traktörler, minibüsler ve motosikletler, merkez – Ayazma, Ayazma – merkez, merkez - Polente, Polente – merkez ve diğer yollarda, TEM otoyoluna yakışır hızlarda birbirini çiğnercesine bir akış içerisinde…

Herkes koşturma ve konuşma halinde…

Özellikle Ada’ya ilk defa gelenler “adalılara” bir mitoloji kahramanına bakar ve dinler gibi bakmakta ve dinlemekte, birçoğu da “eh, madem bu rol verildi demek ki öylemişim” diye düşünürek anlatmakta, anlatmakta…

Abartılı gelecek ama şu diyaloglar gerçek:
-         -  Siz esas nerelisiniz?
-         -  Adalıyız.
-        -   Peki bu kale ne zaman yapılmış?
-          - Bilmem, biz geldiğimizde vaadı...

Ya da;

-        -  Migros nerede?
-         - Bak şimdi… Şuracıktan çık, sağa dön, karşına eski bir ev çıkcek, oradan aşarı doğru gidivee görcen…

Adaya birden çok defa gelenler ile diyaloglar genellikle neyin değiştiği neyin değişmediği, nerenin iyi-kötü, pahalı-ucuz, neyin güzel- çirkin olduğu ile ilgili…

“Yazlıkçı adalılar” ve “adalı yazlıkçıların” “mevzuları” ise daha “derin”;

Kanalizasyon, trafik, sonradan gelenler, pahalılık, pazar yeri, çöpler, hayvanlar, havalar, ustalar etrafında dönen ve “Ne olacak bu adanın hali” ile biten monologlar…

Yaz dönemi “hızlanmanın” olduğu bir diğer alan “aktivite”ler. 
Toplantılar, sergiler, festivaller, bir daha toplantılar, sergiler, festivaller…
İlanlar, bildiriler, kararlar…

Etkinlik ve konuşmalarda “ada sevgisi”nin boyutu adeta ürkütücü…
Ada “Şirin” insanlar Ferhat…
Ada oltar, insanlar onun için hayatını kurban etmeye hazır aşıklar…
Cek-cak.. Cağız-ceğiz..

Yaz tarifesinin son gemisi, mani’nin bitip depresif ruh haline geçişin simgesi adeta.

Ada sakin, rüzgar sakin, insanlar sakin…

Ekim sonu ile “yok”lar başlamakta.
Hareket yok, konuşma yok, “ada aşkı ve aşıkları” yok.

Kedi ve köpeğiyle birlikte sayıldığında 500-600 kişiye düşen ahali evine kapanmakta.
Kedi ve köpekler bile birer saat aralıklarla caddede karşıdan karşıya geçmekte mecbur kalınca.

Daha gün kararmadan cadde ve sokaklar dışarı çıkma yasağı varmışçasına bomboş.
Mahallelerdeki evlerde tek tük ışıklar şaşkın şaşkın yanmakta.

Güneşli güzel günlerde Çınaraltında oluşan iki-üç masada diyalog, filimdeki gibi:
-          -Nabiyon?
-        -  İyi.
-         - Sen nabiyon?
-        -  İyi.
-          - Geçiniyoz işte…
-         - Yaşıyoz işte...

Yazın cek-cak,  cağız-ceğiz diyen ve adada kalan az sayıda mitoloji kahramanına yazınki söylem ve söylevlerini hatırlattığınızda,  size, neden adada hiçbir şeyin olamayacağını, değişemeyeceğini ve yapılamayacağını isteksizce özetlerler.

Dikkatlice söylediklerini dinlerseniz ve analiz ederseniz “acı gerçekle siz de karşılaşırsınız”: Neden kendisi değil, kendisi dışındaki diğer mitoloji kahramanı ya da kahramanlarıdır.

“Onunla” ya da “onlarla” da baş edilemez zaten.
"Diğerleriyle de bir iş olmaz zaten".

Yaklaşık yarım asırdan öncesinde Ada’da oluşan bu duygudurumu her geçen yılla birlikte şiddetini arttırmakta.


Tedavisi vardır ve bir an önce başlanmalıdır.

Son Söz: Yarı hekim candan, yarı imam imandan eder.



15 Temmuz 2013 Pazartesi

Bir Ada Fenomeni: Mehmet Dinçoğlu

Şimdi ya da ileride, 1980’lerden sonrası için Ada’nın özellikle turizmi ve ekonomisi ile ilgili yazılacak başarı öykülerinin başlangıcı Mehmet Dinçoğlu ile olacak.

Her başarılı lider-girişimci gibi seveni de sevmeyeni de çok olan ancak seveninin de sevmeyeninin de bu özelliklerini teslim eden ve saygı duyulan, takdir edilen “bir yalnız adam”.

Adadaki ticaret yaşamına manifaturacılıkla başlayıp beyaz eşya ticareti ile devam eden Mehmet Dinçoğlu’nın bu çalışma dönemi ile ilgili pek çok anekdot mevcuttur. Ancak birisi, onun tüm iş yaşamı boyunca devam eden bir kişilik ve iş adamı özelliğini çarpıcı biçimde anlattığı için aktarılacaktır:

“İstanbullulardan” biri, yeni yaptırdığı evi için Mehmet Bey’den bir buzdolabı alır. Sözleştikleri saatte kapı çalınır.  Buzdolabını alan kapıyı açar ve sadece Mehmet Beyi görür.  Buzdolabını ikinci kata çıkaracak çalışanlar nerede, diye bakınırken Mehmet Bey kocaman buzdolabını sırtladığı gibi ikinci kata tek başına çıkarır, ambalajını dikkatlice çözdükten sonra prize takar ve çalıştırır.  Buzdolabını satın alan için “alışılmış patronlardan” birisi değildir karşıdaki…

“Çalışanlarından çok çalışan patron” ve “hastalık derecesinde ayrıntıcı ve titiz patron” çizgisi küçücük “manifaturacı dükkanından” bugün Adanın en büyük turizm işletmesi olan Çapraz Tatil Köyüne kadar hiç değişmedi…

Sıradan “ayrıntıcı-mükemmelliyetçi” insanların en sık yaşadıkları maluliyetlerinden birisi ayrıntıya dalınca bütünü görememeleridir; ayrıntılarda kaybolmalarıdır. Bu nedenle ulaşılabilir vizyondan çok ulaşılamayacak ütopyalarla yaşarlar. Vizyon oluşturabilen ve gerçekleştirebilenler ise sıradan insanlara göre fark yaratan öncüler ya da bir diğer deyişle liderlerdir…     

Mehmet Bey’in Bozcaada Turizmi ile ilgili öngörüsü, henüz adaya yazın tek tük gelenlerin olduğu 80’li yıllarda Antik Pansiyon ile işe başlamasını sağladı.  Beş odalı, yüz yıldan fazla geçmişi olan tarihi bir evden oluşturulan, tertemiz, küçücük bir pansiyon.  Turizm eğitimi, işletme eğitimi, turizm işletmesi eğitimi, girişimcilik eğitimi almamıştı… Ama içgüdüleri ve doğuştan getirdiği özellikleri, “devam” diyordu…

Devam etti… 

Sonra Star Hotel eklendi. Biraz daha büyük. Biraz daha profesyonel. Adanın ilk kaloriferli oteli. “İnsanlar yaz dışında da gelsin” diyordu…

Ama gerçekçi bir hesap kitap adamıdır aynı zamanda Mehmet Bey. Dağınıklığın kontrol ve işletme güçlüğü yarattığını gördü.  Herkesin “deli bu adam” dediği şeyi yaptı:  her ikisini de sattı ve o güne kadar Adalılar için hiç alışılmadık, görülmemiş bir adım attı: Tekirbahçe’nin “gevenlikleri içine” hotel yapmaya başladı.

Gündüzleri çalışan işçilerle beraber ve onlardan çok daha fazla çalışarak geven söktü, taş taşıdı, tesisat yaptı, duvar ördü, ağaç dikti, çarşaf ütüledi… Gevenliğin yerinde modern bir turizm işletmesi oluştu. Geceleri ise artık en büyük yardımcısı büyük kızının turizm yüksek lisans kitaplarını okudu… 

Ve bir daha “deli bu adam” dedirtti…

Onca emek – ailece onca emek sarf ettikleri emek sonucu yapılan tesisi yıktı…

Daha da büyümek için yıktı…

Profesyonel olmak için yıktı…

O güne kadar içgüdüleriyle ve deneyimleriyle oluşturduklarının ekonomi ve işletme biliminin söyledikleri açısından rantabl olmadığını, yatak kapasitesini arttırmaz ise profesyonel olunamayacağını okudu ve gördü…

Yıktı ve adanın ilk profesyonel turizm işletmecisi oldu…

Profesyonel olması sadece yatak kapasitesini arttırmakla olmadı tabi ki.

Turizm eğitimi olan, yabancı dil bilen personel istihdam etti.

Personelin eğitimlerini devam ettir(mekte)di…

Personeli ve müşterileri için servis aracı sağladı. Personelinin sigortasını eksiksiz ödedi ve en önemlisi, personeli için lojman sağlayarak personel devir hızını düşürdü. Bu da hizmette sürekliliği temin ettiği gibi hizmet kalitesinin sürekliliği ile doğal olarak sonuçlandı…

Bitti mi?

Bitmedi…

Birçok insan yetinip “ben oldum” derken Mehmet Bey vizyonunu geliştirmeye devam etmekte…

At çifliği…

Agroturizm…

Spor turizmi…

Çalışan arıtma tesisi…

Bazıları sadece hayal kurarken o hem hayal kurup hem gerçekleştirmekte.

Binlerce engel, çengel, kıskançlık sıradan insanları çoktan bezdirecek ve adadan kaçıracakken Mehmet Dinçoğlu için adeta “lüzümlu” motivasyon kaynağı gibi…

Kendisinin belki de en severek kabul edebileceği etiketlerden birisi herhalde “Özde Bozcaada Milliyetçisi” olacaktır. Mütevazi yaşamından hiç ödün vermeden, vücudu ve aklı ile çalışarak hakkıyla kazandığı her kuruşu “karşıya” değil, “Tekirbahçe Gevenliğine” yatırdığı için. Bıkmadan usanmadan Bozcaada sevdasını dinlemeye hazır herkesle her zaman paylaşmaya hazır olduğu için… Bozcaada’ya en büyük ve en güzel turizm tesislerinden birini önünde örnek olmadan, örnek olarak kazandırdığı için…

Yazının başında, Mehmet Bey için kullanılan “bir yalnız adam” tanımlaması sizi şaşırtmasın. Serüveninde, başından beri Mehmet Dinçoğlu’nun en büyük destek ve dayanağı, “kader ortağı” ve varlık sebebi kuşkusuz Fatma Öğretmen, Aslı Hanım, Ezgi Hanım ve Özgün Bey’dir. 

Mehmet Dinçoğlu’nun yalnızlığı, lider-girişimci yalnızlığıdır.


Tanıma şansına sahip olduğum 1996 yılından beri düşündüğüm ve söylediğim; Ada’da Mehmet Dinçoğlu’ndan on Mehmet Dinçoğlu daha olsaydı Ada’nın kaderi ve görünümü şimdi çok daha başka olurdu…

14 Temmuz 2013 Pazar

DENKO Arsa Sahiplerine Önemli Duyuru

Sayın Attila Kıran'ın DENKO arsa sahiplerine mektubu:


Sayın kader arkadaşlarımız, nice umutlarla kurduğumuz kooperatifimizin, imar planını yapıp, tapularımızı dağıtmasından sonra örgütsüz kalmamızın cezasını çekiyoruz.

             Askıya çıkan yeni imar planını gördünüz. Eskiden tek başına konut yapma hakkımız elimizden alındıktan başka yeni düzenleme ile ancak 8-10 parsel bir araya getirilerek üzerine sadece 80 m2 lik bir konut yapılabilecektir. Eğer yeteri kadar parselimiz olsa dahi bu arsaları bir araya getirebilmek için ödeyeceğimiz alım satım vergileri ve tapu harçları da cabası.

             Dünyanın en güzel 4. Adası olan Bozcaada da emsal arsa değerleri göz önünde tutulduğunda, mülkiyet hakkımızın nasıl bir oldu-bittiye getirildiğini, yok edildiğini anlatmaya gerek kalmamaktadır.

             Bu durumda, birlikte hareket etmekte hepimizin yararı bulunmaktadır. Birlikte hareket ettiğimizde, öncelikle sahip olacağımız sosyal ve demokratik güçle ezilmekten kurtulacağız. Ardından birlikte hak arama yollarına başlanarak, çeşitli yargı mercilerinde hakkımızı arayacağız.

             Yeni imar planının askıdan iniş tarihinden sonraki 2 ay içerisinde yani 29/07/2013 tarihine kadar dava açılması gerekmektedir. Bu nedenle 25/07/2013 tarihine kadar vekaletnamelerin elimize ulaşması gerekmektedir.

             Tek parseli olanlar için “YÜRÜTMENİN DURDURULMASI VE TEMYİZ MASRAFLARI” için 500TL, birden fazla parseli olanlar için ise ilave her parsel için +150TL(BİLİRKİŞİ VE KEŞİF ÜCRETİ) ‘nin ekteki hesap numarasına yatırılması gerekmektedir.

              Açacağımız davayı, bu işe başından beri öncülük yapan, aynı zamanda Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi olan kurul üyelerinden Av. Atilla İNAN ‘ın açmasının kolaylık sağlayacağını düşünmekteyiz. Ayrıca kendisine şehir planı konusunda Attila KIRAN ve Erol YILDIRIM yardımcı olacaklardır.

              Vekaletname verilecek olan Atilla İNAN’a ait vekaletname bilgileri ve gerekli evrakların gönderileceği adres ve banka hesap numarası ekte sunulmuştur.

              Bilgilerinize saygıyla arz olunur.

Atilla İNAN                                                      Attila KIRAN                                          Erol YILDIRIM






Av. ATİLLA İNAN İÇİN VEKALETNAME BİLGİLERİ:
Ankara Barosu
Sicil no: 15692
Çankaya Vergi Dairesi
Vergi No- TC No: 26123382816
VEKALETNAME VE GEREKLİ BELGELERİN GÖNDERİLECEĞİ ADRES: 
Attila KIRAN
İLK ADIM MAH. YEŞİLVADİ SOK. NO:71-A  D:3 DİKMEN/ANKARA
TEL: 0505 314 7980
E-Mail:attila.kiran@gmail.com
BANKA HESAP BİLGİLERİ:
ATİLLA İNAN
HSBC BANK MİTHATPAŞA ŞUBESİ
HESAP NO:675-1005054-271-00
İBAN:TR910012300675100505427100
GEREKLİ BELGELER:
1-      VEKALETNAME
2-      TAPU FOTOKOKİSİ

3-      BANKA DEKONT FOTOKOPİSİ

8 Temmuz 2013 Pazartesi

Bozcaada'da Acı Kayıp

Az önce alınan bilgiye göre İsmail Çelik İstanbul'da geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etmiştir.

Bir süredir kanserle savaşan ve kemoterapi gören İsmail Çelik'in kalbi bu savaşa dayanamadı.

Bozcaada'nın sevilen simalarından biri olan İsmail Çelik, 1947 doğumlu idi.

Gardiyanlıktan emekli olan İsmail Çelik uzun yıllardan beri sebze yetiştiriciliği ve bağcılık ile uğraşmakta, Bozcaada'nın sosyal hayatında neşeli ve yardımsever kişiliği ile yer almakta idi.

Bu akşam Bozcaada'ya naaşı getirilmesi beklenen İsmail Çelik'in ailesine ve sevenlerine başsağlığı ve sabır, ebediyete yolculuğunda kendisine ışıklar dileriz.

16 Haziran 2013 Pazar

DENKO Arsa Sahipleri Meclis Kararını Bekliyor

Bozcaada İmar Planı ile ilgili süreç devam ediyor.

Bozcaada Belediye Başkanlığının İmar İşleri Bürosunun içinde "ilanen askıda" kalan 1/25 000 lik plana yapılan itirazların Belediye Meclisi tarafından incelenmesi ve karara bağlanması için yasal süre tamamlandı.

Şimdi gözler Belediye Meclisi'nin vereceği kararlarda.

Beklenti, bu kararların, yasada öngörüldüğü biçimde Bozcaada Belediyesi resmi web sitesinde yayınlanarak daha önceden yaşanan ve tüm ilgililerde kuşku ve güvensizliğe yol açan "aleniyet" sorunun yaşanmaması...  

Planda yer alan önemli düzenlemelerden birisi kuşkusuz Ayana Koyu ve tapularının dağıtılmasıyla birlikte tüzel kişiliği sona eren DENKO Arsa Kooperatifinden alınan arsalarla ilgili olanlardır.  Bu düzenleme üç açıdan önemlidir:

1. Arsa sahiplerinin sayısının çok olması.

2. Arsa sahiplerinin geçmişten kazanılmış haklarının zedelenmesinin yol açacağı ve mülkiyet haklarının kullanılmasının engellenmesi sonucunu doğuracak düzenlemeler sonucu çok uzun, karmaşık hukuki işlemlere zemin oluşturacağı gerçeği.

3. Adanın en güzel ve en büyük koyunun şu ya da bu şekilde (konut ya da turizm) yapılaşması durumunda ortaya çıkacak olumlu-olumsuz ekonomik, ekolojik ve sosyal etkilerin büyüklüğü.

Bundan sonra çok uzun  yıllar boyunca Ayana Koyu Bozcaada'nın  gündeminden düşmeyecektir.

Ayana Koyu ve DENKO Arsaları birçok açıdan ve her kesim tarafından tartışılacak.

Bozcaada tarihinde, geçmiş donem yerel yönetimlerin öngörüzülüğünün, stratejik planlama ve çözüme yönelik etkili kararlar üretebilme becerisi yoksunluğunun Ada ve hak sahipleri için ürettiği sorunlarla yerini alacaktır.

DENKO Arsa Sahipleri adına girişimlerde bulunan ve konu ile ilgili çözüm üretme çabası ve gayreti içerisinde bulunan Sayın Attilla Kıran, Sayın Attila İnan ve Sayın Erol Yıdırım'ın arsa sahiplerine yaptıkları çağrılar ve iletişim bilgileri aşağıdadır. Bu çağrıda yer alan başvuru süreleri tamamlanmış olmakla birlikte bundan sonraki hukuki süreçte çağrı sahipleri ile haberleşmek ve birlikte hareket etmek isteyenlerin bilgilenmesi açısından önemli olduğu görüşündeyiz.



             Sayın  DEN-KO Arsa Komşumuz;

           Daha önce DEN-KO Bozcaada ile ilgili göndermiş olduğumuz mektupta bahsettiğimiz imar çalışmaları sonucunda BOZCAADA Belediyesi tarafından hazırlanan imar planı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanmış ve askıya çıkarılmak üzere Bozcaada Belediyesine gönderilmiştir.

            01 Mayıs 2013 tarihinde askıya çıkarılan imar planına göre;

            Yaklaşık 8 parsel birleştirilerek 2500 m2’lik büyük parseller oluşturularak 2 katlı ve sadece  80 m2 büyüklüğünde bina yapılmasına müsaade edilmektedir.

            İmar planının bu şekilde kesinleşmesi halinde içinden çıkılamaz şekilde karmaşaya neden olacağı gibi var olan hakkımızda elimizden alınmış olacaktır.

            Planın askıda kalma süresi 1 ay olduğundan 01 Haziran 2013 tarihine kadar itiraz edilmesi gerekmektedir. İtiraz edilmediği takdirde hukuki yola başvurulması mümkün değildir. Hukuki hakkımızın kaybolmaması için öncelikle 01 Haziran 2013 tarihine kadar mutlaka onaylanan imar planına itiraz edilmesi gerekmektedir. Ekte gönderdiğimiz örnek itiraz dilekçesine tapunuzun Fotokopisini de ekleyerek İADELİ TAAHHÜTLÜ olarak BOZCAADA BELEDİYE BAŞKANLIĞI’ na göndermeniz hakkınızın kaybolmaması için önemlidir.

             İtirazlarımızın sonuçlanmasından sonra hukuki hakkımızı aramamız için aşağıda belirtilen vekalet bilgilerine VEKALETNAME göndermeniz halinde birlikte hukuk mücadelesine girmemiz uygun olacaktır. Yapılacak olan hukuk mücadelesinde arsalarımızın Turizm Tesis Alanı haline çevrilmesine çalışılması en uygun yol olarak görülmektedir. Daha önce gönderdiğimiz anket niteliğindeki mektuba gelen cevaplarda da çoğunluk Devre Mülk ve Otel Yapılmasını tercih etmiştir. Bir yandan dava açıp hukuki yönden hak ararken diğer yandan arsalarımızın bulunduğu alanın turistik alan olması için yetkili yerlere başvurarak çalışmalar yapacağız.

             Konunu  Aciliyetine ve Önemine Dikkatinizi Çekerek Bilgilerinize Sunarız.

Atilla İNAN                                              Erol YILDIRIM                                                       Attila KIRAN



VEKALETNAME BİLGİLERİ:
Ankara Barosu Avukatlarından 26123382816 TC kimlik nolu Atilla İNAN
Adres: Sağlık Sok.  No: 17/26 Sıhhiye/ANKARA





                               BOZCAADA BELEDİYESİ BAŞKANLIĞINA
                                   BOZCAADA/ÇANAKKALE
                                                                                                                     

KONU                       : Bozcaada Belediye Meclisince kabul edilen ve 01.05.2013 tarihinde askıya çıkarılan arsamı da kapsayan 1/25000 Ölçekli İmar Revizyon Planına itirazlarımın sunulmasıdır.
AÇIKLAMALAR    : Çanakkale İli, Bozcaada İlçesi, Merkez İçmece mevkiindeki,  uzun yıllardan beri var olan arsamın alınan karar ile onanan 1/25000 ölçekli Nazım İmar Planının 01.05.2013 tarihinde askıya çıktığı ve askıya çıkartılan planın inşaat ruhsat sahasını da kapsadığı gibi sahanın üzerinde bulunduğu alanla ilgili olarak Belediye tarafından yapılan düzenlemede plan şartlarının uygunluğuna ilişkin hiçbir şartın göz önüne alınmadığı görülmektedir.
Askıya çıkarılan planın; maliki olduğum arsa ve onun gibi söz konusu bulunan diğer imarlı arsaların  hiçbir  özelliğinin gözetilmeden düzenlendiği görülmektedir.

Bu düzenlemeye ve plana aşağıdaki sebeplerle itiraz ediyorum.

1             Plan daha önceki düzenlemeler ve yasal mevzuat mucibince kazanmış olduğumuz müktesep haklara riayet etmemektedir.
2             Tapu hakkımın korunmadığı, mülkiyet hakkımın diğer tapu sahipleri ile birleştirilerek tüm tapu sahiplerinin mağdur edildiği ve taşınmaz arsa üzerine yapı yapılamaz derecede ortak mülkiyet mecburiyetine dönüştürüldüğü görülmektedir
3             Yapılan imar revizyon planında yaklaşık 8 adet parselin birleştirilerek ortaya çıkabilecek 2500 m2 ortak nitelikli arsada toplamda 2 katlı ve toplamda 80 m2 büyüklüğünde bina yapılması tüm arsa sahiplerini içinden çıkılamaz ve hak mahrumiyetine uğramış durumuna düşürecektir.

SONUÇ VE TALEP :
Yukarıda sunulan sebeplerle;
Bozcaada Belediyesinin hazırladığı ve 01.05.2013 tarihinde askıya çıkarılan ve Bozcaada yı kapsayan 1/25000 Ölçekli İmar Tadilat Planına ve dayanağı olan tüm plan ve uygulamalara itirazımızın kabulü ile işlemin iptaline, yeniden yapılacak çalışmalarda yukarıda belirtmiş olduğumuz haklarımızın dikkate alınmasına karar verilmesini ve mevcut  inşaat m2 durumuna bağlı kalınarak tüm arazinin Turizm Tesisi Alanına dönüştürülmesini talep ederim.
Saygılarımla. …/…/2013    
                                                                                                                         Ad Soyad
                                                                                                                               İmza
Ekler     : 1- Tapu örneği

Adres:


Telefon:      


        

       Sayın DEN-KO Arsa Komşumuz;

       Geçtiğimiz günlerde göndermiş olduğumuz  mektupta ;
       Bozcaada Belediyesinin hazırlamış olduğu ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca onaylanan imar planının Bozcaada Belediyesince askıya çıkarıldığını, askı süresinin 1 Haziran 2013 tarihinde sona ereceğini bildirerek ekte gönderdiğimiz itiraz dilekçesinin bu tarihe kadar Bozcaada Belediyesine gönderilmesi gerektiğini bildirmiştik. Ancak daha sonra öğrendiğimiz kadarıyla bu tarihin 29 Mayıs 2013 te sona ermiştir. 
        İleride hak kaybımız olmaması için itirazımızın yapılması gerekmektedir. 
        Eğer itiraz etmedi iseniz ÇANAKKALE ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK İL MÜDÜRLÜĞÜNE mutlaka itiraz dilekçesini göndermeniz menfaatiniz icabıdır.

Attila KIRAN                                                     Atilla İNAN                                                     Erol YILDIRIM


İrtibat 
Tel : Attila Kıran 0505 314 79 80
E-Mail: attila.kiran@gmail.com
Adres: İlkadım Mah. Yeşilvadi Sok. No: 71-A D: 3 Dikmen/ANKARA


15 Haziran 2013 Cumartesi

Varna Free Universitesi Yüksek Lisans Öğrencileri Ada’dan Memnun Ayrıldılar

Varna Free Universitesi Turizm İşletmeciliği ile Pazarlama ve Finans Yüksek Lisans Öğrencilerinin 11-15 haziran 2013 tarihleri arasında gerçekleştirdikleri eğitim amaçlı gezi sona erdi.

Toplam 46 kişiden oluşan Yönetim ve İşletme Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Miglena Temelkova liderliğindeki öğrenciler Bozcaada’da kurumsal ziyaretlerin yanında rasgele (random) görüşmeler gerçekleştirdiler.

Bozcaada Kaymakamlığını ziyaret eden grup Bozcaada Kaymakamı Sayın Abdulgani Mağ’dan Ada turizminin mevcut durumu ve geleceğe ilişkin vizyonu ve planları hakkında bilgi aldılar.  Kaymakam Sayın Mağ öğrencilerin ada ile ilgili tüm sorularını sabır ve samimiyetle cevapladı.

Büyük turizm işletmesi örneği olarak Çapraz Tatil Köyünü ziyaret eden öğrencileri Tesis Genel Müdürü Sayın Aslı Dinçoğlu tesisisin tarihçesi, mevcut durumu ve geleceğine ilişkin tasarıları konusunda bilgilendirdi. 

Türk konukseverliğinin hoş bir örneğini gösteren ve öğrenci grubuna Ada’ya özgü lezzetleri ile ikramda bulunan Çapraz Tatil Köyü Yönetiminin bu inceliği ve nezaketi; yaratılan güleryüzlü, samimi sohbet ortamı ve ziyaret sırasında öğrencilere havuzu ve plajı kullanma izni jesti ile birleşince çok etkilenen birçok öğrenci önümüzdeki yıl için aileleri ile birlikte tatil yerinin ve planlarının kesinleştiğini ifade ettiler.

Bozcaada Şarapçılığının en tanınan ve en büyük kapasiteye sahip olan Talay Şarapçılık İşletmesini ziyaret eden öğrenciler üzümün muhafaza edilmesinin bir yöntemi olan şarabın adım adım serüvenini Gıda Mühendisi Sayın Özgür Özkan den dinlediler. Bilgilendirme sonrası yaptıkları tadımda özellikle Ada’ya özgü üzümler olan Çavuş ve Kuntra’nın tek başına ya da kupaj örneklerini çok beğenen öğrenciler, bu şarapların tanıtımının turizm tanıtımı ile kaynaştırılması durumunda Bozcaada’nın dünya ölçeğinde bir rekabet üstünlüğü sağlayabileceğini ifade ettiler.

Kurumsal ziyaretlerini Bozcaada Rüzgar Enerjisi Santralı ile sonlandıran öğrencilere işletme sorumlusu, Elektrik  Mühendisi Sayın Kerim Kılavuz tarafından santral hakkında bilgi verildi.  Büyük bir ilgi ile dinlenen Kılavuz’a rüzgar enerjisi ve santralleri, doğa ile ilişkileri konusunda birçok soru yöneltildi.

Kurumsal ziyaretler dışında öğrenciler ada’daki birçok yerli ve yabancı turist ile çeşitli işletme sahipleri ile de yüzyüze görüşmeler yaptılar, notlar aldılar. Birçoğu Varna ve Bulgaristan Karadenizi kıyısındaki bölgede, turizmin çeşitli alanında aynı zamanda profesyonel olarak çalışan yüksek lisans öğrencileri tüm gözlem ve notlarını dört  ekip halinde değerlendirerek öğretim üyelerinden oluşan komisyona gruplar halinde sunum yaptılar. 

Sunumların konuları; Bozcaada’nın bir turizm beldesi olarak genel değerlendirilmesi,  Bozcaada turizminin Yunan Adaları turizmi ile karşılaştırılması, Bozcaada turizminin Türkiye’deki diğer turizm merkezleri ile karşılaştırılması (Kuşadası, Fethiye, Alanya) ve Bozcaada turizmini rekabette öne çıkaracak enstrümanlar, idi.  Bu sözlü sunumlar Haziran ayı sonuna kadar yazılı ve bitirme çalışması olarak üniversiteye sunulacak, ayrıca birkaç öğrenci Bozcaada Turizmini  yüksek lisans tez konusu olarak çalışacaklardır.

Genel olarak yemek yemek üzere ziyaret ettikleri işletmelerde birçok lezzet ile ilk kez karşılaşmakla birlikte memnun kaldıklarını ve ilginç buldukları ifade eden öğrenciler, Koreli Restoranı kalite/ fiyat açısından en iyi bulduklarını ve çok memnun kaldıklarını ifade ettiler.

Adı ve binası ile adanın en özel ve en “adalı” işletmesi olan Ege Hotel’de konaklayan Varna Üniversitesi turizm işletmesi yüksek lisans öğrenci grubu bu alanda ileri mesleki eğitim alan ve bu alanda çalışan profesyoneller olarak, konakladıkları otelin gördükleri en özgün, 3-5 yıldız gibi yıldız sınıflamaların dışında ve ötesinde “tartışmasız her açıdan kalite” sınıfında yer aldığını ifade ettiler.  

Varna Free Üniversitesi turizm işletmesi yüksek lisans programı öğrencilerinin Bozcaada turizmi ile ilgili çalışmalarının nihai ve yazılı sonuçlarını ileride, bu blogda paylaşacağız. 


“Göz, kendini görmez” sözünden hareketle, başka ve profesyonel bir göze Bozcaada turizmini nasıl görünüyor’u öğrenmek ilginç olacaktır.

11 Haziran 2013 Salı

Varna Üniversitesi Bozcaada'da

Varna Chernorizetz Hrabar Üniversitesi Yönetim ve İşletme Fakültesi'nin Turizm işletmeciliği ve Finans-Bankacılık Bölümleri Yüksek lisans Programları öğrencileri bu yıl ziyaret ve çalışma yapmak üzere Yönetim ve İşletme Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Miglena Temelkova'nın liderliğinde Bozcaada'ya geldiler.

Yüksek Lisans programlarında yer alan, alan incelemesi ve projektif çalışma seminerlerini  daha önceki yıllarda Yunanistan'ın Tasos adasında gerçekleştiren Üniversite, programda ders veren Türk öğretim üyesinin girişim ve çabaları sonucu Bozcaada'ya alındı.

Her yıl mayıs ayının son haftasında Tasos Adasında gerçekleştirilen ve bir hafta devam eden seminer bu yıl o tarihlerde Blgaristan'daki genel seçimler nedeniyle iki hafta ertelendi.

09-10 Haziran 2013 tarihlerinde Edirne'nin tarihi mekanları dışında Türkiye Cumhuriyetinin 2023 vizyonu ile ilgili bilgi almak üzere Adalet ve Kalkınma Partisi Edirne il Başkanlığını ziyaret eden öğrenciler Edirne Milletvekili ve Sağlık Bakanı Sayın Mehmet Müezzinoğlu'nun resmi danışmanı Avukat Sayın Ayhan Demir ile görüştüler.

Bugün gerçekleştirdikleri Truva gezisinden sonra Bozcaada'ya gelen öğrenci ve akademik personel Bozcaada'da çalışmalarına zemin teşkil edecek Bozcaada Kaymakamlığı ve örnek birkaç işletme ziyaretinden sonra 15 Haziran 2013 Cumartesi günü adadan ayrılacaklar.

Bu yıl ilk olan Bozcaada ziyaretinin başarılı geçmesi durumunda Varna Üniversitesi bundan sonraki yıllarda da seminer çalışmalarını Yunanistan'ın Tasos adası yerine Bozcaada'da  devam ettirecektir.


5 Haziran 2013 Çarşamba

Bozcaada'da Disko Olmalı mı? Anketi Sonuçları


Bozcaada'da disko olmalı mı? konulu anketimizin sonuçları aşağıdaki gibidir:

Anketi cevaplayan kişi sayısı 35 dir.  İstatistiksel olarak cevaplayan kişi sayısı 30'u geçtiği için cevaplayanlar "büyük grup" sayılabilir ve veriler büyük gruplara uygulanan parametrik istatistiksel tekniklerle değerlendirilebilir; sonuçlar genellenebilir. Anketin yapısı gereği cevaplar en kaba ölçme yöntemlerinden biri olan "yüzde" ile değerlendirilecektir.

Verilen cevapların % 48 i, Bozcaada'da kesinlikle disko açılmaması yönündedir. Bu sonuca göre anketi cevaplayanların neredeyse yarısı Bozcaada'da bir disko açılmasını istememektedir.

Bir diskonun ses izolasyonu yapılması koşuluyla onaylayanların oranı % 22, şehir dışında yapılması koşulu ile onaylayanların oranı % 8 ve her halükarda açılması gerektiğini düşünenlerin oranı % 20.

Bu blogda konu ile ilgili yer alan Bozcaada'da Disko Olmalı mı? http://www.blogger.com/blogger.g?blogID=1542089794701923407#editor/target=post;postID=4745012448503852742;onPublishedMenu=postsstats;onClosedMenu=postsstats;postNum=4;src=postname yazısındaki argümanları ve değerli görüş ve yorumları ile konunun tartışılmasına katkıda bulunan okuyucuları argümanlarını tekrarlamaksızın anketin sonuçları şöyle yorumlanabilir:

Bozcaada'da müzikli bir eğlenme mekanına ihtiyaç bulunmaktadır. Ancak!

Cevaplayanların büyük çoğunluğu böyle bir mekan için kaygı duymaktadır. Bu kaygı müzikli eğlence yerinin oluşturulmasındaki özellikle ses izolasyonu ile ilgili teknik şartnamelerin yerine getirilip getirilmeyeceği ve işletilmesi sırasında doğacak sorunların (gürültü ve trafik) çözümünde etkisiz ve yetersiz kalınacağı kaygısıdır.

Bu kaygıyı besleyen temel kaynak güvensizlik duygusudur. İnsanların birbirine, işletmelere ve özellikle de kurumlara karşı duydukları derin güvensizlik duygusudur. Bu güvensizlik ve kaygıları oluşturan şey   eğlence yerleri ve diğer konulardaki geçmiş ve mevcut deneyim ve uygulamalar yer almaktadır.    

ÖNERİLER:

Temel sosyal bir ihtiyaç olan eğlenme ihtiyacının Bozcaada'da karşılanabilmesi için şu iki koşulun birlikte yerine getirilmesi gerekmektedir:

1. Ada'daki ses yankı düzeyini hesaba katarak iyi bir ses yalıtımının ve denetlenebilir bir ses sisteminin yüksek maliyetine katlanan yatırımcı  

2.  İşletme özelliklerini ve çevre özelliklerini dikkate alarak  ruhsatlandırma, düzenleme ve sürekli - ciddi bir denetleme yapacak bir yerel yönetim.




4 Haziran 2013 Salı

Şehir Planlamasının Özeti Budur

Bir şehri planlamak


........
Esenyurt’ta yaşadığımız ve aslında geçici şekilde çözülen, Fikirtepe’de sessizce yaşamakta olduğumuz ve Gezi Parkı hareketiyle gündeme bomba gibi düşen mesele aslında hep aynı; yanlış ve/veya eksik planlama.

Gezi Parkı konusunun sosyolojik, toplumsal ve siyasi tarafı bir yana konuya sadece bu ve benzeri projeler olarak bakalım.

Hatalı ve eksik planlama

Uzun zamandır yazdığım, konferanslarda anlattığım en önemli meselelerden biri inşaat projelerinin bir bütünün parçası olma zorunluluğu yani; şehir bölge plancılığı.

Sıraladığımız ve henüz gündeme düşmeyen tüm projelerde görünen en büyük eksiklik aynı; hatalı ve/veya eksik planlama. Görünen eksikliğin veya yanlışlığın nedeni ise aslında çok açık, bu planlamaları sadece mimarlar ya da belediyecilerle yapıyor oluşumuz. Böyle olunca da sadece bir zihin bir bakış açısı o bölgeyi dönemsel yani aslında geçici olarak planlıyor.

Oysa bir şehri planlamak, özellikle de o şehir tarihi ve sosyolojik olarak çok önemli. Dünya başkentlerinden biriyse, mutlaka o şehrin yakın ve uzak tarihiyle, toplumsal durumuyla yapılmalıdır.

Dünyada bu işi önce sosyologlar, tarihçiler sonra şehir plancıları, deprem mühendisleri ve mimarlar projelendirir. Yani bu şehir bölge plancılarını teknik tabiriyle ‘brieflendiren’ sosyologlar ve tarihçilerdir.

Projenin çıkmasıyla o projenin asıl kullanıcılarından focus gruplar oluşturulur ve bu kişilerin gözünden proje değerlendirmesi alınır. Sonra proje gerçekleştirilir ve devreye iletişimciler girerek projeyi anlatırlar. 

Sorgulama ve teşhis

Bu zincir böyle işlemezse, durum en basit tabiriyle, bir psikiyatriste gittiğinizde, doktorun sizin yüzüne bakıp ‘bence sen şizofrensin, şu ilacı al’ deme halidir. Oysa normalde doktorun önce size sorular sorması, sizi tanıması, geçmişinizi öğrenmesi, bu gün geldiğiniz yeri sorgulaması ve sonra teşhis koyması gerekir.

Doktor önce kendinize ama ardından başkalarına kendinizi doğru ifade etmenizi sağlar. Tedavi sadece size iyileştiğinizi hissettirerek olmaz, ailenizin arkadaşlarınızın da bunu görmesi ve onaylaması, onlarla hayata karışmanız gerekir ki başarılı bir tedaviden bahsedebilelim.

Şehirler de böyledir. Tarihini ve bugününü anlamanızı ister.

İşte bu yüzden bir yapı sadece bir inşaat değildir, bir dönemin bir coğrafyanın tanığıdır.


NOT: Bozcaada İmar Planı ile ilgili uygulama ve tartışmaların sürdüğü şu günlerde Ada açısından da önemli bir görüş içeren yazı olması nedeniyle 04.06.2013 tarihli Vatan Gazetesi Yazarı sayın Ceren Kumbasar'dan olduğu gibi alıntılanmştır.  

Daha önce de bu sitede defalarca belirtildiği üzere, bir şehir imar planı salt teknik bir "iş" değildir.  Tarihsel, ekonomik, sosyal ve siyasal yanları ve sonuçları mevcuttur. Ama daha da önemlisi bir şehrin geleceğidir. Bu gelecek bir ya da birkaç kişinin "dudakları arasında" ve "kapalı kapılar arkasında" belirlenemez. 

Tarih bunun aksine davrananların hazin hikayesinden ibarettir. Bozcaada Belediyesi ve Meclisini bu yazıyı defalarca ve dikkatle okumaya davet ediyorum.

24 Mayıs 2013 Cuma

Bozcaada Eczanesine Plaket

Çanakkale Eczacılar Odasınca düzenlenen törende Bozcaada Eczanesi'nin sahibi ve eczacısı Öznur Evergen'e  "Meslekte 30. Yıl" plaketi verildi.

Bozcaada'da 30 yıl öncesine kadar hastalar reçetelerini Yakar ya da Hüseyin Kaptanlara emanet ederek ilaçlarının Ezine'den gelmesini beklerlerdi.

Bozcaada'ya Bozcaadalı Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunu genç Eczacı Öznur Evergen'in küçük eczanesini açması ile ada eczaneye kavuşmuş oldu.

Bu otuz yıl içerisinde tek ve sürekli nöbetçi eczane olarak Bozcaada halkına 24 saat  hizmet veren Bozcaada Eczanesi adanın az sayıdaki uzun soluklu işletmeleri içerisinde yerini aldı.

Bozcaada'ya otuz yıllık eczacılık hizmeti nedeniyle Sayın Öznur Evergen'e teşekkür edip 40. yıl plaketini de almasını dilerken, değerli sanatçı ve sevgili Bozcaada'lı hemşehrimiz sayın Cezmi Baskın'a ait bir Bozcaada Eczanesi anekdotu ile bitirelim:

Bir yaz sabahı, oldukça erken bir saatte Cezmi Bey Boza ile yürüyüşünü yapmış, Çınaraltı kahvesinde kahvesini yudumlamaktadır.
Turist bir bayan telaşla gelip eczanenin kapısını zorlar. Eczane kapalıdır. Kadın ile Cezmi Bey arasında şöyle bir diyalog geçer:

"Beyefendi, ne zaman açılır bu eczane?
"Kapısında yazıyor, saat sekizde."
"Ay bekleyemem o kadar. Beyefendi bunun dışında en yakın ada eczanesi nerede?"
"Gökçeada'da..."