Öneriler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Öneriler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Eylül 2012 Perşembe

BELEDİYELERİN GÖREV VE SORUMLULUKLARI[1]


Bozcaada'nın tam bir yıl sonraki gündemi belediye seçimleri olacaktır.  
Bozcaada'da  seçim önceleri eğlenceli olur. 
Önce herkes adayların belirlenmesi bitinceye kadar kimlerin aday olacağı ile ilgili tahminler yapar. Tahminler sadece adaylarla ilgili değildir; hangi aday olursa ne kadar oy alır'a ilişkin tahminler bir "süper loto" niteliğini alır. Fısıltı gazetesi 24 saat çalışır. Aday adayları genellikle üçe ayrılır: müzmin adaylar, mızmız adaylar ve mutsuz adaylar. Derken adaylar belli olur. Aynı "loto tahminleri" için sayılar yeniden dağıtılır. 
Bozcaada'lı seçmenlerin seçme davranışları oldukça ilginçtir. Bu ilginçlikler belki de başka bir yazının başlıbaşına konusu olabilirler. Bundan önemlisi ise "kimi" seçeceğimizden çok "neyi" seçeceğimizi düşünebilmek ve "doğru" seçimi yapabilmektir. 

"Kim" sorusunun cevabına göre seçim yaptığımızda ister istemez kişisel sempati/antipatilerimiz devreye girer. Ama kişi olarak çok sempatik ya da iyi bulduğumuz bir aday hizmet sunumunda çok da başarılı olamayabilir. Başarıyı sağlayan şey bizim o kişi hakkındaki algılamalarımız değil, bizim algılamalarımızdan bağımsız olan nitelikleri, ekibi ve projeleridir. Bunun aksi de mümkün olduğu gibi. Dolayısıyla seçmemiz gereken şey, adayın nitelikleri, ekibi ve projeleridir.

Adayın nitelikleri, ekibi ve projelerini değerlendirirken iki şeyi birlikte düşünmemiz gerekiyor:
1. Adaylardan biz neleri yapmalarını bekleyeceğiz?
2. Adaylar bunları yapabilecek bilgi, beceri ve tutumlara, yani yetkinliklere sahipmidirler? 

Birinci sorunun cevabı aslında Belediyelerin yasalarla belirlenmiş olan görevleridir. İkinci soruyu cevaplamak biraz daha zordur, ama imkansız değildir. Yapmamız gereken şey, şöyle düşünmektir: 

Yasada belirlenen görevler zaten olması gereken, asgari ihtiyaçların karşılanmasını öngörmektedir. Bir belediye başkanı olmasa da kurum olarak belediye birimlerinin rutin işleyişi ile yapılmaları mümkündür. Bu strandart prosedür ve işleyişin üzerine bu aday ne katabilir? Katabilir mi katamaz mı? Sizin beklentilerinizin üzerinde değerler katabileceğini düşündüğünüz kim ise, doğru seçim o dur. Bunu anlamanın yolu ise basittir: Adada herkes birbirini tanır ve "yapılanlar yapılacakların teminatıdır".

Dönelim yine değerlendirme yaparken göz önünde bulundurmamız gerekenlere:
Adaylardan neleri bekleyeceğiz? Sadece kişisel önceliklerimizi değil, tümünü bir bütün olarak düşünmeliyiz. Çünkü bir yıl sonra önceliklerimiz değişebilir. 

Adaylardan neleri bekleyeceğiz? Bir bütün olarak cevabı aşağıdaki makalede var:
  
"...Şimdi sırasıyla 5393 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinde düzenlenen belediyelerin görev ve sorumluluklarını başlıklar halinde inceleyelim.
1. Belediyelerin Varlık Nedenini Oluşturan Görev ve Sorumlulukları
5393 sayılı Kanunun 14’üncü maddesinin (a) bendinde düzenlenen bu görevler belediyelerin başlangıçtan beri yürüttüğü görev ve sorumluluklar olup bunlar belediyelerin varlık nedenini de oluşturur.[2]
Mahalli müşterek nitelikte ve sadece belediye sınırları ile kaim olan bu görevler şunlardır:
·   İmar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel altyapı hizmetleri vermek,
·   Coğrafi ve kent bilgi sistemleri kurmak,
·   Çevrenin korunması ve çevre sağlığı hizmetleri sunmak,
·   Temizlik ve katı atık hizmetleri vermek,
·   Zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans hizmetleri sunmak,
·   Şehir içi trafik hizmetleri,
·   Defin ve mezarlık hizmetleri,
·   Ağaçlandırma, park ve yeşil alanlara ilişkin hizmetler,
·   Konut hizmetleri,
·   Kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, geçlik ve spor hizmetleri,
·   Sosyal hizmet ve yardım, evlendirme meslek ve beceri kazandırma geliştirilmesi hizmetleri,
·   Ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi hizmetleri,
·   Kadın ve çocuklar için koruma evleri açmak. (Bu hizmeti, büyükşehir belediyeleri ve nüfusu 50.000’den fazla olan belediyeler verilir.)
Yukarıda sayılan hizmetler, bireysel bir ihtiyacın karşılanmasına dönük olamaz. Buna göre belediyeler mahalli müşterek şekilde, ilgili yörede yaşayan ve hemşehrilik hukuku ile bağlı tüm insanların ortak ihtiyaçlarının karşılanmasına dönük hizmetleri görebilir veya gördürebilirler.
Bununla beraber belediyeler, kanunlarla başka bir kamu kurum ve kuruluşuna verilmeyen mahalli müşterek nitelikteki diğer görev ve hizmetleri de yapar veya yaptırır. Ancak 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığına ve organize sanayi bölgelerine tanınan yetki ve sorumluluklar bu Belediye Kanununun kapsamı dışında bulunmaktadır.

   2. Merkezi Hükümetin Görev Alanına da Girebilen Görev ve Sorumluluklar
5393 sayılı Belediye Kanununun 14’üncü maddesinin (b) fıkrası; merkezi hükümetin veya merkezi hükümetin uzantısı konumundaki özel idarelerin görev alanına da giren bazı hizmet alanlarında, belediyeleri, görevli ve yetkili kılmıştır.
·   Okul öncesi eğitim kurumları açmak,
·   Devlete ait her derecedeki okul binalarının inşaat ile bakım ve onarımı,
·   Bu okul binalarının her türlü araç, gereç ve malzeme ihtiyaçlarının karşılanması,
·   Sağlıkla ilgili her türlü tesisin açılması ve işletilmesi,
·     Kültür ve tabiat varlıkları ile tarihi dokunun ve kent tarihi bakımında önem taşıyan mekanların ve işlevlerinin korunmasının sağlanması, bu amaçla bakım ve onarım yapılması; korunması mümkün olmayanların aslına uygun şekilde yeniden inşa edilmesi,
·   Gıda bankacılığı yapabilmesi,
bu kapsamdaki görevlerdir.
  
 3. Hizmetlerin Sunumunda Öncelik Sırası ve Yetki Alanı
5393 sayılı Belediye Kanununun 14’üncü maddesinde belirtilen görevler çerçevesinde, belediyelerce verilmesi gereken hizmetlerin sunumunda iki ölçüte göre hareket edilmelidir. Bunlardan ilki, belediyenin mali durumudur. İkincisi ise görülecek hizmetin ivedilik derecesidir. Bu iki etkene bağlı olarak hizmetlerin görülmesinde veya gördürülmesindeki öncelik sıralaması belirlenmelidir.[3]
Bununla beraber belediye hizmetleri, vatandaşlara en yakın yerlerde ve en uygun yöntemlerle sunulmalıdır. Ayrıca hizmet sunumunda özürlü, yaşlı düşkün ve dar gelirlilerin durumuna uygun yöntemler uygulanmalıdır.
Belediyenin görev, sorumluluk ve yetki alanı belediye sınırlarını kapsamaktadır. Dolayısıyla sadece belediye sınırları içindeki müşterek ihtiyaçların karşılanmasına dönük harcama yapılabilir. Bununla beraber belediye meclisinin kararı ile mücavir alanlara belediye hizmetleri götürülmesi mümkündür. Buna karşın örneğin bir belediye, komşu belediye sınırları içerisinde faaliyet gösteren bir amatör spor kulübüne yardımda bulunamaz. Veya yine komşu belediye sınırları içindeki bir yerleşim biriminin katı atığını toplayamaz.[4]

    4. İmar Kirliliğine Neden Olmanın Müeyyidesi

Belediyenin en önemli görevleri arasında imara ilişkin görevleri başı çekmektedir. Belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında kalan yerlerde yapılacak planlar ile inşa edilecek resmi ve özel bütün yapılar İmar Kanunu hükümlerine tabidir. Bu Kanunun kapsamına giren bütün yapılar için belediye veya valiliklerden yapı ruhsatiyesi alınması mecburidir. Buna karşın belediye ve mücavir alanlar dışında köy nüfusuna kayıtlı ve köyde sürekli oturanların köy yerleşik alanları ve civarında ve mezralarda yaptıracağı konut, hayvancılık veya tarımsal amaçlı yapılar için inşaat ve iskan ruhsatı aranmaz. Ancak yapının fen ve sağlık kurallarına uygun olması ve muhtarlıktan izin alınması gerekir.
Ruhsat alınmış yapılarda herhangi bir değişiklik yapılması da yeniden ruhsat alınmasına bağlıdır. Bu durumda; bağımsız bölümlerin brüt alanı artmıyorsa ve nitelik değişmiyorsa ruhsat hiçbir vergi, resim ve harca tabi olmaz.
Ancak, derz, iç ve dış sıva, boya, badana, oluk, dere, doğrama, döşeme ve tavan kaplamaları, elektrik ve sıhhi tesisat tamirleri ile çatı onarımı ve kiremit aktarılması ve yönetmeliğe uygun olarak mahallin hususiyetine göre belediyelerce hazırlanacak imar yönetmeliklerinde belirtilecek taşıyıcı unsuru etkilemeyen diğer tadilatlar ve tamiratlar ruhsata tabi değildir.
Belediyeler veya valilikler mahallin ve çevrenin özelliklerine göre yapılar arasında uyum sağlamak, güzel bir görünüm elde etmek amacıyla dış cephe boya ve kaplamaları ile çatının malzemesini ve rengini tayin etmeye yetkilidir. Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce yapılmış olan yapılar da bu hükme tabidir.
Öte yandan yapı ruhsatiyesi alınmadan bina yapılmasını Türk Ceza Kanunumuz imar kirliliğine neden olunması kapsamında değerlendirmiş ve birtakım müeyyideler öngörmüştür. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 184’üncü maddesinde öngörülen cezai yaptırım ve müeyyideler şöyledir:
(1)  Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2)  Yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı yapılmasına müsaade eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
(3)  Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(4)  Üçüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tâbi yerlerde uygulanır.
(5)  Kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar plânına ve ruhsatına uygun hale getirmesi halinde, bir ve ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası açılmaz, açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.

5. Mezarlıkların Korunması Noktasında Belediyelere Yüklenen Görevler Nelerdir?

Devlet mezarlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü yönetimindeki tarihi mezarlıklar ile şehitlikler ve cemaatlere ait özel statüsü bulunan mezarlıklar hariç, umumi mezarlıkların mülkiyeti belediye bulunan yerlerde belediyelere, köylerde köy tüzel kişiliklerine aittir. Bu yerler satılamaz ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile iktisap edilemez.
Belediyelere, mezarlıkların korunması ve muhafazası yönünde, 3998 sayılı Mezarlıkların Korunması Hakkında Kanun[5] hükümleri çerçevesinde bir takım görevler verilmiştir.
Buna göre;
Mezarlıklar ve şehitlikler ile mezarlar bozulamaz, tahrip edilemez ve kirletilemez. Bu yerler imar mevzuatı ile veya başka herhangi bir şekilde park, bahçe, meydan, otopark, çocuk parkı, yeşil alan gibi sahalar olarak ayrılamaz ve asli gayesi dışında hiç bir amaç için kullanılamaz. Yol geçme zorunluluğu bulunduğu İçişleri Bakanlığınca kabul edilen mezarlıklar veya bölümleri bu hükmün dışında tutulmuştur.
Öte yandan belediyeler ile köy muhtarlıkları, mezarlıkların etrafını duvarla çevirmek, ağaçlandırıp çiçeklendirmek ve gerekli her türlü bakım ve onarımı yaparak korumak zorundadırlar.
Belediyeler ve köy muhtarlıkları bu hizmetleri yerine getirebilmek için gerekli ödeneği her yıl bütçelerine koymak durumundadırlar. Belediye ve köy bütçelerini tasdike yetkili makamları, söz konusu ödeneklerin bu idarelerin bütçelerine konulup konulmadığını araştırmak zorundadırlar.


[1] Sadettin DOĞANYİĞİT, Sayıştay Uzman Denetçisi


[2] Sadettin DOĞANYİĞİT, Açıklamalı Uygulamalı Belediye Kanunu ve Büyükşehir Belediye Kanunu, Seçkin Yayıncılık AŞ, Ankara 2005; 2. Baskı, s. 135.

[3] A.g.e., s. 137.
[4] A.g.e., s. 137.
[5] Yayımlandığı R.Gazete Tarih: 13/6/1994; Sayı: 21959

19 Eylül 2012 Çarşamba

Bozcaadanın Sorunları Nelerdir? Anketi Sonuçları - 2

Anketimizi cevaplayanların öncelikli gördüğü konulardan en çok tercih edilenler geçen yazımızda ele alınmıştı. Bugün daha düşük düzeyde tercih edilen sorunlar ve onlarla ilgili yorumlarımızı aktaracağız.

Sorun olarak ele alınan konulardan biri olan Adliye'nin kapanması  % 18 ile cevaplayanlar tarafından tercih edilmiştir. Bu düşük tercihin nedeni, anketin uygulandığı tarihte Adliyenin kapanmasının henüz çok yeni oluşu ve bu sorunun etkilerinin henüz yaşanmamış ve hissedilmemiş olduğunu ifade edebiliriz. Bu sorunun ne denli önemli ve öncelikli olduğuna ilişkin gerçek algılamaları ancak birkaç yıl içerisinde görmek mümkün olacaktır. Geçen yazımızda değinilen sorunlar günlük hayatla çok içiçe ve her an etkilerini hissettiğimiz sorunlardı. Halbuki Adliye ile ilgili iş ve işlemlerimiz günlük rutinlerimiz içerisinde yer almamaktadır.

Aynı yorumu diğer düşük oranda tercih edilen sorunlarla ilgili yapmamız da mümkündür. Hizmetlerin kalitesizliğinin % 15 düzeyinde tercih edilmesinin nedeni aldığımız hizmetlerin çok kaliteli olmasından değil, her gün kamusal ya da diğer hizmetlerden adada yararlanmıyor olmamızdır.

Bir diğer ilginç sonuç,  Hizmetlerin (ustalık) kalitesizliği (10%) ve Hizmetlerin (ustalık) pahalılığı  4 (10%) konusundadır. Bu sorunların düşük düzeyde tercih edilmesinin nedeni ustalık hizmetinin çok kaliteli ve ucuz olması değil, aksine kalitesiz ve pahalı oluşunun artık kanıksanmış olmasıdır. Bununla ilgili adalılar kendi bireysel çözümlerini üretmektedirler.

Bu çözümler genellikle Çanakkale ya da başka yerlerden “usta ve servis getirtme” biçiminde olmaktadır.  “Ustalık” hizmeti sunan “elektrikçi, tesisatçı, marangoz, tamirci” gibi teknik yetkinliği gerektiren mesleklerde çalışanların pek azının bu alanlarda eğitim ve belge sahibi olduğunu söylemek mümkün. Büyük çoğunluğu “usta-çırak” ilişkisi le yetişmiş; bazıları “kendi kendine” yetişmiş olup, adalıların “eline tornavidayı ya da malayı alan usta olmak vaa” düstürünü haklı çıkarmaktadır.

Bir diğer açıdan bakıldığında aslında gençlerin iş bulma ve istihdamı açısından bu alan büyük fırsatlar barındırmaktadır. Örnek verecek olursak, adada neredeyse tüm işletme ve evlerde yaygın olarak klima cihazı bulunması ile birlikte klima tamiri yapan yetkinlikte tekniker-usta bulunmamaktadır. Meslek okulu mezunu gençler için bu bir istihdam fırsatıdır. Ancak bu tür eğitimler almış az sayıdaki adalı gençler şimdilik kamu hizmeti veren kurumları (Tedaş gibi) tercih etmektedirler.  

En az sorun olarak işaret edilen hususlardan biri ise, Deniz ulaşımında yetersizlik (5%) olmuştur. Bu sonucu, Gestaş’ın yaz sezonunda turizm gelirlerinden pay alma yöneliminin yarattığını söylemek mümkündür. Yazın turistlere gösterilen bu “özenin” kış sezonunda adalılara da gösterilmesi bir temenniden çok adalılar tarafından dile getirilen taleplerden birisidir.

Kış sezonu için, Gestaş tarafından, ulaşımın karlılık boyutu haklı bir “sefer kısıtlama” gerekçesi gibi görünse de adada yaşayanların “ulaşım ve seyahat” hak ve özgürlüğü her türlü gerekçenin önünde yer almalıdır. Bununla ilgili olarak, yazın yapılabildiği gibi, daha küçük gemilerle daha sık kış seferleri gibi çözümler – istendiğinde – mümkün olabilir.  

Ankete konu olan tüm sorunlara toplu olarak baktığımızda  bunların aslında birer “neden” değil, aynı nedenin “sonuç”ları olduklarını söylememiz mümkündür. Peki bu sorun nedir?

Adanın şu andaki sorunu, “adayı sevme(me)k”tir.  
Hemen itirazları duyar gibiyim- “ben adayı çok seviyorum”!
Adayı tabi ki herkes “kendince” sevmektedir.
Önemli olan “sevgi” kavramının içini nasıl ve neyle doldurduğumuzdur.

Eksik olan şey, kendi geleceğini adanın geleceği ve adanın geleceğini kendi geleceği gibi görmektir.  Sahiplenmektir. Başkalarından beklememektir. Adanın “şimdi”si ve geleceği için “adanmışlık”tır.  Sorumluluk hissetmektir. Ortak çıkarı günlük bireysel çıkarlarımızın önüne koymak ve ortak çıkarlar olmadan ve gerçekleşmeden bireysel çıkarlarımızın da güdük kalacağını ve karşılanamayacağını kavramaktır. Toplu olarak “iyi” olmadan bireysel olarak “iyi” olamayacağımızı anlamaktır.

Bütün olarak ada bir çöplük, koca bir lağım ve keşmekeş iken sizin otel, pansiyon ya da lokantanız “dünyanın en iyisi, michelin yıldızlı” olsa bile, tercih edilmeyeceğinizi, kimseyi mutlu edemeyeceğinizi ve sonuçta kaybedeceğinizi bilmektir. Tek başınıza bir “ada” olamayacağınızı, ancak bir bütün olarak “Bozcaada” olduğunuzda kişisel mutluluk ve refahı yakalayabileceğinizi görebilmektir.

Bir “bütün olarak Bozcaada” olabilmenin yolu adayı önce adalılar için “yaşanabilir” bir yer kılmaktan geçer.  Yazın ve kışın Bozcaada’da aynı keyif ve mutlulukla yaşanacak bir atmosfer yaratmakla başlar.  Akılcı seçimler ve sürekli bir çaba ile bu mümkün ve gerçekleştirilebilinir. Nasıl mı? Bunu da başka yazılara saklayalım.   

3 Eylül 2012 Pazartesi

Bozcaada'nın Sorunları Nelerdir? Anketi Sonuçları.


Bozcaada’nın sorunları nelerdir? Anketimizi yanıtlama nezaketi ve duyarlılığı gösterenlere teşekkürler. 

Teknik olarak yanıt verenlerin sayısı 30’u aştığı için istatistiksel olarak yapılacak olan analizler büyük grup çözümlemelerinde kullanılabilecek tekniklere elverişli;  sonuçlar genellenebilir niteliktedir.

Anketimizi cevaplayanlara göre Bozcaada’nın en önemli sorunu yazın oluşan yoğun trafiktir (%55).  Bu sorun Bozcaada’da yeni değildir.  Birkaç yıl önce Bozcaada Derneği sorunun çözümüne yönelik ortam oluşturmak için tüm ilgili kesimlerin katılımı ile bir Trafik Çalıştayı düzenlemiştir. 

Trafik Çalıştayında ortaya çıkan çözüme yönelik fikirler yine dernek tarafından davet edilen uzman akademisyen tarafından da değerlendirilerek çözüm yolları oluşturulmuştu.  Ancak dernek bir sivil toplum kuruluşudur ve icra yetkisi bulunmamaktadır.  Bu konuda yetki sahibi bulunan Bozcaada Belediyesi ne yazık ki üretilen çözümleri kendi bütünlüğü içerisinde değerlendirmeyip cımbızla içerisinden çektiği bazı önlemleri alarak etkili biçimde uygulayamamış kendisi de başkaca çözümler üretememiştir.  Örneğin Çınarçarşı caddesinin gece saatlerinde trafiğe kapalı olduğunu gösteren tabela mevcut ancak bu yasak uygulanmamaktadır.  Gemide rezervasyon sistemi işlememekte ve GESTAŞ ile bu konuda koordinasyon sağlanamamaktadır.  Cumhuriyet Mahallesinin arkasına yapılan “çevre yolu” ise aklıselimle alay demesek bile tam bir şaka gibidir.  

Bozcaada’nın yazın ortaya çıkan trafik sorununun çözümü mevcuttur. Uzlaşılmış fikirler ve uzmanların oluşturduğu bu planın Bozcaada Belediyesi tarafından sahiplenilmesi ve “işine gelen teferruatları” değil bir bütün olarak uygulanmayı beklemektedir.

Anketi cevaplayanların önemli bulduğu ikinci sorun işletmelerin pahalı olmasıdır (%44).  İşletmeler ve işletmeciler her ne kadar bunu görmek ve kabullenmek istemeseler de Bozcaada PAHALI bir yerdir.  Bu algıya sahip olanlara işletmecilerin söyledikleri argümanlar, İstanbul ya da başka tatil yörelerinin fiyatları ile uyum gösterdikleri ve adaya sevkiyatın gemi ile yapılması nedeniyle girdi fiyatlarının  yüksek olmasıdır.  

Bu konunun birçok boyutu bulunmaktadır. Algı olarak bakıldığında şunu baştan tanımlamakta fayda bulunmaktadır: pahalı eşittir yüksek fiyat değildir.
Pahalılık, insanların aldıkları herhangi bir mal ya da hizmet için ödedikleri yüksek fiyatın karşılığını alamadıklarında oluşan algıdır.  Örneğin ortopedik ayakkabının fiyatının olmayanlara göre yüksek olduğunu bilirsiniz ve onu yüksek fiyata alırsınız. Bu sizde pahalı algısı oluşturmaz. Ama ortopedik ayakkabı diye ya da ortopedik ayakkabı fiyatına size normal ayakkabı satıldığı zaman “bu pahalı” dersiniz. “Adada balık yemek” fiyatı yüksek bir keyif olabilir. Ama “adada çiftlik balığı” yemek pahalı bir anlamsızlıktır.  Pazara ya da manava gittiğinizde, sanki her domates, patates ve hıyar ayrı ayrı kendi gemi biletini alıp da gemiyle adaya geçmiş gibi fiyatlandırıldığını görmek “pahalı” algısı yaratmasın da ne yapsın.

“Pahalı” algısının yüksek fiyat ile ilişkisi dışında başka boyutları da bulunmaktadır. Bu blogda geçmişte yer alan birçok yazıda değinildiği üzere “amok koşucusu” zihniyeti ile hareket edilmesi kısa vadede bir işletmeciye çok kar ettirebilir ancak orta ve uzun dönemde herkese kaybettirir çünkü sürdürülebilirliği bulunmamaktadır. Bozcaada’daki birçok işletme için kabul edilmesi zor bir gerçek de olsa, Bozcaada ekonominin genel kurallarından muaf değildir.

Bozcaada’nın geleneksel ekonomik faaliyet alanları ile son yıllarda büyük bir gelişme gösteren turizm gibi alanları entegre edecek ortak bir anlayışa, bütüncül bir stratejik plana ve onu uygulayacak yetkinlik ve donanıma sahip bir yönetime her zamankinden fazla ihtiyaç bulunmaktadır.

Anket sonuçlarının işaret ettiği ve pahalılıkla aynı ağırlıktaki bir diğer sorun (%44) kanalizasyon sorunudur. Yine bu blogdaki geçmiş yazılardan birinde de işaret edildiği gibi Bozcaada, “kekik kokulu Bozcaada’dan” “b.k  kokulu Bozcaada’ya” dönüşmüştür.  Bozcaada’nın kanalizasyonunun oniki yıldan beri bitmemesinin iş bilmezlik ve aymazlık dışında hiçbir gerekçesi ve mazereti bulunmamaktadır.  Adayı bırakın, hiçbir şehir, kent, köy böyle bir rezalet yaşamaya mahkûm edilemez.  Kanalizasyon konusu, sorumlularının Bozcaada’ya en büyük kötülük ve ihanetlerinden biridir.  

Anketi cevaplayanların üçte biri (% 31) Bozcaada’nın imar planının bitmemesi-bitirilmemesini önemli bir sorun olarak görmüşlerdir.  İmar Koruma Planı hazırlama zorunluluğu yasa ile belediyelere 2006 yılında verildi ve bir defalı süre uzatımı 2008 yılına bitti. Bozcaada’nın hali hazırda, 1/50 binlik planı belediye meclisinden geçmiş durumda.  Henüz yürürlükte değil çünkü davalı ve inceleme için bakanlıkta.  Süreç olarak baktığınızda, bu plandan sonra 1/5 bin ya da 1/bin’lik planların; daha sonra da uygulama programının hazırlanması ve kabul edilmesi gerekiyor. Ama daha leke düzeyindeki plan, ki altı yıl önce alt planları ile bitmesi gerekirdi, hazır değilken ve çirkin dedikodulara malzeme olurken Bozcaada’nın bir İmar Koruma Planının olması, mevcut belediye yönetim anlayışı ile daha en az altı yıl için bir hayal. 

Anketi cevaplayanların imar planı eksikliği ile aynı ağırlıkta olarak (%31) işaret ettikleri ve aslında birbiri ile neden-sonuç ilişkisi içerisinde bulunan sorunlar, yazın aşırı kalabalık ve tesisleri olan tek plajın Ayazma olmasıdır.  Deniz turizmini tercih eden Bozcaada konukları doğal olarak günübirlik tesis bulunan Ayazma plajını tercih etmektedirler. Bu da aşırı bir yoğunlaşma, altyapı ve hizmet yetersizliği ile kirliliğe yol açmaktadır. Bu haliyle Ayazma plajı büyük bir tehdit altındadır. Bu yoğunluk ancak diğer uygun koylara günübirlik tesis yapılması ile aşılabilecektir.  

Buradaki kritik kavramlar uygun ve günübirlik’tir. Uygunluktan kasıt, belli bölgelerin (Çayır ve Ova gibi) tesis yapımı adı altında imara açılarak “etkili ve yetkililere” arsa ve toprak rantı yaratılması değildir. Uygunluktan kasıt bağ alanlarına ve doğaya zarar vermeden gerçekten konukların günübirlik ihtiyaçlarını karşılayacak estetik ve adaya yakışır tesislerdir.

Anketimizi cevaplayanların işaret ettiği ve (%20) nin altında ağırlıkta gördükleri sorunları bir başka yazıda ele alacağız. 

30 Temmuz 2012 Pazartesi

Bozcaada'nın Sorunları Nedir?

Değerli Ziyaretçi,

Bozcaada'nın değerleri ile ilgili anketten sonra, Bozcaada'nın sorunları nelerdir, anketi oluşturulmuştur.

Kuşkusuz anket formunda sıralanan tüm hususların her biri Bozcaada'nın sorunlarındandır. Hedefimiz ortak aklı oluşturarak bunlardan hangilerinin en önemli, dolayısıyla en öncelikli olarak çözüm oluşturmak üzere üzerine gidilmesi gerekenleri tespit etmektir.

Anketi sayfanın sol alt köşesinde inceleyip cevaplayabilirsiniz.
Sizlerden ricam, sıralanlardan en önemli ve ivedilikle çözülmesi gereken 3 (üç) sorunu işaretlemeniz ve hemen altındaki VOTE butonuna basmanızdır.

Katılımınız ve katkınız ile göstereceğiniz sabır, nezaket ve en önemlisi Bozcaada'nın sorunlarına duyarlılığınız için şimdiden teşekkür ederim.

7 Haziran 2012 Perşembe

BOZTİD Rahatsız: "Bozcaada’nın yıpratılmasına izin vermeyiz..."

http://www.canakkaleolay.com/details.asp?id=76428


Geçen hafta Çanakkale Ticaret Sanayi Odası Meclis toplantısında Bozcaada esnafının zam taleplerinin fahiş oranlarda yansıtılması noktasındaki haberlere Bozcaada esnafından tepki geldi. Bozcaada imajını olumsuz olarak etkileyecek, Bozcaada’daki fiyatlar noktasında yapılan spekülasyonların etik olmadığını belirten Bozcaada Turizm İşletmecileri Derneği (BOZTİD) Başkanı Yahya Göztepe “Bozcaada turizm işletmeleri Bozcaada turizminin gereklerini yerine getirecek bilinç ile hareket etmektedirler” dedi.


Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Göztepe şunları kaydetti: “Zam taleplerinin fahiş düzeylerde yansıtılması ve buradan hareket ederek Bozcaada’nın imajının olumsuzlaştırılması girişimlerini doğru bulmuyoruz. Bozcaada üzerinden bazı insanlar, kendilerini ispat etmek istiyorlar ise biz buna izin vermeyiz. Bizler Bozcaadalılar olarak adamızın turizm değerlerine zarar verecek hiçbir girişimde bulunmayız. Bu konuda son derece disiplinli ve bilinçli hareket ediyoruz. Bizzat belirlediğimiz stratejik hedeflerimize bağlı olarak adamızın turizm potansiyeline kimlik kazandırarak ”Şarap ve Üzüm Adası Bozcaada” markasını yaratmak için hassas davranan bir tavır içersindeyiz.

Böylesine bir yaklaşım içersinde iken Bozcaada’yı ve adalıları küçülten, bu temelsiz yaklaşımlar bizi rahatsız etmiştir. ÇTSO bu konuda basın ile paylaştığı fiyat artışı talebi ile ilgili bilgilerin gerçek yönünü kamuoyu ile paylaşmalıdır. Adalıların, yansıtıldığı  gibi 2012 yılı için fahiş düzeyde fiyat artışı talebi olmamıştır. Bizzat fiyat uygulamaları nedeniyle oluşan rahatsızlık nedeniyle Kaymakamımız ve Belediye Başkanımızın da katıldığı bir toplantıda tüm mekanların fiyat listelerini görülebilecek bir yere asmaları kararlaştırılmış, böylece belirsizliklerin verdiği suiistimaller de kontrol altına alınmıştır. Adamızda çeşitli fiyat düzeylerinde işletmelerimiz vardır. Bu da serbest piyasa ekonomisi kapsamında çok normaldir.

Bizler bu konuda belirsizliğin getirebileceği geçmişte yaşanmış bazı sıkıntıların yaşanmaması için gerekli önlemlerimizi aldık. Konuklarımızın hangi hizmeti hangi bedel ile alacağı konusundaki netliği yaratarak onlarında seçeneklerini buna göre oluşturmasının imkanlarını yarattık. Ada insanını küçümseyen, onları bir şekilde fırsat düşkünü gibi göstermeye çalışan bu anlayışları kınıyoruz. ”Yiyeceğinizi yanınıza alıp gidin “propagandası yapanlarında Bozcaada için bu düşmanlıklarını anlamakta zorlanıyoruz. Bozcaada Türkiye’nin olduğu kadar, Dünya’nın ender turizm bölgelerinden biridir. Doğal güzellikleri kadar ada insanının da bu koşullara uygun geliştirdiği turizm bilinci ve kültürünü de küçümsemeyelim.

Bizler adalılar olarak kendi ayağımıza kurşun sıkacak kadar niteliksiz bir potansiyel taşımıyoruz. Bu böyle bilinmelidir. Hep birlikte Bozcaada’nın kimlikli bir turizm yapısı ile ilimizin gözbebeği olması için sürdürülecek çabaların ortaklaşmasını yaratarak, bu başarı öyküsünün mutluluğunu birlikte paylaşalım” dedi.


Çanakkale Olay Gazetesinde yer alan Bozcaada Turizm İşletmecileri Derneği Başkanı Sayın Yahya Göztepe'nin açıklanması ile Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odasının geçen hafta fiyatlarla ilgili almış olduğu kararın değerlendirilmesindeki farklılıklar izaha muhtaçtır. Öyle görülüyor ki bir kamu kuruluşu olan ÇTSO ile bir sivil toplum kuruluşu olan BOZTİD'in bakış açıları oldukça farklı.

Sayın Göztepe'nin açıklamasında yer alan en dikkat çekici ifade,  Bizzat belirlediğimiz stratejik hedeflerimize bağlı olarak adamızın turizm potansiyeline kimlik kazandırarak ”Şarap ve Üzüm Adası Bozcaada” markasını yaratmak için hassas davranan bir tavır içersinde olduklarıdır.

Bizzat'tan kasıt sayın Başkanın kişisel olarak kendisi ise bireysel olarak belirlenen stratejik hedef ve oluşturulan stratejilerin BOZTİD ile ilgili kurumsal bir yanının bulunamayacağı ve sadece kendileinin kişisel hedeflerini ifade ettikleri söylenebilir.

Ancak bizzat'tan kasıt dernek ise, derneğin ada içi ve dışında hangi ilgili iç ve dış paydaşları ile (ki ÇTSO stratejik dış paydaşlardan biridir),  nasıl bir SWOT analizi sonucu ne tür stratejiler oluşturduklarını, bunlarla ilgili hangi kritik başarı faktörlerini belirlediklerini ve stratejilerini gerçekleştirmek üzere ne tür politika ve planlar oluşturduklarını adalılarla, kamuoyu ve ÇTSO da dahil olmak üzere tüm paydaşlarıyla paylaşmalarında yarar bulunmaktadır. Derneğin iletişim aracı olan web sitesinde dernek tarafından yapılan bu tür bir stratejik planlama çalıştay-çalışması ve sonuçları ile ilgili güncel bir bilgi yer almamaktadır.

Derneğin stratejik planlama süreci ve çıktısı olan stratejik planın paylaşılması basın üzerinden sürdürülen ve kurumlararası çatışma gibi algılanma olasılığı yüksek tartışmalar sadece Bozcaada turizm işletmecilerine değil bütün olarak kamuoyunun Bozcaada algısına katkı sağlamamaktadır.
 Bozcaada işletmecilerinin olumsuz algılarını ifade edenleri bu algıları nedeniyle kınamaları son derece anlaşılır bir refleks olmakla birlikte çözüme yönelik ya da bu algıyı düzeltmeye yönelik olarak düşünüldüğünde etki gücü zayıf bir tepkidir.

Olumsuz algı ve ifadelerin yarattığı duygusal zedelenmeyi bir yana bırakıp işletmecilerin bu algının oluşmasındaki rollerinin sorgulanması ve alınan önlemler varsa  - ki sayın Başkan aldıklarını söylüyor - bunların neler olduğunun (sadece fiyat tabelalarının asılması ile mi sınırlıdır?), önlemlerin uygulanması ile ilgili ne tür izleme mekanizmalarının oluşturulduğunun; bu algıyı oluşturacak işletmeci davranışları ile karşılaşıldığında karşılaşanların neler yapması ya da nereye başvurması gerektiğinin; bu tür durumlarda yaptırımların neler olduğunun zamanında tüm ilgililere ve kamuoyuna duyurulması daha fazla güven verici ve ikna edici olacağı gibi işletmeciler dışındaki diğer adalılarca da destek görecektir.

1 Haziran 2012 Cuma

"Turizm'cinin şaşkını önlem alır yaz günü"

Bozcaada yaz sezonuna hazırlanıyor.

Herkes bir beklenti içinde - sezon gelsin, işler açılsın.

Turizmi yakından ilgilendiren ve etkileyen, ama turizmin dışında da kangrenleşmiş altyapı sorunlar devam ediyor:

Altı yıldır tamamlanamayan imar planı bir altı yıl daha beklenecek görünüyor.


Onbeş yıldır devam eden kanalizasyon problemi bir onbeş yıl daha halledilemeyecek görünüyor.


Su şebekesindeki onarılmayan kaçakların maliyeti  herkesin faturalarına yansıtılarak "beceriksizlik bedeli" olarak tahsil edilmeye devam ediyor.


Mevcut yerel yönetim anlayışı, iş görme yöntemleri ve meclis - personel kadro yapılanması ile bu problemlerin çözülebilmesi mümkün değil.

Sezon öncesi alınabilecek ve adayı turizm açısından geçici olarak rahatlatabilecek önlemler alınabilir. Ancak yukarıdaki gerekçe onların alınmasını da önleyecek güçte olmakla birlikte:

Basit bir traktör arkası vagonlar düzeneği ile 4-5 güzergahta rink yapan toplu taşıma araçları ada trafiğini oldukça rahatlatabilir. 


Tesis bulunmayan koylara seyyar tuvalet, duş ve denetlenen büfelerle "Ayazma Kabusu" hafifletilebilir. 


Mutfak büyüklüğü/istihdam edilen nitelikli personel sayısı/toplam kullanım alanı-aktif kullanım alanı oranı/yatak kapasitesi/sunulan hizmet çeşitliliği ve konforu gibi kriterlere göre mevcut kayıtlı ve belgeli işletmeler hızlı bir biçimde sınıflanarak taban ve tavan fiyatlar gözden geçirilebilir.


Adaya sefer yapan gemilerden başlamak üzere görsel ve işitsel yollarla gelenlerin adada dikkat etmeleri gereken hususlar - çöp, trafik, gürültü, bağların talan edilmemesi, otoparklar gibi kurallı davranmayı gerektiren konularda uyarıcıların kullanılması. Fahiş fiyat uygulamalarında,  kalitesiz hizmet sunumunda ve hizmet standardı dışı, uygunsuz davranışlarla karşılaşılması durumunda "alo maliye" de dahil olmak üzere nereye ve nasıl başvurulacağının ayrıntılı olarak gelen "konuklara" bildirilmesi.

Bu sezonda yönetim ve işletmelerden beklentimiz sorunun değil çözümün parçası olmalarıdır.

19 Kasım 2011 Cumartesi

Halük Şahin ile İmaj Polemiği

Başlığa bakıp, sevgili Halük Hoca ile ağız dalaşına giriştiğimi sanmayın sakın. Polemiği, Platon'un Cumhuriyet'indeki kahramanı  Polemarchus adlı kahramanın etik tartışmalara götüren anlamı ile kullanmaktayım.

Halük Hocamın "Bozcaadaya İmaj Ayarı Nasıl Yapılır" (http://bielog.com/genel/bozcaada'ya-imaj-ayari-nasil-yapilir/) adlı ve 06.09.2011 tarihli yazısını yeni okuma fırsatı buldum.

Halük Hoca yazısında, Bozcaada'nın olmaması gereken bir yerde olduğunu kabul ederek ve bunda  kendi katkısını da kabullenerek  "sapmış imajının" düzeltilmesi için "her fırsatta Bozcaada pilaj değildir" diye haykırmak gerektiğini vurgulamaktadır. Her satırının altına imza atılır. Hatta bu satırlara katkı sağlamak gerekir. Nasıl mı?

Halük Şahin Hocam Sayın Cevat Çapan Hoca ile Bozcaada'da çok önemli bir etkinliği başlattı - İlyada Okumaları ve Ozanın Günü - adada başlayıp da sürekliliğini koruyan az sayıdaki etkinliklerden biri. Bu etkinlik için adaya çok sayıda insan gelmektedir. Geliş nedenleri etkinliğin kendisi - "pilaj için" değil.

Elbette ki organizasyonu çok ağır ve yorucu bir etkinlik. Bir de etkinliği ve organizasyonu kendi ticari çıkarları için oraya-buraya çekiştirenlerle uğraşmak da bir başka güçlük... Bu güçlükleri aşabilmek için etkinliğin organizasyonunu dört-beş yıl önce "Bozcaadanın sosyo-kültürel ve kentsel gelişimine katkıda bulunmak"tan başka kaygısı olmayan Bozcaada Derneği üstlenmişti.

Derneğin o zamanki yönetimi, bu etkinliğe uluslararası bir nitelik kazandırılmasını önermişti. Bu nitelikteki bir İyada Okumaları ve Ozanın Günü etkinliğini pek çok ulusal ve uluslararası kuruluş finanse edebilir, Bozcaada "pilajları" ile değil, gizemli coğrafyası ve kültürel mirası ile tanıtabilirdi.  İmajında bu denli bozulma olmayabilirdi. Bunun için fırsat kaçmış değil. Şimdi Bozcaada Derneğinin Yönetim Kurulunda Halük Hoca var.

Halük  Hocanın şimdi iki şapkası var. Birincisi, Bozcaadanın tanıtımında ve olumlu imajının oluşmasında önemli bir yeri olan kültürel bir etkinliğin fikir babalığı ve entellektüel mülkiyeti.

İkincisi, dünyanın dört bir yanında 270 gönüllü üyeye sahip güçlü bir iletişim ağına sahip, Bozcaadalı bir sivil toplum kuruluşunun  gerçek eylem fırsatı sunan yöneticiliği.  Gün, eylem günü Hocam.    


23 Mayıs 2011 Pazartesi

Okunması Gerekenlerden!

"Yeme - içme denilen şeyler, biyolojik gereksinimleri karşılamanın çok ötesinde, toplum yaşamının birtakım kodlarını taşıyageliyorlar... Bu kodlar karmaşasının "içme" bölüğü, "yeme" bölüğü ile iç içe olmakla birlikte bağımsızdır da.

Bu kitap ile belirli bir bölgede, şarabın binlerce yıllık bir alışkanlıklar, inançlar, tutkular, reddiyeler ile gerçeğinin ve bugüne yansımasının ancak bir bölümü anlaşılmaya çalışılıyor."

Sayın Bülent Akgezer'in kitabı "Şarap, İklimin ve Tarihin Kızı"çıktı.

 http://www.sokakkitaplariyayincilik.com  adresinden online satış'a tıklayarak temin edilebilir.

26 Ocak 2011 Çarşamba

Adada Yeni - Yenilenen ve Kışın Açık Bir Mekan

Adada yazın herkes işletmeci.

İşletenler de işletilenler de yazlıkçı...

Şu anda akşam oturup iskele manzarası eşliğinde şöyle bir balık ve zerzavatını  yiyip içebileceğiniz tek mekan var açık: Vasilaki.

Sayın Hasan Yunatçının yenilediği ve işlettiği Vasilaki minik ama ferah, sade amma sıcak ve açık tek mekan.

Sıcaklıktan kasıt hem tabandan ısıtmalı fiziksel sıcaklığı, hem servisteki güleryüzlülük ve samimiyetin yarattığı ortam sıcaklığı. Öyle olduğu için olsa gerek, adada kışın ikamet eden az sayıdaki meyhane işletmecisinin de gözde mekanı.

Şık kapalı mekanı ve modern mutfak dizaynıyla Vasilaki yazın da "yazlıkçıların" gözde mekanı olmaya şimdiden aday.