19 Eylül 2012 Çarşamba

Bozcaadanın Sorunları Nelerdir? Anketi Sonuçları - 2

Anketimizi cevaplayanların öncelikli gördüğü konulardan en çok tercih edilenler geçen yazımızda ele alınmıştı. Bugün daha düşük düzeyde tercih edilen sorunlar ve onlarla ilgili yorumlarımızı aktaracağız.

Sorun olarak ele alınan konulardan biri olan Adliye'nin kapanması  % 18 ile cevaplayanlar tarafından tercih edilmiştir. Bu düşük tercihin nedeni, anketin uygulandığı tarihte Adliyenin kapanmasının henüz çok yeni oluşu ve bu sorunun etkilerinin henüz yaşanmamış ve hissedilmemiş olduğunu ifade edebiliriz. Bu sorunun ne denli önemli ve öncelikli olduğuna ilişkin gerçek algılamaları ancak birkaç yıl içerisinde görmek mümkün olacaktır. Geçen yazımızda değinilen sorunlar günlük hayatla çok içiçe ve her an etkilerini hissettiğimiz sorunlardı. Halbuki Adliye ile ilgili iş ve işlemlerimiz günlük rutinlerimiz içerisinde yer almamaktadır.

Aynı yorumu diğer düşük oranda tercih edilen sorunlarla ilgili yapmamız da mümkündür. Hizmetlerin kalitesizliğinin % 15 düzeyinde tercih edilmesinin nedeni aldığımız hizmetlerin çok kaliteli olmasından değil, her gün kamusal ya da diğer hizmetlerden adada yararlanmıyor olmamızdır.

Bir diğer ilginç sonuç,  Hizmetlerin (ustalık) kalitesizliği (10%) ve Hizmetlerin (ustalık) pahalılığı  4 (10%) konusundadır. Bu sorunların düşük düzeyde tercih edilmesinin nedeni ustalık hizmetinin çok kaliteli ve ucuz olması değil, aksine kalitesiz ve pahalı oluşunun artık kanıksanmış olmasıdır. Bununla ilgili adalılar kendi bireysel çözümlerini üretmektedirler.

Bu çözümler genellikle Çanakkale ya da başka yerlerden “usta ve servis getirtme” biçiminde olmaktadır.  “Ustalık” hizmeti sunan “elektrikçi, tesisatçı, marangoz, tamirci” gibi teknik yetkinliği gerektiren mesleklerde çalışanların pek azının bu alanlarda eğitim ve belge sahibi olduğunu söylemek mümkün. Büyük çoğunluğu “usta-çırak” ilişkisi le yetişmiş; bazıları “kendi kendine” yetişmiş olup, adalıların “eline tornavidayı ya da malayı alan usta olmak vaa” düstürünü haklı çıkarmaktadır.

Bir diğer açıdan bakıldığında aslında gençlerin iş bulma ve istihdamı açısından bu alan büyük fırsatlar barındırmaktadır. Örnek verecek olursak, adada neredeyse tüm işletme ve evlerde yaygın olarak klima cihazı bulunması ile birlikte klima tamiri yapan yetkinlikte tekniker-usta bulunmamaktadır. Meslek okulu mezunu gençler için bu bir istihdam fırsatıdır. Ancak bu tür eğitimler almış az sayıdaki adalı gençler şimdilik kamu hizmeti veren kurumları (Tedaş gibi) tercih etmektedirler.  

En az sorun olarak işaret edilen hususlardan biri ise, Deniz ulaşımında yetersizlik (5%) olmuştur. Bu sonucu, Gestaş’ın yaz sezonunda turizm gelirlerinden pay alma yöneliminin yarattığını söylemek mümkündür. Yazın turistlere gösterilen bu “özenin” kış sezonunda adalılara da gösterilmesi bir temenniden çok adalılar tarafından dile getirilen taleplerden birisidir.

Kış sezonu için, Gestaş tarafından, ulaşımın karlılık boyutu haklı bir “sefer kısıtlama” gerekçesi gibi görünse de adada yaşayanların “ulaşım ve seyahat” hak ve özgürlüğü her türlü gerekçenin önünde yer almalıdır. Bununla ilgili olarak, yazın yapılabildiği gibi, daha küçük gemilerle daha sık kış seferleri gibi çözümler – istendiğinde – mümkün olabilir.  

Ankete konu olan tüm sorunlara toplu olarak baktığımızda  bunların aslında birer “neden” değil, aynı nedenin “sonuç”ları olduklarını söylememiz mümkündür. Peki bu sorun nedir?

Adanın şu andaki sorunu, “adayı sevme(me)k”tir.  
Hemen itirazları duyar gibiyim- “ben adayı çok seviyorum”!
Adayı tabi ki herkes “kendince” sevmektedir.
Önemli olan “sevgi” kavramının içini nasıl ve neyle doldurduğumuzdur.

Eksik olan şey, kendi geleceğini adanın geleceği ve adanın geleceğini kendi geleceği gibi görmektir.  Sahiplenmektir. Başkalarından beklememektir. Adanın “şimdi”si ve geleceği için “adanmışlık”tır.  Sorumluluk hissetmektir. Ortak çıkarı günlük bireysel çıkarlarımızın önüne koymak ve ortak çıkarlar olmadan ve gerçekleşmeden bireysel çıkarlarımızın da güdük kalacağını ve karşılanamayacağını kavramaktır. Toplu olarak “iyi” olmadan bireysel olarak “iyi” olamayacağımızı anlamaktır.

Bütün olarak ada bir çöplük, koca bir lağım ve keşmekeş iken sizin otel, pansiyon ya da lokantanız “dünyanın en iyisi, michelin yıldızlı” olsa bile, tercih edilmeyeceğinizi, kimseyi mutlu edemeyeceğinizi ve sonuçta kaybedeceğinizi bilmektir. Tek başınıza bir “ada” olamayacağınızı, ancak bir bütün olarak “Bozcaada” olduğunuzda kişisel mutluluk ve refahı yakalayabileceğinizi görebilmektir.

Bir “bütün olarak Bozcaada” olabilmenin yolu adayı önce adalılar için “yaşanabilir” bir yer kılmaktan geçer.  Yazın ve kışın Bozcaada’da aynı keyif ve mutlulukla yaşanacak bir atmosfer yaratmakla başlar.  Akılcı seçimler ve sürekli bir çaba ile bu mümkün ve gerçekleştirilebilinir. Nasıl mı? Bunu da başka yazılara saklayalım.   

Hiç yorum yok: