29 Ocak 2014 Çarşamba

Etem Erol'un Başkan Mustafa Mutay'a Soruları...

Sn. MUTAY'a "1/25.000 ölçekli Bozcaada ÇEVRE DÜZENİ PLANI ile ilgili BİRGÜN Gazetesinde ve BOZCAADA HABER.Net Sitesinde yayımlanan AÇIKLAMALARI ile ilgili AÇIK MEKTUP-Yorum ve Açıklamalar :

*SABIRLA ve DİKKATLE SONUNA KADAR OKUMANIZI DİLİY
ORUM....

Bozcaada Haber, halen Bozcaada Belediye Başkanı olan ve 30 Mart 2014 de de DEMOKRAT PARTİDEN tekrar Belediye Başkan adayı olan Sn.Mustafa MUTAY ile tam 2,5 saat görüşmüş ve bu görüşme BİRGÜN gazetesinde de yayımlanmış.


Bu söyleşi ile yaptığı açıklamalar, BOZUK BİR SAATİN GÜNDE İKİ DEFA DOĞRUYU GÖSTERMESİ gibi, KISMEN DOĞRULAR içermekle birlikte, genelde bir takım YANLIŞLARI ve SUÇU BİR BAŞKASINA atan ve SUÇUNU GİZLEMEYE ÇALIŞANIN SUÇLULUK KOMPLEKSİNİ de ortaya çıkarmaktadır.


İşte aşağıda, Sn. Mustafa MUTAY’ın BİRGÜN Gazetesine verdiği Röportaj ile ilgili tarafımca yapılan YORUM ve AÇIKLAMALARI bulacaksınız….


Sn.BAŞKANIN AÇIKLAMASI : 01- Sn. MUTAY, “Hazırlanan İmar Yasasının tamamen arkasında olduğunu” söylüyor ve “Bozcaada’nın böyle bir İMAR YASASINA ihtiyacı olduğunu” savunuyor. 


YAZARIN YORUMU-AÇIKLAMASI :01-Sn. MUTAY, YASA ile PLANI (herhalde Çevre Düzeni Planını kastediyor) birbirine karıştırmış. Bozcaada halkının ve benim İTİRAZ ettiğimiz ise YASA olmayıp “1/25.000 ölçekli 2025 yılı BOZCAADA ÇEVRE DÜZENİ PLANI”dır. Yani, kısaltılmış haliyle PLAN’dır.


Sn. BAŞKANIN AÇIKLAMASI : 02- “Yeni imar yasası ve sonrasında Bozcaada Forumu’nun Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne yollamak üzere hazırladığı dilekçeyi incelediğimizde Bozcaada’da bağ evi adı altında villalar yapılacağı yazıyor…” sorusuna Mustafa Mutay: Neden? Zaten mevcut yasalarla bağlar içerisine bağ evi yapmak mümkün. Hatta yakın tarihe kadar %5 olan imar iznini bu yasayla beraber %3’e düşürüyoruz. Ayrıca 80 m2 üzerinde bağ evi yapmak yasak. Yani 2 dönüm bağı olan bir kişi 60 m2 taş ev yapabilir ama 5 dönüm veya 7 dönüm bağı olan bir kişi %3’ten faydalanamaz, en fazla 80 m2 taş ev yapabilir. Bu yasaya göre 300 bağ evi yapılınca mı adanın alt yapısı kaldırmayacak? Yapmayın Allah aşkına…” diyor.


YAZARIN YORUMU-AÇIKLAMASI : 02-Sn. MUTAY’ın dediği gibi, ilgili yasa ve yönetmeliklere gore, bağlar içersine BAĞEVİ yapmanın mümkün olduğu doğrudur. Ancak EKSİKTİR ve halka dolayısıyla TAM DOĞRU OLMAYAN, dolayısıyla EKSİK ve YANLIŞ bilgi vermektedir. 


Çünkü ,3194 sayılı İmar Kanunu ve ona bağlı olarak çıkarılan YÖNETMELİKLER (Plansız Alanlar Yönetmeliği) gereği, TARIMSAL AMAÇLI YAPILAR da YOLA CEPHE KOŞULU olmamak ve MAHREÇ(çıkış) aldığı yola 10 mt, komşu parsellere 5 mt den FAZLA YAKLAŞMAMAK kaydı ile sadece BAĞLAR içinde değil, TÜM TARIMSAL ALANLAR için “BAĞEVİ, SAYFİYE EVİ, KIR KAHVESİ, LOKANTA ve bu tesislerin müştemilat binaları” ile TARIMSAL ÜRETİMİ KORUMAK amacıyla ENTEGRE TESİS niteliğinde olmayan KONUT ile birlikte veya ayrı ayrı olamak kaydı ile “ MANDIRA, KÜMES, AHIR, AĞIL , SU ve YEM DEPOLARI, HUBUBAT DEPOLARI , GÜBRE ve SİLAJ ÇUKURLARI, ARIHANELER, BALIK ÜRETİM TESİSLERİ, UN DEĞİRMENLERİ vb gibi TARIMSAL AMAÇLI YAPILAR “ yapma izni vermektedir. (Plansız alanlar Yönetmeliği Md. 62,63-02.11.1985 tarih ve 18916 sy RG-mükerrer).


*“BAĞEVİ, SAYFİYE EVİ, KIR KAHVESİ, LOKANTA ve bu tesislerin müştemilat binaları” için verilen Taban İNŞAAT ALANI KATSAYISI (TASK): %5, Hmax=6.5 mt, KAT SAYISI=2 kat tır ve Toplam İnşaat alanı hiçbir şekilde 250 m2 yi geçememektedir.


*TARIMSAL ÜRETİMİ KORUMAK amacıyla, ENTEGRE TESİS niteliğinde olmayan KONUT ile birlikte veya ayrı ayrı olamak kaydı ile “ MANDIRA, KÜMES, AHIR, AĞIL , SU ve YEM DEPOLARI, HUBUBAT DEPOLARI , GÜBRE ve SİLAJ ÇUKURLARI, ARIHANELER, BALIK ÜRETİM TESİSLERİ, UN DEĞİRMENLERİ vb gibi TARIMSAL AMAÇLI YAPILAR “ için ise maksimum Kat İNŞAAT ALANI KATSAYISI (KASK)=%40 , Hmax=6.5 mt, KAT YÜKSEKLİĞİ=2 kat tır.
Ancak, yukarıdaki YÖNETMELİK hükmüne rağmen , ” 1/25.000 ölçekli 2025 yılı BOZCAADA ÇEVRE DÜZENİ PLANI”nda ise bu oran BAĞEVLERİ için (PLAN HÜkümleri VII.6.1.1, VII.6.1.2.1, VII.6.1.2.2) EMSAL(E)=%3 , Hmax=3.50 mt, KAT SAYISI: 1 kat, maksimum KAT İNŞAAT ALANI (KASK): Taş Yapılar için 100 m2, Taş Yapı olmayanlar için ise 80 m2 olarak düzenlenmiştir. 


“ MANDIRA, KÜMES, AHIR, AĞIL , SU ve YEM DEPOLARI, HUBUBAT DEPOLARI , GÜBRE ve SİLAJ ÇUKURLARI, ARIHANELER, BALIK ÜRETİM TESİSLERİ, UN DEĞİRMENLERİ vb gibi TARIMSAL AMAÇLI YAPILAR “ için ise herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. 


Yani, SN. Başkan MUTAY, dediği gibi yasa ve yönetmeliklerde *“BAĞEVİ, SAYFİYE EVİ, KIR KAHVESİ, LOKANTA ve bu tesislerin müştemilat binaları” için EMSAL(E)=%5 olan bir YAPILAŞMA hakkını, sadece BAĞEVLERİ için EMSAL(E)=%3 ile Taş Yapılar için 100 m2, Taş Yapı olmayanlar için ise 80 m2 sınırlanmasına öncülük etmiştir.
Ayrıca, BAĞEVLERİ vs için %5 olan yapılaşma alanı sınırı, bundan 17 yıl önce 1997 yılı İMAR PLANI ile kendi döneminde %3 ve 80-100 m2 ile ile sınırlanmıştır. Yani, Sn. MUTAY yakın tarih denince 17 yıl öncesini kastetmektedir.


Sn.Başkan,” Bu Yasaya göre 300 bağevi yapılınca mı adanın alt yapısı kaldırmayacak? Yapmayın Allah aşkına…” derken son derece haklıdır. 


Dün olduğu gibi, bu Plan VII.1.2.1 maddesinin son paragrafından da görüleceği üzere “ALT YAPI GİRİŞİMCİ TARAFINDAN YAPILACAKTIR.” hükmü gereği, Bozcaada Belediyesi BAĞEVLERİ için tüm ALT YAPI yükünü girişimciye yıkmıştır. Bu yönden, oldukça rahattır. Çünkü, istediğine BELEDİYE HİZMETİ götüreceği için.
Bu anlamda, BOZCAADA’yı seven birisi olarak BAĞEVLERİ olarak getirilen EMSAL(E)=%3 olan sınırlamayı UYGUN, ama Taş Yapılar için 100 m2, Taş Yapı olmayanlar için ise 80 m2 olarak getirilen sınırlamayı EKSİK, EŞİTSİZLİKSİZ, HUKUKSUZ bir yaklaşım olarak görüyorum. Yapılacak BAĞEVİ vb yapı ne ile yapılırsa yapılsın, onaylı projesine göre yapılacağı için yapılacak yapının İNŞAAT ALANI her yapı için EŞİT olmalıdır.


Bu konuda ki, kişisel görüş ve itirazlarım RESMİ olarak gerek Bozcaada Belediye Başkanlığına ve gerekse ÇSB İl Müdürlüğüne yapılmıştır. 


” 1/25.000 ölçekli 2025 yılı BOZCAADA ÇEVRE DÜZENİ PLANI”nda yer alan BAĞEVLERİ konusunu, BOZCAADA halkının ve BOZCAADA FORUM-U katılımcılarının çoğunun bilmiyor olduğu da doğrudur. 


BOZCAADA FORUM-U katılımcısı olarak, bu konuyu SESLENDİRMEYE çalışmama rağmen , yasa ve
yönetmeliklerden haberi olmayan bazı arkadaşlarımız bence GEREKSİZ feveran etmişlerdir. 


Ya da, BAĞEVİ olan bazı BOZCAADA FORUM-U katılımcıları ve ona destek verenler, ,”BEN YAPTIM, BENDEN SONRAKİLER YAPMASIN” gibi FAYDACI, ÇIKARCI ve ELİT bir yaklaşım ile artık kendilerinden BAŞKA KİMSENİN BAĞEVİ yapmasını, kendi çıkarları açısından UYGUN görmemektedirler ki, bu son derece TEHLİKELİ bir yaklaşım ve bakış açısıdır..


Oysa, Bozcaada için ESAS TEHLİKE ise; BAĞEVİ yaptıktan sonra, denetimsiz veya Bozcaada Belediyesinin istediğini görmeme ve denetim yapmama, vatandaşı KAÇAK yapı konusunda bilgilendirmeme ve uyarı görevini EKSİK yapması nedeniyle, KAÇAK eklentilerin-yapıların ve tarım arazisi işgallerinin yapılmasıdır. 


Ki, bu işgaller daha çok BAĞEVİ olanlar tarafından bilerek yada bilmeyerek yapılmış durumdadır ve Bozcaada Belediyesi bu kaçak yapı ve işgallerden istediğini görmekte, istediğini ise görmemektedir. 


Bu konuda ceza alan vatandaşlar ise, her ne hikmetse kaçak yapıları şikayet konusu yapmamaktadır. Ve bazı Bozcaada sevdalıları da, maalesef bu tür kaçak yapı ve işgallerin zanlıları durumundadır. 


SN.BAŞKANIN AÇIKLAMASI : 03- Bu bağ evlerinde turizm, yani pansiyonculuk yapılabilecek mi? Buralar villa mı olacak? sorusuna “Kesinlikle hayır. Ne villa olacak ne de pansiyon. Buralar bağcılığı geliştirmek için, bağ evi olarak kullanılacak.” diyor.


YAZARIN YORUMU-AÇIKLAMASI : 03-Sn. MUTAY, doğru söylüyor. 
Çünkü, Planın VII.6.1.2 maddesinde “….BU TÜR YAPILAR, TANIMLANAN AMAÇLAR DIŞINDA KULLANILAMAZ. BU TÜR KULLANIMLARA İLİŞKİN TAPU SİCİLİNE ŞERH KONULACAKTIR.” Hükmü yer almaktadır. 

Bu hüküm gereği, BAĞEVLERİ’ne Bozcaada Belediyesince ticarethane (otel, pansiyon) İŞLETME RUHSATI verilmesi mümkün olamayacaktır. Bu BAĞEVLERİ, sadece KONUT-Barınma amaçlı olarak kullanılabilecektir.


Tabii, Sn. MUTAY, tekrar Bozcaada Belediye Başkanı olduğunda, yeni yapılacak BAĞEVLERİNE otel, pansiyon gibi ticari işletme RUHSATI verip vermeyeceği, ya da kime verip kime vermeyeceği konusunda kişisel olarak KUŞKULAR taşımaktayım.


Çünkü, Sn. MUTAY, 1994 ten beri yaptığı yada yaptırdığı bu tür İMAR uygulamalarında, kendisini destekleyenlere karşı FAYDACI-AYRIMCILIK yaptığı konusunda Bozcaada halkında ve bende bir kanaat uyandırmıştır.


Örnek vermek gerekirse, tarafımca “BABA EVİNDE” yapılan 3194 sayılı İMAR Yasası 21 nci maddesi ve “PLANLI ALANLAR TİP İMAR YÖNETMELİĞİ (02.05.1985 tarih ve 18916 sy. RG)” nin 63 ncü madde hükümlerine uygun olarak yapılan “BASİT ONARIM ve TADİLAT” kapsamında olan sıva ve derz tamiri, çatı yalıtımı, kapı-pencere doğramaları değişimi, bahçeye taş döşeme, yıkılan müştemilat enkazını kaldırma, eskimiş elektrik ve su tesisatının elden geçirilmesi gibi basit onarımlar, ne yazık ki sanki YENİ YAPI-İNŞAAT yapıyormuş gibi gerek 3194 sayılı İMAR yasası 32 nci madde hükmü gereği sanki RUHSATSIZ İNŞAAT yapıyormuş gibi aynı yasanın 42 nci maddesi gereği ve gerekse TC. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun bazı ilke kararlarına (06.01.2011 tarih ve 775, 05.11.1999 tarih ve 658 sayılı) dayanılarak cezai işleme tabi tutulmuştur.
Bu konuda, gerekçeleri ile ilgili işlem için tarafımca Çanakkale İdare Mahkemesine başvurulmuştur. 


Yukarıda açıkladığım nedenlerle, Bozcaada Belediyesince cezai işleme tabi tutulmamda, Bozcaada FORUM-U içinde yer almam ve “1/25.000 ölçekli 2025 yılı BOZCAADA ÇEVRE DÜZENİ PLANI”na İTİRAZ etmemin etkisi olduğunu düşünüyorum. 


Benzer bir uygulama, adı bende saklı ŞK-SK rumuzlu başka bir hemşehrimize de uygulanmıştır.
Oysa, benzer şekilde çatı aktarımı veya bahçesine taş kaplama işi yapan BELEDİYE MECLİS üyelerine herhangi bir işlem yapılmamıştır. 


Benzer, şekilde daha önce yapılmış POYRAZ LİMAN mevkiinde ki RUHSAT ve eklerine aykırı olarak YÜZME HAVUZU vs yapan BAĞEVİ, bunun gibi tarım arazisine RUHSATSIZ BAĞ KONDULAR yapanlar, Belediyenin kendi mülkü dahil PVC-Ahşap KAPALI MEKAN yapan sahildeki RESTAURANT ve KAFELER (ki bazıları Belediyece mühürlenmesine rağmen harıl harıl yaz-kış işlemektedir) görmezden gelinmektedir. 


Belediye İmar şefi-Fen Memuru Sn. İlhan AYTEPE’nin “Biz istediğimizi görürüz, istediğimizi görmeyiz” dediği gibi (bu ve benzeri hususlar Bozcaada Belediye Bşk. da 18.07.2013 tarih ve 966 sayılı,31.07.2013 tarih ve 1009 sayı ile kayıtlı dilekçeler ile Bozcaada Kaymakamlığı, KUDEB, Çanakkale Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulundaki diğer dilekçelerde yazılıdır), Bozcaada Belediyesi Bozcaadalı'yı benden-senden gibi bir ayırıma tabi tutarak, yanlı işlemler yapmaktadır. 


O nedenle, yeni yapılacak BAĞEVLERİ ne “pansiyon, otel işletme ruhsatları verilmeyeceği “ konusunda Sn. MUTAY’ın dediklerine İNANMAK istiyorum. Ama, yinede bu uygulama konusunda, yukarıdaki nedenlerle açıkça KUŞKU duymaktayım. 
Kaldı ki, şu an bu PLAN öncesi BAĞEVİ statüsünde yapılmış birçok yapı Bozcaada Belediyesinden RESMİ İŞLETME RUHSATLI olarak işletilmektedir. 

Peki, bu konuda SUÇ işlediğini düşündüğüm Sn. Başkan MUTAY, bu açıklaması ile “Ne Kadar İnadırıcı” olacaktır?
Varın, kararı sizler verin, tabii ona gore oyunuzu da 30 Mart yerel seçimlerinde. 


Sn. BAŞKANIN AÇIKLAMASI : 04- Peki, bir de yeni yasada tarlalara fabrika yapılması gündemde…sorusuna “Burası Türkiye’nin en özel adası. Burada yetişen üzümler ve şaraplar Dünya’nın en önemli yerlerine gönderiliyor. Bozcaada, Avrupa’nın en iyi adası seçiliyor yıllardır. Bunlar tesadüf olabilir mi? Bundan 15 yıl önce şu gördüğünüz meydandan (Ada’nın meydanını göstererek) 20 kamyon üzüm gönderiyorduk her gün feribotla. Şimdi sadece 4-5 kamyon! Lafı uzatmayayım yasada bahsedilen 5 dönümden büyük tarla içine butik şarapçılığın önünü açmak, üzüm, pekmez üretimini arttırmak için 250 m2’lik fabrika öngörülüyor. Mahzen olarak kullanılması, depolama yapılabilmesi için de yine 250 m2’lik bodrum kata izin veriyoruz. Bu mu Bozcaada’yı öldürecek?” diyor.


YAZARIN YORUMU-AÇIKLAMASI : 04- Sn. MUTAY, Planın VII.6.1.3 maddesi hükmüne dayanarak konuşuyor. Ancak, Bozcaada’dan 15 yıl once kamyonla dışarıya ÜZÜM göndermekle , Planın VII.6.1.3 maddesine gore minimum 5.000 m2 lik parsellerde Plan hükmündeki gibi “ŞARAP FABRİKASI, REÇEL FABRİKASI, PEKMEZ FABRİKASI, ZEYTİNYAĞI FABRİKASI, BU TESİSLERE ilişkili DEPOLAMA TESİSLERİ ve ÜZÜM ALIM YERİ vb tesisler” yapmanın “BUTİK Şarapçılığın önünü açmakla ve ÜZÜM, PEKMEZ üretimini arttırmakla” ne ilgisi bulunmaktadır.


Kaldı ki , Sn. MUTAY, entellektüel olma hevesi içinde; ŞARAP FABRİKASI yapmak ile BUTİK ŞARAPÇILIK yapmayı, ÜZÜM üretimi ile PEKMEZ üretimini birbirine karıştırmıştır. 


BUTİK Şarapçılık, Reçel ve Pekmez üretimi “KÜÇÜK Aile İşletmeleri” olarak Plansız Alanlar İmar Yönetmeliğinin 62 ve 63 ncü maddelerinde geçen “TARIMSAL AMAÇLI YAPI” tanımı içinde yapılırsa BUTİK olur. 


Yoksa, Planın VII.6.1.3 maddesindeki hükme gore FABRİKA ve DEPOLAMA TESİSLERİ vs yapılacaksa, bunların yeri Planın VII.2.3 maddesindeki gibi “SANAYİ ALANLARI, DEPOLAMA ALANLARI” olur.


Ben, Sn.MUTAY’ın derdini en iyi anlayanlardanım. 


Sn. MUTAY Başkanımın derdi, sanırım daha önce 1997 yılında onaylı İMAR PLANINA aykırı yapılmış bir yakınının ŞARAP FABRİKASINA, yasal statü kazandırmak içindir. 
Yoksa, Butik Şarapçılık vb küçük aile işletmeleri “BAĞEVİ veya TARIMSAL AMAÇLI YAPI” statüsünde rahatlıkla yapılabilir. Yeter ki, “Bağevi ve Tarımsal Amaçlı Yapılar” için yukarıda belirtilen yürürlükteki mevzuat hükümleri bu PLAN içinde yer alsın ve BAĞEVLERİNDE getirilen bodrum katlarda maksimum 2.40 mt yükseklik sınırı, 3.50-4.00mt ye yükseltilsin. 

BUTİK ŞARAPÇILIK uygulamasına, en uygun örnek GÜLERADA işletmesidir. Ama, Sn. MUTAY, BUTİK Şarap işletmesi özelliği olan GÜLERADA işletmesine yaptığı ÜVEY EVLAT muamelesini, yapılacak yeni BUTİK işletmelere de yapmaması şartıyla.

Belki, Bozcaada’yı ŞARAP FABRİKALARI yapılması öldürmeyecek ama artan VERGİ YÜKÜ ve yapılan PSİKOLOJİK baskılar nedeniyle daralan ve dışa açılmakta zorlanan ŞARAPÇIĞIN dar boğazlar nedeniyle, ÜZÜM ürünü için yeterli PİYASA FİATININ oluşamaması sonucu, EKONOMİK sıkıntılar içine giren BAĞCILIĞIN terk edilmesi Bozcaadayı öldürecektir.


Sn.BAŞKANIN AÇIKLAMASI : 05 -Bu fabrikalar pansiyona çevrilebilir mi? Buralar turistik tesis haline getirilebilir mi? sorusuna “Öyle şey olur mu! Tapulara bununla ilgili şerh düşülüyor. Şerhte buraların turistik tesis olarak kullanılması, devredilmesi ve konut olarak kullanımı yasak. Ha, buna uymayan olursa belediye ne işe yarar, gider mühürleriz. Yok, o da mı çare değil Bakanlık’a gerekli talimatı verir yıkarız. Ben 1965 yılından beri buradayım, imar konusundaki hassasiyetimi burada yaşayan Adalılara bizzat sorabilirsiniz.” diyor.


YAZARIN YORUMU-CEVABI : 05- Sn. MUTAY, bu konuda görünürde Plan hükmü gereği hukuksal olarak doğruyu söylüyor. Planın VII.6.1.3 hükmü gereği, ŞARAP vb fabrikaların, daha sonra PLAN DEĞİŞİKLİĞİ olmadığı sürece TURİSTİK Tesis veya KONUT olarak kullanımı mümkün gözükmüyor.


Ancak, ŞARAP vb üretim amacıyla yapılan fabrikaların, EKONOMİK darboğaz nedeniyle üretimlerinin durması sonucu, bu fabrikalar hiçbir ekonomik gelir getirmeyen yapılar haline dönüşmesi gibi bir risk bulunmaktadır.
Ve sonuçta, bu yapıların; Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yapılacak öneriler doğrultusunda yapılabilecek PLAN DEĞİŞİKLİKLERİ ile her türlü tesise (turistik tesis) ve konut amaçlı kullanıma dönüşmesi olasılığı söz konusudur.Yani, böyle bir tehlike; KÖTÜ NİYETLİ YÖNETİCİLER elinde yönetilecek bir Bozcaada için; şimdi de vardır, bundan sonar da olacaktır.


Sn.BAŞKANIN AÇIKLAMASI : 06-Forumun hazırladığı dilekçede güney sahillerinde kalan kentsel gelişim alanlarındaki yapılaşmanın, ada merkezindeki mevcut yapılaşmanın üç katı kadar olduğunu beyan eden bir kısım var mı yeni yasada? Sorusuna “İmar planına konu olan ve askıya asılan planlarda, güney kısımlardaki imara açılacak alanlar 1997 yılında hazırlanmıştı zaten. Biz yeni bir şey yapmadık. Kaldı ki buralar şu anda o planda imara açılıyor, buralara pansiyonlar yapılıyor, turistik tesis olacak gibi bir durum söz konusu değil. En az 25 yıl önce yine onaylanan ve Ayana Koyu olarak bilinen alan da imara açılmıştı. Bunca yıl oraya tek bir yapıya izin vermedim. O zamanki yasaya göre 450 konut yapılabilecekti oraya. Bunca yıl dayandık. Şimdi oraya da konut yapılsa yine şu anki belediyeden bilecekler…” diyor.


YAZARIN YORUMU-AÇIKLAMASI : 06-Sn. MUTAY, Güney kıyılarının İMARA 1997 yılında açılmış olduğunu söylemekle, bu alanların İMARA açılma sorumluluğunun kendisinde olduğunu peşinen KABUL ETMİŞ olmaktadır.
Çünkü, 1997 yılında onaylan Bozcaada İMAR Planı, Sn. MUTAY zamanında hazırlattırılmış,kendisi ve o dönemdeki Belediye Meclis üyelerince de onaylanmıştır.


Sn.MUTAY, 1980’li yıllarda MEVZİ İMAR PLANI yapılarak KADASTRAL PARSEL olarak parsellenip TAPUYA tescil ettirilen parsellerin, yıllarca YAPILAŞMAYA açılamamasında ki hikmeti kendisinden bilmektedir. Oysa, bu parsellerin yapılaşmaya açılamaması önündeki engel, TABİAT ve KÜLTÜR VARLIKLARI Kanunundan kaynaklanmıştır. 
Çünkü, o alanın sahibi DENKO YAPI KOOPERATİFİ üyeleri; bu alanın bir kısmının 1 nci derece SİT alanı ilan edilmesi sonucu, bu alanda kooperatif YAPI yapamamıştır. Yoksa, bu engel olmasa Sn. MUTAY’ın bu alanda yapılaşmaya izin vermeyeceğini düşünmek, çok iyimser ve hayalperest olanların düşüncesi olacaktır. 

Durum böyle olmasa, 1994 yılında yapılan Belediye Başkanlığı seçimlerinde DYP’den siyasi rakibi olan Sn. Vedat PEŞTE’nin örgütlediği ve SULUBAHÇE mevkiinde yapılan TENEDOS YAPI KOOPERATİFİ, onca yapıyı yoksa Sn. MUTAY’ın zamanında (1995-97 yıllarında) nasıl yapabilmiş olurdu?

Sn. BAŞKANIN AÇIKLAMASI : 07-Bozcaada Forum, neden karşı peki? sorusuna, “Bozcaada Forumu’ndaki arkadaşlara dönem içerisinde konuyla ilgili bilgi verdim. Ayrıca bu imar yasasıyla ilgili kendi başımıza iş yapmadık. Halk Eğitim’de ve Kaymakamlık binasında açık toplantılarla halkı bilgilendirdik. Forum’daki arkadaşlar veya Ada sevdalıları bir şeye elbette karşı olabilirler ama karşı oldukları şey bağ evlerinin artacak olması ise öncelikle kendilerinin kaçar adet bağ evi var bunları açıklasınlar…” diyor.


YAZARIN YORUMU-AÇIKLAMASI : 07- Bu konuda, Sn. MUTAY gerçekten DOĞRULARI söylememektedir.
Çünkü, BOZCAADA FORUM-U, 29.04.2013 tarihinde SAKLI-GİZLİ bir şekilde, ilgili yasa ve yönetmelikler hiçe sayılarak SÖZDE Belediye Başkanlığı İMAR ŞEFLİĞİ odası duvarında sadece PLAN Paftası olarak askıya çıkarılmıştır. 


Bozcaada halkı ilgili Planın askıya çıktığından , Planın 10.05.2013 tarihinde ÇSB Çanakkale İl Müdürlüğünde askıya çıkması ve Planın ilgili müdürlüğün WEB sayfasında ilan edilmesi sonrası haberdar olabilmiştir. 


Benim de, ilgili Planın askıya çıktığından bu şekilde haberim olmuştur. Bunun üzerine, Planın yasa ve yönetmeliklere uygun olarak askıya çıkması, halkın kolayca görebileceği yere asılması ve Plan pafta ve notlarından bir kopya verilmesiyle ilgili Bozcaada Belediyesi İMAR ŞEFLİĞİNE yaptığım bireysel başvurumun ve Sn. MUTAY’a yaptığım başvurunun sonuçsuz kalması sonucu, Bozcaada Belediyesine yazılı başvuru yapmak ve Bozcaada Kaymakamlığını da bilgilendirmek zorunda kaldım.


İlgili Plan notlarına, öncelikle bir CHP Belediye Meclis üyesinden edinebildim. Daha sonrada, Plana tam takım olarak ÇSB Çanakkale İl Müdürlüğü WEB sayfasından ulaşabildim. Ve gerekli talep ve itirazlarımı yapabildim.
Daha sonra, Plana itiraz süresinin bitmesinden çok sonra Sn. MUTAY imzalı yazı ekinde tarafıma iletilen ilgili PLAN hükümlerini bekleseydim, yasal süreyi kaçırmış olacaktım.


Sn. MUTAY, “Plan hakkında Halk Eğitim ve Kaymakamlık binasında halkı bilgilendirdik “diyebiliyor. Nasıl bir duyuru ise, toplantıya 2-3 kişi katılabiliyor. Tabii, bu konuda TOPLANTI KATILIM TUTANAĞI da tutmuş olmaları gerekiyor. Bu toplantılara kimlerin katıldığını açıklasınlar, yayımlasınlar; eğer açıklamalarında samimiyseler. Belki inanırız o zaman kendisine !!!


Yaptırdığı Planda, “saklanacak ve gizlenecek birşeyler “olmasa, bu Plan bu kadar maharetle Bozcaada halkının bilgisinden saklanır mıydı yoksa.


BOZCAADA FORUM-U, Bozcaada’ya gönül vermiş her düşünce ve eğitim düzeyinde ki kişilerin katılımıyla oluşmuştur ve her bireyin farklı düşünme, kendi görüş ve çıkarını ortak payda ve değerler üzerinden açıklama hakkı vardır. Yani, FORUMLAR çok sesliliktir.


Bende bu BOZCAADA FORUM-U’nun bir üyesiyim. Bu Planın bazı hükümlerine katıldığım konular olduğu gibi, karşı olduğum, TALEP ettiğim ve İTİRAZ ettiğim konular olmuştur. 


Bu konuda, gerekli TALEP ve İTİRAZLARIMI gerek ilk Plan için ve gerekse Plan Değişikliği için yaptım gerek BOZCAADA FORUM-U toplantılarında ve gerekse yazılı olarak ilgili resmi mercilere yaptım..


Bozcaada FORUM-U katılımcısı olarak benim şimdilik BAĞ EVİM yok. Ama, olmasını isterdim. 


Türkiye halkı için çıkarılan, Yasa ve Yönetmeliklerin Bozcaada halkına da aynen uygulanmasını isterim. Bir takım, kısıtlamaların-sınırlamaların halkın İKNA edilerek getirilmesinden yanayım. 


Ancak, bu Planda:


*Kişiye özel hükümler bulunmaktadır (Kuzeyde, Gökçeada’ya bakan DARDANOS kıyılarında ki Sörf günü birlik alanında PANSİYON yapabilme hakkı gibi) ,

*Yapıların Doğal Taş yapılması ile yapılmaması ile ilgili haksız hukuksuz %25 gibi bir İNŞAAT YAPILAŞMA ALAN farkı bulunmaktadır.

*GEÇİT-İRTİFAK hakkı olsa dahi, BAĞEVİ ve TARIMSAL AMAÇLI YAPILAR için YAPI yapma hakkı verilmemektedir.(Ki, benzer 1/25.000 ölçekli KIRKLARELİ ve TEKİRDAĞ ili ÇEVRE DÜZENİ Plan hükümlerinde GEÇİT-İRTİFAK hakkı olan yollar İMAR YOLU olarak Kabul edilmektedir. Plansız Alanlar İmar Yönetmeliğinin 62 ve 63 ncü maddelerinde yoldan MAHREÇ-Çıkış alan parsellere YAPI yapma hakkı verilmektedir.)

*Çatılarda; her ne olursa olsun, yani çatılarda çirkin görünümlü- çıkıntılı şekilde olmasa bile, ISITMA amaçlı (SOLAR tip), ELEKTRİK ENERJİ üretme amaçlı (FOTOVOLTİK tip) GÜNEŞ PANELLERİ yerleşimi yasaklanmıştır. (Oysa, Bozcaada Kaymakamlık binası çatısında ELEKTRİK ENERJİ üretme amaçlı FOTOVOLTİK tip GÜNEŞ PANELLERİ mevcuttur ve hiçbir şekilde görüntü kirliliği de yaratmamaktadır.).

*TAŞ Yapı doğramalarının AHŞAP olma şartı bulunmaktadır. (Ahşap görünümlü, PVC vb dayanımlı malzemeden doğramaların yapılamamasını anlamak mümkün değildir.).

*Kuzey Doğu-Doğu ve Güney Doğu-Güney kıyı şeridine yakın yaklaşık 18 metrelik yol öngörülmüştür. (BU yolun ne amaçla planlandığını teknik biri açıklasın lütfen.).

Bu planda yer alan yukarıda ki hükümlerin; teknik, bilimsel ve hukuksal olarak doğru hükümler olmadığını düşünmekteyim. .

Bu konularda ki talep ve itirazlarımı, Planın ilgili maddeleri paralel olarak ilgili dilekçemde Bozcaada Belediye Başkanlığına, ÇSB İl Müdüdrlüğüne gereği için ve Bozcaada Kaymakamlığına da bilgi için tekrar ilettim.

Benim BAĞEVİM olsaydı, bu talep ve itirazları yapmam mümkün olmayacak mıydı?.

Elbette ki, yine olacaktı, yine yapacaktım. Ama, Sn. MUTAY, sanırım bu Plana yapılan itirazlarla, BAĞEVİ sahibi olunmasının arasında herkesin anlamakta güçlük çekeceği bir ilişki kurmuştur.

Sn. MUTAY, Plan ve hükümleri ile ilgili itirazların “bağevi sayısı artışı olacağı” üzerine kurulu olduğunu düşünmekte ve o nedenle de, Plana itiraz eden BOZCAADA FORUM-U üyelerinin kaçar adet BAĞEVİ olduğunu sormaktadır.

Sn. MUTAY, bu soruyu soracağına, Plan ve hükümlerine itirazları olan BOZCAADA FORUM-U üyelerinin kaçar adet BAĞEVİ olduğunu zaten bilmektedir ve bilmek durumundadır da. Çünkü, Bozcaada’da yapılmış olan tüm yapıların kayıtları elinin altındadır.

O nedenle, Sn. MUTAY, böyle ucuz SİYASİ polemikler yapmasın. 


Sn.BAŞKANIN AÇIKLAMASI : 08- Son dönemde Bozcaada üzerine birçok haber yapılıyor. Sonrasında ise haberlerin aslının öyle olmadığı anlaşılıyor. Bunu kimler yapıyor ve neden yapıyorlar? Sorusuna “Kim yapıyor bilmiyorum. Çok da ilgilenmiyorum. Ama Bozcaada’ya crusier gemileri için liman yapılacağı bile yazıldı. Cruiser gemilerinin Temmuz ve Ağustos ayları haricinde, nispeten ölü sezonda Bozcaada turizmini canlandırmak için Bozcaada açıklarına gelmesi, oradan da takribi 150-200 kişilik grubun günübirlik olarak araçla adaya gelmesi bir projeydi. Gerçekleşmedi ama gerçekleşseydi nispeten durgun geçen sezon için hareketlilik sağlayacaktı.


Arıtma tesisiyle ilgili de haber yapıldı. Altı ay sonra arıtma tesisi bitecek, o haberleri yazanlar düzeltme metni yayınlayacaklar mı merak ediyorum. Oğlumla ilgili de çirkin ve asılsız iddialar ortaya atıldı birkaç ay önce. AKP ile birlikte inşaat yapacağını bile yazdılar. İspat edebildiler mi, tabii ki hayır. Bunlar seçimler öncesi planlı bir yıpratma politikası, başka hiçbir şey değil…” diyor.


YAZARIN YORUMU-AÇIKLAMASI : 08-Ropörtaj yapan gazeteci arkadaş, Sn. MUTAY’a tam çanak soru sormuş. Ve Sn. MUTAY’da kendince cevaplamış.


Sn.MUTAY’a sormak gerek,” Cruiser gemileri için liman yapılacağının planlandığı, bunun yatırım programına alındığı, fizibilite-etüd-projelendirme çalışmalarının sürdüğü, doğru mu, yanlış mı?”. 
Cruiser limanı için, Gümrük binası 1/5000-1/1000 İMAR PLANI boşuna mı onaylandı?

Bazı kişiler, Cruiser gemilerinin gelmesine karşı olabilirler.
Bazı kişiler, Bozcaada’nın yazın KALABALIK, kışın ise TENHA olduğundan şikayetçi olabilirler.
Ben, ne Cruiser gemilerin gelişi için yapılan projeden, ne yazın Bozcaada’da ki kalabalıktan, ne de kışın Bozcaada’da ki tenhalıktan şikayetçiyim.


Mesela, bende Bozcaada YEREL YÖNETİMİNİN yani özelde Sn. MUTAY’ın: 


  • “ Bozcaada halkını Çevre Düzeni Planı çalışmalarına katmamasından ve bilgilendirmemesinden, 
  • yıllardır fiziki altyapıyı bitirememesinden (kanalizasyon, bisiklet yolu, bağ yolları), 
  • trafiği organize edememesinden, 
  • oto-park sorununu çözememesinden, 
  • Yüksek Okulu Bozcaada’da tutamamasından, 
  • TEKEL şıra fabrikasının Bozcaadalı bağcılarda kalması için yeterli çaba ve katkıda bulunmamasından (bunda Bağcılar Kooperatifinin ve bağcıların da yanlışı bulunmaktadır), 
  • Adliyenin Bozcaada’dan gidişine karşı Bozcaada halkı tepkisini örgütlemek gibi bir çaba içine girmemesinden, Bozcaada bağcısını organik tarıma geçmesi için hiçbir katkı yapmamasından ve proje üretememesinden, 
  • yıllardır denize akıtılan şehir şebeke suyu sorunu çözememesinden (yılda yaklaşık 8.000-10.000 m3 gibi), arka deniz-kale arkası ile limana ve Poyraz limana yapılan pis su deşarjının önüne geçememesinden, 
  • bağevlerine yapılan ilave kaçak yapıları önleyememesinden, 
  • çöp toplama alanına çöp arıtma ve enerji üretim tesisi yapamamasından, 
  • Bozcaada’nın sembollerinden olan YEL DEĞİRMENLERİNİN yok oluşunu önleyememesinden, 
  • gençler için KAPALI SPOR SALONU yaptıramamasından, 
  • gemi ulaşımını GESTAŞ’a kaptırmasından, 
  • GÖZTEPE’ye çıkan yolu ıslah edip asfaltlayamamasından, 
  • GÖZTEPE’ye GÜN BATIMI seyir terası-kafe-restaurant yapamamasından, 
  • yeni kalenin onarımı ve turizme kazandırılması için kılını kıpırdatmamasından, 
  • Bozcaada kalesini yaz-kış yaşanır bir mekan olması için kurumlar arası koordinasyonu sağlayamamasından, 
  • yazın kurulan tezgahların düzenini sağlayacak bir proje üretememesinden (en azından bu konuda GEYİKLİ belediyesi kadar olamamasından), 
  • RÜZGAR ve GÜNEŞ Enerjisinden ELEKTRİK ÜRETİMİ için yapılabilecek bir proje çalışması içine girmemesinden, 
  • Bozcaada merkezde yıkık-dökük evlerin adaya kazandırılması için projeler üretememesinden….” gibi vb konularda ciddi anlamda şikayetçiyim.


Tabiidir ki, Bozcaada’ya Cruiser gemilerin gelmesi Bozcaada’nın tanıtımına, turizmine ve dolayısıyla ekonomisine azımsanmayacak katkıları olacaktır. 


Bu konuda, yapılan karşı çıkışların, önüne, ancak halka getireceği FAYDA-ZARAR analizi sonuçları aktarılarak ve itiraz edenlerin ikna edilmesi çabası içine girilmesi gibi SOSYAL İLETİŞİM kurularak geçilebilir.  


Sn. MUTAY, hiç yüzü kızarmadan ARITMA Tesisi ile haber yapanlar, 6 ay sonar arıtmanın biteceğini söyleyerek, bu haberleri yapanların o zaman düzeltme metni yayınlamalarını beklemektedir.


Sn. MUTAY, 10 (on) yılda bitirilip devreye alınamayan PİSSU-KANALİZASYON ve ARITMA TESİSİNİN baş sorumlusudur. 
Hiç, önüne çıkarılan engelleri sıralamasın. 20 (yirmi) yıldır Bozcaada Belediye Başkanlığı yapan Sn. MUTAY, Belediye Başkanı olarak kalabilme maharetlerini kullansaydı, bu konuda doğru adreslere gidip danışma yapsa yada danışma hizmeti alsaydı, bu iş bugünlere kalmadan çoktan bitirilmiş olurdu.

Sn. MUTAY, gerçekten Bozcaada için ARITMA Tesisi yeri olarak çok yanlış bir yer seçimi yaptığı ya da yaptırdığı kanısındayım. Hiç, projeyi İLLER BANKASI yaptı falan deyip bunun arkasına sığınmasın. Onun için, ARITMA Tesisi ile ilgili haberler için hiçbir düzeltme bekleme hakkı olduğunu düşünmemekteyim. Çünkü, haberlerde kendisine hiçbir haksızlık yapılmadığını, aksine Sn. MUTAY’a fazlasıyla hoşgörülü davranıldığını düşünenlerdenim.

Ancak, Sn. MUTAY, oğlu ile ilgili haberler konusunda YERDEN GÖĞE HAKLIDIR. Bu haberi yapanların, Sn.MUTAY’a değil belki ama, oğlu Uğur’a gerçekten bir ÖZÜR ve DÜZELTME yayımlaması gerektiğine samimi olarak inanmaktayım. 


Hiçbir siyasi kimliği olmayan kişinin ve yakınlarının, ahlaki ve insani olmayan haber yada yöntemlerle KARALANMASI ve YIPRATMA kampanyası yürütülmesini doğru bulmayanlardanım.


Gerçekten, Sn. MUTAY yukarıda saydığım yapamadıkları yanında, TURİZM ve SPOR da Bozcaada’nın tanınması yönünde yadsınamayacak katkılarda bulunmuştur.


Sn.BAŞKANIN AÇIKLAMASI : 09- İki ay sonra yerel seçimler var ve yeniden adaysınız. Şansınızı nasıl görüyorsunuz? sorusuna, “Burası başka yerlere benzemez. Diğer aday arkadaşlarımızla devamlı görüşürüz, konuşuruz. Bu bir siyasi yarış o kadar. Kazanırız veya kaybederiz, yarış sonrasında her şey eskisi gibi devam eder adada. Bu sene artık son dönemim ve 700’e yakın bir oyla kazanacağımı düşünüyorum.” diyor.


YAZARIN YORUMU-AÇIKLAMASI : 09-Sn.MUTAY, gerçekten birçok konuda SOSYAL İNSAN olarak öne çıkan bir kişiliktir. Dediği gibi, bu yarışı kazanır ya da kaybeder. Ve her şey eskisi gibi olmasa da, Bozcaada’da hayat şüphesiz devam eder.


Artık, bu dönemde Sn. MUTAY olmasın diyenlerdenim. Daha once ki iki dönem de de, SON DÖNEMİM diyordu.
Sn. MUTAY, Bozcaada halkı tarafından incitilmeden kibarca EMEKLİ edilmelidir. 


Sn. MUTAY, bu dönem de seçilirse Bozcaada’ya hiçbir katkısının olamayacağını düşünenlerdenim. Alacağını tahmin ettiği oy ile zaten seçilmesi de mümkün değildir.


Sn. MUTAY’I emekli ettiğimizde, ilk ben TEBRİK etmek ve kendisine YEL DEĞİRMENİ MAKETİ ile birlikte KEKİK ÇİÇEKLERİ arasında 20 yılın anısına 4 hizmet dönemi için 4 adet KIPKIRMIZI KARANFİL’den oluşan ÇİÇEK DEMETİ sunmak isterim, eğer KABUL ederse.


Sn. MUTAY ile, siyasi olarak aynı düşünceleri paylaşmasam da, ona BOZCAADA’ya yapabildiği katkılardan dolayı TEŞEKKÜR ediyorum. 


Sn.BAŞKANIN AÇIKLAMASI :10-Son çıkan yasalarla Bozcaada’da şarap tadımı yapılması, bağ gezisi düzenlenmesi ve bazı festivaller yasaklandı. Seçimi iktidar partisinin adayı kazanırsa burada ne değişir? sorusuna “Beni diğer adaylar bu anlamda çok ilgilendirmiyor. Ama siyaset adamı değil de bir Adalı olarak söyleyecek olursam iki sene içinde Ada bitebilir… Zaten şu anki politikalarında tehdit ve hizmeti geri çekmekle meşguller. İki yıl içerisinde Cezaevi, Adliye, Telekom ve Üniversite Bozcaada’dan bildiğiniz gibi geri alındı. Komik gelecek ama Ada halkının basit bir telefon arızası için imza atmaya feribotla Ezine’ye geçmesi gerekiyor. Adliye’de işi olanın ona keza. Buralarda çalışanlar, aileler ve ziyaretçileriyle birlikte buradan uzaklaştırılan en az 100 aile var. Bu bile buradaki kış turizmine katkıydı.” diyor.


YAZARIN YORUMU-AÇIKLAMASI : 10-Sn. MUTAY’ın “2 sene içinde ada bitebilir” kehaneti doğru çıkabilir. Çünkü Bozcaada halkı, bugüne kadar Sn. MUTAY’ı seçerek kendi ayaklarına kurşun sıktığını görmelidir. Çünkü, Bozcaada’dan bazı hizmetler çekilirken HİÇ SESİ ÇIKMAMIŞTI. Hiç, hükümeti eleştirmemişti. Hiç bu konuda Bozcaada halkını örgütlememişti. Bu konuda, halkla beraber hiçbir gayreti olmamıştı. 


Çünkü, Bozcaada halkı, adadan bazı kamu hizmetleri bir bir giderken TURİZM’den DAHA FAZLA nasıl KAZANIRIM rüyasını görüyordu. MIŞIL MIŞIL rüyasında ne kadar kazandığının hesabını yapıyordu. Ve Sn. MUTAY, Bozcaada halkını bu güzel tatlı uykudan uyandıracak ZİLİ çalmıyordu. Ama, anlaşılıyor ki, şimdi Sn. MUTAY’da zil çaldı. Ama, bu çalan zilin uyanma zili olmadığı aşikar. Çalan, ALARM ZİLİ…


Sn. MUTAY, bu dediklerini 2-3 yıl once söyleyebilseydi, Bozcaada halkını örgütleyebilseydi, BOZCAADA’nın KAHRAMANI olurdu…Onu ben dahil hiç kimse yıkamazdı…Ömür boyu BOZCAADA BELEDİYE BAŞKANI olurdu Sn. MUTAY…Demek ki, sözün bittiği yerdeyiz…


Sn. BAŞKANIN AÇIKLAMASI : 11-Turizm cenneti adada, turizm okulu artık yok mu yani? Sorusuna “Maalesef yok. Belediyeye ait binayı Çanakkale 18 Mart Üniversitesi’ne tahsis etmiştik. Geçtiğimiz yıl birinci sınıflar, bu yıl da tamamı adadan geri çekildi. Ada halkına AKP’lilerin söylediğinden anlaşılacağı üzere iktidarın hizmeti geri çekme politikasının bir ürünü bu. Olası bir seçim galibiyetinde bunları geri getirip “AKP getirdi” diyecekler. Ama adadan bu hizmetleri götüren kim?” diyor.


YAZARIN YORUMU-AÇIKLAMASI : 11-Sn. MUTAY, Bozcaada’dan Çanakkale 18 Mart Üniversitesi (ÇÖMÜ) TURİZM Meslek Yüksek Okulunun geri çekilmesinin AKP’nin işi olduğunu söylüyor. Doğrudur. 


Asıl kabahat AKP’ninde; Sn.MUTAY’ın hiçmi bu işe katkısı yok ?...


1995’li yıllarda ÇÖMÜ de Mühendislik Fakültesi Dekanı olan arkadaşım Profesör Salih Zeki TUTKUN, “sizin başkandan yer istiyoruz bize yer vermiyor, arazi tahsis etmiyor” demişti. Bende, sadece acı acı gülümsemiştim. O, anlamıştı ne demek istediğimi. 


Ve bu okul ancak 2009 yılında Bozcaada’ya gelebilmişti…Ve, geldiği gibi gitti..Ve Sn. MUTAY, bu konuda masum olduğunu söyleme hakkı olanların belkide en sonuncusudur…


Sn.BAŞKANIN AÇIKLAMASI : 12-Peki, bunu neden yaptılar? sorusuna ““Biz yoksak üniversite yok”, “biz yoksak telefon arızası için bile feribotla karşıya geçmek zorundasınız”, “biz yoksak adada kış turizmi bile yok, ekonomi bile yok” demek için. Bunu açıkça dile getiriyorlar zaten. İktidar bir de “hizmet getiriyoruz” diyor. Hizmeti halkın ayağına götüreceksin, bizzat adadan geri alıp anakaraya taşıyarak değil!” diyor.


YAZARIN YORUMU-AÇIKLAMASI : 12-Sn. MUTAY’ın bu son tesbitleri son derece doğru…
Artık, Bozcaada yakın gelecekte YOKLAR adası olmaya devam edecek…Bu iktidar gitmediği sürece…
Onun için, sanırım Sn. MUTAY, “BEN seçilirsem hizmetlerin hepsi geri gelecek diyen…Çevre Düzeni Planının (ÇDP) iptali için Bakanla görüştüm…İptal davasına ÇSB savunma vermeyecek…O zaman ÇDP iptal edilecek…Benim Belediye Meclisi üye adaylarım arasında her görüşten adalı olacak…” diyen AKP adayı arkadaşımızın oylarına göz dikmiş durumda…


Biraz da, ilçe örgütü dağılan MHP oylarına da göz kırpıyor..


Ama, daha once MHP adayı olup ÖN SEÇİMİ kaybeden Sn. Adnan İLTER’in de CHP den OY ÇALMASINI bekliyor.. Benim tesbitim bu…


Sn. MUTAY’ın yüzer-gezer CHP oylarını alması oldukça zor…Hele, CHP; İlçe Teşkilatı ve Başkan adayı ve aday adayı (ları yok-MHP’ye gitti bir arkadaş çünkü) ile hep birlikte Belediye Meclis üyelerini ÖN SEÇİM ile belirlerse…
Gerçi, Sn. MUTAY, yıllardır Bozcaada’da siyasetin nabzını tutuyor…CHP içinde ki TRUVA ATLARINI iyi biliyor…
O nedenle, CHP’den de oy devşirme umudu taşıdığını tahmin edebiliyorum…


Çünkü, kaç dönemdir Bozcaada’da Genel Seçimlerde en yüksek oyu alan CHP, bir türlü BOZCAADA BELEDİYE BAŞKANLIĞINI alamadı…Nedenini araştırmak için, ciddi SOSYOLOJİK ve SİYASİ araştırma yapılması gerekli…
Ama, konumuz Sn.MUTAY ve görünen o ki, kazanmaya oynuyor.. Ancak, seçimi kaybedeceğini anlarsa seçmenlerini hangi tarafa yatırır…


Tabii, AKP adayı Sn. Ali BALCI, seçimi kaybedeceğini anlarsa seçmenlerini hangi taraf yatırır…
Bu iki tarafın, kaybetmeyi anladıklarında seçmenlerini nereye yatırabileceklerini bilen taraf, BOZCAADA BELEDİYE BAŞKANLIĞI seçimini kazanır…


Evet, yukarılarda da bahsettiğim gibi; Sn. MUTAY’I emekli ettiğimizde, ilk ben TEBRİK etmek ve kendisine YEL DEĞİRMENİ MAKETİ ile birlikte KEKİK ÇİÇEKLERİ arasında 20 yılın anısına 4 hizmet dönemi için 4 adet KIPKIRMIZI KARANFİL’den oluşan ÇİÇEK DEMETİ sunmak isterim, eğer KABUL ederse…


Çünkü, canım öyle çekiyor…

Canımın çektiği olur mu, olmaz mı? 
Bekleyip göreceğiz 30 Mart 2014 akşamını…28.01.2014

ETEM EROL
Makina Mühendisi
İş Yöneticisi

28 Ocak 2014 Salı

Tut Keli Perçeminden...

Yerel seçimler yaklaşıyor...
Yaklaştıkça adaylar "döktürüyor"...
Adayların kullandıkları dil içler acısı...

Kelimeler kavramları, kavramlar düşünceleri, düşünceler eylemleri ve davranışları biçimlendirir...

Davranış ve eylemlerin olası iki hata nedeni:
Bir: kelime ve kavramların bilinmemesi nedeniyle hatalı kullanımı.
İki: kelime ve kavramların, zihnin gizlenmek istenen niyetlerini "sehven" açığa çıkarması nedeniyle hatalı kullanımı. Bu durumda "niyet" ile "eylem" tutarlıdır ancak ifade edilen bunlarla tutarlı değildir (yani yalandır).

Bozcaada belediye başkanlığı için yarışan adayların verdikleri mülakatlarda kendilerine soru soranların sorularında hatalı olarak kullandıkları "Bozcaada imar yasası".... nı içeren sorularını...

"Sorunuz yanlış,
Bozcaada'nın imar yasası olmaz, imar planı olur. 
Yasa yapma yetkisi sadece Türkiye Büyük Millet Meclisine aittir. 
Bozcaada Belediyesi sadece Bozcaada'nın imar planını yapma yetkisine sahiptir. 
Bu yetkisini 3194 sayılı İmar Kanunu ve  ilgili yönetmelikler çerçevesinde yerine getirir.
Bu bilgi,  ilköğretim düzeyindeki vatandaşlık bilgisi derslerinde daha öğretilir" biçiminde, 
yanıtlamamaktadırlar...

Aksine,
"Bozcaada İmar Yasası" ile ilgili görüş ve önerilerini sıralamaktadırlar...

Tam "tut keli perçeminden"...







19 Ocak 2014 Pazar

Bozcaada Üzerinde Çirkin Oyunlar

Önce Bir Haber:
Bozcaada ilçe teşkilatının ısrarı üzerine MHP il başkanlığı harekete geçerek CHP li İlter'e Bozcaada Belediye Başkan Adaylığı için teklifte bulunduğu ortaya çıktı.
Adnan İlter'in parti içi çekişmeler nedeniyle aday gösterilmediği yönünde oluşan görüşlerin ada genelinde yaygın şekilde konuşulması, İlter' in ada ile sosyal bağlarını koparmaması ve kamuoyunda isminin seçimi kazanır şeklinde ağır basması nedeniyle İlter'e böyle bir teklif gittiği öğrenildi. Yaklaşık 1 ay önce gerçekleşen teklife ilter'in olumsuz baktığı ancak, daha sonrasında Çanakkale Belediyesinde yaşanan işten çıkarma ve bazı personellerin yerlerinin değiştirilmesi gibi yaşanan olumsuz olaylar nedeniyle teklife sıcak baktığı gelen bilgiler arasında yer aldı. Önümüzdeki günler Bozcaada da gerçekleşecek geniş katılımlı bir toplantı ile çalışmaların ilk fitilinin verileceği kulislerde konuşuluyor. http://www.canakkalehaber.com/index.php/haber/politika/mhpnin-bozcaada-da-adnan-ilter-israri.html

Yukarıdaki haberin birinci cümlesi, evet bir haberdir.

Gerisi yalan...
"Yuh" dedirtecek yalanlar dizisi demek daha doğru...

CHP Bozcaada İlçe Teşkilatının yaptığı eğilim yoklamasında Sayın Adnan İlter 11 oy alarak üç aday arasında üçüncü olmuştur...

Demokratik bir önseçim olması nedeniyle parti içi hiç bir çekişme ve tartışma yaşanmamış, adaylarını parti üyeleri belirlemişlerdir... Ada'da aksi yönde konuşmalar bulunmamaktadır.

Sayın İlter diğer binlerce insan gibi ada ile sosyal ilişkisini sürdürmede özgürdür; ancak hangi kamuoyu yoklamasına göre isminin "seçimi kazanır" şeklinde "ağır bastığı" meçhul...  

Çanakkale Belediyesindeki işten çıkarmaların ve bazı personelin yer değiştirilmesinin ise Bozcaada Belediye başkanlığı seçimleri ile ne tür bir ilişkisinin bulunduğu; CHP aday adayı ile MHP'nin adaylık teklifi arasındaki ilişkisi daha da anlaşılmaz... 

Anlaşılır olan ise...

Ada üzerindeki "temiz olmayan" hesaplar.
Çirkin olduğu kadar da "sığ" ve beceriksizce yapılan manipülasyon çabaları.

Bu hesaplar, neden Çanakkale'nin diğer güzide ilçeleri, örneğin Yenice üzerinde yapılmıyor? Bozcaada Belediyesi Çanakkale Belediyesinin bir alt birimi midir? Devamı mıdır? Çanakkale Belediyesinin uygulamalarının Bozcaada Belediyesi seçimleri ile ne ilgisi bulunmaktadır? Bir partinin aday adayı olup da başka bir partinin adayı olarak seçmen karşısına çıkmanın başka bir belediyenin uygulamaları ile nasıl bir illiyeti vardır?  

Bozcaada'lı seçmenleri Çanakkale'den "idare" etmeye niyetlenen...
Çanakkaleli seçmenler ... kendi kentlerine baksınlar ...
Ada'dan Çanakkale'ye dedikodular ve "gaz"lar gidiyorsa bilsinler ki, adalılar, hele kış günlerinde dedikoduyu da, "gazlı makara-tukara" eğlenmeyi de çok severler...
Adalıların "adalı" kimlikleri, parti kimlik ve tercihlerinden önce gelir. 

Herkes kendi yaşadığı yere bakarsa, her yer bakımlı olur ...
Seçimlerde, Bozcaada'ya bozcaadalılar bakarlar!  









12 Aralık 2013 Perşembe

Bu Seçimde Duymak İstediklerim...

Bozcaadalıların mutluluğu, refahı ve yaşam kalitesinin artması kaynaklarının güvence altınmasına bağlıdır. Bu kaynaklardan yararlanarak, ekonomik ve sosyal fayda oluşturacak değerlerler yaratmak suretiyle Bozcaada yüksek bir refah, mutluluk ve yaşam kalitesi düzeyine ulaştırılabilir.
  
Bozcaada bu parametreler açısından gelişmiş yerlerle rekabette öne geçebilmek için onlara benzeyerek değil, onlardan mümkün olduğunca farklılaşarak ve farklılıklarını öne çıkararak varabilir.

Şöyle örnekleyebiliriz: büyük bir alışveriş merkezinde çocuk oyuncakları satan bir mağazanın karşısına oyuncakçı dükkanı açarak kar edemezsiniz. Ama çocuk giyimi mağazası açarak bu şansa sahip olabilirsiniz. Bozcaada’ya zeytin plantasyonları yaratarak ya da yıldızlı oteller dikerek Altınoluk ya da Antalya ile rekabet edemezsiniz.

Bozcaada ve Bozcaadalının yaşam kalitesini yükseltecek ve her açıdan rekabet avantajını sağlayacak, bu avantajı tanımlı hale getirecek ve en önemlisi sürdürecek bütünsel bir stratejik plan ve ciddi bir faaliyet programına her zamankinden daha çok ihtiyaç bulunmaktadır. Bozcaada’nın kendine has değerlerini yaratma/geliştirme için bilinçli olarak farklı davranmaya başlamaya olduğu gibi…

Bozcaada ve Bozcaadalı olarak ne yapmak istediğimizi ve ne olmak istediğimizi anlamamızı sağlayacak geniş bir bakış açısı olmadan ve daha da önemlisi, hedeflerimize ulaşmayı nasıl tasarladığımızı ve planladığımızı bilmeden işe koyulmak Bozcaada’yı mevcut sorunları da düşünüldüğünde çok ileriye götürmez.

Ev yapan, iş yapan herkes bilir ki bir işin zinciri iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümü o işi yapmakla ilgili her şeyi oluşturmakta – projelendirmek, tasarlamak, malzeme tedarikini yapmak ve üretmek. İkinci bölümü ise sunma ya da satma ile ilgilidir – müşteri çekmek, üretilen ürünü ya da hizmeti sunmak, dağıtımını ya da satışını yapmak.

Bir bütün olarak bakıldığında Bozcaada’yı yönetenlerin bu iş yapma ve yürütme zincirinin ikincisine odaklı olduklarını ve Bozcaada’nın tüm sorunlarının bu odaklanma kaynaklı olduğunu söylemek mümkün.

Örneğin turizm alanında bir turizm stratejik planı, master plan ve eylem planı olmaksızın; altyapı ve kapasite dikkate alınmaksızın, gerçekçi ve ölçmeye dayalı hedef gruplar belirlenmeksizin fuar fuar dolaşılmak suretiyle yapılan bir müşteri bulma ve ulaşma faaliyeti, yaz sezonunda “adaya gelmeyin yerimiz yok’a”; ya da düşük hizmet kalitesiyle büyük bir memnuniyetsizliğe dönüşmektedir.
Diğer örnekler adanın “bitmeyen” kanalizasyon ve imar planıdır.

İş sahiplerinin ve üst düzey yöneticilerin birincil kaygıları olan “doğru işlerin yapılması” ve uygulamada birbirinden oldukça farklı ve uzmanlık isteyen “doğru tasarım ve organizasyon” Bozcaada’da en çok ihtiyaç duyulan yetkinliklerdir.

“Hiçbir plan sadece plan değildir”.

İmar planı sadece bir ada-pafta çizimi değildir.

İnsanların yaşam tarzıdır, geçimidir, kültürüdür, geleceğidir. “Bozcaada ve Bozcaadalılar ne yapmak istiyor, nerede olmak istiyor, nereye varmak istiyor”?  İnsanlara kulak vermeksizin, ihtiyaçlarını ve beklentilerini hatta hayallerini öğrenmeksizin, onlara aldırış etmeksizin, tasarıları onlarla paylaşmaksızın, hatta onlardan kaçırarak varılabilecek yer şu anda bulunulan yerdir. Memnunsanız sorun yok…

Ancak imar planı asıl büyük planın sadece bir ayağı…

Bozcaada’nın ekonomik planı, Bozcaada’nın sosyal planı, Bozcaada’nın eğitim planı, Bozcaada’nın gelecek planı?

Nelere “evet” denildiği kadar nelere “hayır” diyen Bozcaada’nın planı nedir?

Niçin öyledir, nasıl yapılmıştır, ne zaman uygulanacaktır, nerede ne olacaktır, neyle uygulanacaktır ve kim uygulayacaktır?

Seçim öncesinde adaylardan ben bunları duymak istiyorum.

“Caktı-cıktı”, “daydı-dıydı” duymak istemiyorum.


8 Aralık 2013 Pazar

Bozcaada'da Tarih Tekerrürden mi İbarettir?

Bundan tam on (10) yıl önce bir Bozcaada Çalıştayı yapılmıştı…

Yeri, günü, saati, katılımcıları, yöntemi, çıktıları kayıt altında…

Çalıştay çıktıları, Bozcaada’yı yönetenlerle paylaşılmıştı…

Katılımcılardan bazıları halen yönetimde görev almakta…

Aşağıda, on yıl önce yapılan Bozcaada Çalıştayı çıktılarının özetini okuduktan sonra siz karar verin…

Yer:                 Bozcaada  İlçe Halk Eğitim Merkezi
Tarih:             05 Ağustos 2003 Salı, Saat 20.50 – 22.50
Moderatör:     Lütfi H. Ensari
Katılımcılar:  Bozcaada’dan çeşitli kesimleri temsil eden 12 kişi

Çalıştay Yöntemi
Çalışma her iki grubun biribirinden bağımsız olarak iki adımda “10 Yıl Sonra Nasıl Bir Bozcaada Görmek İstiyoruz?” sorusuna cevap arayışı ve buna erişmedeki mevcut durumdan kaynaklanan yardımcı unsurlarla engellerin sıralanması şeklinde yürütüldü.
Çalışmada bireysel fikir üretimi ve grubun uzlaşımı teşvik edildi. İki grup çalışmasında toplam net 120 dakikada 180 uzlaşılmış fikir üretildi. Her iki grup çalışma özetlerini birbirlerine sundu.

Grup 1 Çalışması Özeti
1.       Bozcaada turizminin temiz deniz, kum ve güneşten önce bağcılık, şarapçılık ve arıcılıkla anılmasını istiyorum
2.       Vizyonu olan şeffaf bir yönetim ve denetimle gelişen bir ada olsun istiyorum
3.       Özgün mimarisi, tarihi ve doğal dokusu korunmuş, alanları ve bazı sokakları kültürel faaliyetler için düzenlenmiş, kıyıları temiz, çöpsüz ada istiyorum
4.       Yerli nüfusun ağırlıklı olduğu göç etmemiş ve göç olmamış bir ada istiyorum

Grup 2 Çalışması Özeti
1.       Gençlere istihdam olanağı sağlanarak göçlerin önlendiği bir Bozcaada istiyorum
2.       Alt yapı ve çevre sorunlarını çözmüş bir Bozcaada istiyorum
3.       Eğitim sorununu çözmüş, sosyal ve kültürel projeleri olan bir Bozcaada istiyorum
4.       Trafiği düzenli, ulaşım sorununu halletmiş bir Bozcaada istiyorum
5.       İnsanlar arasındaki saygının var olduğu ve yasaları etkili uygulayan bir yönetime sahip Bozcaada istiyorum
6.       Bağ alanlarının bozulmadan, yerel üzüm çeşitleri korunarak dünya standartlarında kaliteli şaraplara sahip bir Bozcaada istiyorum
7.       Doğal, kültürel ve tarihi varlıklarına sahip çıkmış ciddi bir biçimde korunan bir Bozcaada istiyorum
8.       Ağaçlandırılmış ve yerel alanlarla donatılmış bir Bozcaada istiyorum

Sizce bu on yıl içerisinde “bu olumlu yönde değişti” diyebileceğiniz, değişen ne var?

“Değişen bir şey yok”, derseniz, bunun nedeni nedir?

“Delilik, bir sorunu hep aynı şekilde çözmeye çalışıp hep aynı sonucu alınca buna şaşırmaktır”


Bunu ben demedim, Einstein demiş…

4 Aralık 2013 Çarşamba

Seçimin Gerçek Tarafları


Yerel seçimlerin yaklaşması ile birlikte Bozcaada belediye başkanlığı ve meclisi için kulisler ve çalışmalar başladı.

Her ne kadar seçim partiler arasında gerçekleşecek olsa da aslında gerçek yarış zihniyetler arasında gerçekleşecektir.

İşin ilginç yanı kişi ve gruplar arasındaki zihniyet farklılıkları yanında bireylerin kendi zihniyetlerinde yaşadıkları çatışmaların da bu yarışta asıl belirleyici olacağı gerçeğidir.  

Toplumsal ölçekteki zihniyet kavgası “değişim” ve “statüko” arasında gerçekleşmektedir.

Bozcaada’da mevcut çıkar ilişkileri ve alanları zaman zaman yaşanan “gözden geçirmelere”, “yeni ekleme ve çıkarmalara” rağmen çeyrek yüzyıldır niteliği değişmeden devam etmektedir.

Bu ilişki ağı ve alanında olanların yaşadığı “mutsuzluğa” rağmen ona tutunmaları ve devam ettirme yönünde “parmak kaldırmaları” değişimin doğasında olan belirsizlikten duydukları derin korku ve endişedir.

İşi muhasebeye vurduklarında, “ufak tefek (bazen büyük) açıklarını idare eden” mevcut durumun artısı, “geçimini temin etme”ye yetmesidir.  Ancak “statüko”nun doğasında da değişimin doğasında olduğu gibi derin korku ve endişeler yaratan zorlamalar bulunmaktadır.

“Ufak tefek (bazen büyük) açıklarını idare eden” statüko itaat beklemekte, yeri gelince tehdide başvurmakta, şeffaf olma gibi bir kaygısı bulunmamakta ve en önemlisi yeni ortaya çıkan durumlar ve ihtiyaçlara cevap verememektedir.

İşin daha tehlikeli olan boyutu ise değişimin karşısında dururken “Bozcaada’nın değerlerini ben koruyorum” kalkanını, onları nasıl yok ettiğini “es” geçerek kullanmasıdır. 

El altından “düşman” yaratmasıdır – “üç-beş kişi”, “aynı kişiler”, “istanbullular”,“rantçılar”, “enteller” v.b…

Bozcaada’nın mevcut durumunun nedeni bunlarmış gibi… 

Kararları bunlar verip uygulayıp sürdürürlermiş gibi…

Bu zihniyetin en büyük korkusu ve endişesi, çeyrek yüzyıldır Bozcaada’nın fiziksel, sosyal ve ekonomik altyapısının gelişmesini engellemeleri nedeniyle hesap verecekleri korku ve endişesi değildir.

Bozcaada gelişmek zorundadır. Daha 70-80 yıl öncesinde yaz kış beş bin nüfusu barındıran ve geçindiren Bozcaada’dır. Üstelik bu kadar ünlü değilken ve turizmi yokken…

Bozcaada sadece kendi kaynaklarını ve değerlerini kullanarak eşsiz bir gelişme ve kalkınma potansiyeline sahiptir. Ama Bozcaada, dünyada pek çok örnekleri mevcut olan “kaynakları çok ama gelişmemiş ülke”de olduğu gibi bu kaynakları kendisi için kullanamamakta, gelirini ve gençlerini diğer şehirlere transfer etmektedir. Kestirmeden söylemek gerekirse bunun nedeni kötü yönetim.

Bozcaada’lı çocuklar, Bozcaada’lı gençler boş zamanlarını değerlendirecek tiyatro istiyor, sinema istiyor, futbol dışında da spor alanları istiyor, eğlence yerleri istiyor, ücretsiz internet ulaşımı istiyor, sosyal kulüpler istiyor, meslek kursları istiyor, hobi kursları istiyor, gelecek istiyor…

Bozcaada esnafı sezon dışında da insanlar adada yaşasın, turizm sezonu uzun olsun istiyor; işadamları yatırım yapmanın “deveye hendek atlatmaktan” kolay olmasını istiyor, bağcı üzümü para etsin istiyor, işçi insanca koşullarda yaşasın istiyor, memur iş dışında uğraşlar istiyor, yaşlılar ilgi istiyor…

Bozcaada’lılar ulaşım uygun fiyata olsun istiyor, lağım suları içerisinde oturmasınlar istiyor, patlak borulardan asbestli ve çok pahalı su içmesin istiyor, çevre zarar görmesin istiyor, Bozcaada’nın sahip olduğu yetkilerin kullanılmamasından dolayı Çanakkaledeki kurullarda sürünmesin istiyor, işlerinin hızlı halledilmesini istiyor, kuralların herkes için eşit uygulanmasını – yani adalet istiyor, isimsiz ihbarlar sonucu gelen cezalarla değil işlerinin düzgün yapıldığı ve doğru düzgün yol gösterilerek yapılmasını istiyor, sıkıntıya düştüğünde muhatap bulsun istiyor, kendisine kulak verilmesini ve sorunlarının çözülmesini istiyor, ayırımcılık – kayırımcılık olmasın istiyor, kapalı kapıların arkasında alınan kararları bilmek – yani şeffaflık istiyor …

Tüm bu isteklerin nedeni şimdiye kadar karşılanmamış ve karşılanmıyor olmalarıdır.

Çeyrek yüzyıldır “cek-cak”, “daydı-dıydı” larla taleplerin karşılanmamış olmasıdır.

Karşılanmasına yönelik yaklaşımların ve yapıların oluşturulmasına niyet bile edilmemiş olmasıdır.

Tüm bu istekler Bozcaada’nın korkularından sıyrılıp gelişmesi, potansiyelini kullanması gerektiğini söylüyor.

Nasıl ve ne yönde?


Bu sorunun cevabı, bir sonraki yazının konusu olsun…

18 Kasım 2013 Pazartesi

CHP Bozcaada Belediye Başkanı Adayını Belirledi

Bozcaada CHP ilçe örgütü, 16 Aralık 2013 tarihinde 78 üyenin katılımı ile gerçekleştirdiği eğilim belirleme toplantısında önümüzdeki yerel seçimlerde yarışa gireceği belediye başkanı adayını belirledi.

Toplantıya katılan ve oy kullanan üyelerin % 58 inin oyu ile Bozcaada Belediyesi Başkanlığı adaylığı için öne çıkan isim Dr. Hakan Can Yılmaz oldu.

On yıldır Bozcaada Sağlık Merkezinde hekim ve Sağlık Grup Başkanı olarak görev yapan Dr. Hakan CanYılmaz; güler yüzü, tevazu ve yardımseverliği, en çok da Beşiktaşlılığı ile Bozcaada'lıların yakından tanıdığı ve sevdiği bir isim.

Çanakkale 1973 doğumlu olan Dr. Hakan Can Yılmaz, ortaöğrenimini Çanakkale Anadolu Lisesinde tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesini bitirdi.

Altı yıl ülkemizin en büyük Özel Acil Yardım kuruluşu olan MedLine'de hekimlik ve yöneticilik yaptı.  

On yıldır Bozcaada'da eşi Dr. Burcu Yılmaz ile birlikte çalışan Dr. Hakan Can Yılmaz'ın Bozcaada sevgileri ada'da doğan ve büyüyen Ada ile Duru isimlerinde iki çocukları ile perçinlendi.

Yapıcı, sevecen ve insancıl yaklaşımı, herkesle kolay iletişim kurabilmesi ile Adalıların, ama özellikle de Ada'lı gençlerin sevgi ve desteğini kazanan Dr. Hakan Can Yılmaz'ın Başkanlık yarışında çıtaya yakın isim olacağı ifade ediliyor.

Bozcaada Belediyesi başkanlık yarışında Dr. Hakan Can Yılmaz'a başarılar dileriz.

11 Ekim 2013 Cuma

Kitaplıkta Bulunması Gereken Bir Kitap

Bozcaada toprakları, yapılan analizlere göre en çok bağı ve üzümü beslemeyi sevmekte…

Üzüm insanoğlu tarafından belki de en uzun yıllardır bilinen, yetiştirilen ve sevilerek tüketilen meyvedir.

Kurutulmuşu ve pekmezi yanında yine binlerce yıldır en çok kullanılan muhafaza edilip tüketme yöntemi şaraptır.  

Bu nedenle Bozcaada’da yaşayan ya da gönül bağı olan herkesin kütüphanesinde üzüm ve şarap konusunda kitaplar olmalıdır.

Üzüm, bağcılık ve şarapçılık Bozcaada’nın adından bile çok önde gelen kültürüdür, kaderidir…

Ocak 2013 de Sayın Tankut İlter’in Şarap ile ilgili kitabı ilginç.

Adı, Tıp Şarap Sağlık Yaşam…


Bir derleme niteliğinde olan kitabın ilk bölümü şarap ile ilgili sosyal ve genel konulara ayrılmış:

Şarabın tarihi, şarap kültürü, şarabın sağlık üzerindeki etkileri, şarap ve kalp hastalıkları ile alkollü içkilerin zararları başlıkları; hekimlerin gözüyle, herkesin anlayabileceği, tıp terimlerinden arındırılmış anlaşılır bir dille anlatılmış.

İkinci bölüm teknik ve özel konulara ayrılmış:

Şarabın bileşimi, üretim tekniklerinin şarap fenollerine etkileri, resvaratrol, şarabın etkilerinde biokimyasal mekanizmalar, şarabın antimikrobik etkisi, şarap ve hematolojik sistem, şarabın böbrekler ve tansiyon üzerindeki etkileri, şarap ve kanser, şarap ve beyin, şarap ve migren, şarap ve alerjik hastalıklar, şarap ve ürik asit, şarap – doğal cilt bakımı.

Kitap, adeta bir şarap gözlüğü ile sağlık ansiklopedisi…

Yayın, Gastroenteoroloji Vakfı’na ait.


Bozcaada’lılara ve Bozcaada’ya gönül veren meraklılarına duyurulur… 

3 Ekim 2013 Perşembe

Bunlar, 2003 ve 2008 de Konuşulmuştu...

Sevgili hocamız Prof. Dr. Bilsay Kuruç’ un izniyle, Bozcaada, Turizm, Planlama gibi konularda tartışmaların yaşandığı bugünlere ışık tutması amacıyla iletiyorum.
Akın Baran

                                                                                                                         15 Nisan 2008
BOZCAADA İÇİN BİR SÖYLEŞİ  

                                                                                                                      Bilsay KURUÇ
Beş yıl kadar oluyor. Çay Bahçesi’nde düzenlenen bir toplu söyleşide konuşmuştum. Şimdi, Bozcaada Deneği’nin sevgili yöneticileri, sevgili dostlarım benden bir yazı isteyince düşündüm. En iyisi, o gün söylediklerimi olduğu gibi yazmak olacaktı. Söyleşi turizm, Bozcaada’mız, Adalılar ve bağcılık üzerineydi. Konular eskimemişti. Bakalım söylediklerim eskimiş miydi?
Konuşma 15 Ağustos 2003, Cumartesi günü saat 19.30’da Çay Bahçesinde yapılmış 
Değiştirmeksizin sizlere sunuyorum.
“Turizm zor bir konudur. Zorluğu, hemen her yerde dizginsiz biçimde gelişmesi, bu gelişme içinde doğal dokuyu geri döndürülemeyecek biçimde bozmasından kaynaklanır. MUDANYA’nın zeytinlikleri, AVŞA’nın bağları, MERSİN’in narenciye bahçeleri artık yoktur ve bir daha da olmayacaktır. İSPANYA’dan başlamak üzere, AKDENİZ’de hep böyle olmuştur. Kısacası, turizm önce hastalıklarını getirir. 
Bozarken, yerine hep benzer şeyleri koyar : Her yerde lokanta, kahve, bar, dükkan ve en tuhafı, insan tipi bir örnek hale gelir. Aleladeleşir. Turistik bir yere giderken oranın nasıl olduğunu önceden bilir, hep onları istemeye başlarsınız. Her şey o birörnekliğegöre düzenlenir ve aranır.
İstisnalar, yani başarılı örnekler azdır. Çünkü, değişik bir şey yapmak farklı bir kalite ister.
Çelik GÜLERSOY’unki gibi.
Bozcaada’da son beş on yılın gelişmesine turizm damgasını vuruyor : Turizm adeta bağcılığın zıt kardeşi gibi gelişiyor. Bağcılığın temposu on iki aya yayılır, yavaştır. Turizm üç, üç buçuk aylıktır, hızlıdır. Bağcılık turizmi bozmaz. Turizmin hızı ise bağcılığı bozabilir.
Şüphesiz, turizmin gelişmesini bağcılıktan ayrı düşünemeyiz. Ada’nın gelişmesi, bu ikisinin yan yana, iç içe gelişme şansını yakalarsak parmakla gösterilecek bir şey olacaktır. Yoksa aleladeleşecektir.
Biraz geçmişe bakarsak bugünü daha iyi anlarız, yarını öngörebiliriz. Ada’nın geçmişinde Ada’lılar da, devlet de rol oynamıştır. Üç bin yıla uzanan geçmişten bunları öğreniyoruz. Ada Müftülüğünün, dostumuz Haluk ŞAHİN’in ve diğer araştırmacıların kitapları bunu anlatıyor. Ada’nın uzak geçmişi sanki daha iyi biliniyor. Krallar, prensler, cengaverler, savaşlar ve destanlar. Akhilleus, Tenes ve başkaları ...
Bütün bunların özü şudur : Ada’lılar üç bin yıldır üzüm ve şarap, yani bağcılık yaparlar. Ada’yı Ada yapan budur.
Ada’lılar bağcılıktan kazanıp yaşamışlardır. Ada ekonomisi bu olmuştur. Bu uzun dönem, on yıl öncesine kadar gelir. Altyapı namına bugün var olan birçok şey on yıl öncesine kadar yoktur :
Yollar basit topraktır. Asfalt yol 1980’lerde başlamıştır.
Ulaşım motorla, uzun süre YAKAR kaptanın motoruyla yapılmıştır. Eskiden haftada bir gün İSTANBUL’dan kalkan gemi Ada’ya yakın demir atar ve kıyıya kayıkla çıkılırdı. Sonraları, 1980’lerde, Odunluk iskelesinden, Normandiya Çıkarması’na (1944) katılmış iki çıkarma gemisi sefere girdi. Gemiye otomobilin geri manevrasıyla girilir ve gemi 22 ya da 23 oto alırdı!.
Elektrik yok gibiydi. Su kuyulardan gelirdi, ama rezervler yetersizdi.
Telefon varla yok arasıydı. Posta uzun süreliydi, gazete gecikmeliydi.
Televizyon 1980’lere kadar yoktu. Buzdolabı yerine tel dolap vardı. Fırınlar odun, kömür ateşiyle işlerdi.
En önemlisi, 1990’lara kadar kadastro yoktu.
Bu tabloda turizm hemen hemen yoktu. Ada’ya yabancı uyruklular ÇANAKKALE Valiliğinden izin almaksızın giremezlerdi.
“Yok”ların yanında “Var”lar da vardı : Bir kere, Şehir Kulübü vardı (Bugün bir lokanta).
Zemin topraktı. Orada herkes eşitti. Büyük bağcılar, küçükleri, bağ işçileri ve diğerleri birbirine “Sen” diyerek konuşurlar ve aynı çayları içerlerdi. Ada’da iki kahve vardı. Orada da statüler aynı idi. Herkes birbirine “merhaba” derdi. Kapılar kilitsizdi. Sokaklarda  kanepelerde oturulurdu. Bağcılık eşekle ve pırpırlarla yürütülürdü. AYAZMA’da en çok on kişi denize girerdi. Kış gelince bazı Ada’lılar kumarda acımasızca birbirlerini üterlerdi.
Ada’lılar kimlerdir? O dönem Ada’lısının  nesli tükenmek üzere. Önce tükenenleri analım. Çünkü, uzak tarihin kişiliklerini biliyoruz da, yakın geçmişin insan manzaralarını anmıyoruz.
Önce ALTAN’ı anmalıyım. O sevgili dostumdu. 1971’de bizi Ada’ya çeken ALTAN (GÜRMAN)’dı. YAKAR’ın motoruyla geldik. ALTAN Ada’yı ve SULUBAHÇE’yi sevenlerin, korumaya çalışanların lokomotifiydi, simgesiydi.
Çalışkan, zeki ve yardımsever Hacı SÜLEYMAN’ın Anadol otomobili, Ada’daki iki yada üç otodan biriydi. Ev aramaya ve bulmaya hep onun otosuyla gittik. Hacı bizi 1986’da BEDRİ Albay’a götürdü Albay ilginç bir insandı. Kısa sohbetimizin sonunda “Bu evi sana satayım, gideceğim, kalbim var” dedi. O tarihten beri orada oturuyoruz.
LİGOR şarap degüstatörüydü. Albayın da eski emir eriydi. Çok iri, ama sevimli gövdesi vardı. Minnacık evi, LİGOR’un gövdesinden biraz daha genişti! HAYATİ Beyin (TALAY) ona yardımlarını bir vefakarlık örneği olarak belirtmeliyim. (Bu konuşmayı yaparken dinleyiciler arasında bulunan ve Ada’nın simgelerinden biri olan HAYATİ Bey 2007’de aramızdan ayrıldı.)
VASİL müstesna meyhanesi, rakı adabına göre düzenlenmiş yaşamı ile Ada’nın aristokratı gibiydi. 
KORELİ, Ada’nın ilk lokantasının sahibiydi. Bozcaada deyince, insanlar hemen “KORELİ”  derlerdi. KURTULUŞ ve küçük HÜSEYİN onu yaşatıyorlar.
FRANSIZ MEHMET Ada’nın ilk marangozuydu. FRANSA’da kaldığı için ona öyle denirdi. Çok genç yaşta gitti.
İLHAN Bey (ARAL) Galatasaray Lisesi mezunu idi. Espri anlayışı inceydi. Hassas, incelik sahibi insandı. ÇAYIR yolunda, Ada’lıların DALLAS dedikleri bir çiftlik yaptırmıştı. Kayalıklara gidip, kabuklulara limon sıkıp yiyecektik birlikte. Olmadı.
Tükenen kuşağın sonuncusu, bu yıl kendisini daha çok özlediğim İRFAN Bey (ARAL) nadir bir insandı. Üzümün ve şarabın ustası olduğu kadar dünya politikası ile ilgilenir ve bilirdi. Çok okurdu. Değerlendirmeleri zeka doluydu. Onu yavaş yavaş kaybettik. Tıpkı Ada’da bir dönemin sonunun gelişi gibi.
(2007’de, bu insanlara Ada’nın, denizlerinin, yolculukların simgesi YAKAR Kaptan eklendi. YAKAR Kaptan’ın gidişi, eski dönemin kapanışı demek oluyor.
Devlet Ada’da kaymakamları ve politikalarıyla görünür. Kaymakamlar deyince, 1980 öncesinden Kutlu AKTAŞ, 1980’lerden Caner YILDIZ ve 1990’lardan Yavuz AKKOÇ akla gelir.
Politikalar deyince Ada’nın yolları, kadastrosu ve Tekel alımları akla gelir. Devletin politikaları son on yılda bir büyük paket gibiardı ardına uygulandı, daha önce görülmeyen etkiler yarattı. Eski uzun dönemin sonunu getirdi. Özetle, bağcılığı destekleme niyetiyle başlatılan (yada Ada’lıların öyle sandığı) politikalar, son on yılda hızla turizmi getirdi. Eski dönemin “yok”ları var olurken, “var”ları yok olmaya başladı. GEYİKLİ İskelesi’nin yapımı ile sefere giren araba vapurları ile Ada’nın kadastro’su örtüştü : Ada’nın bağlarından evlerine kadar her şey satılmaya başladı. O güne kadar Ada’yı bilmeyen yeni mülk sahipleri ile birlikte turizm de hızlandı.
Altyapıyı politikalar paketiyle oluşturursanız turizmi tutamazsınız, hızlanır. Her yerde böyle olmuştur. Şimdi zor ve değişik bir şey yapıp yapamayacağımız bir noktaya geldik : Turizmin (ve yeni mülklerin) yarattığı değişmenin sonucu ne olacak? Aleladeleşme mi, yoksa herkesin kazanabileceği bir yeni Ada modeli mi?
Son birkaç yıl bir şikayetler dönemi gibidir : Ada’lının eskisi “Ada artık eski Ada değil” diyor. Ada’lıların kazancı artanı (esnafı, Bayramiç’lisi) daha iyi bir ayar istiyor : Vapurun sıklaşmasını, gelenin gidenin edepli olmasını, ortalığı kirletmemesini istiyor. Gelen turist vapurların seyrekliği ve kuyrukların uzunluğundan hoşnut değil ve esnafın fiyatları yüksek tuttuğunu, hizmetlerin iyi olmadığına söylüyor. Bağcıların derdi apayrı. (Her yıl burada panelde konuşurlardı; bu yıl yoklar.) Üzümün devletçe koruma görmediğini söylüyorlar ki, şikayetlerin en önemlisi de bu. Çünkü, olup bitenler gösteriyor ki, üzümü korumak Ada’yı korumak demektir.
Bağcılığı korumak GÜLERSOY’un SULTANAHMET’i korumasına benzemiyor. Çünkü, üç bin yıldır Ada ekonomisini bağcılık çeviriyor. Eğer bugün turizmin iyisini becerebileceksek, bu, bağcılığı korumayı bilerek olacaktır. Yani, herkesin kazanabileceği bir Ada kimliği ancak bağcılığı koruyarak ortaya çıkabilir 
Ama, işte burada talihsiz bir noktadayız. Çünkü, “aramızdan ayrılanlar”a şimdi TEKEL katılıyor. TEKEL gidiyor. Haberlere göre, 26 Eylülde blok satışla gidiyor.
Biliyorsunuz, TEKEL Türkiye’nin beş yüz büyük finansı içinde sekizinci sıradadır. Ayrıca, AVRUPA’nın en büyük otuz alkollü-alkolsüz içki firması arasındadır. Kasasına günde on bin trilyon TL. para girer. 2001 yılı satış hasılatı 3.1 katrilyon TL.dir. ve bunun 1.9 katrilyonu vergi, fon, vs. şeklinde devlet geliridir. 2001 yılı karı 138 trilyon TL.dir ve TEKEL özelleşirse, bu, devletin kasasından özel kasalara akacaktır.
Yine biliyorsunuz, TEKEL tütünün de en önemli alıcısıdır. Yerli sigaranın (TEKEL’in) pazar payı %40 dır ve iki yabancı firma ise paylarını %30 a çıkarmışlardır. 1999 da beş bin köyde 570 bin ekici ailesi varken, yerli sigaranın pazar payı daraldıkça bu ailelerin sayısı 400 bine düşmüştür. Korkarım, yarın daha da düşecektir 
Bunları şunun için söylüyorum : Hatırlayabilirsiniz, 1970 lerde TEKEL’in motorları gelir, Ada’nın karasakızını alırdı. Karasakız şaraplıktır, konyaklık üzümdür. 1986 da Tuzburnu’nda TEKEL’in fabrikası kuruldu. Fabrika 1990 larda her yıl iki bin tona yakın üzüm alırdı. Bu 150 ila 200 üretici ailesinin gelir güvencesi demektir.
Ancak, on iki yıldır TEKEL’in alımları zayıfladı. 2001’de 700 bin kilodan biraz fazla, 2002 de 670 bin kilo kadar oldu. Kısacası, devlet bağcılığın altyapısı için bir şeyler yapacakmış diye düşünülürken, birdenbire geri çekildiÜreticiyi yalnız bıraktı. (Geçen yıl üzüm bağda kaldı. Bu yıl üzüm 22 kuruştan satıldı. Bağlar köklenebilir!) Çünkü, ülke çapında üst kattan TEKEL’e “üreticiyi bırak, piyasadan çekil!” komutu verildi. Bu acıdır.
Şimdi temel soru şudur : Bağcılık ne olacak? İşler keyfe kalırsa, üç bin yıldır karasakız ve çavuşla yoğrulan Ada ne olacak? Bağcılığı keyfe kalmış bir Bozcaada’da turizm ilginç olur mu? Bağcılığın kaderiyle ilgilenmeyen turizm aleladeliği getirir. Bu AVŞA Ada’sının hazin modelidir. Bağcılığa sahip çıkabilen, TEKEL’in büyük boşluğunu doldurabilen, kaliteli ve işlek bir yeni model arıyoruz.
Ada’lılar, yani bağcılar kendi kaderlerine sahip çıkabilirler mi? Bağcılığı kurtarabilirler mi? Yoksa, üzümler bağda mı kalır? Bağcıların kaderi TEKEL’in ortada bıraktığı tütüncülerin kaderi gibi mi olur? Yoksa, Ada’nın şarap üreticileri mi birleşerek fabrikayı alırlar?
Devlet bağcılığı desteklemekten çekiliyorsa, üretici karşısında özel bir tekeli mi bulacaktır? Tuzburnu’ndaki fabrikayı büyük ihtimalle ucuza alacak olan özel kişi, üreticinin kaderiyle ve Ada’nın bağcılığı ile ilgilenecek midir?
Eski dönem, insanları ve politikalarıyla kapanırken şunu merak etmeliyiz : Yeni Ada’lılar, yani dışarıdan gelen yeni mülk sahipleri kimlerdir? Onların ortak bir Ada’lılığı öncelikle bağcılık üzerinde kurulabilecek midir?
Devlet artık “Nasıl bir Bozcaada istiyoruz?” sorusunu sormuyor. Üreticiyi terk etmesi bu soruyu sormadığını gösteriyor. Soru belki de yeni girişimci olan turizmcilere kalıyor. Bunların yaratıcı ve koruyucu olanlarına. Çünkü, bağcılığa sahip çıkmayı bilen girişimci kendi sorunlarını da daha kolay çözecek bir kapasiteye erişecektir. Ada’nın geçmişi ile geleceği arasındaki köprü belki de bu ince çizgi üzerinde kurulacaktır.
Hepinize saygılar sunuyorum.”
Evet, bundan beş yıl kadar önce Çay Bahçesinde bunları konuşmuşuz. Aradan geçen süre konuştuklarımızı zenginleştirmiş mi, yoksa sözlerimizi geçersiz mi kılmış? Bozcaada’mız, insanları, bağları, rüzgarı, denizi ve mevsimlerine göre hızlanıp yavaşlayan yaşama temposu ile özünü yitirmeksizin kimliğini koruyan, ama kendini güzelleştirmeyi bilen  bir Ada olmaya doğru gidebiliyor mu? Dostlarımız bunları, hep bunları konuşmayı sürdürsünler. Kolay gelsin.

TURİZME İKİ YAKLAŞIM
Müşteri velinimetimizdir
Ne yaparsa makbuldür!
Maliyeti (Ekonomik-Sosyal) yüksek olabilir.
Bozcaada ölçeğinde sonradan telafisi çok zordur.

Turist misafirdir. Hoş gelmiştir, ancak, ayakkabılarını çıkararak girmelidir.

Bilsay KURUÇ
 (Panel konuşması 25 Ağustos 2008 Pazartesi saat 21.00)

Sevgili Bilsay Hoca'nın 2003 de söyledikleri, 2008 de eskimemişti. 
Yıl 2013, 03 Ekiminde de eskimiş değil. 
Bilsay Hoca falcı değil bir bilim adamı...
Sözleri ise, bugün konuşanların kulaklarına göre değil...