20 Aralık 2014 Cumartesi

Konuk Yazar - Dr. Fahriye Çakıroğlu Balta - Anke Teyze ile Bir Anı

 Uzun zamandır Anke teyze hakkında yazmak istedim. Bir türlü kendimi toparlayıp yazamadım. Annemle aynı günlerde, ertesi gün kaybetmem beni çok etkiledi. Bu trajik tesadüfün bir anlamımı vardı acaba bunu da çözemedim aslında. Neyse.  

Pek çok olay ve anı var nereden başlayacağımı bilemiyorum. Şöyle bir düşününce o kadar çok ortak yanımız var ki. Hayvan sevgisi (hayvan demeye dilim varmıyor). Canlı sevgisi diyelim biz ona bizi birbirimize daha çok bağladı beklide;


 Bir cumartesi günü sabah saat 10 civarında Anke teyze beni arıyor. 

Hayırdır İnşallah, dedim. 

Anke teyzeyi tanıyanlar bilir. O herkesi her saat aramaz. Biz de onu her istediğimiz saat aramazdık. Çünkü o belli saatlerde kalkar belli saatler de onun uyku saatidir. Çok zorunda kalmadıkça uyku saatlerinde aramazdık. 

Efendim Anke teyze, dedim. 

Fahriye çabuk gel köpeğim ölüyor, diyor ve iki gözü iki çeşme telefonda ağlıyor. 

Köpeği Tina'yı başka bir köpek ısırmış çok derin bir yara açmış, Tina çok fazla kan kaybetmiş. 

Geleyim Anke teyze geleyim ama ben ne yapabilirim ki, diye sordum. 

Anke teyze beni aramadan evvel Çanakkale deki veterineri aramış. 

Veteriner…. İle uyutup muayene etmek lazım, demiş. 

Sonra Eczacımız Sevgili Öznur u aramış. O ilacın eczanede olmadığını sipariş verirse en erken akşam vapuruyla geleceğini öğrenmiş. Anke teyzede o yüzden beni aramış. 

Sen gel mutlaka gel ben ne yapacağımı bilemiyorum, dedi. 

O günde ben lojmanlarda kalan bütün arkadaşları eve çaya çağırmıştım. Erkenden kalkıp börek yapmış fırına koymuştum. Fırında börek vardı. Hüsniye'yi çağırdım. 

Hüsniye çabuk gel Anke teyze beni çağırdı gitmem lazım böreklere sen bak, dedim ve ben Anke teyzenin yanına gittim. 

(Hüsniye bizim hastane çalışanımız). Anke teyzenin adadaki evin bahçesine geldim. Tina'nın çenesini bağlamış, bahçede yardımcısı Yücel le birlikte ağlayarak beni bekliyorlar. Tina'ya şöyle bir baktım. 

Köpek gergin, bütün vücudu kan içinde bu şekilde bakmam ve muayene etmek mümkün değil. Bize saldırabilir mutlaka uyutmak lazım. Neyle uyutabiliriz nasıl uyutabiliriz diye düşünüyorum. 

Anke teyze ben bir hastaneye gidiyim orda bir şeyler bulabilir miyim bir bakıyım, deyip hastaneye gittim. 

İlaçlara bakarken Birden ........ i gördüm. Ben Aile Hekim Uzmanıyım. Uzmanlık eğitimimin Psikiyatri kısmını Bakırköy Akıl hastanesinde yaparken uyumakta zorlanan hastalara ....... verirdik. 
Birden kafamda şimşekler çaktı. 

Deneyelim bakalım belki Tina’yı da uyutur, diye düşündüm. 

Başkada şansımız da yoktu zaten. Evden hiç kullanmadığım dikiş setini aldım. Geldim Tina'nın yanına Bir ampul .......... yaptım. Tina 2 dakika sonra uyudu. Tina’nın yarasına baktım, derin bir yaraydı. Alelacele diktim Tina uyanmadan. Ama olmadı yara yeri hala kanıyordu. 

Dikişleri söktüm. Bu sefer iç dikiş attım. Sonra dış dikiş attım. Bu süre zarfında Tina hiç uyanmadı. Bir ağrı kesici iğne bir flakon antibiotik yaptım Tina hala uyanmadı. 

Anke teyze bana müsaade misafirler evde bekliyor, deyip ayrıldım oradan. 

Ama içimde bir korku var Tina neden uyanmadı ya hiç uyanmazsa... 

Neyse akşam Anke teyzeyi aradım, hastam nasıl, diye. 

Tina hala uyuyor, dedi. 

Aman Anke teyze Tina ölmesin.... 

Ne ölmesi kalbi atıyor, derin derin nefes alıyor. Bence derin derin uyuyor, dedi. 

Ertesi sabah hastamı vizite gittim. Tina uyanmış bütün vücudunu, kanları temizlemiş cin gibi bakıyor sanki dünkü yaralı o değil. 

Tina derhal iyileşti. Yarası hemen kapandı. Hiç ateşi olmadı enfeksiyon kapmadı yani. 

Evet başarmıştık… Adadaki veterinerlik maceram böyle başlamadı aslında öncesi de var... 

Dr. Fahriye ÇAKIROĞLU BALTA

Hiç yorum yok: