30 Kasım 2010 Salı

Vandallığın Nedenlerinin Çözümlenmesi-2

İlk yazımızda vandalizmin bir kişilik bozukluğu, daha doğrusu benzer antisosyal kişilik bozukluğuna sahip olan bireylerin bir araya gelmesiyle oluşan ortak bir hareket ve akım olduğunu söylemiştik. Çok genel çizgileriyle kişilik gelişiminin kritik dönemlerine değinmiş ve bu dönemlerde yapılacak olan hataların antisosyal kişilik bozukluklarına yol açabileceğine değinmiştik.

Vandalizmin bir diğer yüzü ise salt bireyden kaynaklanmayan, toplumun siyasal, ekonomik, etnik ve kültürel öğelerinden oluşmaktadır.  Kısaca bunları Bozcaada koşullarına gönderme yaparak çözümlemeye çalışalım.

Toplumsal şiddetin bugüne kadar üzerinde en çok üzerinde durulan belirleyeni, ekonomik yoksunluk ve toplumsal huzursuzluğa verilen tepkilerdir.  Ülkemizde yoksulluk üzerinde en çok çalışma yapan Prof. Dr. Oyuz Oyana göre artık toplumsal patlama tehlikesi büyük kentlerde değil küçük yerleşimlerdedir, çünkü küçük yerleşimlerdeki insanların farklılıklarla baş etme imkanları bulunmamaktadır. Bozcaadanın büyük yatırımcı için cazip hale gelmesi, yapılan bağ evlerinin gittikçe ekonomik uçurumu hissettirir görünümlerde olması, yaz sezonunda “varlık ve statü” sembollerinin – lüks arabalar, yatlar, motosikletler, ödenen astronomik faturalar gibi- görece yoksulluğunu adalıların yüzüne vurması ile gittikçe yoksullaşan özellikle küçük bağcıları baş edilmesi zor uçurumlarla karşı karşıya bırakmaktadır.

Landau tarafında ortaya atılan bir varsayıma göre, saldırganlık, toplumsal destek sistemlerinin yetersiz olduğu veya tamamıyla çöktüğü toplumlarda artar.  Bozcaadadaki formal destek sistemlerinin- okul, halk eğitim merkezleri, belediye gibi – görevlerine, yeterlik ve yetersizliklerine geçen yazımızda kısmen değinmiştik.  Yine informal destek sistemlerinden sivil toplum kuruluşlarının – dernek, vakıf, kooperatif gibi- işlevlerini değerlendirecek olursak çok parlak bir tablo ile karşılaşmayız: Futbol ile sınırlarını çizmiş bir spor derneği, elitist anlayışla çalışan ve adalıdan çok ona hizmet eden iki yazlıkçı kültür derneği, farklılıkları arttırmaya yönelik çalışan sektörel bir dernek, görev alanını gübre dağıtımı ile kısıtlamış bir kooperatif ile okulun eğitsel kolu gibi çalışan okul aile birliği derneği. Tüm bunların destek sistemi işlevlerini yerine getirdiklerini söyleme mutluluğunu yaşatmadıkları bir gerçek.

Daha çok sistem üzerinde duran bazı sosyologlar ise, bir sosyal sistem içinde kişilerin gelir, eğitim, etki, iktidar ve mesleki itibar gibi değişik konumlarda tutarsız ve uyumsuz olmaları halinde, daha fazla şiddete başvuracaklarını, sosyal yaşamın sınırlı ve konum farklılıklarının az olduğu toplumların bu yüzden daha istikrarlı kaldıklarını söylemektedirler.

Saldırganlıkla ilgili bir diğer önemli toplumsal bulgu, göreceli olarak şiddetten uzak gençlerin kalabalık içinde veya gençlik çetelerinde saldırgan davranışlar sergileyebilmeleridir. İnsanlar ait oldukları topluluktan farklı görünmekten hoşlanmazlar. Daha da ötesi, insan bir gruba katıldığında bireysel özelliklerinden bir miktar uzaklaşmış ve daha insani özelliklerini yitirmiş bir hale gelip davranışları tanınmaz hale gelebilir. İnsanın kendisinden farklı insanlardan hoşlanmaması ve onlara şüpheyle bakması eğilimi grup şiddetini arttıran önemli bir nedendir. Yazları adalı gençler-dışarlıklı gençler kavgalarının daha sık görülme nedeni bu grup şiddetinin başka yollara kanalize olamamasıdır.

Devam edeceğiz.