Bozcaada Belediye Meclisi üyeleri, Temmuz ayı oturumuna üç çekimser oyla önemli
bir karar aldı. Bozcaada şehir
merkezinde, belediyeye ait toplamı 635,93 m2 olmak üzere 14 parselin satılması…
Bakar mısınız meclisin alığı kararın gerekçelerine:
İlçemizin muhtelif yerlerinde bulunan ve ekli listede belirtilen
Belediye mülkiyetindeki arsa vasıflı taşınmazların yüzölçümü ve imar planı
yapılaşma koşullarına göre derinliklerinin tutmaması sebebi ile Belediyemize
ekonomik bir getirişinin bulunmadığı, bahse konu parsellerin satışının
yapılarak ekonomiye kazandırılmasının elzem teşkil eniği……
Ekonomik bir getirisi bulunmayan yer ekonomiye nasıl
kazandırılır? Satılarak… Hem de elzem
olarak… Peki satın alana nasıl ekonomik
getiri sağlar? Öyle ya, ekonomiye kazandırılmayacak mı? Ne yapacak ve nasıl yapacak da ekonomiye
getiri sağlayacak? Senin ekonomine getiri sağlamıyorsa başkasınınkine nasıl
sağlayacak? Ekonomik getirisi olmayanı bir yeri kim niye satın alır? Aptal mı
bu insanlar? Sendeyken değersiz, satılınca değerli mi olacak? Sendeyken
değerliyse niye satıyorsun?
Belediyeye ait, ekonomik getiri sağlamayan, hatta gider
yaratan sadece bunlar değil ki, yollar var, parklar var, meydanlar var, çöplük
var, mezarlıklar var… onları da satıverelim
gitsin…. Ekonomiye gelir sağlarız…
Niye satıyoruz? Gerekçe arkadan geliyor…
Belediyemizce yapımı planlanan Belediyemize ait 223 ada 1 parseldeki
Kültür Merkezi ile 207 ada 4 parselde planlanan Sosyal Tesis ve Ticaret Merkezi
için gerekli ekonomik kaynağın sağlanmasının gerektiği,…
Meram anlaşıldı.
Bakmayın harita dilli anlatıma: Eski Belediye binasının Kültür Merkezi, uzunca bir süredir çukur olarak duran eski
hamam yerine de Sosyal Tesis ve Ticaret Merkezi yapılması planlanmış ama ekonomik
kaynak yokmuş anlayacağınız.
İlahi, plan yapmış olmak demek hedefe ulaştıracak tüm
faaliyetlerin maliyetleri için kaynağının hazır, tahsisatının yapılmış, hazır
olması demektir. İyi bir bir plan,
kaynağı da kapsar…
Kaynağınız yoksa ayırmadıysanız planı yapmış olmuyorsunuz
zaten. Olsa olsa, niyet etmiş
olursunuz. Bu yerlerdeki faaliyetlerden,
durumun niyetten eyleme geçtiği anlaşılmakta.
Durum tam “ayranı yok içmeye…….” durumu. Kaynak yok ama işe fora
başlanmış. Yıkım yapılmış, temel kazılmış…. Sonra, aaaa kaynak ihtiyacı varmış.
Bak bak bak….
Kervan yolda düzülürmüş… Kestirme çözüm ne? Satalım gitsin…
Ak akçe kara gün, kamu malı bugün içinmiş.
Eh, biraz mahcubiyet yok değil tabi ki. Bu kararın
“elzemliği” konusuna başta kendini sonra bizleri ikna etmek, mazereti
güçlendirmek için gerekçelere devam etmiş ama tam “merdi Kıpti şecaat arz
ederken sirkatin söyler ” durumu oluşmuş bu defa:
…ayrıca bahse konu parsellerin herhangi bir kullanıma tabi olmaması
nedeniyle çevresel etkileri gözetilerek ilçemizin yegane geçim kaynağı olan
turizm sektörüne görsel olarak görüntü kirliliği yarattığı ve çöp alanı olarak
kullanıldığı açıklanmıştır.
1. 1. Kamuya ait her parselin mutlaka kullanıma tabi
olması gerekmiyor. (Bunlar çocuğunuzun
geleceği için rezervdir. Ben anlamam diyor.)
2. 2. Çevresel etki gözetilerek çevre planı yapma
görevi belediyenindir. (Ben bunu yapmadım diyor.)
3. 3. Görüntü ve her türlü kirliliği önlemek belediyenin
asli görevidir. (Ben bunu yapamıyorum diyor.)
4. 4. Çöpleri temizlemek, çöp atma yerleri tespit
etmek ve oradan onları toplamak, atılmaması gereken yerlere atanları denetlemek
ve ceza yazmak Belediyenin asli görevidir. (Ben bunu da beceremiyorum diyor.)
5. 5. İlçemizin yegâne geçim kaynağı turizm değildir. (Çifçiler, işçiler, esnaf, bağcılar,
balıkçılar, şarapçılar, emekliler,
memurlar kalkın Mavriya’ya gidelim…
Ürettiğiniz, tükettiğiniz, sattığınız süt- peynir- yumurta,
domates-biber-patlıcan,
üzüm-pekmez-şarap, balık-kalamar-ahtapot, SGK’nın ödediği üç aylıklar,
tamir ettiğiniz motorlar-lastikler, Devletin ödediği maaşlar, sizin belediyeye
ödediğiniz su parası, emlak vergisi – tüm bunlar gelir ve geçim, velhasıl
“ekonomi” kabul edilmiyor.
Çünkü adanın “yegane” (bir tek demek) gelir kaynağı, Turizm’miş…. Hani Bozcaada bağcılık ve şarapçılık
adasıydı? En lezzetli deniz ürünlerinin adasıydı?
Sizin paranız para değil, turistin parası…. para
anlayacağınız. Varsa yoksa turistin parası…
Her şey turizm ve turist için….
Huzurumuz, ruhumuz, varlığımız…
Kıyılar, deniz, güneş, hava ve su…
Evlerde, su akmasa da olur. Merkez dışının vanası
kapatılabilir, suları kesilebilir… Aman turistler yıkansın, kokmasın. Hani
kolayı bulunsa, turist konaklamayan evlere
çarpı konulup tek tek suları kesilecek…
Sokaklardan adalı geçemesin. Turistler yayılsın ve höykürsün.
“Yerliler” uyumasın. Turistler sabaha kadar “tepinsin ve
böğürsün”…
Hadi bunu “işlettikleriyle”
aynı gemiyle Mayıs ayına gelip Eylül ayına yine işlettikleriyle aynı
gemiye binip giden yaman “işletmeciler” dese, “derler ” dersiniz. İşleri işletmek.
Ama 12 ay Bozcaada’yı yaşanılır kılma söylemiyle yönetime
seçilen, yasal amacı “turistlere” değil
“yerlilere” hizmet olan bir kurumun seçilmiş yöneticileri derse, bu durum biraz
değil birazdan öte, tuhaf kaçmakta. Sezonluk
Turistler Belediyesi….
En “güçlü” gerekçe, en sona saklanmış:
Belediyemizin mülkiyetinde bulunan bahse konu parsellerin Belediyemizin
ekonomik olarak kalkınmasına katkı yaratmak üzcrc.5393 Sayılı Belediye
Kanununun 18/c maddesi uyarınca satışına karar verilmesini…
Demek ki neymiş, Belediyemizin ekonomik olarak kalkınması,
bu parsellerin satılması ile katkı bulacakmış… Satacak yer kalmayınca ne
olacakmış? Daha belli değil.
Kalkınmak için “ekonomi” lazım… Ekonomi için, satmak
lazım. Kıvırmayıp şuna “para” deseniz
olmaz mı, ekonomi başka bir şey, kastettiğiniz şey para…
Kuzum Arap ülkeleri arsa değil, petrol satıyor,
“ekonomileri” iyi ama pek “kalkınık” oldukları söylenemez. Belediyenin
“kalkınması” için sürekliliği olan başka ekonomik kaynaklar da vardı sahi: kira
gelirleri, vergiler ve harçlar, hizmet
bedelleri, cezalar gibi. Acaba “kalkınmaya”
azmetmiş meclis üyelerimiz bu gelir kalemlerindeki tahakkuk ve tahsilat
oranlarını, dört buçuk yılda verilen ruhsat sayılarını da lütfedip paylaşırlar
mı biz “turist olmayan turizm hizmetkârları” ile? Ya da kabul edilmemiş olsa bile, belediye
proje ofisince belediyenin kalkınmasında kullanılacak finansman için Kültür
Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, GMKA, AB vb. kuruluşlara yapılan yazılmış proje,
fon başvuru sayılarını?
Hoca Nasrettin’in hikâyesinde olduğu gibi, Turistlerin
Belediyesi önce arsaları satarak çevreyi görüntü olarak güzelleştirecek. Aynı
zamanda ekonomisi de kalkınmış olacak (bir taşla iki kuş).
Ekonomisi kalkınınca eski köye yeni adet, eski Belediye
binasını Kültür Merkezi yapacak. Kültür
merkezinde adamız turistlerimize yönelik sergiler, konserler, turizm fuarları,
görsel güzelleştirilmiş adamız fotoğraf sergileri açacak. Daha da çok turist gelecek,
ne kadar kültürlü olduğumuzu görecek ve Belediyemiz ekonomisi daha da
kalkınacak (bir taşla üç kuş).
Diğer yandan Sosyal Tesis ve Ticaret Merkezimizde cıngıl
cıngıl Çin malı turistik hediye mağazaları ve Ayvalık tostçuları açılacak. (Anahtar yaptırmak için bile karşıya
gidiyoruz ama olsun, gideriz, Bozcaada için canımız feda.) Turistlerimiz çok
sevinecek, alışveriş yapacak ve belediyemiz ekonomisi düzelerek kalkınacak.
Sosyal tesislerimizde ise maddi durumu daha kötü olan
turistlerimiz daha hesaplı biçimde konaklatılacak, yedirilecek içirilecek,
mutlu edilecek. Onlar mutlu olunca Belediyemiz ekonomisi daha daha da
kalkınacak…
Gülmeyin, peşin parayı gördünüz gülersiniz tabi…
Ayıp yahu…
Sahi, sadece meraktan soruyorum; 204 Ada 11 lParscl-(29.53
m2 imarlı) ve 204 Ada 14 Parscl-(33.49
m2 park alanı), 204/15 birleştirilerek, hatta ortadaki ve yanlarındakiler de alınarak
ve kamulaştırılarak sıkışık bitişik
nizam arasında bir park (çocuk parkı, sanat parkı, bitki parkı) ya da”
manzaralı sosyal tesis” yapılamaz mı?
Sırt sırta olan 254 Ada 4 Parscl-(27.93m2) ve 254 Ada 10 (Parscl-(17.72m2) birlikte
derinlik boyu ne olmaktadır? Kimin ne işine yarar ki? Çöplük gibi halleri var
mıdır halen?
200 Ada 2 parscl-(26.10m2 ) gerçekten kullanım dışı mıdır,
kimse kullanmaz, çöplerini mi döker bazı oteller? Emin misiniz? 202 Ada,l 1 Parsel-46.10 m2
kimin ne işine yarar ki acaba, çöplük olarak mı kullanılmaktadır? Ya da dar sokağın üstündeki 517/7?
232/10 ( Karar metnine göre 31,49m2, TKGM ye göre 107,44 m2 avlulu kagir evin
mülkiyeti belediyenin değil, şahıs malı ama olsun, satışı Belediye yapacak,
satmaya karar vermiş bir kere…
İnsanlar evlerinin/pansiyonlarının, otellerinin önlerini çöplük
gibi kullanmaktaysalar Belediye bunlara bakmaz, ceza kesmez mi? Ya da çöp atma ihtiyaçları varsa bu arsalar
üzerine ihtiyaçlarını karşılamak üzere çöp konteynerleri yerleştirerek yer
altına almaz mı? Hazır kendi arazisi…
İmza atan meclis üyeleri, gidip bu yerleri “yerinde” görmüş müdür?
Kararın en ilginç kısmı ise sonu…
…. satış öncesi 2863 Sayılı Kanunun 13'ncü maddesi gereğince; ilgili
kurum olan Çanakkale Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğünden
gerekli iznin alınmasına. izin talep yazısında herhangi bir uygulama öncesi
ilgili kuruldan izin almak şartıyla satış şartnamesine şerh konulması
gerektiğine dair özel hüküm konulmasına. ilgili Koruma Kurulunca satış iznine
muvafakat edilmemesi durumunda Belediycmizcc satış işleminin yapılarak uygulama
öncesi izin alma şerhinin konulması şartıyla satışlarının yapılmasını, 5393
Sayılı Kanunun 18/c maddesi uyarınca ilgili kararın alınması talep edilmiştir.
Benim anladığım, Koruma Kurulu izin verse de, vermese de, “ben satarım” diyor karar…
Hayrola, bu acele neden?
Bu kararlılıkla üç vakte kalmaz bu satışlar yapılır mı
dersiniz?
Sizi gidi satıcılar siziiiiiiiiiii………