3 Temmuz 2017 Pazartesi

Bozcaada Pavli Çamlığı Ormanı Bir Ormandır

Bozcaada Doğayı Koruma Kültür Sanat Derneği Yönetim Kurulunun Caz Etkinliği ile ilgili görüşü ve Bozcaada Kaymakamlığı, Bozcaada Belediyesi ile Çanakkale Orman Bölge Müdürlüğüne yaptığı başvuru metnidir:


Bir süredir duyuruları yapılan ve internet üzerinden 28-30 Temmuz 2017 tarihleri için bilet satışı yapılmaya başlanan “Bozcaada Pavli Caz Festivali 2017” olarak tasarlanan etkinliğin isminde, ÇAMLIK kelimesi yer almamaktadır.

Pavli Çamlığı Ormanı var olduğundan beri Bozcaada sakinleri ve misafirlerinin yaz-kış her mevsimde; sabah-akşam günün her saatinde;  dinlenme, nefes alma, bazen hüzün bazen de sevinçlerini yaşadığı,  piknik etkinliği ile dostluklarını pekiştirdiği bir mesire yeri olmuştur. Bozcaada’nın ve yaşayanlarının yoksunluğunu çektiği, orman hasretini giderdiği sevilen, evi gibi bilinen bir alanıdır.

İdare tarafından; adada temsilciliği bulunmayan Orman İdaresi adına, doğa/orman-insan ilişkisini kolaylaştırmak, geliştirmek, çamlığın bakımı ve sivilkültür faaliyetlerin yapılması amacıyla işletmeciye kiralanmıştır.

Kullanım alanlarının düzenlenmesi amacıyla iki üç yıldır süren faaliyetler nedeniyle Çamlık adalılar tarafından kullanılamamaktadır.  İşletmeci, caz festivali duyurusu ile faaliyete geçtiğini ilan etmiştir.
Ancak:

Bilindiği gibi, “festival”in asıl anlamı “yerellik” ile ilişkilidir. Ses sanatı ve müzik türü olarak “caz” ne doğduğu yer, ne ifade ettiği ve taşıdığı mesajlar bakımından Bozcaada ve Pavli Çamlığı Ormanı ile ilişkili bulunmamaktadır. Evrensel nitelik taşıması; sanat alanı olarak son derece saygın olması ve sevilmesi Bozcaada Pavli Çamlığı Ormanında kitlesel bir organizasyonla icra edilmesine yeterli gerekçe oluşturmamaktadır. Bozcaada Pavli Çamlığı Ormanında festival ve konser düzenleme ve icra etme hakkı, asıl sahipleri ve mükimleri olan kuşları ve ağustos böceklerinindir.

Bozcaada’nın nadir orman alanı olan Pavli Çamlığı, ada ekosistemi açısından hayati önem taşımaktadır. Biraz da olsa yağmur yağıyor ve kuraklık önleniyorsa, Kaz Dağlarının mıknatıs gibi çektiği, bulutları durduran bu “ormancıklar” sayesindedir.  Adada yer alan diğer “ormancıklar”a göre rakımının daha yüksek olması ile Pavli Çamlığı asıl bu zor görevi üstlenmektedir. Üç gün sürecek müzik sesi ve insan yoğunluğu; kuşunu, yılanını, ağaçkakanını, kertenkelesini, sincabını, kirpisini, faresini böceğini kalıcı olarak kaçıracaktır. Ormanı, orman olmaktan çıkaracaktır. Doğal döngüye geri dönülemez ve onarılamaz biçimde zarar verecektir.  Hiçbir gerçek sanatseverin, caz severin bu sonucu arzu edeceğini düşünmek mümkün değildir. Bozcaada’yı gerçekten sevenlerinin de…

Bozcaada’nın doğal yapısı ve güzelliklerinin sanata ve ticarete dekor edilmesinin “dayanılmaz hafifliği” yirmi yıl önce, ada tarihinin en büyük travmalarından birisini yaşatmıştır.  Ova mevkiindeki, dünyada eşi ve benzeri olmayan çamlık, “sanat uğruna” yanmış kül olmuştur. Bin Oskar Ödülü de alacak değerde bir film olsa da işlenen insanlık ve uygarlık suçudur. İyi niyetle, sanat için…

Türk sinemasının dev ismi Atıf Yılmaz, kuşkusuz adayı çok seviyordu. Adada evi vardı. Adaya katkısı olsun istedi. Eylül Fırtınası filmini adada çekmek istedi. Önlem de almıştı çamlıktaki çekimlerde… Film ekibinin kaldığı oteldeki tüm yangın söndürücü tüpleri ve kovaları ödünç alıp götürmüştü. (Çapraz Tatil Köyü) Bir projektörün yere düşmesi ile bir anda tüm orman alev aldı. Dehşet ve cehennem kelimelerinin karşılığı orman yangınıdır. Kuşların, kirpilerin, sincapların, kertenkelelerin, yılanların çığlıkları ve kaçışması; diri diri kendilerinin ve yavrularının yanışı; ağaçların inlemesi ve çaresizce alevler içinde kıvranması; kozalakların havai fişekler gibi taa bağların içine uçması, alevlerin sinsi bir hastalık gibi tam bitti derken başka bir yerden hortlaması… İtfaiye, kapkara kesilmiş insan ordusu yetmedi… geriye, gerçeküstü cehennem resimlerindeki gibi gövdesi yanmış kapkara ağaç kütükleri kaldı. Sarı siyah kumların üstünde ölüm… Tam yaşam belirtisi yokluğu… Tüm bunlar bir-iki saat içinde olup bitti.  Bu travmayı, bu dehşeti ve utancı yaşamış olan Bozcaada için hiçbir işletmenin, kurumun yangın önlemi güvencesi yeterli,  geçerli ve ikna edici değildir. 

Bozcaada yerli turizm için önemli bir cazibe merkezidir.  Kış nüfusuna göre örgütlenmiş kurumları, turizm sezonunda kapasitelerinin çok üzerinde bir çaba ve gayretle hizmet vermeye çalışmaktadırlar. Resmi kurumlar, STK’lar ve işletmecilerin yıllara dayalı deneyimi ile uzlaştıkları hususlardan birisi; kitlesel organizasyonların turizm sezonunun başında ve sonunda, bu sezonu uzatacak biçimde yapılmalarıdır. Bozcaada Caz Festivali organizasyonu bu uzlaşıyı zedeleyen, kurumlarını zorlayacak, çamlığın etrafında yoğun biçimde bulunan evlerde ikamet edenler için gürültü kirliliği, trafik yoğunluğu, güvenlik ve benzeri etkileri ile huzur ve sükûnunu bozacak niteliktedir.  

Duyurulan ve bilet satışı yapılan organizasyonla ilgili bazı teknik sorularımız ve endişelerimiz bulunmaktadır:

05 Mart 2013 tarihli Mesire Yerleri Yönetmeliği ve Odun Dışı Ürün ve Hizmetler Dairesi Başkanlığınca yayınlanan Mesire Yerleri Uygulama Tebliğinde yer aldığı üzere,

1.       Konser faaliyetleri için yapımına izin verilebilen azami 2000 kişilik Amfi tiyatro (Md. 10/1) gibi bir yapı Çamlık Mesire Yerinde bulunmamaktadır, olmamasına rağmen nasıl konser düzenlenmektedir?

2.       Günübirlik kullanım alanlarındaki kapasite değeri, (grup birimi için -20 kişi- : 800-1.400 m2 kullanma alanı, (Md.5.1) ile satılan bilet adedi arasında nasıl bir ilişki bulunmaktadır?

3.       Aynı yönetmelik ve tebliğ hükümlerinde yer alan enerji hatları, aydınlatma, bulunması zorunlu kullanım alanları, uyarı levhaları (otopark, yol, WC v.b), giriş yolu gibi nitelik ve hususlar yerine getirilmiş, idarece denetimleri yapılmış ve faaliyet için uygun görülmüş müdür?

4.       Yönetmeliğin 10.,Tebliğin  21. Maddesinde düzenlenen Yönetim ve İşletme başlığı altında yer alan (2) İşletmecilik süresince, mesire yerlerindeki faaliyetler, Bakanlığımızın itibarını zedeleyici yada 5326 sayılı Kabahatler Kanununda belirtilen toplum düzenini bozucu, genel ahlaki değerlere ve adaba aykırı olamaz. hükmünün işaret ettiği içeriğe yönelik işetme ve idare ne tür önlemler alınmış/alınacaktır?

5.       Yönetmeliğin ve tebliğin çok açık olan (7) Mesire yerleri girişlerinde ziyaretçilerden giriş ücreti talebinde bulunulamaz. Hükmü ile bilet satışı çelişkili değil midir?

6.       ORMAN YANGINLARININ ÖNLENMESİ VE SÖNDÜRÜLMESİNDE GÖREVLİLERİN GÖRECEKLERİ İŞLER HAKKINDA YÖNETMELİK’te,  (MADDE 31- Mevsimin kurak gitmesi halinde yangın tehlikesinin fazla olduğu zamanlarda veya yangın olup ta henüz söndürülmüş fakat sirayet ihtimalleri tamamen bertaraf edilmemiş olması gibi fevkalade hallerde Orman idaresince gösterilecek lüzum üzerine, mahallin en büyük mülki amiri muayyen bir müddet için ormanlara girilmesini men ve bu sahalardaki orman içi her türlü faaliyetin tatilini emredebilir… ) işaret edilen mevsim koşullarının şu anda mevcut ve bu günlerde Çanakkale’nin Ezine İlçesi Karagömlek Köyü, Kaş, Manavgat, Çeşme-Alaçatı’da orman yangınları sürerken; Kaymakamlık ve İlçe Orman Yangınları ile Mücadele Komisyonu tarafından ne tür önlemler alınması kararlaştırılmıştır?

7.       Hata ve kaza dışında, ülkemizin ne yazık ki sıkça maruz kaldığı; özellikle turistik bölge ve kitlesel etkinlik hedefli hain ve sinsi, insanlık dışı terör saldırıları için açık bir hedef oluşturacak böyle bir etkinlik için yeterli önlemler alınmış mıdır?

Bu sorular ve endişeler içerisinde:

Adında, “kültür” ve “sanat” kelimeleri bulunan bir dernek olarak:

Kültür denilen kavramın, teknoloji ve sanatı yorumlama biçimi olduğunu; ilgililik, yerindelik ve uygunluk ile uyum içinde bulunmayan yorumlama biçimlerinin “kültürsüzlük” olduğunu,

Adında, “Doğayı Koruma” kelimeleri bulunan bir dernek olarak:

Pavli Çamlığı Ormanının yukarıda arz edilen gerekçeler nedeniyle şimdi ve gelecekte, KESİNLİKLE konser v.b. kitlesel etkinliklerinde kullanılmaması gerektiğine inanıyoruz.


Bozcaada Doğayı Koruma Kültür ve Sanat Derneği olarak, Pavli Çamlığı Mesire Yerinde düzenlenecek bu ve buna benzer; “ormanımızın amaç dışı kullanımı ve sonuçları” ile ilgili idari ve yargı olmak üzere tüm hukuksal yollara başvuracağımızın ve takipçisi olacağımızın bilinmesini isteriz.

13 Ağustos 2016 Cumartesi

Şeytan Ayrıntıda Gizlidir - Bozcaada Kentsel Tasarım Rehberi Üzerine -1

Bozcaada Belediye Başkanlığı web sitesinde, Bozcaada Kentsel Tasarım Rehberi  Taslağının ilk 45 sayfası resim formatında bir iki ay önce yayınlanmıştı. 

Yine aynı sitede, 02 Ağustos 2016 günü yapılan duyuru şöyleydi:  Bozcaada Belediye Başkanlığının tarafından 03.08.2016 Çarşamba Günü Saat:10.30’da Halk Eğitim Merkezi Salonunda  Bozcaada Kentsel Tasarım Rehberi  hakkında halkı bilgilendirme toplantısı yapılacaktır.

1. Taslak da olsa bir belgenin ya tamamı yayınlanır, ya da hiç yayınlanmaz; bilgilendirmede tamamı sunulur. 

2. Bozcaada nüfusunu ve kamuoyunu yakından ilgilendiren bir belgenin sunumu ile ilgili duyuru bir gün önceden yapılmaz, mümkün olduğunca (en az bir ay) önceden yapılır.

3. (Edindiğim bu bilgi yanlışsa peşinen özürlerimi sunarım) İşaret edilen bilgilendirme toplantısı, taslağı hazırlayan ekip adaya gelemediği için amacına uygun olarak gerçekleştirilememiştir. Dolayısıyla “yok” hükmündedir.

Bozcaada Kentsel Tasarım Rehberi Taslağının tamamını ama özellikle de Kaynakça bölümünü inceleme şansımız olmadı. 

Yayınlanan bölümde ise çok ciddi biçimde tartışılması ve gözden geçirilmesi gereken hususlar var.

Plan nedir? Sorusuyla başlamakta yarar var.

Plan gerçekte nedir?

Çok özetle plan, NİHAİ BİR AMACA (moda ismiyle vizyona) ulaşmak için;

Kim yapacak,

Ne yapacak,

Niçin yapacak,

Nasıl yapacak,

Neyle yapacak,

Nerede yapacak,

Ne zaman yapacak,  sorularının ayrıntılı biçimde cevaplanmasından başka bir şey değildir.

Plan, ancak bir NİHAİ HEDEF (vizyon) varsa yapılır. Hedefsiz plan yapmak, kumda çomak oynamaktır.

Planlar, kimi ilgilendirirse ilgilendirsin (bireyler, farklı kurumlar), bir hiyerarşiye, bir sıraya  tabidirler.

NİHAİ HEDEF (vizyon) belirledikten sonra makro plan, ya da stratejik plan yapılır. Bu planlar, minimum 15-20 yıllık olurlar. Ciddi planlamalar, 100 yıllık bile olabilirler (son gelişmelerde bazı ülkelerin planlarında gördüğümüz üzre…).  İmar planlamasında bu tür planlara leke planlaması da denir. Büyük ölçeklidirler 1/100 000 lik gibi.

Onların bir alt kademe planları eylem/ taktik planlardır. Yukarıda sıralanan sorulara uzun vadeli ancak daha somut cevapları içerirler.

Alt düzeydeki planlar ise icraat planlarıdır. İmar planlarında bunlar ayrıntıları içerirler.  1/1000 ya da 1/500 gibi… Bunlar en somut icraat planlarıdır.

Planlar arasında sıkı bir hiyerarşik bağ ve süreç ilişkisi vardır. Öncelikle nihai hedef konmadan, makro plan olmadan, bir altını, en altını hazırlayamazsınız.  Hazırlarsanız da işe yaramaz.

Buğdayı dikmeden, ekmeği pişiremezsiniz.

Peki, Kentsel Tasarım Rehberi nedir?

Cevabına, taslaktan bakalım:

Kentsel Tasarım Rehberi: Kent kimliğinin gelişimini ve sürdürülebilirliğini sağlamak için mekânsal planlamaya esas uygulamaların kentin vizyonu ve imajı ile uyumlu olmasını sağlamayı hedefleyen, mekânsal tasarımda, malzemede yönlendirici ilkeleri belirleyen ve yöneten yazılı belgelerdir….

 Tanım doğru ve güzel… Hazırlanmış olan imar planlarındaki hükümlerin uygulanmasında, plan hazırlanırken cevabı verilmiş olan “nasıl” sorusunun unutulmamasını sağlamaya yönelik bir hatırlatıcı “destek-pusula” belge.

Peki, taslaktaki Genel Hükümlere geçelim ve ilk “vahim” notu düşelim:

2.            Ada vizyonunun temel öğelerini Ada'nın özgün değerleri ve Adalı olma bilinci oluşturmalıdır.

Kentsel tasarım rehberini hazırlayan teknik ekip, ada vizyonunun nasıl olması gerektiği konusunda adalılara önerilerde bulunmaktadır, “akıl vermektedir”.

Halbuki yapması gereken iş, adanın-adalının oluşturduğu vizyon doğrultusunda planlama yapmaktır.
Adanın bu vizyonu mevcuttur.

Bozcaada Belediye Meclisinin 2014 yılı temmuz ayında yapmış olduğu Paydaş Analizi sonucu belirlediği paydaşların katılımı ile 8 grubun çalıştığı Çalıştayda; Bozcaada’nın vizyonu belirlenmiştir. Tüm kesimlerin katılımı ile Bozcaadalılar, ileride kendilerini ve adayı nerede ve nasıl görmek istediklerini belirlemişlerdir.

Bu vizyondan yola çıkarak, kurum olarak Bozcaada Belediyesi, 2015 yılı Aralık ayında tüm meclis üyelerinin katılımıyla kurumun vizyonunu belirlemiş ve bu vizyon doğrultusunda kurumsal stratejik planını hazırlamıştır.

Kentsel Tasarım Rehberini hazırlayan ekip ya bu vizyondan haberdar değildir, ya da bu vizyonu “uygun” bulmamıştır. Her iki durum da son derece vahimdir.  Birincisi belediyenin, ikincisi hazırlayan ekibin etiği ve tekniğini tartışma konusu yapar.     

Yine genel hükümlerden:

3. Planlama yaklaşımında temel hedef Bozcaada'da kentlilik kültürünün değil, Adalılık kültürünün korunması ve geliştirilmesi olmalıdır.

Bu ekip gerçekten şaka yapıyor olmalıdır.

Adalılık; bir coğrafi bölge, coğrafi özellik ile ilgiliyken kentlilik bir ekonomik ve sosyal yaşam örüntüsünü ifade eder. İkisi birbirini dışlaması zorunlu ya da bağdaşamaz özellikler değildir.

Birbirine üstün ya da birini tercih edilmesi gereken özellikler de değildir.

Gavurcalarını geçirmeden derdimi anlatayım:

Latince ve bu aileden olan tüm dillerde, “kale” aynı zamanda “kent” demektir.

Kent, kalelerde ve etrafında oluşmuştur.

Burjuvazi dediğimiz kentli, burg dediğimiz kalelerin içinde ve civarında yaşayan; toprağa dayalı ekonomi dışında demircilik, marangozluk, taş işçiliği, mühendislik, silahtarlık, dericilik, terzilik, hancılık, muhasebecilik, makine ustalığı, tefecilik v.b  zanaat ve sanatlarla uğraşanlardır.  Kalelerin olduğu yerlerde bunlar zorunlu olarak ortaya çıkmış “kentlilerdir”.

Bozcaada, kalesi var olduğundan beri “kentlidir”.  Ve üstelik adadır... Çok nadir bulunan birliktelik. Bunu vurgulamak gerekirken, aksine,bir kanadını "kır gitsin"...

Ekonomisinin dayandığı temel tarımsal faaliyet olan bağcılığın ürününü mamule dönüştürmesi bile “sanayi ve fabrika”dır: şarap fabrikası…

Bozcaada’nın en eski insan fotoğraflarına bakın: kentlimidirler, köylümüdürler ?

Bozcaada’nın karşı yaka köylerinden göç aldığı doğrudur.

İstanbul da köylerden göç almıştır.

Ne diyeceğiz şimdi, Planlama yaklaşımında temel hedef İstanbulda'da kentlilik kültürünün değil, Boğazlılık  kültürünün korunması ve geliştirilmesi olmalıdır. Mı demeliyiz bu mantığa göre?

Yine genel hükümlerden:

9 Ada'nın geçmişten gelen kültürel farklılıklarının ve Cumhuriyet ve Alaybey mahallelerinde mimariye yansıyan izlerinin sahip olduğu zenginliğin korunması Ada kimliği yönünden önem taşımaktadır.

Adanın geçmişten gelen kültürel farklılıkları nelerdir? Hani Adalılık kültürüydü korunmalıydı ve geliştirilmeliydi? Yoksa birkaç tane mi adalılık kültürü var? Farktan kastedilen “istanbullulaaa” mı, “bayramıçlılaaa” mı, nedir?

Cumhuriyet ve Alaybey mahallelerinde mimari ve kentsel tasarım farklıdır evet. Ama geçmişe gideceksek sormamız gerekmez mi?

Peki Cumhuriyet mahallesinde çıkan yangın sonucu tüm evlerin yangında gitmesi öncesinde Cumhuriyet mahallesi nasıldı? Alaybey’den yine farklımıydı?  Sokakları yine cetvelle mi çizilmişti?

İstanbulda koca mahalleler kentsel dönüşüm nedeniyle yıkılıyor, yandakilerden farkları yok mu yeni yapılaşmaların? Bu farklılığı salt “kültürel farklılıklara” bağlamak ne kadar doğru? Eskisini ne kadar biliyoruz?

Bozcaada Kentsel Tasarım Rehberi taslağının girişi olan genel hükümler’de ilk bakışta ürperten yukarıdaki maddeler dışında, yine çok ciddi biçimde tartışılması gereken maddeler – bakış açıları bulunmaktadır.

Taslağı hazırlayanların, genel hüküm maddelerinden anlaşıldığı kadarıyla “allerji” duyduğu “bölgeleme” yöntemi, bir başka yazının konusu olsun.

  

10 Haziran 2016 Cuma

Neyi çağırırsanız, o gelir…


Altı üstü, ufacık ada…
İşyerleri ve konutlar, iç içe, dip dibe…
Mühim olan içindekiler.

Adada farklı kesimler var.
Kesim’den kasıt;  meşguliyetleri farklı,  beklentileri farklı, istekleri farklı, çıkarları farklı ve dolayısıyla, davranışları farklı insan kümeleri...
Hiçbir kesim, diğerinden/diğerlerinden; daha önemli ya da daha az önemli; daha aşağıda ya da daha üstün değildir. Her kesim önemlidir. 
Daha da ötesi, her birey ve canlı çok önemli ve feda edilemezdir.

“Yaz geldi, üç kuruş para kazanacağız”…
Haklılar.
“Genciz, eğleneceğiz”…
Haklılar.
“Sabah erken kalkıp işe gideceğiz”…
Haklılar.
“Hastam var. Şu üç günlük dünyada huzur istiyoruz”…
Haklılar.

Hatta bazı kesimlerin “içinde de kesimler” var:
“Tatile geldik. Kafa dinlemek istiyoruz”…
Haklılar.
 “Tatile geldik. Sabaha kadar eğlenmek istiyoruz”…
Haklılar.
“Misafirlere sabah kahvaltı hazırlamak için erken yatmam lazım ama akşam yatmak, sabah kalkmak bilmiyorlar. Gemiye yetişeceğiz diye de erkenden kahvaltı istiyorlar”…

İşin içinden Nasrettin Hoca gibi, “sen de haklısın, sen de haklısın” diyerek sıyrılmak, sadece masallarda mümkün.

“Kazancımız bu. Aç mı kalalım”?
Diye duygu sömürüsü ile baskın çıkmak, bencilce kurnazlıktır.

“Kimse gelmesin. Dünyamızdan mı bezelim”?
Diye duygu sömürüsü ile baskın çıkmak, o da bencilce kurnazlıktır.

Baskın çıkmakla, “üstünlük sağlamakla” kalıcı ve her kesimin isteklerini karşılamak mümkün değil.
Kavga çıkar …. Ve çıkacak.

Herkesin haklı olduğu bir kavganın kazananı olmaz.
Çatışmayı çözmenin tek yolu uzlaşmaktır.
Yüzde yüz haklılık ve hak’tan diğerlerini de tatmin edecek fedakarlıkta bulunmaktır.

Kendine bir de diğer kesimdekinin gözüyle bakıp “haklısınız, ama ne yapalım…..” diye bencilce kurnazlığına argüman üretmekten vazgeçmeden uzlaşı mümkün değil.

Bozcaada Belediyesi  Encümeni, 26.05.2016 tarih ve madde 29 ile;  
“15 Nisan – 15 Kasım tarihleri arası işyerleri kapanış saatlerinin 03.00 olmasına, “gece saat 24.00 dan sonra faaliyetlerine devam edecek iş yerlerimizin çevreyi rahatsız etmeyecek şekilde müzik seslerini kısarak hizmet vermelerine”… karar vermiştir.

Bozcaada Belediye Encümeni üyelerine birkaç soru:

Kapanma saati olarak 03.00 neye göre tespit edilmiştir? Hangi kesimlere danışılmıştır?

Örneğin, açılış saati olarak 06.00 da işletmesini (tespit edilen açılış saati) açmak durumunda olan ve konutu 03.00 da kapanan bir işletmenin yanında olan talihsiz işletmeci, 03.00 da uyuyup, 05.30 kalkıp mı işletmesini açacak?

Öğle sıcağı basmadan bağına bahçesine gidip işini bitirmek zorunda olan bağcı 03.00 da bitişiğindeki işletme kapandıktan sonra uyuyacak ve  saat kaçta işine gidecek?

Sabah 08.30 da mesaide olmak zorunda olan memur,  03.00 de karşısındaki gürültü bitince kaçta yatmalı ki dinlenmiş olarak mesaiye başlayabilsin?

Bunlara danışılmış mıdır? Hastası ve yaşlısı olanları sormadık zaten.

Bozcaada Belediye Encümeni, şu “çevreyi rahatsız etmeyecek şekilde” nin şeklini de bir tarif etseydi…

O şekil, ne şekil?

Kısma, ne kadar kısma?

İşletme sahibi saat 24.00 de işletmeden dışarıya fırlayıp, çevrede bir tur atıp “etrafta bir rahatsızlık var mı acaba”? diye kolaçan edip müziği bir tık mı, iki tık mı kısacağına karar verecek?

Bu turlarını hangi zaman aralıkları ile tekrarlayacak?

Rahatsızlığın-varsa şiddet derecesini neye göre belirleyecek?

Rahatsızlık derecesi ile müziğin volümünü nasıl eşleştirerek dengeleyecek? Yoksa karakol mu dengeleyecek?

İşletmelerin kapanma saatleri denetimi ve çevrede rahatsızlık-müzik sesi kısıklığı denetimi için kaç zabıta gece mesaisi ile görevlendirilecek?  

Müzik çalacak işletmelerin (varsa, ki yönetmeliğe göre olmalı), desibel ölçüm aletlerinin kalibrasyonunu kim denetleyecek?

Çevre Kanunu ve özellikle bu kararı ile ilgili, Gürültü Kontrol Yönetmeliği Bozcaada Belediyesinin hukuk  külliyatında mevcut mudur?

Bozcaada Belediyesi sadece işletme ve işletmecilerin belediyesimidir?

İşletme sahibi olmayan emekli bir vatandaş olarak, benim de bir belediyem olsun isterim.

Sabaha kadar eğlenmeye gelmeyenlere bile “hadi bak, adada sabaha kadar eğlence var eğlensenize” diyenler kuşkusuz adalılar ve ev sahibidirler. Ama tek sahibi değildirler. Evde başkaları da var.

Yıllar önce ne güzel özetlemişti Bilsay Hocam: Misafir gittiği eve ayakkabı ile girilmiyorsa kendisininkilerini de kapı önünde çıkarmalıdır…

Neyi sunarsanız, o tüketilir…

Neyi çağırırsanız, o gelir…


Bela dışında. O çağırmadan da gelir.