2 Ekim 2010 Cumartesi

Stadtluft macht frei!

Bozcaada 40-50 yıl önceden beri karşı kıyıdan görece yoksul köy nüfüsü için önemli bir çekim merkezi olmuştur. Yüksek beceriler gerektirmeyen bağ işçiliğinin bir istihdam fırsatı sunması, rum nufustan boşalan ev-emlak ve arazilerinin kolay elde edilebiliyor olması, lise düzeyinde eğitim verilebiliyor olması, sağlık hizmetlerinin sunuluyor olması, fazla sermaye ve beceri gerektirmeyen esnaflık ve ticaret olanaklarının turizm sektörünün birden parlaması ile artması gibi "kentsel" türde etmenler göçte çekimi oluşturmuşlardır. Kırsal topllumun az ve genellikle aşağıya doğru olan akışkanlığı, kırsal toplulukların birey üzerindeki zorlayıcı ağır baskısı, eğitim ve sağlık hizmetlerine ulaşımın güçlükleri ise itici etmenleri oluşturmuştur.

Kırsal topluluklar dışında Bozcaada bir de belki de bir paradoks olarak büyük kentlerden de eser miktarda göç almıştır. Kırsal göçe oranla sayıca daha az ancak sahip olunan nitelikler bakımından sosyolojisinde sayısına göre daha yüksek etkiye sahip olan "kentli" göçü de almıştır.

Bu kesimi üçe ayırmak mümkündür.  İlki, büyük kent yaşamından kaçan, bir kısmı entellektüel ve sanatsal uğraşılarını devam ettiren ancak adada ekonomik bir faaliyette bulunmayan ve "daimi mükim" olma yerine kışı ada dışında geçiren kentliler.

İkinci grup, eğitim, sosyal konum gibi birtakım yüksek becerileri ve niteliklerine rağmen büyük kentlerde uyum sorunu yaşayan "tutunamayan"ların ve adada ekonomik faaliyetlerde bulunanların oluşturduğu kentli gruptur. Üçüncü ve en küçük grup ise "büyük" emlak ve arazi "kapatan" özellikle adada emlak rantına yönelik faaliyetlerde bulunan gruptur.

Bozcaadayı tüm bu gruplar için cazip kılan şeyler aynı zamanda onu anarşik ve zor yönetilir hale getirmektedir. Bir yandan medyanın ve onun tarafından pompalanan "dışarının" ilgisi, yapılan yatırımlarla, sahip olunan becerilerle ve sunulan hizmetlerle orantılı olmayan yüksek kazançlarla ödüllendirilirken diğer taraftan  bireyi ve grupları denetleyecek ve dengeleyecek baskı toplulukların olmaması ahlaki ve ve sosyal kargaşalara yol açmaktadır.

Birkaç yıldır Bozcaadalılar, adada yıllar önce pek şahit olunmayan hırsızlık, kavga, yaralama, fuhuş, uyuşturucu, eşkiyalık gibi kanunsuzlukların nasıl oluyor da ortaya çıktığına hayret ediyorlar.

Kolay bir açıklama ile tüm bunların "dışarlıklılar" tarafından yapıldığını söylüyorlar. Ama baktığımızda bunu açıklamayı yapanlar genelde "dünün dışarlıklıları", "yörükleri" ya da "tutunamayanları"dir. Yani adaya 40-50 yıldan bu yana adaya yerleşmiş ve artık kendini "adalı" olarak tanımlayanlar ve algılayanlardır. Yukarıda saydığımız kanunsuzluklara karışanlar arasında da bunların ikinci ya da üçüncü nesillerinin sayısının hayli yüksek olduğunu söylemek abartılı olmayacaktır.

Drucker insanoğlunun kentleşme serüvenini anlatırken "Kentte çok parlak bir -yüksek kültür- vardı. Ama bu, pis kokan bir bataklığın üzerindeki kağıt helva inceliğinde bir tabakaydı", demektedir.  Bozcaadada bu bataklığın pis kokuları zaman zaman herkesi rahatsız edecek düzeye gelmekte ancak görmezlikten gelinmekte ve "bu koku dışarıdan geliyor" denilmektedir.

Drucker de diğer tüm toplumbilimciler gibi çözümün sadece sosyal sektör, yani hükümet dışı, kar amacı gütmeyen kuruluşların şu an ihtiyacımız olan toplulukları yaratabileceğini söylüyor. Sadece sosyal sektör halkın vatandaşlık ihtiyaçlarını karşılayabilir - gençlere ve bireylere fırsatlar sağlayarak fark yaratabilecekleri bir alan ve taleplerini ortaklaşa dile getirebilecekleri bir kanal oluşturabilir.

Stadtluft  macht  frei!
(Şehir havası insanı özgürleştirir.)
İnsanı insan yapan denetleyici kurumlar ve topluluklar olmazsa özgür kalan şey içimizdeki hayvan olur.