Bozcaada Haber etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bozcaada Haber etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Ağustos 2017 Çarşamba

Görüşeceğiz Yine Tayfur Baba... Kimbilir?

Tayfur Sanlıman'ı kaybetmişiz...
Benim için, Ada için ve Türk Resim Sanatı için çok büyük bir kayıp...

Güle güle Tayfur Baba...
Yanına bir gün geldiğimizde muzip ve babacan gülümsemenle bizleri karşılayacaksın biliyorum.

Heyecanla Bozcaada'yı anlatacaksın yine biliyorum...
Güle güle resim yapar gibi konuşan koca yürekli adam...
Güle güle...

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx


Ey Deniz!...
Bu güzelleme yi götür Lefkofris'in bekareti, Tenedos un üzümü, Bozcaadanın inciri ile beraber Truvalı Helen in ayaklarına ser...Ser ki rüzgarın oğlu Kaikias deli aşıklar gibi essin...

1985 Kasımı ortalarında Bozcaadayı Yakar Kaptanın teknesinden ilk kez seyrettiğimde, neden Boz değilde Bozca diye geçirdim içimden...

Bu güzel kızın tüm güzelliklerini birden sergilemek istemediğini anlayabilmem için on yıl kadar geçmesi gerekti...

Bu on yıldan sonra bağları, ormanları, zeytin, iğde ve incir ağaçları ile bu minik kraliçenin isminde yeşil renge gönderme yapan bir sıfat neden yok diye düşündüm...

Bir on yıla yakın süre de bu güzel kızın başında esen sevda yellerini tanıyıp sevebilmem için geçti. Bazen deli bazen akıllı esen Poyrazı, bazen döven bazen okşayan Lodos u benim de başımda esen yeller oldu. Daha da ısındım o na...

2000 i iki geçe, 21.yüzyılın başlarında atölyelerimizi adaya taşıdığımızda çok sevdiğim eşimle birlikte anladık ki biz bu güzel kızdan ayrı olamayız...

Adını siz nasıl anarsanız anabilirsiniz, bir memesi Ayazma Tepesinde, bir memesi Habbele de, güzelim saçlarını Ayana dan Ege ye salmış, bacakları Kale üzerinden aşmış, minicik ayakları İğdelik te, bu güzel kız, güzelim Ege de yıkandığı her gecenin sabahında yeniden doğar. Yeniden güzelleşir. Ve güzelliğini O nu sevenlerle cömertce paylaşır...

Şimdi dilerseniz sizde, gönlünüzce düzenlediğiniz bir güzellemeyi verin Ege ye uçan kuşlara, mutlaka eline geçer.. 

Sevişebilirsiniz.

Kimbilir...?


Tayfur Sanlıman
Kasım 2008   BOZCAADA

19 Ağustos 2017 Cumartesi

Bozcaada'ya Büyük Katkı

Yitik Ülke Yayınları Yayınevi, Temmuz (2017) ayında çok değerli bir çalışmayı okurlarına sundu.
Sayın Bülent Akgezer'in kaleme aldığı, TENEDOS rüzgarlı söylencelerin adası BOZCAADA. 



Antik dönem söylencelerinden 1. Dünya Savaşı sonuna kadar olan geniş bir zaman dilimi içerisinde Tenedos-Bozcaada'nın serüvenine doyurucu bir kaynakça ile ışık tutan kitap, okunması rahat ve akıcı bir dille kaleme alınmış.

Sayın Akgezer'in ikinci kitabı olan bu eser her Bozcaada seveninin olduğu kadar her Bozcaada'lının ve Bozcaada konusunda çalışma yapanın kitaplığında mutlaka bulunması gereken bir eserdir.

Çok büyük bir emekle ve ciddiyetle hazırlanmış olan bu eser gerçekten kolay ulaşılır bir fiyatla ve halen faaliyette olan Bozcaada Kitap Fuarındaki raflarda bulunmaktadır.

Bu fırsatı kaçırmayın ve hemen alarak okumaya başlayın derim...



7 Ağustos 2017 Pazartesi

Belediye Saygısız Turiste Sarı Kart Gösterdi

Başlığı okuyunca Bozcaada Belediyesi diye düşündünüz ama durum öyle değil. İtalya’nın dünyaca ünlü Venedik şehri misafirlerinin davranışları konusunda 12 altın kural getirdiğini ilan etti. Bu kuralları ihlal edenler için 25 -500 euro para cezası uygulanacağını duyurdu.


Venedik Belediyesi,  kurallara uygun olmayan davranışlar konusundaki mevcut ceza oranlarını da arttırdı. Örneğin daha önce 50 euro ulan kanallarda yıkanmanın cezasını 500 euroya çıkardı. Şehir içinde mayo-bikini ile dolaşmanın cezası 200 euro oldu. Kamusal açık alanlarda piknik yapan ve yaya bölgelerinde bisiklet süren herkese uygulanacak ceza 100 euro olacak. Yere çöp atmanın cezası 25, anıtlara yazı yazma, çizmenin karşılığında ise 400 euro ceza yazılacak…

#EnjoyRespectVenezia – (Venediğin Tadını Çıkar, Saygı Duy) kampanyası ile sosyal medya dahil olmak üzere bu 12 kural, belediyenin web sitesi, bilbordlar ve turistlerin yoğun olarak ziyaret ettiği yerlere asılan afişlerle 10 farklı dilde  duyurulmaktadır.  

Venedikte artık şehir merkezini ziyaret edecek turist sayısında da kısıtlama uygulanmaktadır. Örneğin Festa del Redentore festivalini bundan sonra 100 000 yerine sadece 60 000 kişi izleyebilecektir.  Belediye Meclisinin aldığı bir kararla, şehrin eski Venedik bölgesinde yeni hotel ve “hızlı yemek” restoran/kafeterya açılması da yasaklanmıştır.




8 Temmuz 2017 Cumartesi

Pavli Çamlığı Ormanı bir Ormandır 2

03.07.2017 tarihli başvurumuzda ayrıntıları ile anlatılanlara ek olarak;

Ayvacık Orman Müdürlüğünün imzaladığı sözleşme ile kiraya verilen; aynı Müdürlükçe işletmecinin yaptığı başvuru üzerine 28-30 Temmuz 2017 tarihlerinde düzenleneceği duyurulan Bozcaada Pavli Caz Festivali için verilen izin ve onay üzerine, Kaymakamlığınızca da izin ve onay verildiği duyumu alınmıştır.
Alınan bu izin ve onaylar ile işletme ulusal düzeyde www.biletix.com üzerinden bilet satışı yapmaya başlamış; aldığımız duyumlara göre etkinlik için 1100 (bin yüz) bilet satışı yapılmış; 500 (500) biletin daha aynı site üzerinden satışına devam edilmektedir.
Yine alınan bu izin ve onaylara dayalı olarak Bozcaada Çamlık Mesire Yerinde organizasyona yönelik yoğun hazırlık faaliyetlerine devam edilmektedir;
Ormanın içerisinde yollar açılmakta, yüzlerce metre yeraltı kablosu döşenmekte, ormanın muhtelif yerlerine kazılan çukurlar içerisine beton dökülerek dikilen direklere dev projektörler yerleştirildiği duyumları alınmaktadır.
Tüm bu hazırlık faaliyetlerinin, idarece denetlenip denetlenmediği konusunda bilgi sahibi değiliz ve edişe duymaktayız.
Etkinlik için ormanın bir bölümünün temizlendiği tel örgülerin dışından görülmekle birlikte,
• sık çam ağaçları ile kaplı ormanın altının kuru iğne yaprakları, kozalak ve pürçeklerle kaplı olması;
• betonla sabitlenen direklere dev projektörlerin dikilmesi
• 1600 (bin altıyüz) kişinin küçük ve sık ormanın içerisinde 3 (üç gün) süresince bulunacak olması
• İçki ruhsatı alan işletmenin bu süre içerisinde katılımcılara içki servisi yapacak olması
• Orman içerisinde sık ağaçlar nedeniyle park edemeyecek katılımcı araçlarının mesire yeri kıyısından geçen dar yol üzerinde park edecek olması ve yolun diğer yanının da temizlenmemiş ormanlık alan olması; bu alanın yolun üstü de dahil olmak üzere kuru çam yaprağı, kozalağı ve pürçeği ile dolu olması
• Ormanlık alanın etrafındaki yerleşimlerde anız, zeytinlik ve çalılıkların yanında yine küçük ormanlık alanları ve çok sayıda konutun bulunması
• Bozcaada’da sürekli rüzgar esmesi ve hakim rüzgarın poyraz olması
• 1600 (binaltıyüz) kişinin duyabilmesi için gerekli olan ses yükseltme ile çevrede yoğun bir gürültü kirliliğinin oluşacak olması,
Derneğimizi, etraftaki evlerde yaşayanları ve tüm adalıları endişelendirmekte, ürkütmekte ve korkutmaktadır.
Kurak, rüzgarlı ve sıcak bir mevsimde olmamız nedeniyle bu yoğunluktaki bir organizasyonla sadece mesire yerinin içerisinde değil katılmak üzere etrafında oluşacak yaya ve araç trafiği ile de yangın tehlikesine açıktır. Bu tehlikeye karşı uyarılar, Kaymakamlığınızın web sitesinde de yer almaktadır.
Yangın dışında, çok az sayıda görevlisi bulunan güvenlik gücünün mesire yeri içerisinde ve dışında olası asayiş olayları karşısında bu denli yoğun insan kalabalığı için yetersiz kalacağı endişesini taşıyoruz ve korkuyoruz.
Riskleri çok yönlü ve yüksek olan bu organizasyon ile geri dönülemez ve telafi edilemez; insana doğaya ve çevreye zarar verecek olan olayların yaşanmaması için adı geçen organizasyona yönelik izin ve onayların bir kez daha gözden geçirilerek iptal edilmesi hususunu saygılarımızla, arz ederiz. 07.07.2017

3 Temmuz 2017 Pazartesi

Bozcaada Pavli Çamlığı Ormanı Bir Ormandır

Bozcaada Doğayı Koruma Kültür Sanat Derneği Yönetim Kurulunun Caz Etkinliği ile ilgili görüşü ve Bozcaada Kaymakamlığı, Bozcaada Belediyesi ile Çanakkale Orman Bölge Müdürlüğüne yaptığı başvuru metnidir:


Bir süredir duyuruları yapılan ve internet üzerinden 28-30 Temmuz 2017 tarihleri için bilet satışı yapılmaya başlanan “Bozcaada Pavli Caz Festivali 2017” olarak tasarlanan etkinliğin isminde, ÇAMLIK kelimesi yer almamaktadır.

Pavli Çamlığı Ormanı var olduğundan beri Bozcaada sakinleri ve misafirlerinin yaz-kış her mevsimde; sabah-akşam günün her saatinde;  dinlenme, nefes alma, bazen hüzün bazen de sevinçlerini yaşadığı,  piknik etkinliği ile dostluklarını pekiştirdiği bir mesire yeri olmuştur. Bozcaada’nın ve yaşayanlarının yoksunluğunu çektiği, orman hasretini giderdiği sevilen, evi gibi bilinen bir alanıdır.

İdare tarafından; adada temsilciliği bulunmayan Orman İdaresi adına, doğa/orman-insan ilişkisini kolaylaştırmak, geliştirmek, çamlığın bakımı ve sivilkültür faaliyetlerin yapılması amacıyla işletmeciye kiralanmıştır.

Kullanım alanlarının düzenlenmesi amacıyla iki üç yıldır süren faaliyetler nedeniyle Çamlık adalılar tarafından kullanılamamaktadır.  İşletmeci, caz festivali duyurusu ile faaliyete geçtiğini ilan etmiştir.
Ancak:

Bilindiği gibi, “festival”in asıl anlamı “yerellik” ile ilişkilidir. Ses sanatı ve müzik türü olarak “caz” ne doğduğu yer, ne ifade ettiği ve taşıdığı mesajlar bakımından Bozcaada ve Pavli Çamlığı Ormanı ile ilişkili bulunmamaktadır. Evrensel nitelik taşıması; sanat alanı olarak son derece saygın olması ve sevilmesi Bozcaada Pavli Çamlığı Ormanında kitlesel bir organizasyonla icra edilmesine yeterli gerekçe oluşturmamaktadır. Bozcaada Pavli Çamlığı Ormanında festival ve konser düzenleme ve icra etme hakkı, asıl sahipleri ve mükimleri olan kuşları ve ağustos böceklerinindir.

Bozcaada’nın nadir orman alanı olan Pavli Çamlığı, ada ekosistemi açısından hayati önem taşımaktadır. Biraz da olsa yağmur yağıyor ve kuraklık önleniyorsa, Kaz Dağlarının mıknatıs gibi çektiği, bulutları durduran bu “ormancıklar” sayesindedir.  Adada yer alan diğer “ormancıklar”a göre rakımının daha yüksek olması ile Pavli Çamlığı asıl bu zor görevi üstlenmektedir. Üç gün sürecek müzik sesi ve insan yoğunluğu; kuşunu, yılanını, ağaçkakanını, kertenkelesini, sincabını, kirpisini, faresini böceğini kalıcı olarak kaçıracaktır. Ormanı, orman olmaktan çıkaracaktır. Doğal döngüye geri dönülemez ve onarılamaz biçimde zarar verecektir.  Hiçbir gerçek sanatseverin, caz severin bu sonucu arzu edeceğini düşünmek mümkün değildir. Bozcaada’yı gerçekten sevenlerinin de…

Bozcaada’nın doğal yapısı ve güzelliklerinin sanata ve ticarete dekor edilmesinin “dayanılmaz hafifliği” yirmi yıl önce, ada tarihinin en büyük travmalarından birisini yaşatmıştır.  Ova mevkiindeki, dünyada eşi ve benzeri olmayan çamlık, “sanat uğruna” yanmış kül olmuştur. Bin Oskar Ödülü de alacak değerde bir film olsa da işlenen insanlık ve uygarlık suçudur. İyi niyetle, sanat için…

Türk sinemasının dev ismi Atıf Yılmaz, kuşkusuz adayı çok seviyordu. Adada evi vardı. Adaya katkısı olsun istedi. Eylül Fırtınası filmini adada çekmek istedi. Önlem de almıştı çamlıktaki çekimlerde… Film ekibinin kaldığı oteldeki tüm yangın söndürücü tüpleri ve kovaları ödünç alıp götürmüştü. (Çapraz Tatil Köyü) Bir projektörün yere düşmesi ile bir anda tüm orman alev aldı. Dehşet ve cehennem kelimelerinin karşılığı orman yangınıdır. Kuşların, kirpilerin, sincapların, kertenkelelerin, yılanların çığlıkları ve kaçışması; diri diri kendilerinin ve yavrularının yanışı; ağaçların inlemesi ve çaresizce alevler içinde kıvranması; kozalakların havai fişekler gibi taa bağların içine uçması, alevlerin sinsi bir hastalık gibi tam bitti derken başka bir yerden hortlaması… İtfaiye, kapkara kesilmiş insan ordusu yetmedi… geriye, gerçeküstü cehennem resimlerindeki gibi gövdesi yanmış kapkara ağaç kütükleri kaldı. Sarı siyah kumların üstünde ölüm… Tam yaşam belirtisi yokluğu… Tüm bunlar bir-iki saat içinde olup bitti.  Bu travmayı, bu dehşeti ve utancı yaşamış olan Bozcaada için hiçbir işletmenin, kurumun yangın önlemi güvencesi yeterli,  geçerli ve ikna edici değildir. 

Bozcaada yerli turizm için önemli bir cazibe merkezidir.  Kış nüfusuna göre örgütlenmiş kurumları, turizm sezonunda kapasitelerinin çok üzerinde bir çaba ve gayretle hizmet vermeye çalışmaktadırlar. Resmi kurumlar, STK’lar ve işletmecilerin yıllara dayalı deneyimi ile uzlaştıkları hususlardan birisi; kitlesel organizasyonların turizm sezonunun başında ve sonunda, bu sezonu uzatacak biçimde yapılmalarıdır. Bozcaada Caz Festivali organizasyonu bu uzlaşıyı zedeleyen, kurumlarını zorlayacak, çamlığın etrafında yoğun biçimde bulunan evlerde ikamet edenler için gürültü kirliliği, trafik yoğunluğu, güvenlik ve benzeri etkileri ile huzur ve sükûnunu bozacak niteliktedir.  

Duyurulan ve bilet satışı yapılan organizasyonla ilgili bazı teknik sorularımız ve endişelerimiz bulunmaktadır:

05 Mart 2013 tarihli Mesire Yerleri Yönetmeliği ve Odun Dışı Ürün ve Hizmetler Dairesi Başkanlığınca yayınlanan Mesire Yerleri Uygulama Tebliğinde yer aldığı üzere,

1.       Konser faaliyetleri için yapımına izin verilebilen azami 2000 kişilik Amfi tiyatro (Md. 10/1) gibi bir yapı Çamlık Mesire Yerinde bulunmamaktadır, olmamasına rağmen nasıl konser düzenlenmektedir?

2.       Günübirlik kullanım alanlarındaki kapasite değeri, (grup birimi için -20 kişi- : 800-1.400 m2 kullanma alanı, (Md.5.1) ile satılan bilet adedi arasında nasıl bir ilişki bulunmaktadır?

3.       Aynı yönetmelik ve tebliğ hükümlerinde yer alan enerji hatları, aydınlatma, bulunması zorunlu kullanım alanları, uyarı levhaları (otopark, yol, WC v.b), giriş yolu gibi nitelik ve hususlar yerine getirilmiş, idarece denetimleri yapılmış ve faaliyet için uygun görülmüş müdür?

4.       Yönetmeliğin 10.,Tebliğin  21. Maddesinde düzenlenen Yönetim ve İşletme başlığı altında yer alan (2) İşletmecilik süresince, mesire yerlerindeki faaliyetler, Bakanlığımızın itibarını zedeleyici yada 5326 sayılı Kabahatler Kanununda belirtilen toplum düzenini bozucu, genel ahlaki değerlere ve adaba aykırı olamaz. hükmünün işaret ettiği içeriğe yönelik işetme ve idare ne tür önlemler alınmış/alınacaktır?

5.       Yönetmeliğin ve tebliğin çok açık olan (7) Mesire yerleri girişlerinde ziyaretçilerden giriş ücreti talebinde bulunulamaz. Hükmü ile bilet satışı çelişkili değil midir?

6.       ORMAN YANGINLARININ ÖNLENMESİ VE SÖNDÜRÜLMESİNDE GÖREVLİLERİN GÖRECEKLERİ İŞLER HAKKINDA YÖNETMELİK’te,  (MADDE 31- Mevsimin kurak gitmesi halinde yangın tehlikesinin fazla olduğu zamanlarda veya yangın olup ta henüz söndürülmüş fakat sirayet ihtimalleri tamamen bertaraf edilmemiş olması gibi fevkalade hallerde Orman idaresince gösterilecek lüzum üzerine, mahallin en büyük mülki amiri muayyen bir müddet için ormanlara girilmesini men ve bu sahalardaki orman içi her türlü faaliyetin tatilini emredebilir… ) işaret edilen mevsim koşullarının şu anda mevcut ve bu günlerde Çanakkale’nin Ezine İlçesi Karagömlek Köyü, Kaş, Manavgat, Çeşme-Alaçatı’da orman yangınları sürerken; Kaymakamlık ve İlçe Orman Yangınları ile Mücadele Komisyonu tarafından ne tür önlemler alınması kararlaştırılmıştır?

7.       Hata ve kaza dışında, ülkemizin ne yazık ki sıkça maruz kaldığı; özellikle turistik bölge ve kitlesel etkinlik hedefli hain ve sinsi, insanlık dışı terör saldırıları için açık bir hedef oluşturacak böyle bir etkinlik için yeterli önlemler alınmış mıdır?

Bu sorular ve endişeler içerisinde:

Adında, “kültür” ve “sanat” kelimeleri bulunan bir dernek olarak:

Kültür denilen kavramın, teknoloji ve sanatı yorumlama biçimi olduğunu; ilgililik, yerindelik ve uygunluk ile uyum içinde bulunmayan yorumlama biçimlerinin “kültürsüzlük” olduğunu,

Adında, “Doğayı Koruma” kelimeleri bulunan bir dernek olarak:

Pavli Çamlığı Ormanının yukarıda arz edilen gerekçeler nedeniyle şimdi ve gelecekte, KESİNLİKLE konser v.b. kitlesel etkinliklerinde kullanılmaması gerektiğine inanıyoruz.


Bozcaada Doğayı Koruma Kültür ve Sanat Derneği olarak, Pavli Çamlığı Mesire Yerinde düzenlenecek bu ve buna benzer; “ormanımızın amaç dışı kullanımı ve sonuçları” ile ilgili idari ve yargı olmak üzere tüm hukuksal yollara başvuracağımızın ve takipçisi olacağımızın bilinmesini isteriz.

10 Haziran 2016 Cuma

Neyi çağırırsanız, o gelir…


Altı üstü, ufacık ada…
İşyerleri ve konutlar, iç içe, dip dibe…
Mühim olan içindekiler.

Adada farklı kesimler var.
Kesim’den kasıt;  meşguliyetleri farklı,  beklentileri farklı, istekleri farklı, çıkarları farklı ve dolayısıyla, davranışları farklı insan kümeleri...
Hiçbir kesim, diğerinden/diğerlerinden; daha önemli ya da daha az önemli; daha aşağıda ya da daha üstün değildir. Her kesim önemlidir. 
Daha da ötesi, her birey ve canlı çok önemli ve feda edilemezdir.

“Yaz geldi, üç kuruş para kazanacağız”…
Haklılar.
“Genciz, eğleneceğiz”…
Haklılar.
“Sabah erken kalkıp işe gideceğiz”…
Haklılar.
“Hastam var. Şu üç günlük dünyada huzur istiyoruz”…
Haklılar.

Hatta bazı kesimlerin “içinde de kesimler” var:
“Tatile geldik. Kafa dinlemek istiyoruz”…
Haklılar.
 “Tatile geldik. Sabaha kadar eğlenmek istiyoruz”…
Haklılar.
“Misafirlere sabah kahvaltı hazırlamak için erken yatmam lazım ama akşam yatmak, sabah kalkmak bilmiyorlar. Gemiye yetişeceğiz diye de erkenden kahvaltı istiyorlar”…

İşin içinden Nasrettin Hoca gibi, “sen de haklısın, sen de haklısın” diyerek sıyrılmak, sadece masallarda mümkün.

“Kazancımız bu. Aç mı kalalım”?
Diye duygu sömürüsü ile baskın çıkmak, bencilce kurnazlıktır.

“Kimse gelmesin. Dünyamızdan mı bezelim”?
Diye duygu sömürüsü ile baskın çıkmak, o da bencilce kurnazlıktır.

Baskın çıkmakla, “üstünlük sağlamakla” kalıcı ve her kesimin isteklerini karşılamak mümkün değil.
Kavga çıkar …. Ve çıkacak.

Herkesin haklı olduğu bir kavganın kazananı olmaz.
Çatışmayı çözmenin tek yolu uzlaşmaktır.
Yüzde yüz haklılık ve hak’tan diğerlerini de tatmin edecek fedakarlıkta bulunmaktır.

Kendine bir de diğer kesimdekinin gözüyle bakıp “haklısınız, ama ne yapalım…..” diye bencilce kurnazlığına argüman üretmekten vazgeçmeden uzlaşı mümkün değil.

Bozcaada Belediyesi  Encümeni, 26.05.2016 tarih ve madde 29 ile;  
“15 Nisan – 15 Kasım tarihleri arası işyerleri kapanış saatlerinin 03.00 olmasına, “gece saat 24.00 dan sonra faaliyetlerine devam edecek iş yerlerimizin çevreyi rahatsız etmeyecek şekilde müzik seslerini kısarak hizmet vermelerine”… karar vermiştir.

Bozcaada Belediye Encümeni üyelerine birkaç soru:

Kapanma saati olarak 03.00 neye göre tespit edilmiştir? Hangi kesimlere danışılmıştır?

Örneğin, açılış saati olarak 06.00 da işletmesini (tespit edilen açılış saati) açmak durumunda olan ve konutu 03.00 da kapanan bir işletmenin yanında olan talihsiz işletmeci, 03.00 da uyuyup, 05.30 kalkıp mı işletmesini açacak?

Öğle sıcağı basmadan bağına bahçesine gidip işini bitirmek zorunda olan bağcı 03.00 da bitişiğindeki işletme kapandıktan sonra uyuyacak ve  saat kaçta işine gidecek?

Sabah 08.30 da mesaide olmak zorunda olan memur,  03.00 de karşısındaki gürültü bitince kaçta yatmalı ki dinlenmiş olarak mesaiye başlayabilsin?

Bunlara danışılmış mıdır? Hastası ve yaşlısı olanları sormadık zaten.

Bozcaada Belediye Encümeni, şu “çevreyi rahatsız etmeyecek şekilde” nin şeklini de bir tarif etseydi…

O şekil, ne şekil?

Kısma, ne kadar kısma?

İşletme sahibi saat 24.00 de işletmeden dışarıya fırlayıp, çevrede bir tur atıp “etrafta bir rahatsızlık var mı acaba”? diye kolaçan edip müziği bir tık mı, iki tık mı kısacağına karar verecek?

Bu turlarını hangi zaman aralıkları ile tekrarlayacak?

Rahatsızlığın-varsa şiddet derecesini neye göre belirleyecek?

Rahatsızlık derecesi ile müziğin volümünü nasıl eşleştirerek dengeleyecek? Yoksa karakol mu dengeleyecek?

İşletmelerin kapanma saatleri denetimi ve çevrede rahatsızlık-müzik sesi kısıklığı denetimi için kaç zabıta gece mesaisi ile görevlendirilecek?  

Müzik çalacak işletmelerin (varsa, ki yönetmeliğe göre olmalı), desibel ölçüm aletlerinin kalibrasyonunu kim denetleyecek?

Çevre Kanunu ve özellikle bu kararı ile ilgili, Gürültü Kontrol Yönetmeliği Bozcaada Belediyesinin hukuk  külliyatında mevcut mudur?

Bozcaada Belediyesi sadece işletme ve işletmecilerin belediyesimidir?

İşletme sahibi olmayan emekli bir vatandaş olarak, benim de bir belediyem olsun isterim.

Sabaha kadar eğlenmeye gelmeyenlere bile “hadi bak, adada sabaha kadar eğlence var eğlensenize” diyenler kuşkusuz adalılar ve ev sahibidirler. Ama tek sahibi değildirler. Evde başkaları da var.

Yıllar önce ne güzel özetlemişti Bilsay Hocam: Misafir gittiği eve ayakkabı ile girilmiyorsa kendisininkilerini de kapı önünde çıkarmalıdır…

Neyi sunarsanız, o tüketilir…

Neyi çağırırsanız, o gelir…


Bela dışında. O çağırmadan da gelir.

10 Mart 2016 Perşembe

Hırsızı Görmek

  Hırsızlar sadece para ve mal çalmazlar.  

Fikirlerinizi, düşüncelerinizi, emeğinizi, birikimlerinizi, duygularınızı hatta hayallerinizi bile arsızca çalabilirler. 

Neden mi çalarlar? 

Sahip olmadıkları şey onlara cazip gelir. Çalınca sahip olduklarını zannederler.  
Halbuki “olma”nın halleri vardır.  Fransızcadaki “etre” ve “avoir” fiilleri bunu ifade ederler. Biri kişinin kendisinin “bir şey olması” – birikimli ve donanımı ile insanın kendi halidir.  

Diğer hal ise “sahip olmak” – kişinin belli bir “şey” üzerinde mülkiyet hakkı anlamındadır. Kişinin EĞİTİMLİ OLMASI ile DİPLOMA SAHİBİ olması arasındaki fark gibi. Mülkiyet farklı şekillerde oluşabilir – çalışarak ve kazanarak, miras ve bağış yoluyla ya da hırsızlık yoluyla…

Hırsızlık yoluyla “fikir, eser, ün şan, şöhret” sahibi olanların kaderi acıklıdır. 

İstedikleri ve arzuladıkları şey aslında “olmaktır”.  Bunun gereği olan çalışmak, çaba göstermek; kendi sivriliklerini ve biçimsizliklerini taş misali akıntısında törpüleyebilecekleri bir nehir gibi algılamak istemezler hayatı. Kendini yontmak insana acı verir ve buna dayanıksızdırlar. Her hırsızlıkta “ben oldum” “bu benim” derler ve bir süre öyle giderler.  Bu zan onları kör ve sürekli hırsızlığa mahkûm eder. “Bu benim” derken telaffuzdaki vurgu hep “i” harfinde kalır. “E” harfine basamazlar…

Çok kabaca yapılmış incelikli bir hırsızlığı görebilmek için öncelikle biraz teknik bilgilendirme gerekli. Bakalım.

İntihal Nedir?
“İntihal (TDK: aşırma), bir kişinin eserinde başka kişilerin ifade, buluş veya düşüncelerini kaynak göstermeksizin kendisine aitmiş gibi kullanması. İntihal bir tür sahtekârlık ve hırsızlıktır.
Başlıca türleri:
Alıntı ifadeler ve fikirler için kaynak göstermemek
Ödünç alınan ifadeleri tırnak içinde yazmamak ve kaynak göstermemek”. (https://tr.wikipedia.org/wiki/İntihal)

Bir başka kaynağa göre “İntihal:
  • ·         Aşırma
  • ·         Başkalarının yazılarından bölümler, şiirlerinden dizeler alıp, kendininmiş gibi gösterme
  • ·         Başkalarının konularını benimseyip değişik biçimde anlatma
  • ·         Bir yazıda başka bir yazıdan konu ya da biçim alma
  • ·         Başkalarının yapıtlarını kaynak göstermeden kullanma
  • ·         Hırsızlık, çalma
  • ·         Mevcut bir kaynaktaki fikri veya ürünü yeni ve orijinal gibi gösterme

Yani intihal, bir çeşit hile, dolandırıcılık ve/veya sahtekarlık olarak düşünülebilir. Başkalarının yapıtlarını çalma ve daha sonra bununla ilgili yalan söyleme eylemlerini içerir.

Kelimeler ve fikirler gerçekten çalınabilir mi?
Evet. Kanuna göre çalınabilir.
Fikri Mülkiyet: orijinal fikirlerin ifade edilmesi
Telif Hakkı: fikri mülkiyeti ve orijinal buluşları koruyan kanunlar.

  •  Başkasının çalışmasını kendinizinkiymiş gibi teslim etmek.
  • Başkasının çalışmasından kelimeleri veya fikirleri kaynak göstermeden kopyalamak
  •  Aktarılan sözleri, söylemleri tırnak işareti içerisine almadan yazmak
  • Aktarılan sözlerin kaynağı ile ilgili yanlış bilgi vermek
  • Kelimeleri değiştirseniz bile başkasının cümle yapısını kaynak göstermeden kopyalamak
  • Bir kaynaktan, kaynak göstererek veya göstermeyerek, kendi yapıtınızın neredeyse hepsini oluşturacak kadar çok söylem ve fikir kopyalamak
  • “The Too-Perfect Paraphrase” – Kaynağı düzgün bir şekilde göstermek ancak kelimesi kelimesine kopyalanmış metni tırnak işareti içerisine yazmamak. Bu durumda, kaynak gösterilmiş olsa da yazar özgün sunumu ve yorumu kendisininmiş gibi göstermektedir.
  •  “The Resourceful Citer”/ “Saygılı Bahsedici” – Tüm kaynakları olması gerektiği şekilde belirtmek, tırnak işaretlerini ve tekrar yorumlamayı yerinde kullanmak. Peki bunun neresi yanlış? Metinde hiç özgün kısım yok! Bu tarz bir intihali farketmek çoğu zaman zor olabilir çünkü metin herhangi başka iyi bir araştırma dokümanına benzemektedir. (http://bbyuygulama.atauni.edu.tr/sp/assets/users/_serpilfirat8925/plagiarism1.pdf)


“3.1. İntihal Türleri Nelerdir?

Genel olarak yapılan intihal türleri şunlardır: [7, para. 4]:

  • ·         Klonlama (Clone): Başkasının çalışmasını kelime kelime kendininmiş gibi sunma.
  • ·         Kopyalama (Ctrl-C): Değişiklik yapmadan tek bir kaynaktaki metnin önemli bölümleri içerme.
  • ·      Bulma-Değiştirme (Find-Replace): Anahtar kelimeleri ve cümleleri değiştirme fakat kaynağın önemli içeriğini koruma.
  • ·         Remiks Yapma (Remix): Birbirine uyan birçok kaynağı başka sözcüklerle anlatma.
  • ·         Geri Dönüştürme (Recycle): Yazarın önceki çalışmalarını kaynak göstermeden fazlaca alma.
  • ·         Melezleme (Hybrid): Kaynak göstermeden kopyalanan metinler ile kaynak gösterilenleri mükemmelce birleştirme.
  • ·         Lapa Yapma (Mashup): Birçok kaynaktan kopyalanan materyali karıştırma.
  • ·         404 Hatası Yapma (404 Error): Var olmayan ya da kaynaklar hakkında hatalı bilgili kaynaklar içerme.
  • ·         Toplama (Aggregator): Uygun kaynak içerme fakat neredeyse hiç orijinal çalışma olmama.
  • ·      Yeniden Tweetleme (Re-Tweet): Uygun kaynak içerme fakat orijinal metne ya da yapıya çok yakından dayanma.

3.2. İntihal Olarak Kabul Edilen Davranışlar Nelerdir?

Aşağıdaki fiiller intihal olarak kabul edilen davranışlar arasında yer alır [8, para. 5]:
  • ·         Başkasının çalışmasını kendininmiş gibi teslim etmek.
  • ·         Başkasının kelimelerini ya da fikirlerini kaynak göstermeden kopyalamak.
  • ·         Alıntıyı tırnak içine koymada başarısız olmak.
  • ·         Alıntının kaynağı hakkında yanlış bilgi vermek.
  • ·         Kelimeleri değiştirmek fakat kaynak göstermeden kaynağın cümle yapısını kopyalamak.
  • ·      Kaynak gösterip ya da göstermeksizin çalışmanın ana kısmını oluşturan kaynaktan çok fazla kelime ya da fikir kopyalamak.”( Behlül Gücükoğlu, Zerrin Ayvaz Reis, Türkiye’de ve Dünyada İntihalin Yaptırımları, http://ab.org.tr/ab14/bildiri/323.pdf)

Bir başka kaynakta intihalin nedenleri ve örnekleri aşağıdaki gibi verilmektedir:

“3) NEDEN İNTİHAL YAPILIR?
  • ·         Yeterli zamanın olmaması
  • ·         Kişinin o konuda uygun şekilde yazacak birşeyinin olmaması
  • ·         İyi bir derece/not almak
  • ·         Kendine güven sorunu
  • ·         İntihali daha önce de yapıp yakalanmamış olması
  • ·         Danışman ve öğrenci arasında yeterli iletişimin olmaması
  • ·         Yaptığının intihal olduğunu bilmemesi (Farkında olmadan intihal yapıyor olması).

Örneklerle neler intihaldir, neler değildir diye bakmak gerekirse:

“Anoreksiya nevroza” rahatsızlığı hakkında bir makale yazdığımızı düşünelim. Bununla ilgili kaynak taraması yapıyoruz ve şöyle bir metinden yararlanıyoruz.:

Orjinal metin:
Perhaps the most puzzling symptom of anorexia nervosa -- a disorder that tends to occur in young women -- is the refusal to eat, resulting in extreme weight loss. While most people have a great deal of difficulty in dieting and losing weight, particularly if a diet extends over many months or years, individuals with anorexia nervosa can literally diet themselves to death. (2011, June 5)

Alıntılanarak yazımızın içerisine konulmuş şekli:
Anorexia nervosa is a serious disease which causes many people –especially young women- to die. Perhaps the most puzzling symptom of anorexia nervosa is the refusal to eat, resulting in extreme weight loss. Many people have a lot of difficulties when they are dieting, but if a diet extends over many months or years, individuals with anorexia nervosa can literally diet themselves to death. (2011, June 5)

Yukarıdaki örnek bir intihaldir. Alıntının kaynağı belirtilmiş olsa bile, işaretli cümlelerin aynı olması intihal kabul edilmektedir. Kaynaktan birebir olarak alınan cümleler, kelimeler uygun şekilde belirtilmek zorundadır.”  (http://awc.iyte.edu.tr/handouts/6sorudaintihal.pdf)

İntihale sıkça maruz kalmış blog yazarı Deniz Gürel,  konu ile ilgili duygu ve düşüncelerini şöyle anlatmaktadır:

“Beni hayrete düşüren ve aynı zamanda kızdıran konu şu ki intihal (aşırma) konusunda doğru bilince sahip değiliz. Bir içerik internette yayınlanmışsa sanki herkes tarafından serbestçe alınıp kullanılabilirmiş gibi ‘yanlış’ bir anlayış var. Bu yanlış anlayış nedeniyle bir başkasının içeriğini alıp ‘tepe tepe’ kullanmak normal algılanıyor.
Eğer bir alıntı yapılacaksa bunun belli kuralları vardır. Yazının/eserin tümünü olduğu gibi kopyalamak alıntı değil çalıntı yapmaktır. Her eser bir emek sonucunda oluşur, bu emeği görmezden gelerek kullanmak hem etik hem de hukuki olarak suçtur. Bu kadar net!”( http://www.denizergurel.net/intihal-asirma-sucu-nedir-nasil-yapilir/)

Etik ve hukuki bir suç olan aşırma ile ilgili tanım, ilke, hak ve cezaları 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu tarafından düzenlemektedir.

Madde 16 – Eser sahibinin izni olmadıkça eserde, veyahut eser sahibinin adında kısaltmalar, ekleme ve başka değiştirmeler yapılamaz.
Madde 18 – (Değişik: 21/2/2001 - 4630/11 md.) Mali hakları kullanma yetkisi münhasıran eser sahibine aittir
Madde 21 – Bir eserden, onu işlemek suretiyle faydalanma hakkı munhasıran eser sahibine aittir
Madde 35 – Bir eserden aşağıdaki hallerde iktibas yapılması caizdir:
3. Alenileşmiş güzel sanat eserlerinin ve yayımlanmış diğer eserlerin, maksadın haklı göstereceği bir nispet dahilinde ve münderacatını aydınlatmak maksadiyle bir ilim eserine konulması; İktibasın belli olacak şekilde yapılması lazımdır.
Kanunun 71. Maddesi, önceki maddelerde ayrıntılı olarak tarif edilen manevi ve mali hakların çeşitli ihlal türleri karşılığında verilecek cezaları düzenlemektedir.

Bu kısa teknik bilgilerden sonra, gelelim işin “oldu-bitti” kısmına…

Şu anda, bu yazıyı okuduğunuz blog Mayıs 2010 yılında açılmıştır. Altındaki notta, 5846 sayılı yasaya atıf yapılmadan ancak öngördüğü şekilde, şu cümle yer alır: 

Yazı ve resimlerin tüm hakları yazara aittir. İzinsiz kopyalanamaz, alıntı yapılamaz.

Ağırlıklı olarak Bozcaada ile ilgili düşüncelerimi, fikirlerimi, öğrendiklerimi, hayallerimi ve hayalkırıklıklarımı, sevinç ve kızgınlıklarımı blog izleyenleri ve arkadaşlarımla paylaşmaktayım. Zaman zaman konuklarım da olur.  Teknik olarak mümkün ve teklif edildiği halde bloğu ticari kazanç getirici bir hale getirmeyi hiç düşünmedim.  Reklam alıp paylaştıklarıma bir değer biçemem.

Aksi iddia edildi ve yine bir başka “sahip olan” tarafından vergi dairesine şikâyet edildim.  Şikayet edenin (adı bende saklı) utandığını varsayıyorum; şikayeti ve bloğum nedeniyle hiç vergi mükellefi ya da cezalısı olmadım. İnsan sadece kendisi ile rekabet etmeli…

Bu blogda 16 Aralık 2010 tarihinde bir makale yayınladığım: Bir Ada Fenomeni: Vasilin Meyhanesi (http://tenedos-bozcaada-tenedos.blogspot.com.tr/2010/12/bir-ada-fenomeni-vasilin-meyhanesi.html )

Kendisini az ama eşi ve çocuklarını yakından tanıdığım, dostluk ettiğim; çok geniş bir duygu yelpazesine sahip hikâyelerine tanıklık ve duygudaşlık ettiğim; yayınlamadan metin için yakınlarının onayını aldığım Vasil Bey ve Meyhanesi’nin çok genel çizgili bir portresidir o yazı.  Yakınlarında, acıların ve yaraların henüz tam geçmediği, sadece hafifçe kabuk bağladığı Vasil Bey’in ölümü ve meyhanenin kaderi ile ilgili “daha yazma” dedikleri pek çok şey gün yüzüne çıkmayı beklemekte…

Sadece adalet önünde muhatap olacağım gerekçesiyle, yayın ve yazar ismini şimdi, burada zikretmeyeceğim; Bozcaada’da ticari olarak yayınlanan bir derginin Şubat-Mart 2016 nüshasında yer alan bir makalesini dikkatinize sunacağım. 

Neden mi? Makalenin gövde metni 28 cümle. Bu 28 cümlenin sadece 8 cümlesi yazarına ait.  Oranlarsak % 28.  Diğer 20 cümle ve %72 lik kısmı yukarıda sözünü ettiğim yazımın % 70inin “copy” hali.  Kopyalanmayan % 30 kısmı da yazarın 8 cümlesi için “esinlenme” kaynağı olmuş. 

Yazının sonunda, “Yararlanılan Kaynak” olarak bloğun adresi verilmiş. “Yararlanılan kaynak” diyebilmek için yazar, bir paragrafa, “gelelim hikayesine” ve diğer paragrafa da “Lakin,” giriş cümlesi ve kelimelerini “işlemiş”.  Alınan % 70 in alıntı olduğunu belirten bir işaret yok. Sadece “kaynaktan yararlanmış”; gelelim hikayesine ve lakin’le bağlayarak makaleyi bitirmiş!  Ve tabi ki resimlerden birisini de değiştirmiş… Ama bir mail yazıp izin istemek aklına gelmemiş…

 İlgi çeksin diye başlıkta sormuş: “Neydi ne Oldu! Bir zamanlar Vasil’indi… Ya şimdi?”

Derginin aynı sayısının bir başka makalesinde, “basın ilkelerine sadık yayıncılık yapmanın profesyoneller için bile zorluklarından” söz edilmekte.   Haklılar; sadece ilkelere değil yasalara da uymak zor geliyor anlaşılan, ve ironi gibi…

Kes-yapıştır-geri kalanını büzüştür - ekle-yayınla ve “örnek işletme abone tablosu, örnek reklam tablosu” ile gelsin paralar ve şöhret…


Yazık… 



Alıntı-Çalıntının renkli işaretle gösterildiği yazım: 

16 Aralık 2010 Perşembe
Bir Ada Fenomeni: Vasilin Meyhanesi

Adaya gelen ilk "istanbullular"ın anılarında Vasilin meyhanesi önemli bir yer işgal eder. Sadece onların mı? Adalıların anılarının önemli mekanlarından biridir Vasilin meyhanesi... Türküyle rumuyla önemli bir buluşma, kaynaşma, şakalaşma, "iki tek atma" yeri...

Çanakkale ve Çardakta fıçıcılık yaparken mevsimlik işçiliğin canına tak dediği Vasil Efstratiu 1958 yılında eski belediye binasının yanındaki köşede yer alan dükkanı bankadan kredi kullanarak satın alır.  Meyhane açar.  Varlıklı bir adam değildir Vasil Bey bu yüzden çok çalışır. Kısa sürede borcunu öder.


Meyhanesi kısa  sürede adanın sevilen mekanlarından biri olur.  Güleryüzlülüğü, efendiliği, yemeklerinin lezzeti ve en önemlisi neşelenince kemanını alıp dostlarına müzik ziyafeti çekmesi meyhaneyi en tercih edilen yer yapar.

Kemanı Vasil Bey için çok değerlidir. Onu dükkanda tutmaz. Meyhanede çalacağı zaman evinden birisiyle getirttiğinde mutlaka "şifreli" ister evdekilerden. Gönderdiği kişiye anahtarlığını verir ve evden o anahtarlığı görmeden kemanı vermezler. Daha sonraları Almanyadan bir pikap getirtir Vasil Bey ve meyhanede muhabbetler koyulaşınca hafiften rumca ya da türkçe çalan bir plak döndürür.

Her sabah evde bir kaşık reçel ve bir bardak sudan oluşan kahvaltısından sonra Vasil Beyin ilk işi  balıkçı barınağına gitmektir. Erkenden balıklarını alır, arka denizde temizler ve hazırlar. Dükkanda kömür ızgarasını yakar, külle örter.  Daha sonra diğer alışverişini yapar. Domatesli kalamarı, ahtapot salatası, kağıtta kaşarlı pastırması dillere destan olur.

Adalılar için bir sosyal klup gibidir meyhane. Memurlar, esnaf, nadiren gelen turistlerin vazgeçilmez mekanıdır. Özellikle kış geceleri saat 22.00 den sonra lüks lambasının sarımtrak ışığında neşeli kahkahalar meyhanenin içinde kalmaz dışarı taşar. Hafta sonları daha çok rum ailelerdir müşterileri... Bir de daimi müşterileri vardır: en yakın dostları Osman Kaptan ve Fıçıcı Stelyo...Meyhanenin en büyük neşe kaynaklarından biri olan küçük oğlu Apostolun yerden fırlatarak oldukça yüksek tavana kağıt para yapıştırması numarasının sırrı tıpkı lezzetli ızgara köftesinin reçetesi gibi hala bilinmemekte...
Çalışkanlığı, tevazusu ve yardımseverliği ile Vasil Bey adanın sevilen esnafından biridir. Bu özellikleri nedeniyle de uzun yıllar cemaat başkanlığı yapmıştır. Dürüstlüğü, adaletseverliği ve sağduyusu ile çeşitli anlaşmazlıklarda  başvurulan güvenilir bir hakem olmuştur hep. Ama bir başka özelliği onu bir efsane haline getirmiştir, o da içki içme adabı. Sıkça rakı kadehini gösterip "bunu içmeyen ya delidir ya divanedir" sözünü hala sevenleri kadehi aldıklarında adını telafuz etmeden söyleyip onu anarlar.

Her güzel şeyin geçici olduğu gibi adada da "zor zamanlar" başladığında Vasilin meyhanesi açık kalmak için direnir. Zaman gelir gidenler azalır, zaman gelir camı kapısı kırılır. Açıldıktan 24 yıl sonra Vasil Beyin Meyhanesi ada için bir devrin kapanması gibi kapanır.

Meyhane binası hala yıllara tanıklık edercesine köşede boş olarak durur. Ada ve adalıların anılarında ise hep o dolu, nezih ve neşeli haliyle yer alır. Vasil Bey ise, değerli adalı Bilsay Kuruç hocanın dediği gibi, "Vasil müstesna meyhanesi, rakı adabına göre düzenlenmiş yaşamı ile Ada’nın aristokratı gibi..." anılarda yaşamaya devam eder.

18 Ekim 2015 Pazar

Duyuru

24-28 Şubat 2016 Tarihlerinde Plovdiv (Filibe) / Bulgaristan'da Uluslararası VINARIA Bağcılık ve Şarapçılık Fuarı ile Şarap Festivali Düzenlenmektedir.
Bu etkinlikle eş zamanlı olarak aynı fuar alanında Uluslararası FUTDEH gıda, içecek, ambalaj, makina ve teknolojileri sergisi;
Uluslararası HOREKA hotel, restorant, kafeterya donanımı sergisi programda yer almaktadır.
Bozcaada Doğayı Koruma Kültür Sanat Derneği ve Bozcaadalılar Derneği belirtilen fuar/festival/sergileri ziyaret etmek üzere gezi düzenlemeyi planlamaktadır.
Ulaşım, konaklama rezervasyonu, vize gibi işlemlerin sorunsuz olabilmesi ve zamanında yapılabilmesi için katılımcı sayısının önceden bilinmesini gerektirmektedir. Katılımcı sayısı en az 10 (on), en fazla 40 (kırk) kişi olabilecektir.
Ulaşımın, gidiş için Çanakkale-Filibe; dönüş için Filibe-Çanakkale olması düşünülmektedir.
Başvuruların kesinleşmesi değerlendirilmesinde öncelik, iki derneğin üyeleri ile Bozcaada'da yaz-kış ikamet edenlerde olacaktır.
Geziye katılmak isteyenlerin EN GEÇ 05 Kasım 2015 tarihine kadar isimlerini, vildanonur@hotmail.com adresine bildirmeleri gerekmektedir.
Bu tarihe kadar yapılmış olan başvuru sayısı üzerinden ulaşım ve konaklama için grup fiyatları alınacağından, bu tarihten sonra yapılacak başvurular, dikkate alınmayacaktır.
Dernek üyelerimize ve Bozcaada'da yaz-kış ikamet edenlere saygı ile duyurulur.

22 Ağustos 2015 Cumartesi

Stilyani Kutufo

Bazı insanlar için dersiniz ki, "o sorgusuz sualsiz varsa eğer cennete gidecek..."

Stilyani Kutufo o insanlardan biri....

Bozcaada'nın mütevefa papazı, rahmetli İstrati Kutufo'nun eşi Stella Teyze 90 yıllık hayat serüvenini tamamlayarak eşinin yanına yol aldı...

Elli yıl önce eşinin görevi nedeniyle geldiği Bozcaada'daki mütevazi yaşamında Gökçeada'daki Zeytinli Köyünü hiç unutmadı. Hep büyük bir özlemle içinde yaşattı...

Eşinin vefatından sonra da çok emeği olan Bozcaada Kilisesindeki gönüllü görevlerini hiç aksatmadı. İnce ve yanık sesiyle ayinlerde tek başına "koro" idi her zaman.

Onun sesinin Tanrıya ulaştığına dair inanç her duyanda kendiliğinden oluşurdu... Cengiz Bektaş Hoca "onun sesi" için en güzel şiirlerinden birini yazdı.

Çok çalışkandı Stela Teyze. Bağ bahçe işleri, çiçekleri, nefis likörleri ve spesyali "tırtıl" badem kurabiyesi...

İyi bir entellektüeldi Stella Teyze. Her tür kitabı okur - romanlar, din ve felsefe kitapları ve sürekli takip ettiği dergiler...

Büyük tevekkülü ve inancı her sohbet edene büyük bir huzur verirdi.

Şimdi sevgili eşi Papaz Amca'nın yanında aynı huzur içerisinde...

Toprağın bol olsun Stella Teyze...






22 Temmuz 2015 Çarşamba

Bozcaada Kargalarından Ödüllü Bilgi Yarışması

Bir önceki yazımızda sözü edilen, Bozcaada'nın koylarının isimlerinin yer alacağı tabelaların, iki gün önce konulduğu görülmüştür.

Yollar iki yönlü; tabelalar tek yönlü...
Hadi neyse, düne kadar hiç yoktu diyelim...

Plaja 500 metre mesafede ve arada Aya Paraskevi paraklisi olmasına rağmen "Ayazma Plajı" diye, koyun tek tarafına, tepeye tabela dikilmiş...
Hadi neyse, düne kadar hiç yoktu diyelim...

Ama bir tabela dikilmiş ki, akıl sır ermez...
Aklı erene, doğru cevabı bilene, Bozcaada kargalarından ödül var...



1. Resimde tabela, 2. Resimde tabelanın biraz geniş açıdan yeri görünmektedir.

1. Resimdeki tabelada, "Mermer Burnu ve Çanak Liman Plajı" yazılı tabela görünmekte, 2. Resimde Ayana Koyu görünmektedir...

Ödüllü soru şudur:

Aşağıdaki seçeneklerden sadece biri doğrudur ve bu seçeneklerden hangisi doğrudur:

a.  Tabela eksiktir, yazının altındaki sol okla birlikte, 3 km yazısı unutulmuştur...
b. Tabelayı diken ya da diktiren ....... Ayana Koyu'nu, Mermer Burnu ya da Çanak Limanı olarak biliyordur. (Bu seçenek doldurmalıdır, noktalı yerlere yakışan sıfatı siz ekleyin)
c. Tabelayı diken ya da diktiren için tabelada ne yazdığı değil, tabelanın herhangi bir yere dikilmiş olması önemlidir.
d. Tabelayı diken ya da diktiren bir provakatördür. (Tabelayı kasten yanlış yere dikmiştir).
e. Tabelayı diken ya da diktiren bir şakacıdır. (Adalıların dikkatini sınamak için yanlış yere dikmiştir).
f. Tabelayı diken ya da diktirenin ne Bozcaada, ne de işlerin ilk defasında doğru (hatasız) yapılması umurunda değildir.

Doğru seçeneği en doğru bilen ilk 3 kişi, kargaların sabah kahvaltısından kazanacaklardır;
biz onların doğru seçeneği bilip bilmediğini bilemeyeceğimiz için yapacak çok fazla bir şey yok...

Tabelaların yazılı yüzü, kargaların havada uçarken okuyacağı biçimde yukarıya doğru dönük biçimde çakılsaydı, sadece kargalar bize gülerdi...


20 Aralık 2014 Cumartesi

Varna Chernorizetz Hrabar Üniversitesinde Bozcaada Turizmi ile İlgili İki Yüksek Lisans Tezi.

Varna Chernorizetz Hrabar Üniversitesi Yönetiim ve İşletme Fakültesi Yüksek Lisans Programı öğrencilerinin, Yunanistanın Tasos adasından sonra, iki yıldır Bozcaada’da gerçekleştirdikleri staj ve seminer çalışmaları meyvelerini vermeye başladı.


Çapraz Tatil Köyünde Öğrencilerin Staj Çalışmaları
Doğrudan adada yapılan anket, gözlem ve görüşme tekniklerine dayalı yurt dışında Bozcaada ile ilgili ilk yüksek lisans çalışması niteliğini de taşıyan tezler Bozcaada turizmini konu etmektedirler.

Bu nitelikleri yanında, AB ülkesi ve turizm çeşitliliği açısından zengin olanak ve deneyime sahip Bulgaristan’dan turizm alanında çalışan profesyonellerin yabancı gözüyle yaptıkları akademik çalışmalar Bozcaada’nın turizm potansiyeli konusunda çok önemli ipuçları barındırmaktadır.

Doç. Dr. Miglena Temelkova yönetiminde, Velina Stoyanova’nın Bozcaada Butik Turizminin Liderlik Potansiyeli ile Milena Borisova’nın Bozcaada Alternatif Deniz Turizmi Ürününde Rekabet Edebilirlik – Liderliğe Erişebilme Fırsatları İlişkisi adlı çalışmaları geniş bir saha çalışması yanında, Türkiye ve diğer ülkelerde benzer potansiyele sahip turizm alanları ile Bozcaada’nın potansiyelini, güçlü ve zayıf yanlarını karşılaştırarak bu alanda karşılaşabileceği güçlükleri ve gelişim fırsatlarını irdelemektedirler.

Çalışmalarının sonunda, rekabetin çok değişkenli faktörlere bağlı olduğu bir alanda Bozcaada'nın sahip olduğu değerlerle, turizmde benzer olanaklara sahip ve benzer ürünler sunan yerleşimler arasında liderliğe nasıl erişeceğine ilişkin bir dizi öneri yer almaktadır.  Bu önerilerden özellikle “yabancı turistler için adanın cazip hale getirilmesi” konusundakiler gerçekten dikkate değer.

Üniversitenin kurucusu ve mütevelli heyeti başkanı Prof. Dr. Anna Nedelkova başkanlığında,  geniş bir akademik ve misafir dinleyici topluluğu önünde 13 Aralık 2014 tarihinde gerçekleşen tez savunmaları teknik ve bilimsel yönü kadar Bozcaada’nın çeşitli yönleriyle tanıtılması açısından da büyük ilgi gördü.

Bozcaadalılar Derneği yönetim kurulu üyelerinden jüri üyesi ve dinleyici olarak katılımın sağlandığı toplantı sonunda denek yöneticileri, üniversite yöneticileri ile tez çalışmasını yapan uzmanları yaz sezonunda, bulgu ve önerilerini üyeleri ile paylaşmaları için adaya davet ettiler.


Üniversitenin kurucusu ve mütevelli heyeti başkanı Prof. Dr. Anna Nedelkova ile Yönetim ve İşletme Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Yüksek Lisans Program sorumlusu Doç. Dr. Miglena Temelkova memnuniyetleri ile birlikte, yüksek lisans seminer ve staj çalışmalarını 2015 yılında da Bozcaada’da gerçekleştirmek istediklerini ifade etmişlerdir.

18 Aralık 2014 Perşembe

Kazime Yakar'ı Kaybettik

Ada, renkli simalarından birini daha kaybetti.

Yaklaşık bir aydır Çanakkale Devlet Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesinde tedavi gören Kazime Yakar bugün saat 13.30 da hayatını kaybetti.

Dört çocuk annesi olan Kazime Yakar müteveffa kaptan Hüseyin Yakar'ın eşi idi.

İleri yaşına rağmen pırıl pırıl hafızası ile Bozcaada'nın adeta canlı tarihi olan Kazime Yakar yarın öğle namazını müteakip Bozcaada Mezarlığında toprağa verilecek.

Merhumeye kabir rahatlığı, çocuklarına, torunlarına, akraba ve sevenlerine baş sağlığı dileriz.


14 Kasım 2014 Cuma

Bozcaada Gemi Seferleri ve GESTAŞ’ın Matematiği

Bozcaada ve Gökçeada’ya GESTAŞ tarafından yapılan gemi seferlerinde ödenen ücretlerin karşılaştırılmasında matematiği zorlayan tuhaflıklar bulunmaktadır.

Önce bu farklara bakalım:

Bozcaada – Gökçeada Gemi Ücreti Farkları
Öğrenci
Fark Yok
Yolcu
+ 1 TL
Otomobil(1+7 Koltuki)
Fark Yok
Minibüs(8-18 Koltuk)
-20 TL
Midibüs (19-32 Koltuk)
-40 TL
Otobüs
-30 TL
Kamyonet 1 - 3,5 Ton
Fark Yok
Kamyonet  3,5 - 6 Ton
Fark Yok
Kamyon
Fark Yok
Tır
+ 10 TL
Küçük Motor(150 cc Altı)
Fark Yok
Motor(150 cc Üstü)
Fark Yok
Romork
-10 TL
Karavan
+40 TL
İş Makinesi
-20 TL
Traktör
Fark Yok
1/2m3 Yük
Fark Yok
1 m3 Yük
Fark Yok
Palamar
Fark Yok
Manevra
Fark Yok



Tablodan da görüldüğü gibi, Geyikli-Bozcaada ve Kabatepe-Gökçeada gemi seferleri ücretlerinde öğrenci, otomobil, kamyonet, kamyon, motosiklet, traktör, yük m3, palamar ve manevrada fark bulunmamaktadır.

Farklı olanlarda ise; yolcu 1 TL daha pahalıya; Bozcaada’ya küçük minibüsler 20 TL, büyük minibüsler 40 lira daha az fiyata; otobüsler 30 TL daha ucuza, römorklar 10 TL daha ucuza, iş makinaları 20 TL daha ucuza, TIR’lar 10 TL daha pahalıya, karavanlar 40 TL daha pahalıya geçmektedirler.

Bu fiyatlar ve farklar iki açıdan önemlidir: mesafe ve alan.

Geyikli-Bozcaada arasındaki mesafe 4.5 mildir. Kabatepe-Gökçeada arasındaki mesafe 14 mildir. Yani Kabatepe-Gökçeada arasındaki mesafe Geyikli-Bozcaada mesafesinden neredeyse üç katından fazladır.

Alan olarak baktığımızda ise Gökçeada’nın alanı Bozcaada’nın alanının sekiz (8) katıdır.

Bu gözlükle baktığınızda:

1.  GESTAŞ’ın Bozcaada için uyguladığı fiyatlar mesafe açısından baktığınızda Gökçeada’ya göre üç katı kadar fazla ve pahalıdır.

2. Alan açısından baktığınızda, otobüs, minibüs gibi toplu taşıma araçları ki kitle turizminde kullanılan araçlardır, Bozcaada’ya daha ucuz fiyatla geçmektedirler. Halbuki sezonda Bozcaada trafiğini güçleştiren araçların başında bunlar gelmektedirler.

3. Gökçeada yolcuları bağlantılı Boğaz hatlarından ücretsiz yararlanmaktadırlar.  Bozcaada yolcuları için bu tür bir kolaylık bulunmamaktadır. Bozcaada’dan Eceabat ya da Gelibolu’ya geçtiğinizde – ya da tersi- bir kez daha gemi ücreti ödemek durumundasınız.

WEB sitelerinde, GESTAŞ’ın fiyat politikaları ile ilgili açıklamaları, fiyat artışlarının kaliteli hizmet sunumu amaçlı olduğu ile sınırlıdır.

Bu politikaların belirlenmesinde esas olması gereken sosyal parametreler (örneğin adalardaki kış nüfusunun artışı, trafik yoğunluğu v.b.), ekonomik parametreler (örneğin il ve bölge stratejik planında desteklenen tarım, inşaat ve imar faaliyetleri yoğunluğu) ve mali parametreler (personel, ulaşım yakıt maliyetleri v.b. maliyetler) ile ilgili bilgiler bulunmamaktadır. Dolayısıyla bunların ne derecede gözetildiği ve belirlenen ulaşım ücretlerine nasıl yansıtıldığı konusu açık değildir.

Bozcaada Belediye Başkanı ve Bozcaada Kaymakamı GESTAŞ genel kurulu üyesidirler. Dolayısıyla GESTAŞ’ın tüm politika ve uygulamaları konusunda etki ve yetki sahibidirler. Bu konumlarını Bozcaada ve Bozcaada halkının verilere dayalı bilgilendirilmesi yanında; sosyal, ekonomik ve mali çıkarları doğrultusunda kullanmalarını beklemekteyiz.

Ek: GESTAŞ’ın şu anda geçerli olan fiyat tarifesi. (www.gestasdenizulasim.com.tr)


Kabatepe - Gökçeada
Öğrenci
1,50 TL
Yolcu
2,50 TL
Otomobil(1+7 Koltuki)
58,00 TL
Minibüs(8-18 Koltuk)
35,00 TL
Midibüs (19-32 Koltuk)
55,00 TL
Otobüs
125,00 TL
Kamyonet 1 - 3,5 Ton
32,00 TL
Kamyonet  3,5 - 6 Ton
44,00 TL
Kamyon
90,00 TL
Tır
140,00 TL
Küçük Motor(150 cc Altı)
6,00 TL
Motor(150 cc Üstü)
10,00 TL
Romork
25,00 TL
Karavan
70,00 TL
İş Makinesi
90,00 TL
Traktör
32,00 TL
1/2m3 Yük
3,50 TL
1 m3 Yük
7,00 TL
Palamar
40,00 TL
Manevra
200,00 TL



Geyikli - Bozcaada
Öğrenci
3,00 TL
Yolcu
6,00 TL
GestCard Öğrenci
2,50
GestCard Yolcu
5,00
Otomobil(1+7 Koltuki)
58,00 TL
Minibüs(8-18 Koltuk)
90,00 TL
Midibüs (19-32 Koltuk)
150,00 TL
Otobüs
300,00 TL
Kamyonet 1 - 3,5 Ton
64,00 TL
Kamyonet  3,5 - 6 Ton
88,00 TL
Kamyon
160,00 TL
Tır
270,00 TL
Küçük Motor(150 cc Altı)
12,00 TL
Motor(150 cc Üstü)
20,00 TL
Romork
45,00 TL
Karavan
100,00 TL
İş Makinesi
160,00 TL
Traktör
64,00 TL
1/2m3 Yük
3,50 TL
1 m3 Yük
7,00 TL
Palamar
40,00 TL
Manevra
200,00 TL





Not: Geyikli - Bozcaada Hattı'nda tüm biletler gidiş - dönüş olarak kesilmektedir.