22 Nisan 2013 Pazartesi

Bozcaada'da Disko Olmalı mı?

Bozcaada ile ilgili sorulan sorulardan biri, Bozcaada'da disko var mı?

Bu soruyu bir anket sorusuna dönüştürdük.

Bozcaada'da disko olmalımıdır?

Bildiğiniz gibi disko, ülkemizde müzikli eğlenme mekanına verilen addır.

Geçmişte Bozcaada'da çok da parlak olmayan örnekleri vardı. Şimdi yok.

Olmalıdır, diyenlerin gerekçeleri; ada gençlerinin eğlenme mekanlarının olmaması, yazın tatil için gelenlerin müzik eşliğinde eğlenmek için mekan bulamamalarıdır.

Olmamalı diyenlerin gerekçeleri müziğin çevreye verdiği rahatsızlık, eğlenceye eşlik eden alkol tüketiminin aşırıya ulaşması sonucu asayiş olaylarının artması ve genel huzurun bozulması.

Her iki görüşün de gerçekçi gerekçeleri mevcuttur. Özellikle "olmamalı" diyenlerin gerekçeleri geçmişte yaşanılan kötü tecrübelere dayanmaktadır.

Her iki "kesin" görüşün arasında "gri" alanlar mevcuttur.

Örneğin müzikli eğlence mekanlarının yerleşim yeri dışına kurulması.

Bu seçenek daha önce denenmiş ancak  açık alanda sesin çok fazla yankılanması nedeniyle dışarıda ikamet edenlerin gürültü şikayetleri olmuştu. Ayrıca alkol tüketimi nedeniyle gece alkollü araç kullanma  gibi çok ciddi trafik sorunları ortaya çıkmış; işletmecilerin servis koyma çözümü çok etkili olmamıştı.

Bir diğer "gri" seçenek, yerleşim yerinde tam ses izolasyonlu bir mekanın oluşturulmasıdır ki bu seçenek hiç denenmedi. denenmemesinin muhtemel iki nedeni, ses izolasyonunun çok maliyetli olması ve yazın kapalı bir mekanın çok tercih edilmemesi, iklimlendirmenin maliyeti arttırması.

İhsas-ı rey anlamına gelse de, kişisel görüşüm adada diskonun olmaması yönündedir.
Geçmişte adada "disko" olgusunun her türlü sıkıntısını çekmiş ve çokça huzuru kaçmış bir birey olarak deneyimim "kesinlikle hayır" yönünde oy kullanmamı gerektiriyor.

Ülkemizdeki turizm destinasyonlarına baktığımızda da "müzikli eğlence" türünü tercih eden turistler için de ada dışında oldukça fazla ve farklı  seçenekler bulunduğu gerçek.  Kaldı ki, turizmde esas olan ne talep edildiği değil, sizin neyi ve nasıl sunduğunuzdur.  Sevgili Bilsay Hocanın dediği gibi "ev sahibi evinde ayakkabısını çıkarıyorsa, misafir de çıkarmalıdır".Bu turistler ile ilgili olanı...

Ada gençlerine gelince...
Ada gençleri zaten her zaman eğleniyorlar ve dilediklerinde müzikli eğlencelerini  de gönüllerince oluşturuyorlar.

Ancak...
Bunlar benim kişisel görüşlerim.

Blogdaki ankette sunulan seçeneklerden daha farklı görüşleriniz varsa ve paylaşırsanız hepimiz daha zenginleşmiş olur, daha çok seçenek arasından seçme şansımız olur.

Görüşünüz ne olursa olsun benimki kadar net ise birlikte nasıl düşünüyoruz onu öğrenmiş oluruz.





  






10 yorum:

Unknown dedi ki...

Şehir dışındaki bir disco kaza riskini fazlalaştırır, şehir içinde ise sakinlerin huzurunu bozar. Ada gençliği her şartta eğlenir discoya ihtiyaçları yoktur, Bozcaada'ya kafa dinlemeye gelir insanlar , disco isteyende gelmesin Bodrum'a gitsin.

ETEROL dedi ki...

Demokrasilerde, her talep ve gereksinim (ihtiyaç) dikkat alınmal ve değerlendirilmelidir...Ve tüm değerlendirmeler objektif olarak yapılmalıdır...Hiçbir hak ve talep sınırsız değildir...Bozcaada, bana kalırsa DİNGİN bir destinasyon olmalıdır...Bu imajını korumalıdır...Ancak, talep varsa DİSKO'da olmalı, barda olmalı, TÜRKÜ EVİ'de olmalıdır...Ve bu olacaklar, gürültü kirliliği yaratmayacak, insanların uyuma-dinlenme hakkını yoketmeyecek teknik ve idari önlemler alınarak AÇIK yada KAPALI mekanlar oluşturulmalıdır...Nasıl ki, inanan müslümanlar içinde olsa EZAN sesinin insanlarda RAHATSIZLIK yaratacak seviyede olmaması, hiristiyanla için KİLİSE çan sesinin insanlarda rahatsızlık yaratmayacak ses seviyesinde olması, gereği sağlanmalıdır...Kısacası, herkes birbirinin dinlenme ve eğlenme hakkına saygılı ve ölçülü olmalıdır...Bu ise teknik kurallara uyulması ve düzgün bir imar planlaması ile olabilir...Bana göre, açık havada disko, bar ve sabaha kadar eğlenm olacaksa bu mekanlar kasabadan uzakta (yeni kalede, göztepede, ponente fenerinde-batı burnunda) ve ses yutucu önlemler alınarak yapılabilir...Kasaba içinde ise ses sınırlarına uyulmak ve gece en geç 24.00-01.00 saatleri arasında sona ermek üzere müzik evi-türkü evi-dans evi gibi mekanlar işletilebilir...O nedenle, anketi bu anlayışta yanıtlamaya çalıştım...EVET ama önlem alınark...

ETEROL dedi ki...

Herşey iyi güzelde...DİSCO isteyen gelmesin, BODRUM'a gitsin sözü pek hoş değil..Yoksa, BOZCAADA'nın huzur-sakinlik adası olmasını istemeyen hemen hemen yok gibidir...Önlemi alınırsa, kuralı olursa, huzur-sakinlik isteyenlerin hakkı korunursa diskoda olabilir, başka mekanda...

Anıl Azdemir dedi ki...

Eğlencede Her insanın hakkıdır. Bozcaada'ya huzur için gelen ne kadar insan varsa bir o kadarda eğlence arayan insan var. Ben eczanede çalıştığım için biliyorum.. Bozcaada'ya gelen insanların en az %70'i nin eczaneden yolu gecer ve birçok insan ile muhattap oldugum için sıkıntılarını az çok biliyorum.. Gençler zaten eğlence olmadığından şikayetçi.. Bir çok 50 yaş üzeri insanda akşam oldugunda yemeklerini yedikten sonra birkaç kadeh içki içip, müzik eşliğinde dans edip eğlenmek istiyorlar. Böyle bir eğlence olmadığı için "1 gece" kalıp döndüklerine şahit oldum.. Böylece turizmde etkilenmiş oluyor. Bana kalırsa eğlenceninde turizm üzerindeki yeri tartışılmaz büyüklüktedir.. İzolasyon yapılarak eğlence mekanı açılabilir ve açılmalıda..

(ACABA EĞLENCE İSTEMEYEN GELEN TURİSTLERMİ YOKSA YERLİ HALKMI?)

cony dedi ki...

bu durumun şurada tartışılması bile aslında bir gelişme... eskiden kimsenin umrunda değildi.. teşekkürü bir borç bilirim...Evet Bozcaada denilince akla sessizlik sakinlik huzur geliyor ama şöylede bir gerçek var disko diye tabir ettiğimiz müzikli eğlence mekanı da şart ayrıca bir ihtiyaç ..adaya gelen genç çiftleri ele alalım gündüz denezime gireyim akşam yemeğimi yiyeyim sonrada 1-2 kadeh bir şeyler içip müzikle beraber eğleneyim istiyor ama adamız buna izin vermiyor malesef.. belki halkımız böyle şeyleri sevmiyor olabilir yada böyle şeylerin yapılmasını ama şuda gayet net .. geçimlerini bu insanlardan sağlıyorlarsa bu sebepten 2.5-3 ay neyse sezon dişlerini sıkmaları lazım diye düşünüyorum.. adaya gelenlerin ortalaması 40'lara kadar çıktı.açıkçası bu durum beni rahatsız eder oldu tabiki onlarda gelsinn ama bu olanlar genç kesimin ayağını kesti adadan yada olabildiğince azalttı diye düşünüyorum.. tabi belkide adalılar olarak istenilen budur bilemem ama söyleyebilceğim şey bir mekan lazım ...

Adsız dedi ki...

çok insan tanıyorum gece hayatı olmadığı için artım adaya gelmeyen ama gece hayatı var diye kimsenn adaya gelmemezlik yapcağını sanmıyorum

serkan dedi ki...

O nasil bi söz ya..istemeyen boduruma gitain...iyi o zaman sakinliği arayanda mardine gitsin...oyle seymi olur yaww...tabikide bizde istemiyoruz bodrum gibi olsun..her yerde bar..gümbür gümbür...eller havaya...fakat o ihtyacı karsılayacak bir ya da iki tane eğlence mekanı lazım...bende turizmciyim ve çok insanın bu yuzden erkenden adadan ayrıldıklarına sahit oldum...gece 12 olunca sanki bal kabağına donuceceğiz diye herkes evlerine kacıyor...cunku gidecek yeri yok..cok kez sahit oldum yolda yürürken suan acık olan bar disco vs yokmu diyenlere..siz bunları gormezden gelemezsiniz...neymis huzuru bozarmış..neymiş asayis olayları artarmıs...kardeşim acarsın bi bar..yaaparsın ses yalıtımını..asayişinide yaparsın...ama sunu yapma...klasik türk mantığı yapamıyorsan beceremiyorsan yasakla..kapat...ayrıca bende adada 50 yas ver üzeri insan gormekten sıkıldım...huzur evine cevircekler yakında...ama ben diyebilirmiyim 50 yas üzeri gelmesin...olmaz demi.....eğlenceye gelen insan adaya gelmesin bodruma gitsin lafını..aynı cümleleri turizm toplantısında ozcan hanım soylemişti...tabi bu hanım sozde sanatcı...kendi cıkarlarına..kendi sanatına uymayan herseye karsı ellerinde telefonlarla günde 10 kez polise sikayette bulunurlar...bu tip 5-10 tane kendilerine gore sanatcı olup herseye karsı ellerinde telefonlarla gezen tipler var...bu konuyu neden bu kadar uzattım..çünkü bu insanların gorusleri dikkate alınıyor..bu insanlar yuzunden adada bazı seyler gelismiyor...ama kızıyorum en cok kendimize..boyle bir toplantıda boyle insanlara cevap verebilecek genclerimiz olsa salonda o zaman sorunlar daha kolay cozulur..ama o soze karsı cevap gelmeyince o soz gecerli oluyor...malesef bide en faz burda konusuyoruz bunlarııı...

Adsız dedi ki...

Adada gece hayati olmasin diyen insanlara ve kendime sesleniyorum, bahsettiginiz problemlerden hicbiri cozulemeyecek problemler degiller. Adada 4 aylik sezonun bereketli bir sekilde gecmesi adina yapilacak duzeltmelerden en onemlisi gece hayatinin adanin karekteristik ozelliklerine uygun bir sekilde yeniden planlanmasidir. Rahatsiz oldugunuz tum bu sebepler matematiksel degil duygusal sebeplerdir. Sunu unutmayinki adayi ilk geldiginizdeki (burada doğanlar içinde aynı durum) sevme sebebiniz havasi dogasi sakinliginden cok verdigi ozgurluk ve bagimsizlik hissiydi. Bu özgür adada asıl kirlenme ve mutsuzluk yaratan durum yaşayan insanların kendi dünyalarında bencilleşmeleri ve kendileri ve yakın çevresi dışındakilere tahammül edememeleridir.Adanın popüleritesi arttıkça merak ve diger etmenlere bağlı engellenemez bir dalga oluştu. Bakın kaç senedir gece hayatı yok adada, adanın huzur grafiği yukarı doğrumu gidiyor? Gece hayatına çekilen setin sebebi sakinliği ve huzuru bozması degildi. Kibir , tahammülsüzlük ve başarısız bir idari planlama asıl sebebleri. Kibirinizi ve egonuzu gençlerden ve ya sizden sonra adaya gelip burayı istediği gibi yaşamak isteyenlerin üstünden çekin. Kolay para kazanıcam diye oturduğu evi pansiyon yapan adanın eski ve yeni yerlilerini doğru alt yapı için yönlendirin; iş yerlerindeki çalışanlar için konaklama,sürekli yaşayan ve kontrollü bir gece hayatı, kurabiye yerine doğru ekmek üreten bir fırın, istanbul meyhanesi envaterine sahip olmayan adaya özgü mutfağa sahip lokanta ve meyhaneler ve aklıma gelmeyen birçok yararlı fikirleri hoşgörü ortamında biz bencil adalılara aşılayın. Yada kabul edin " Adaya benden ve çevremden başka kimse gelsin eğlensin zevk alsın mutlu olsun istemiyorum" Adali yada yerleşmiş insanlardan okuduğum en belirgin düşünce bu. Kimsenin şahsına yada işine dil uzatmak istemedim bu fikirlerimi kendime yöneltip yazdım. Saygılar

Tenedos dedi ki...

Sayın Adsız Yorumcu,
Bir hatırlatma ve birkaç da açıklama eklemek istiyorum.
1. Soru, adada gece hayatının olup olmaması değil, müzikli eğlence yerinin olup olmamasıydı. İkisi oldukça farklı şeyler. Disko = gece hayatı denklemi biraz haksız diye düşünüyorum.
2. Rahatsız olunan matematiksel verileri hemen ifade etmek istiyorum: Evinizin 6 metre ilerisinde 4 ay boyunca her gün aralıksız, sabah 10.00 dan ertesi sabah saat 04.00 a kadar evinizdeki ölçümle 95 desibelin üstünde tespit edilen; boş (müşterisiz) dahi olsa müzik çalan bir işletme olduğunda ister istemez belirttiğiniz gibi tepki duygusal olmakta.
3. Matematik bununla da bitmemekte: İşletme kapandıktan sonra da önünde arkasında oturanların eseri olarak her sabah kapınızı açtığınızda def’i hacet kalıntıları ve kesif bir koku ile en az 5 sağlam ya da kırık bira şişesi. Kırık olanların çoğu siz tam uykuya dalmışken yattığınız odanın duvarına patlatılarak kırılmakta.
4. Duygusal yönüne gelince, sabah 04.00-06.00 arası ayrılan, birleşen, kavga eden, barışan, kahkahalar atan ya da ağlayanları bu 4 ay boyunca camınızın altında dinlemek zorunda kalmak; evet zorlayıcı oluyor, haklısınız. Bu matematik ve duyguları fazlası yok eksiği var hepsini şahsen ve komşularımla birlikte yaşadım.
5. Adayı herkesin sevme nedeni farklı; sizinki özgürlük ve bağımsızlık duygusu olabilir. Aynı duyguyu paylaşan pek çok kişi de olabilir. Güzel duygular bunlar. Ancak siz de takdir edersiniz ki, bunlar sınırsız değiller. Sizinkinin sınırı başkasınınkinin başladığı yerdir. Huzurdan söz etmiyorum, en temel hak olan evinizde gece uyuyabilme hakkı eğlenme hakkından daha az değerli ya da ihmal edilebilir değildir. İhlali tahammül ve hoşgörülebilir de değildir: Bitişik komşunuz bir gecelik düğün yapmıyor, dört ay boyunca kulaklarınızı sağır eden, yazın sıkı sıkı kapatmak zorunda kaldığınız camları zangırdatan volümdeki müzikle uykusuz kalmayı hiç kimse kimseden bekleyemez ve hoşgöremez.
6. Sadece kendi adıma konuşabilirim; beni kibirli bulabilirsiniz, bu sizin algınızdır ya da gerçekten öyle de olabilirim. Ama ne “kibrimin” ne de egomun ada gençleri ya da gelip dilediğince yaşamak isteyenlerin üzerinde olduğunu düşünmüyorum doğrusu. Üzerinde olduğunu söylemek başta onlara haksızlık olduğu kadar sahip olmadığım, kimsenin de olamayacağı bir gücü vehmetmek olur ki bu tür vehimlerim yok. Aksine, kişisel fikrimi şimdi ve yukarıda açıkça müzikli yerin olmaması (koşullar değişmediği sürece) yönündeyken konuyu bloğumda tartışmaya ve her görüşe açmam sizce aksini göstermez mi?
7. Adada yaşayan, vergisini ödeyen, seçimlerde oyunu kullanan, evini pansiyona vermeyen sıradan bir insanım ben. Bu nedenle adalıları belirttiğiniz konularda yönlendirmek, sizin aklınıza gelen size göre yararlı fikirleri adalılara aşılamak gibi bir görevimin olduğunu, adalıların da böyle bir şeye ihtiyaçlarının olduğunu düşünmüyorum. Bunları yapma görevi adadaki kamuoyunun, faaliyet gösteren siyasi partiler ile kamu ve sivil toplum kuruluşlarınındır. Adalıların kendilerini yönlendirecek ve sorunlarını çözecek yetkinlikte olduklarını biliyorum.
8. Adada yerleşmiş insanların ve adalıların en belirgin düşüncelerini nasıl okuduğunuzu açıkçası bilmiyorum, belirtmemişsiniz ancak yine kendi adıma şunu söyleyebilirim ki adaya ve adalılara saygısızlık etmeyecek pek çok farklı çevreden insanların adaya gelmeleri, tanımaları, eğlenmeleri ve zevk almaları için birçok organizasyonun içinde yer aldım, almaya da devam etmekteyim.
9. Son olarak Sayın Adsız Yorumcu fikirlerinizi kendinize yönelttiğinizi söylemekle birlikte bizlerle paylaştınız, bizlere de söylediniz, yönelttiniz. Başkalarının adına konuşamayacağım için kendi adıma biraz suçlama içeren yorumunuzu cevapladım. Zannediyorum ki genellemeler böyle algılanıyor. Genellemeler her zaman tehlikelidirler – adı üstünde: genel-leme!
Genellemeler ve genel suçlamalar hiçbirimize fayda sağlamaz. Onların yerine somut sorunlara somut çözüm önerileri geliştirme üzerinde odaklanmamız daha doğru olur diye düşünüyorum.
Saygılarımla,

Adsız dedi ki...

Vildan Hanım,
sizin bu konuyu bloğunuzda açmanıza saygı duyuyorum. Zaten suçlamalarımda kimseye bireysel bir şey söylemedim(belki idari yöneticeler hariç). Bu konuyu devam ettirmekte pek gönüllü olmamakla beraber bahsettiğim matematiksel yanlışlığı anlatmak isterim. Öncelikle Disko = Gece Hayatı denklemini düzeltelim. Gece hayatı içinde bir çok farklı eleman barındıran bir kümedir. Disko ∈ Gece Hayatı yani disko yada bar açılması durumu gece hayatı kümesinin bir elemanıdır. Yani disko bar açılıp açılmasını konusuyorsak dolaylı olarak gece hayatı olup olmamasını konusmus oluyoruz. Anlattığnız olayları salhane zamanından hatırlıyorum ve tekrarlanmasına sizden daha fazla karşı cıkarım. Fakat tepkinizdeki matematiksel yanlışlık şudur. Bu kez sözel olarak anlatıyım ; Evinizin 50 metre yanına belediye çöplüğü açılıyor. Kokudan sesten ve görüntüden rahatsız olup şikayetçi oluyorsunuz haklı olarak. Ve bulunan çözüm çöplüğü komple kaldırmak oluyor. Fakat çöplük bir ihtiyaçtır iyi bir planlama ve ciddiyet ister yoksa heryeri çöp basar. Yapılması gereken kimseyi rahatsız etmeyecek adanın kimliğine uygun ciddi bir planlamadır. Bahsettiğim duygusal hata budur. bir işlemin sonucunu 0 cıkarmak için ya 0+0=0 yada x.0=0 denklini kullanmak gerekir. eğer x = bar yada disko ise 0 biz kendimiz oluyoruz.Ne kadar kızarsak kızalım kendimize değer olarak 0 vermeyelim yok etmeyelim. Ada insanın içinde doğmuş biri olarak daha fazla bir suclama yöneltmeyeceğim kimseye. Kimseye fayda sağlamayacak asıl durum adanın sürdürelebilir turizm planlaması olmadığını görmezden gelmektir. Yıllar önce turizmi sırtlayan bir çok esnaf destek yerine köstek gördükleri için yada büyüyen turizm karşısında yetersiz duruma düstükleri için adanın geleceği gözle görülür bir şekilde tehlike içindedir. Umarım ada uzun yıllar yaşar...