18 Ekim 2015 Pazar

Duyuru

24-28 Şubat 2016 Tarihlerinde Plovdiv (Filibe) / Bulgaristan'da Uluslararası VINARIA Bağcılık ve Şarapçılık Fuarı ile Şarap Festivali Düzenlenmektedir.
Bu etkinlikle eş zamanlı olarak aynı fuar alanında Uluslararası FUTDEH gıda, içecek, ambalaj, makina ve teknolojileri sergisi;
Uluslararası HOREKA hotel, restorant, kafeterya donanımı sergisi programda yer almaktadır.
Bozcaada Doğayı Koruma Kültür Sanat Derneği ve Bozcaadalılar Derneği belirtilen fuar/festival/sergileri ziyaret etmek üzere gezi düzenlemeyi planlamaktadır.
Ulaşım, konaklama rezervasyonu, vize gibi işlemlerin sorunsuz olabilmesi ve zamanında yapılabilmesi için katılımcı sayısının önceden bilinmesini gerektirmektedir. Katılımcı sayısı en az 10 (on), en fazla 40 (kırk) kişi olabilecektir.
Ulaşımın, gidiş için Çanakkale-Filibe; dönüş için Filibe-Çanakkale olması düşünülmektedir.
Başvuruların kesinleşmesi değerlendirilmesinde öncelik, iki derneğin üyeleri ile Bozcaada'da yaz-kış ikamet edenlerde olacaktır.
Geziye katılmak isteyenlerin EN GEÇ 05 Kasım 2015 tarihine kadar isimlerini, vildanonur@hotmail.com adresine bildirmeleri gerekmektedir.
Bu tarihe kadar yapılmış olan başvuru sayısı üzerinden ulaşım ve konaklama için grup fiyatları alınacağından, bu tarihten sonra yapılacak başvurular, dikkate alınmayacaktır.
Dernek üyelerimize ve Bozcaada'da yaz-kış ikamet edenlere saygı ile duyurulur.

30 Eylül 2015 Çarşamba

Yine Bozcaada’da Üniversite

Bozcaada’ya üniversite de üniversite,
Üniversite de üniversite…
Teranesi ne yazık ki devam ediyor.        

Bozcaada’nın kış ekonomisi canlanaCakmış…
Bozcaada’nın sosyal hayatı canlanaCakmş…
Bozcaada’nın işletmeleri için, nitelikli ara insangücü olaCakmış…

Ey Bozcaada’lı anne ve babalar…
Çocuğu bir üniversitede okumuş olan, el an okuyan ya da gelecekte okuyacak olan Bozcaadalılar…
Bir anne baba olarak çocuğunuzu okuduğu yere; (İstanbul, İzmir, Ankara, Çanakkale, Edirne, Balıkesir, Van, Muğla, Eskişehir v.s, v.s, v.s…) bu yerin kış ekonomisi canlansın, sosyal hayatı canlansın, o yerin ucuz işçi ihtiyacı karşılansın diye mi gönderdiniz ya da göndereceksiniz evladınızı?
Çocuğunuzu gönderdiğiniz yerin ahalisi, ellerini ovuşturarak bunu ciddi ciddi yüzünüze söylerse içinizden ne demek gelir, neler geçer?
Geçeni demeyin, küfür olur…

Bozcaada’daki Bölümler faaliyetteyken bir tanıdığımın ricası üzerine, okulu kazanmış öğrenci için, adada bir ev-pansiyon sahibine koşulları ve fiyatı sordum.
Koşulları sıraladı: Ev üç odalı. Her oda ayrı ayrı öğrencilere verilir. Bir odada iki öğrenci kalabilir. Odada yatak ve elbise dolabı var. Banyo, mutfak ve tuvalet müşterek. Elektrik, su, tüpgaz ve ısınma giderleri öğrencilere ait.  Kahvaltı, yemek yok; 1 Haziranda ev boşaltılır.
Fiyat?
Kişi başı Aylık 600 TL.

Merak ettim ve Edirne’de, üniversite kampüsünün karşısındaki bir özel yurdu aradım. Koşulları ve fiyatları sordum.
Koşullar şunlardı: Tüm odaların içinde banyo ve tuvaleti mevcut. Bir ve iki kişilik odalar var.  Odalarda yatak, çalışma masası, televizyon, dinlenme koltuğu, elbise dolabı ve kitaplık var. Ayrıca etüd odası ve 24 saat açık kantin var. Ücretsiz hızlı internet bağlantısı var. Çamaşır ve ütü odası her katta var - ücretsiz. Fiyata kahvaltı ve akşam yemeği dahil.  Isınma merkezi sistem kaloriferli ve fiyata dahil.
Fiyat: Tek kişilik oda 600 TL, İki kişilik oda, kişi başı 400 TL.
(Bu koşullarda bu fiyatları veren her iki kentteki iki işletmenin isimlerini dileyenle paylaşabilirim.
Babası bir fırında işçi olarak çalışan ve kardeşi de okuyan çocuk, kayıt yaptırmadı…)       
Yorumsuz geçelim…

Yüksek Okul öğrencileri Bozcaada’nın sosyal hayatını canlandıracakmış…
Sen öldür, öğrenciler canlandırsın…
Ölmüş eşeği anırtmak gibi bir şey…

Hiç kimsenin evladı; bir üniversite öğrencisi, “sosyal hayatı canlandırma” aracı değildir.
Üniversite öğrencisi, üniversite kampüsünde “sosyalleşir”.
Üniversitenin sunduğu; kütüphane, kantin, tiyatro-sinema-müzik-spor alanlarında, ilgi kulüplerinde; ama az ama çok, üniversitenin sunduğu olanaklarla sosyalleşir. Bulunduğu kentin sosyal hayatına da katılır elbette ki. Mevcut bir sosyal hayat – varsa – katılımcı olarak… Ölmüş'ü canlandırıcı olarak değil.

Gelelim zurnanın “zırt” dediği yere…          
Bozcaada’daki işletmelerde öğrenciler, “nitelikli ara işgücü” olacaklarmış…
Ne iş?
Telafuz edilen işler ve ihtiyaçlar: garson, pardon servis elemanı; aşçı, pardon yemek şefi; bulaşıkçı, pardon temizlik elemanı…
Neyin “ara”sı olacaklar?
Gıda mühendisi ve komi istihdam ediyorsa işletme, evet ara insangücü olurlar…
Ama okuma yazması olmayan “patron” ve yüksekokul öğrencisi garson…
İlkokul mezunu “işletmeci” ve yüksekokul öğrencisi aşçı…
Yüksekokul mezunu “meyhaneci” ve yüksekokul mezunu temizlik elemanı…
Bu işte bir tuhaflık var.

Bozcaada’da turizm yüksek okulu olmaksızın da branş öğrencilerine staj yaptırılabilir halbuki. Hiçbir engel yok.
Turizm bölümlerinde okuyan binlerce öğrenci ülkenin her yerinde, turizm bölgelerinde staj yapacak yer ararlar her yıl. Bozcaada'da da ararlar.

Staj yapma-yaptırma kriterleri – koşulları belli:
Faaliyet konusu turizm olan tescilli bir kurum olacaksınız…
Turizm belgeli olacaksınız…
Öğrenciye, bu işi bilen “belgeli” biri olarak, “rehberlik” yapacaksınız..
Stajı boyunca öğrencinin sigortasını yatıracaksınız…
Fazla mesai yaptırdığınızda, fazla mesai ücretini ödeyeceksiniz…
Yani siz yasanın tarif ettiği kurumsal işveren, sektörün tarif ettiği, belgeli  “turizm işletmecisi” olacaksınız…
Siz bu koşulları karşılamıyor ama “nitelikli öğrenci ara işgücü! çalışsın ”, diyorsanız siz ne kuşsunuz, ne de devesiniz… Turizm gecekonducususunuz.

“Öğrenciler Bozcaada’da çok mutlu oluyorlar, biz de onlara abilik yapıyoruz. Bu nedenle yüksekokul açılsın” diye üstelik “en son ve en çarpıcı” gerekçeyi duyunca;
Bozcaada’da yeşeren bu üniversite, yüksekokul sevdası için insanın,  filimdeki Muro karakterinin repliğini şöyle haykırası geliyor: “Lanet olsun şu içimdeki yüksekokul sevdasına”…

Üniversite ile ilgili bir anekdot ile bitirelim:
ABD’de iç savaş ve karışıklıklar bitip ekonomik alanda atılımlar başladığında petrolcülerden birisi İngiltereden ünlü bir profesörü davet eder ve aralarında şöyle bir konuşma geçer:
-              - Profesör, ben adımı sonsuza dek yaşatacak, ülkeme her alanda üstün katkılar sağlayacak bir üniversite kurmak istiyorum.  Kabul ederseniz sizin kurucu rektör olmanızı isterim.
-               - Çok teşekkür ederim. Bu son derece onurlu bir görev olur benim için.
-              -  Kabul etmenize çok sevindim. Hemen işe girişelim. Böyle bir üniversitenin kurulması için ne kadar paraya ihtiyacınız var?
Profesör gayet sakin bir biçimde, bir milyon dolara, der.
O dönem Amerikasında bu çok zor telaffuz edilebilen, ancak bankalar için anlaşılabilen bir rakamdır.
Petrolcü bir süre profesöre bakar:
-               - Bu parayı size vereceğim profesör. Başka neye ihtiyacınız var?
P   Profesör yine sakin bir biçimde cevap verir:
-               - Bir yüzyıla…

Kıssadan hisse: üniversite görmemişe üniversite kurmak kolay gelir…


22 Ağustos 2015 Cumartesi

Stilyani Kutufo

Bazı insanlar için dersiniz ki, "o sorgusuz sualsiz varsa eğer cennete gidecek..."

Stilyani Kutufo o insanlardan biri....

Bozcaada'nın mütevefa papazı, rahmetli İstrati Kutufo'nun eşi Stella Teyze 90 yıllık hayat serüvenini tamamlayarak eşinin yanına yol aldı...

Elli yıl önce eşinin görevi nedeniyle geldiği Bozcaada'daki mütevazi yaşamında Gökçeada'daki Zeytinli Köyünü hiç unutmadı. Hep büyük bir özlemle içinde yaşattı...

Eşinin vefatından sonra da çok emeği olan Bozcaada Kilisesindeki gönüllü görevlerini hiç aksatmadı. İnce ve yanık sesiyle ayinlerde tek başına "koro" idi her zaman.

Onun sesinin Tanrıya ulaştığına dair inanç her duyanda kendiliğinden oluşurdu... Cengiz Bektaş Hoca "onun sesi" için en güzel şiirlerinden birini yazdı.

Çok çalışkandı Stela Teyze. Bağ bahçe işleri, çiçekleri, nefis likörleri ve spesyali "tırtıl" badem kurabiyesi...

İyi bir entellektüeldi Stella Teyze. Her tür kitabı okur - romanlar, din ve felsefe kitapları ve sürekli takip ettiği dergiler...

Büyük tevekkülü ve inancı her sohbet edene büyük bir huzur verirdi.

Şimdi sevgili eşi Papaz Amca'nın yanında aynı huzur içerisinde...

Toprağın bol olsun Stella Teyze...






27 Temmuz 2015 Pazartesi

İşin Esası Kriterdir…



Her zaman, sıklıkla, bazen herkes bir seçimle karşı karşıyadır.

Seçeneklerin sayısı genellikle çok fazla değildir: Evet ya da Hayır; İleri ya da Geri; Sağa ya da Sola’dır.  

Bu tür seçimler karşısında kalırız çoğunlukla.

Seçimimizi yaparken ihtiyaç duyduğumuz şey sadece birkaç kriterdir.

Örnek birkaç kriter şunlar olabilir:

1. Bu seçenek, dürüstçe bir seçenek midir?

Öncelikle kendimize karşı… Bunu seçersem (evet, ya da hayır dersem) kendime ihanet etmiş olur muyum?

Bu kritere sahip olan kişiler hiçbir zaman taviz vermezler. Hatta tavizin ne olduğunu bilmezler; onu anlayacak bir deneyimleri olmamıştır.

2. Bu seçenek adil midir?

Sadece kendimiz için değil, geri kalan herkes için de? Basit insan kazandığında, diğer herkesin kaybedeceği biçimde kazanmaktadır.  Adil ve bilge bir insan kaybettiğinde bile diğer herkesin kazanacağı biçimde kaybetmektedir…

3. Bu seçenek şık (zarif) midir?

En önemli kriter budur.  Açan ama kısa ömürlü olan kiraz çiçeği zariftir. Gökkuşağı zariftir.  En çok çalışılan dans zariftir.  İlk iki kritere uygun olan ve bir tutam da süzülmüşlük içeren her şey şık ve zariftir.

Sorun hiçbir zaman seçimin kendisi değildir.


Sorun her zaman seçimin kritrleridir.


22 Temmuz 2015 Çarşamba

Bozcaada Kargalarından Ödüllü Bilgi Yarışması

Bir önceki yazımızda sözü edilen, Bozcaada'nın koylarının isimlerinin yer alacağı tabelaların, iki gün önce konulduğu görülmüştür.

Yollar iki yönlü; tabelalar tek yönlü...
Hadi neyse, düne kadar hiç yoktu diyelim...

Plaja 500 metre mesafede ve arada Aya Paraskevi paraklisi olmasına rağmen "Ayazma Plajı" diye, koyun tek tarafına, tepeye tabela dikilmiş...
Hadi neyse, düne kadar hiç yoktu diyelim...

Ama bir tabela dikilmiş ki, akıl sır ermez...
Aklı erene, doğru cevabı bilene, Bozcaada kargalarından ödül var...



1. Resimde tabela, 2. Resimde tabelanın biraz geniş açıdan yeri görünmektedir.

1. Resimdeki tabelada, "Mermer Burnu ve Çanak Liman Plajı" yazılı tabela görünmekte, 2. Resimde Ayana Koyu görünmektedir...

Ödüllü soru şudur:

Aşağıdaki seçeneklerden sadece biri doğrudur ve bu seçeneklerden hangisi doğrudur:

a.  Tabela eksiktir, yazının altındaki sol okla birlikte, 3 km yazısı unutulmuştur...
b. Tabelayı diken ya da diktiren ....... Ayana Koyu'nu, Mermer Burnu ya da Çanak Limanı olarak biliyordur. (Bu seçenek doldurmalıdır, noktalı yerlere yakışan sıfatı siz ekleyin)
c. Tabelayı diken ya da diktiren için tabelada ne yazdığı değil, tabelanın herhangi bir yere dikilmiş olması önemlidir.
d. Tabelayı diken ya da diktiren bir provakatördür. (Tabelayı kasten yanlış yere dikmiştir).
e. Tabelayı diken ya da diktiren bir şakacıdır. (Adalıların dikkatini sınamak için yanlış yere dikmiştir).
f. Tabelayı diken ya da diktirenin ne Bozcaada, ne de işlerin ilk defasında doğru (hatasız) yapılması umurunda değildir.

Doğru seçeneği en doğru bilen ilk 3 kişi, kargaların sabah kahvaltısından kazanacaklardır;
biz onların doğru seçeneği bilip bilmediğini bilemeyeceğimiz için yapacak çok fazla bir şey yok...

Tabelaların yazılı yüzü, kargaların havada uçarken okuyacağı biçimde yukarıya doğru dönük biçimde çakılsaydı, sadece kargalar bize gülerdi...


16 Temmuz 2015 Perşembe

Bozcaada Kargaları Öğreniyor...

Şemsiye üreticileri, yazın yağmurlu geçmesini isterler…
Sandalet üreticileri, yazın kurak geçmesini isterler…
Bira üreticileri, yazın sıcak geçmesini isterler…
Bozcaada kargaları, yazın çabuk geçmesini isterler…

Kargalar, hele Bozcaada kargaları oldukça meraklı ve zeki hayvanlardır.
Ayrıca müthiş bir hafızaları vardır.
Ortalama olarak bir karganın 100 kelime ya da 50 kadar cümleyi ezberleyebildiği bilinir.
Bozcaada kargaları için 16 kelimeyi ezberlemek, çocuk oyuncağı…
Ancak bir sorunları var…

Daha doğrusu, Bozcaada Belediyesine bir önerileri:

Bozcaada Belediye Meclisi, 06 Haziran 2015 tarihinde aldığı bir kararla, Bozcaada’nın bazı koylarına isimlerini gösteren 16 adet tabela dikecekti.
Projeyi Bozcaada Belediyesine Bozcaada Kent Konseyi aracılığı ile götüren Bozcaadalılar Derneğinin bu tabelalama işi için öngörüsü, sallana sallana 15 iş günü idi…
İş esasında, 5 iş günü… (3 günde tabelaların hazırlanması, 2 günde yerine dikilmesi).

Meclis kararından bugüne geçen süre, 40 gün.
Kalan sezon da 40 gün…

Sonra, ada kargalara kalacak.

Geri kalan sekiz ayda o tabelaları kargalar okuyacak.
Bu nedenle, şu saatten sonra yapılacak tabelaların, mutlaka yazı kısmı yukarıya bakacak şekilde –
- Yani kargaların uçarken kolayca okuyabileceği biçimde yerleştirilmeleri gerekecek…

Ki, kargaların işine yarasınlar…
Hiç olmazsa kargalar, Bozcaada’nın koy isimlerini kış boyunca doğru öğrensinler…