Bozcaada'da Üniversite etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Bozcaada'da Üniversite etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Eylül 2015 Çarşamba

Yine Bozcaada’da Üniversite

Bozcaada’ya üniversite de üniversite,
Üniversite de üniversite…
Teranesi ne yazık ki devam ediyor.        

Bozcaada’nın kış ekonomisi canlanaCakmış…
Bozcaada’nın sosyal hayatı canlanaCakmş…
Bozcaada’nın işletmeleri için, nitelikli ara insangücü olaCakmış…

Ey Bozcaada’lı anne ve babalar…
Çocuğu bir üniversitede okumuş olan, el an okuyan ya da gelecekte okuyacak olan Bozcaadalılar…
Bir anne baba olarak çocuğunuzu okuduğu yere; (İstanbul, İzmir, Ankara, Çanakkale, Edirne, Balıkesir, Van, Muğla, Eskişehir v.s, v.s, v.s…) bu yerin kış ekonomisi canlansın, sosyal hayatı canlansın, o yerin ucuz işçi ihtiyacı karşılansın diye mi gönderdiniz ya da göndereceksiniz evladınızı?
Çocuğunuzu gönderdiğiniz yerin ahalisi, ellerini ovuşturarak bunu ciddi ciddi yüzünüze söylerse içinizden ne demek gelir, neler geçer?
Geçeni demeyin, küfür olur…

Bozcaada’daki Bölümler faaliyetteyken bir tanıdığımın ricası üzerine, okulu kazanmış öğrenci için, adada bir ev-pansiyon sahibine koşulları ve fiyatı sordum.
Koşulları sıraladı: Ev üç odalı. Her oda ayrı ayrı öğrencilere verilir. Bir odada iki öğrenci kalabilir. Odada yatak ve elbise dolabı var. Banyo, mutfak ve tuvalet müşterek. Elektrik, su, tüpgaz ve ısınma giderleri öğrencilere ait.  Kahvaltı, yemek yok; 1 Haziranda ev boşaltılır.
Fiyat?
Kişi başı Aylık 600 TL.

Merak ettim ve Edirne’de, üniversite kampüsünün karşısındaki bir özel yurdu aradım. Koşulları ve fiyatları sordum.
Koşullar şunlardı: Tüm odaların içinde banyo ve tuvaleti mevcut. Bir ve iki kişilik odalar var.  Odalarda yatak, çalışma masası, televizyon, dinlenme koltuğu, elbise dolabı ve kitaplık var. Ayrıca etüd odası ve 24 saat açık kantin var. Ücretsiz hızlı internet bağlantısı var. Çamaşır ve ütü odası her katta var - ücretsiz. Fiyata kahvaltı ve akşam yemeği dahil.  Isınma merkezi sistem kaloriferli ve fiyata dahil.
Fiyat: Tek kişilik oda 600 TL, İki kişilik oda, kişi başı 400 TL.
(Bu koşullarda bu fiyatları veren her iki kentteki iki işletmenin isimlerini dileyenle paylaşabilirim.
Babası bir fırında işçi olarak çalışan ve kardeşi de okuyan çocuk, kayıt yaptırmadı…)       
Yorumsuz geçelim…

Yüksek Okul öğrencileri Bozcaada’nın sosyal hayatını canlandıracakmış…
Sen öldür, öğrenciler canlandırsın…
Ölmüş eşeği anırtmak gibi bir şey…

Hiç kimsenin evladı; bir üniversite öğrencisi, “sosyal hayatı canlandırma” aracı değildir.
Üniversite öğrencisi, üniversite kampüsünde “sosyalleşir”.
Üniversitenin sunduğu; kütüphane, kantin, tiyatro-sinema-müzik-spor alanlarında, ilgi kulüplerinde; ama az ama çok, üniversitenin sunduğu olanaklarla sosyalleşir. Bulunduğu kentin sosyal hayatına da katılır elbette ki. Mevcut bir sosyal hayat – varsa – katılımcı olarak… Ölmüş'ü canlandırıcı olarak değil.

Gelelim zurnanın “zırt” dediği yere…          
Bozcaada’daki işletmelerde öğrenciler, “nitelikli ara işgücü” olacaklarmış…
Ne iş?
Telafuz edilen işler ve ihtiyaçlar: garson, pardon servis elemanı; aşçı, pardon yemek şefi; bulaşıkçı, pardon temizlik elemanı…
Neyin “ara”sı olacaklar?
Gıda mühendisi ve komi istihdam ediyorsa işletme, evet ara insangücü olurlar…
Ama okuma yazması olmayan “patron” ve yüksekokul öğrencisi garson…
İlkokul mezunu “işletmeci” ve yüksekokul öğrencisi aşçı…
Yüksekokul mezunu “meyhaneci” ve yüksekokul mezunu temizlik elemanı…
Bu işte bir tuhaflık var.

Bozcaada’da turizm yüksek okulu olmaksızın da branş öğrencilerine staj yaptırılabilir halbuki. Hiçbir engel yok.
Turizm bölümlerinde okuyan binlerce öğrenci ülkenin her yerinde, turizm bölgelerinde staj yapacak yer ararlar her yıl. Bozcaada'da da ararlar.

Staj yapma-yaptırma kriterleri – koşulları belli:
Faaliyet konusu turizm olan tescilli bir kurum olacaksınız…
Turizm belgeli olacaksınız…
Öğrenciye, bu işi bilen “belgeli” biri olarak, “rehberlik” yapacaksınız..
Stajı boyunca öğrencinin sigortasını yatıracaksınız…
Fazla mesai yaptırdığınızda, fazla mesai ücretini ödeyeceksiniz…
Yani siz yasanın tarif ettiği kurumsal işveren, sektörün tarif ettiği, belgeli  “turizm işletmecisi” olacaksınız…
Siz bu koşulları karşılamıyor ama “nitelikli öğrenci ara işgücü! çalışsın ”, diyorsanız siz ne kuşsunuz, ne de devesiniz… Turizm gecekonducususunuz.

“Öğrenciler Bozcaada’da çok mutlu oluyorlar, biz de onlara abilik yapıyoruz. Bu nedenle yüksekokul açılsın” diye üstelik “en son ve en çarpıcı” gerekçeyi duyunca;
Bozcaada’da yeşeren bu üniversite, yüksekokul sevdası için insanın,  filimdeki Muro karakterinin repliğini şöyle haykırası geliyor: “Lanet olsun şu içimdeki yüksekokul sevdasına”…

Üniversite ile ilgili bir anekdot ile bitirelim:
ABD’de iç savaş ve karışıklıklar bitip ekonomik alanda atılımlar başladığında petrolcülerden birisi İngiltereden ünlü bir profesörü davet eder ve aralarında şöyle bir konuşma geçer:
-              - Profesör, ben adımı sonsuza dek yaşatacak, ülkeme her alanda üstün katkılar sağlayacak bir üniversite kurmak istiyorum.  Kabul ederseniz sizin kurucu rektör olmanızı isterim.
-               - Çok teşekkür ederim. Bu son derece onurlu bir görev olur benim için.
-              -  Kabul etmenize çok sevindim. Hemen işe girişelim. Böyle bir üniversitenin kurulması için ne kadar paraya ihtiyacınız var?
Profesör gayet sakin bir biçimde, bir milyon dolara, der.
O dönem Amerikasında bu çok zor telaffuz edilebilen, ancak bankalar için anlaşılabilen bir rakamdır.
Petrolcü bir süre profesöre bakar:
-               - Bu parayı size vereceğim profesör. Başka neye ihtiyacınız var?
P   Profesör yine sakin bir biçimde cevap verir:
-               - Bir yüzyıla…

Kıssadan hisse: üniversite görmemişe üniversite kurmak kolay gelir…


21 Mayıs 2015 Perşembe

Bozcaada Üniversitesi

Milattan sonra 455-556 yıllarında kurulup, 848 yılında üniversite statüsünü alan ilk yükseköğretim kurumu, günümüzde Magnaur Okulu olarak da anılan Πανδιδακτήριον - Pandidaktirion, ya da Konstantinopol Üniversitesidir.

Bugünkü İstanbul Üniversitesinin büyük büyük babası…

Milattan sonra 859 yılında, Fas şehrinde Fatimi el Fahri tarafından Al-Karouiyn üniversitesi kurulmuştur.

Yine 9. Yüzyılda Salerno Üniversitesi, 12. Yüzyılda Paris Üniversitesi kurulmuştur.

 1117 yılında Oxford Üniversitesi öğrencileri ve hocaları ile Oxford sakinleri arasında çıkan bir anlaşmazlık sonucunda şehirden ayrılan bir grup öğretim elemanı kuzeye giderek 1209 yılında Cambridge Üniversitesini kurmuşlardır.

Avrupa ülkelerinde 13. Yüzyıldan sonra bir dizi üniversite açılmaya başlanmıştır: Bologna, Monpele, Padue, Napoli, Floransa, Prag, Krakow, Viyana, Haidelberg, Laipsig, Bazel…

Doğu Roma kurumları geleneklerinden bazılarını benimseyen Osmanlı İmparatorluğu kuruluşunun daha ilk yıllarında, fakültatif yapısı ve işleyişi ile dönemin İstanbul Üniversitesi sayılabilecek Enderun Mektebini kurmuştur.

Ortaçağda üniversitelerin açılmasını sağlayan en önemli etmen … şehirleşmedir.

Günümüzde de en önemli etmenlerden biri, yine şehirleşme olgusudur.

Çünkü şehirleşme demek esasında meslekleşme ve uzmanlaşma demektir.

Meslekleşmenin sonucu olan uzmanlaşmanın yarattığı katma değerin biriktirildiği ve pazarlandığı yerdir şehir.

Meslekleşmeyi ve uzmanlaşmayı sağlayan, disipline eden kurum ise üniversitedir.

Mesleklerin ve uzmanlığın bilgisini üreten, biriktiren ve aktaran kurumdur üniversite.

Bu nedenle, köyde kasabada üniversite olmaz…

İstisnaları bulunmakla birlikte, geleneksel anlayış olarak bir üniversitede fen fakültesi, mimarlık fakültesi, tıp fakültesi ve hukuk fakültelerinin bulunması gerekmektedir.  

Geleneksel bu disiplinler dışında çeşitli disiplinlerle ilgili eğitim veren ve araştırma yapan pek çok fakülte, fakültelerin içinde de birçok bölüm bulunabilir.

Üniversiteye bağlı Fakülteler daha çok (4-6 yıllık öğretimle) yüksek nitelik gerektiren mesleklerle ilgili temel eğitimi verip (öğretmen, doktor, mühendis, mimar gibi) daha ileri uzmanlığa (yüksek lisans ve doktora) hazırlayan birimlerdir.

Yüksek okullar ise yine üniversiteye bağlı (2-4 yıllık öğretimle) çeşitli meslek dalları için daha çok ara insangücü (tekniker, teknisyen, hemşire, tıp teknisyeni gibi) hazırlayan birimlerdir.

Farklı ülkelerde farklı modeller bulunmakla birlikte, ülkemizde, mesleki öğretim ağırlıklı olarak fakülte ve yüksekokullar tarafından yürütmektedir.

İleri uzmanlık eğitimlerini (yüksek lisans ve doktora) ve araştırmayı ise ağırlıklı olarak yine üniversiteye bağlı enstitüler yürütmektedirler. (Fen Bilimleri Enstitüsü, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Spor ve Sağlık Bilimleri Enstitüsü gibi.)

Enstitüler, en az 4 yıllık bir fakülte eğitiminden sonra,  ileri uzmanlık eğitimi veren üniversite birimleridir. İleri uzmanlık eğitimi almak isteyenler için ülkemizde sadece bir fakülte diploması yetmemektedir. Yabancı dil bilgisi, merkezi bir sınavda başarılı olma, yüksek diploma notu, alanda mesleki deneyim, yayın yapmış olma gibi koşullar da aranmaktadır.

Üniversite eğitimi; üniversitenin ekonomik ve siyasal koşulları ne olursa olsun, bilimsel araştırma düzeyi ve disiplini ile kendi kültürünü oluşturmaktadır. Üniversite eğitimi, içeriği ne olursa olsun bir bilgi aktarmadan çok bir algılama ve davranış kültürü oluşturma işidir.

Bu nedenle üniversiteler verdikleri tıp, hukuk, ziraat, mimarlık, mühendislik, sosyal, fen bilimleri gibi alanların eğitiminden belki de daha fazlasını öğrencilerin algı ve davranışlarını biçimlendirecek ve kültürü oluşturacak yatırımlar ve düzenlemeler yaparlar:

Öğrencilerin ders dışında zaman geçirebilecekleri kütüphane, kantin, kafeterya, spor tesisleri, çeşitli ilgi alanlarına yönelik kulüpler ve mekanlar, konforlu yurtlar, servisler, araştırma ve çalışma laboratuarları, gözlemevleri, mediko-sosyal merkezler gibi pek çok yatırım ve düzenleme.

Öğrencilerin yanında üniversiteler benzer yatırımları öğretim elemanları için de yaparlar:  Lojman, sosyal tesis, laboratuar, araştırma-geliştirme merkezleri, bilgiye ulaşım ve işleme teknolojileri gibi…

Kaleme vurduğunuzda tüm bu yatırımların maliyeti muazzam…

“Zurnanın zırt dediği” yer de burası…

Çünkü eğitim, tıpkı sağlık gibi bir dışsal bir ekonomidir.

Yani, yaptığınız yatırımın sonucunu almanız için çoooook zamanın geçmesi lazım.

Yani, hadi ilkokuldan başlamayalım, liseden başlayalım; yatırım yaptığınız bir öğretmen adayından dört; mühendis adayından beş, tıp öğrencisinden bir uzman olarak verim alabilmeniz için en az on yıl beklemeniz lazım.

Bu eğitim hayatı boyunca aile destekleyecek, devlet yatırım yapacak ve kişi ancak en az 4 yıl sonra iş görür, para kazanır hale gelecek.

Halbuki bu yatırımla, diyelim ki aile bir ev aldı ve kiraya verdi, hemen gelir elde etmeye başlar…

Bu nedenle sağlık ve eğitim yatırımları geri dönüşü uzun süreli ancak uzun dönemde toplum açısından gerekli yatırımlardır.

Eğitim ve özellikle yükseköğretim - üniversite yatırımları için özellikle devlet çok sık eler ve dokur…

Yazının başından beri şöylece sıralanan en önemli gerekçeleri didik didik eder ve ince ince maliyet hesabı yapar.

Bazen siyasi ve popülist kaygılarla da hareket ettiği olur ama işin mantığına aykırı pek fazla da davranmaz.

Dolayısıyla,

Bir şehir değil, bir kasaba bile değil; kışın kapanan ve sezonda açılan kocaman bir tatil merkezi olan Bozcaada’ya üniversite kurulması işin mantığına aykırı, bir.

Yetkili ve etkili ağızlardan çıkan “Bozcaada’ya üniversite kurulsun”dan kasıt “mevcut bir Yüksekokulun bir ya da iki bölümün açılması” ise, bunu bu şekilde, doğru olarak ifade etmemeleri hadi bilgisizlik demeyelim ama iletişimde affedilemez bir özensizliktir, iki.

Üniversite ya da yüksekokul bölümü, hangisi olursa olsun, “kış sosyal hayatı canlansın, esnaf para kazansın” gibi resmi ağızlardan ifade edilen bir gerekçelendirme ile dile getirildiğinde açılacağı varsa da açılmaz, üç.

Genellikle dar gelirli-kırsal kesim ailelerin çocuklarının devam ettiği iki yıllık meslek yüksekokul öğrencilerini “sosyal hayat canlandırma” ve “kış geliri elde etme” kapısı ve aracı olarak görme ne sosyal ne de ekonomik ama en başta etik olarak Bozcaada’ya yakışan bir bakış açısı asla değildir, dört.

Bozcaada'lı çocuklar okusun beklentisi yok; resmi olarak dile getirilmeyen beklenti (daha önceki deneyimler sabit), öğrencilerden ucuz iş gücü olarak işletmelerce yararlanılması sosyal ve ticari etiğe aykırıdır, beş.

(Bu aykırılığın utancından kurtulmak için “Staj yaparlar” deniliyor. Halbuki işletmeler Bozcaada’da yüksek okul olmadan da şu anda öğrencilere staj yaptırabilirler… Staj yaptırabilmenin koşulu, kurumsal bir işletme yapısının olması; yoksa köle pazarından farkı olmaz…)

Üniversite eğitiminin yukarıda değinilen özellikleri ve gerektirdiği ortam hazırlama yatırımlarını ve koşullarını göz ardı edip “eski mapusaneyi verdik, kurun hadi” demeye, karar vericiler olsa olsa, en hafif deyimiyle, naif bir köylü kurnazlığı gözüyle bakarlar, altı.

Peki, o olmaz, bu olmaz…

Bozcaada’ya hiç mi üniversite olmaz?

İlla ki olması isteniyorsa olur, neden olmasın ki?

Mevcut algılama, beklenti, düşünce ve ifade biçimini toptan unutma koşuluyla, olur.

En yakın üniversite olan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesiyle ya da başka bir üniversiteyle (ya da birkaçıyla birden) Fen Bilimleri, Sosyal Bilimler ya da Sağlık Bilimleri Enstitülerine bağlı bir Bozcaada Araştırmaları Merkezi kurma protokolü imzalarsınız.

“Mapusane binası” ya da bir başka binayı; ofis, seminer odası, laboratuar, konuk odaları olarak düzenler ve hazır hale getirirsiniz.

Bozcaada’yı konu alan (toprağı, bağı, balığı, turizmi, ekonomisi, sosyal yapısı, tarihi, arkeolojisi  v.s, v.s.) tüm yüksek lisans ve doktora çalışmalarına sembolik de olsa destek verirsiniz.

Bunları yayınlayarak çekiciliğini arttırırsınız. Bozcaada ile ilgili bilimsel çalışma külliyatı oluşturursunuz.

Bir süre sonra konusu Bozcaada ve Kuzey Ege olan ve burada biriken bilgi, ulusal ve uluslararası düzeyde kongre, simpozyum, çalışma grupları ve kampları, eğitim ve paylaşım toplantıları gibi sezonla sınırlı olmayan etkinliklere dönüşür.

Bilim sezondan ve iklimden etkilenmez.

Kuzey ya da güney kutbu belgesellerini bizler sıcak sobanın başında izlerken araştırmacılar inanılmaz koşullarda çalışmalarını yapıyorlar, hatırlayın…

Bugünden başlamak koşuluyla beş-on yıl sonra bunlar Bozcaada için gerçek olabilir.

Araştırma için gelecek olan kişilerin profili, ilçe mektebinde liseyi bitirip iki yıllık yüksekokulu kazanarak Bozcaada’yı haritada gösteremeyen çocuğunki gibi olmayacak.

En az 4 yıllık fakülteyi yüksek ortalama ile bitirmiş, bir mesleği ve geliri olan, yabancı dil bilen, merkezi sınavda başarı sağlamış, Bozcaada konulu çalışmasıyla gelecekten ve hayattan ciddi beklentileri olan, alanı ile ilgili Bozcaada’daki en az bir soruna özgün çözüm üreten ve geliştiren – öneriler sunan – tez yazan bir yetişkin.

Her yıl açılan en az 25 lisansüstü programın her birinden bir öğrencinin Bozcaada’yı konu alması ve Bozcaada’daki merkezde çalışması hem nitelik hem de nicelik olarak Bozcaada’ya inanılmaz katkılar sağlayacaktır.

Ortalama olarak bir yüksek lisans tezi çalışmasının iki-üç, doktora çalışmasının dört-beş yıl sürdüğü göz önünde bulundurulursa, böyle bir grubun Bozcaada “sosyal ve ekonomik yaşamına” katkısı, diğerleri ile kıyaslanamaz.

Tüm bu organizasyonun yapılabilmesi Bozcaada yerel yönetimi ve STK larının istek, çaba, özen, kararlılık ve en önemlisi iletişim ve ikna kabiliyetine bağlıdır.


“Haydi, bizim de üniversitemiz olsun, ceplerimiz dolsun! Öğrenciler gelsin, sazlar davullar çalsın!” gibi sığ, gerçekçilikten ve uygulanabilirlikten uzak yaklaşımlar yerine sağlam temelli, geleceğe odaklı ve gerçek Bozcaada için katma değer yaratacak, içi ve altı dolu yaklaşımlarla “Bozcaada’da üniversite” mümkün…

"Olsun"....
Diyerek "oldurma", Tanrıya mahsus.

"İyi ve yararlı" şeylerin "olması" biz ölümlü insanlar için çok çaba, emek ve zamana mal oluyor.

Hele üniversite gibi bir kurumu "oldurmak" istiyorsak.

Bununla ilgili bir anekdotla bitirelim:

İngiltere'de sonradan zengin, şımarık ve görgüsüz bir adam "sir" unvanını almak ve asillerin arasına girmek ister. O çevrelerden bir tanıdığına nasıl asil olabileceğini sorar.

Tanıdığı der ki, önce üç üniversite diploması şart...

Sonradan zengin adam, hemen çeşitli üniversitelere başvurur, yüklü bağışlar yapar, kolay bölümleri seçer ve ittir kaktır on-onbeş yılda üç üniversite diplomasını alır almaz tanıdığının yanında soluğu alır.

İşte üç üniversite diplomam! der, şimdi ne yapmam gerekir?

Tanıdığı adam diplomalara bakar ve şöyle cevap verir:

Ben senin üç diploman demedim ki; dedenin, babanın ve senin birer diplomanı kastetmiştim...


20 Aralık 2014 Cumartesi

Varna Chernorizetz Hrabar Üniversitesinde Bozcaada Turizmi ile İlgili İki Yüksek Lisans Tezi.

Varna Chernorizetz Hrabar Üniversitesi Yönetiim ve İşletme Fakültesi Yüksek Lisans Programı öğrencilerinin, Yunanistanın Tasos adasından sonra, iki yıldır Bozcaada’da gerçekleştirdikleri staj ve seminer çalışmaları meyvelerini vermeye başladı.


Çapraz Tatil Köyünde Öğrencilerin Staj Çalışmaları
Doğrudan adada yapılan anket, gözlem ve görüşme tekniklerine dayalı yurt dışında Bozcaada ile ilgili ilk yüksek lisans çalışması niteliğini de taşıyan tezler Bozcaada turizmini konu etmektedirler.

Bu nitelikleri yanında, AB ülkesi ve turizm çeşitliliği açısından zengin olanak ve deneyime sahip Bulgaristan’dan turizm alanında çalışan profesyonellerin yabancı gözüyle yaptıkları akademik çalışmalar Bozcaada’nın turizm potansiyeli konusunda çok önemli ipuçları barındırmaktadır.

Doç. Dr. Miglena Temelkova yönetiminde, Velina Stoyanova’nın Bozcaada Butik Turizminin Liderlik Potansiyeli ile Milena Borisova’nın Bozcaada Alternatif Deniz Turizmi Ürününde Rekabet Edebilirlik – Liderliğe Erişebilme Fırsatları İlişkisi adlı çalışmaları geniş bir saha çalışması yanında, Türkiye ve diğer ülkelerde benzer potansiyele sahip turizm alanları ile Bozcaada’nın potansiyelini, güçlü ve zayıf yanlarını karşılaştırarak bu alanda karşılaşabileceği güçlükleri ve gelişim fırsatlarını irdelemektedirler.

Çalışmalarının sonunda, rekabetin çok değişkenli faktörlere bağlı olduğu bir alanda Bozcaada'nın sahip olduğu değerlerle, turizmde benzer olanaklara sahip ve benzer ürünler sunan yerleşimler arasında liderliğe nasıl erişeceğine ilişkin bir dizi öneri yer almaktadır.  Bu önerilerden özellikle “yabancı turistler için adanın cazip hale getirilmesi” konusundakiler gerçekten dikkate değer.

Üniversitenin kurucusu ve mütevelli heyeti başkanı Prof. Dr. Anna Nedelkova başkanlığında,  geniş bir akademik ve misafir dinleyici topluluğu önünde 13 Aralık 2014 tarihinde gerçekleşen tez savunmaları teknik ve bilimsel yönü kadar Bozcaada’nın çeşitli yönleriyle tanıtılması açısından da büyük ilgi gördü.

Bozcaadalılar Derneği yönetim kurulu üyelerinden jüri üyesi ve dinleyici olarak katılımın sağlandığı toplantı sonunda denek yöneticileri, üniversite yöneticileri ile tez çalışmasını yapan uzmanları yaz sezonunda, bulgu ve önerilerini üyeleri ile paylaşmaları için adaya davet ettiler.


Üniversitenin kurucusu ve mütevelli heyeti başkanı Prof. Dr. Anna Nedelkova ile Yönetim ve İşletme Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Yüksek Lisans Program sorumlusu Doç. Dr. Miglena Temelkova memnuniyetleri ile birlikte, yüksek lisans seminer ve staj çalışmalarını 2015 yılında da Bozcaada’da gerçekleştirmek istediklerini ifade etmişlerdir.

25 Nisan 2014 Cuma

Bozcaada Bilim Politikası

Bilim kalkınmanın ve gelişmenin temeli ve anahtarıdır.  Bilimsel çalışma için çekim merkezleri oluşturma ve destekleme; bilimsel bulgulardan günlük yaşamın her alanında yararlanma yönünde politikalar geliştirebilen ülkeler gelişmiş diye adlandırdığımız ülkelerdir. 

Bilimin ve bilimsel çalışmaların katma değer yaratma işlevini keşfeden ülkeler ve bölgeler ekonomik sonuçlarından en çok yararlanan, bunun yanında ve sonucunda sosyal ve kültürel cazibe alanlarına dönüşmüşlerdir. 

“Avrupa kültürü”, “Amerikan kültürü”, “Uzakdoğu kültürü” dediğimizde anlaşılan şey, bu coğrafi bölge ya da ülkelerin yaşamlarının her alanı ile ilgili yapılan ve bilgimize sunulan - tanıtılan sonsuz sayıda bilimsel çalışmadır. 

İyi tarif edilmiş ve oluşturulmuş bir bilim politikası ülkelerin – toplumların – bölgelerin ve şehirlerin ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimine katkı sağladığı gibi tanıtımında saygın bir isim sahibi olması sonucuna yol açmaktadır. Dünya ölçeğinde pek çok örnekleri mevcut.

Tüm bu genel bilinenleri aklımızda tutarak, Bozcaada ölçeğinde ve Bozcaada’nın gelişmesinde “bilim” enstrümanından nasıl yararlanılabilir’in tartışılmasında yarar bulunmaktadır.

Akla gelebilecek il itiraz Bozcaada’da bir üniversitenin bulunmamasıdır. Bozcaada’da bir üniversitenin olmaması ilk bakışta bir dezavantaj gibi görünmektedir. Diğer yandan, tek bir akademik birime sahip olmak yerine pek çok akademik birim – Türkiye ve dünyadaki üniversiteler – için ilgi ve cazibe merkezi olmak gibi bir avantaj söz konusu olabilir – değerlendirilebillinirse…

Bu avantajı sağlamanın ilk adımı uygun altyapının oluşturulması olabilir. Bu altyapının olmazsa olmaz iki temel alanı bulunmaktadır: arşiv ve fiziksel altyapı.

Bozcaada, Ege Adaları ve bölge ile ilgili yazılmış binlerce kaynak bulunmaktadır.  Bu kaynakların elektronik ve fiziksel ortamda derlenerek bir Bozcaada Kütüphanesi oluşturulması, Amerika’daki “Kongre Kütüphanesi” iddiasında olmayacaktır, ancak araştırmacılar için önemli bir çekim merkezi ve ada için gelir kaynağı niteliğini taşıyacaktır. Bozcaada’nın daha çok araştırma konusu olmasını sağlayacaktır.  

Fiziksel alt yapı koşulu, bir proje kapsamında, araştırma için Bozcaada’ya gelecek araştırmacılar için öncelikle barınma, ofis, iletişim ve laboratuvar imkânlarının sunulduğu bir merkez aracılığı ile oluşturulabilir. Oluşturulan bu fiziksel alt yapı özellikle lisansüstü tez çalışmalarında araştırmacılar, yerel yönetim ve sivil toplum kuruluşlarınca ilgili alanlarda burs, proje desteği gibi araçlarla desteklenebilir. Örneğin Bozcaada’nın endemik üzüm çeşitleriyle ilgili bir çalışmanın Bağcılar Kooperatifince desteklenmesi gibi.

Bu tür bir altyapı ve destek olmaksızın Bozcaada ile ilgili yapılmış  26 adet tez çalışması bulunmaktadır.  Bu çalışmaları yapan araştırmacılar oldukça elverişsiz koşullarda ve fazlaca kurumsal destek alamadan bu çalışmalarını yapmışlardır. Alanlara göre yapılan çalışmaların dağılımı aşağıdaki gibidir:


Alan
Sayı
%
Yıllar

Arkeoloji , Arkeoloji-denizcilik (1)
2
7.69
1993, 2006

Biyoloji/ Genetik =  Mikrobiyoloji(1)
4
15.38
1995-2012

Çevre Mühendisliği
2
7.69
97,06

Turizm(5)/Turizm işletme(1)/Coğrafya-turizm(2)
8
30.80
2002-13

Jeodezi ve Fotogrametri
1
3.84
2003

Sosyoloji/tarih
1
3.84
2006

Peyzaj Mimarlığı
2
7.69
2007-08

Botanik
1
3.84
2008

Ziraat
1
3.84
2008

Mimarlık
1
3.84
2010

Enerji -mühendislik
1
3.84
2012

Gıda- mühendislik
1
3.84
2012

Uluslararası ilişkiler
1
3.84
2012

Toplam
26
100


Tablodaki dağılım esasında Bozcaada’nın önceliklerinden birinin bilim politikasının oluşturulmasına işaret etmektedir. 

Bozcaada kültüründen söz ederken Bozcaada’nın uzak ve yakın tarihi, geçmiş ve şimdiki sosyal yaşamı, ekonomisi, çevresi, coğrafyası, denizi ve sualtı kaynakları, bağcılığı ve tarımsal potansiyeli, insan gücü kaynakları gibi pek çok alanda çalışma bulunmamaktadır. Dağılımda çarpıcı olan olgu yapılan çalışmaların üçte birisinin turizm ile ilgili olmasıdır. Ancak turizme altyapıyı oluşturan adanın diğer alan ve sektörleri ile ilgili çalışmaların sayısı az, bazılarında ise hiç bulunmamasıdır. Bu haliyle turizm, jeolojik etüdleri yapılmamış, temelleri atılmamış bir eve benzemektedir. Bir deprem ve kuvvetli fırtınada bu ev yerle bir olabilir ve Bozcaada açıkta kalabilir.


Bozcaada’nın bir bilim politikasının olması tam da bu nedenle gereklidir. Bozcaada’nın tüm paydaşları ile oluşturacakları Bozcaada Vizyonunun gerçekleşmesini destekleyecek bir bilim politikası ile Bozcaada’da araştırılması istenen alanlar belirlenir ve desteklenir.  Bozcaada’da oluşacak bilimsel bilgi birikimi sezona ve deniz-kum-güneşe bağlı kalmaksızın tüm bölge için çekim merkezi olmasına yol açacak ve ekonomik-sosyal-kültürel gelişmesine katkı sağlayacaktır. Bozcaada bunu gerçekleştirecek potansiyele sahiptir.

15 Haziran 2013 Cumartesi

Varna Free Universitesi Yüksek Lisans Öğrencileri Ada’dan Memnun Ayrıldılar

Varna Free Universitesi Turizm İşletmeciliği ile Pazarlama ve Finans Yüksek Lisans Öğrencilerinin 11-15 haziran 2013 tarihleri arasında gerçekleştirdikleri eğitim amaçlı gezi sona erdi.

Toplam 46 kişiden oluşan Yönetim ve İşletme Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Miglena Temelkova liderliğindeki öğrenciler Bozcaada’da kurumsal ziyaretlerin yanında rasgele (random) görüşmeler gerçekleştirdiler.

Bozcaada Kaymakamlığını ziyaret eden grup Bozcaada Kaymakamı Sayın Abdulgani Mağ’dan Ada turizminin mevcut durumu ve geleceğe ilişkin vizyonu ve planları hakkında bilgi aldılar.  Kaymakam Sayın Mağ öğrencilerin ada ile ilgili tüm sorularını sabır ve samimiyetle cevapladı.

Büyük turizm işletmesi örneği olarak Çapraz Tatil Köyünü ziyaret eden öğrencileri Tesis Genel Müdürü Sayın Aslı Dinçoğlu tesisisin tarihçesi, mevcut durumu ve geleceğine ilişkin tasarıları konusunda bilgilendirdi. 

Türk konukseverliğinin hoş bir örneğini gösteren ve öğrenci grubuna Ada’ya özgü lezzetleri ile ikramda bulunan Çapraz Tatil Köyü Yönetiminin bu inceliği ve nezaketi; yaratılan güleryüzlü, samimi sohbet ortamı ve ziyaret sırasında öğrencilere havuzu ve plajı kullanma izni jesti ile birleşince çok etkilenen birçok öğrenci önümüzdeki yıl için aileleri ile birlikte tatil yerinin ve planlarının kesinleştiğini ifade ettiler.

Bozcaada Şarapçılığının en tanınan ve en büyük kapasiteye sahip olan Talay Şarapçılık İşletmesini ziyaret eden öğrenciler üzümün muhafaza edilmesinin bir yöntemi olan şarabın adım adım serüvenini Gıda Mühendisi Sayın Özgür Özkan den dinlediler. Bilgilendirme sonrası yaptıkları tadımda özellikle Ada’ya özgü üzümler olan Çavuş ve Kuntra’nın tek başına ya da kupaj örneklerini çok beğenen öğrenciler, bu şarapların tanıtımının turizm tanıtımı ile kaynaştırılması durumunda Bozcaada’nın dünya ölçeğinde bir rekabet üstünlüğü sağlayabileceğini ifade ettiler.

Kurumsal ziyaretlerini Bozcaada Rüzgar Enerjisi Santralı ile sonlandıran öğrencilere işletme sorumlusu, Elektrik  Mühendisi Sayın Kerim Kılavuz tarafından santral hakkında bilgi verildi.  Büyük bir ilgi ile dinlenen Kılavuz’a rüzgar enerjisi ve santralleri, doğa ile ilişkileri konusunda birçok soru yöneltildi.

Kurumsal ziyaretler dışında öğrenciler ada’daki birçok yerli ve yabancı turist ile çeşitli işletme sahipleri ile de yüzyüze görüşmeler yaptılar, notlar aldılar. Birçoğu Varna ve Bulgaristan Karadenizi kıyısındaki bölgede, turizmin çeşitli alanında aynı zamanda profesyonel olarak çalışan yüksek lisans öğrencileri tüm gözlem ve notlarını dört  ekip halinde değerlendirerek öğretim üyelerinden oluşan komisyona gruplar halinde sunum yaptılar. 

Sunumların konuları; Bozcaada’nın bir turizm beldesi olarak genel değerlendirilmesi,  Bozcaada turizminin Yunan Adaları turizmi ile karşılaştırılması, Bozcaada turizminin Türkiye’deki diğer turizm merkezleri ile karşılaştırılması (Kuşadası, Fethiye, Alanya) ve Bozcaada turizmini rekabette öne çıkaracak enstrümanlar, idi.  Bu sözlü sunumlar Haziran ayı sonuna kadar yazılı ve bitirme çalışması olarak üniversiteye sunulacak, ayrıca birkaç öğrenci Bozcaada Turizmini  yüksek lisans tez konusu olarak çalışacaklardır.

Genel olarak yemek yemek üzere ziyaret ettikleri işletmelerde birçok lezzet ile ilk kez karşılaşmakla birlikte memnun kaldıklarını ve ilginç buldukları ifade eden öğrenciler, Koreli Restoranı kalite/ fiyat açısından en iyi bulduklarını ve çok memnun kaldıklarını ifade ettiler.

Adı ve binası ile adanın en özel ve en “adalı” işletmesi olan Ege Hotel’de konaklayan Varna Üniversitesi turizm işletmesi yüksek lisans öğrenci grubu bu alanda ileri mesleki eğitim alan ve bu alanda çalışan profesyoneller olarak, konakladıkları otelin gördükleri en özgün, 3-5 yıldız gibi yıldız sınıflamaların dışında ve ötesinde “tartışmasız her açıdan kalite” sınıfında yer aldığını ifade ettiler.  

Varna Free Üniversitesi turizm işletmesi yüksek lisans programı öğrencilerinin Bozcaada turizmi ile ilgili çalışmalarının nihai ve yazılı sonuçlarını ileride, bu blogda paylaşacağız. 


“Göz, kendini görmez” sözünden hareketle, başka ve profesyonel bir göze Bozcaada turizmini nasıl görünüyor’u öğrenmek ilginç olacaktır.