1999 yılında, Cornell
Üniversitesinden iki araştırmacı, David Dunning ve Justin Kruger daha sonra adlarıyla
anılacak bir bilişsel bozulmayı, tanımlayan bir makale yayınladılar. Bu çalışmalarıyla 2000 yılının psikoloji alanındaki "Ig Nobel" ödülünü aldılar.
Çalışmanın esin kaynağı, McArthur
Wheeler adlı bir banka soyguncusu idi.
McArthur yüzüne limon suyu sürerek bir banka
soydu. Bankayı soyarken, çok rahattı çünkü yüzüne limon suyu sürmüştü... Limon suyu görünmez mürekkep olarak
kullanılanılabildiğinden, kendi yüzünü de bankanın kameralarından gizleyeceğine, yani kameralara görünmez olacağına emindi…
İki psikolog, Dunning ve
Kruger, McArthur’un bu ilginç hikayesini araştırmaya karar verdiler. İlgilerini
çeken şey Wheeler’in bilgisiz olduğu bir konuda kendisinden nasıl bu denli emin
ve özgüvenli olduğu idi…
Bu olayı inceleyen yazarlar
üç noktanın dikkat çekici olduğunu söylemektedirler:
1) Hayatın pek çok alanında
başarı ve tatmin; bilgi, bilgelik ve kavrayışa bağlıdır.
2) Hayatın çeşitli
alanlarında uyguladıkları stratejiler ve bilgileriyle insanlar büyük ölçüde
farklılaşırlar ve farklı başarı düzeylerine sahip olurlar. Bazı bilgi ve
stratejiler sağlamdır ve beklenen sonuçları getirirler; bazıları ise,
Wheeler’ın limon suyu hipotezi gibi, kusurludur ve istenmeyen sonuçlara yol
açarlar.
3) İnsanlar başarı ve tatmin
için belirledikleri stratejilerde becerikli ve yeterli değillerse, bu onlara
iki yönlü bir yük getirir: a) Bu insanlar hatalı sonuçlara ulaşır ve talihsiz
seçimler yaparlar. b) Yetersizlikleri ise onları bu durumu anlamaktan alıkoyar;
tıpkı Wheeler gibi, iyi bir şey yaptıkları şeklinde hatalı bir inanca sahip
olurlar.
Dunning durumu şöyle açıklıyor:
"İlginç olan şudur: birçok
durumda, bilgisizlik insanları beceriksiz, şaşkın ya da temkinli yapmaz. Aksine,
bilgisizler “cahil cesareti” diyebileceğimiz aşırı bir özgüvene sahiptirler. Bunun
nedeni de onların bilgi gibi algıladıkları bir durumdur.
"Cahil zihin tamamen boş
bir kap değildir; uygunsuz veya
yanıltıcı yaşam deneyimleri, teoriler, gerçekler, sezgiler, stratejiler, algoritmalar,
yöntemler, metafor ve önsezilerden oluşan bir bulamaç ile doludur, ama ne yazık
ki bunlar ona, çok yararlı ve doğru bilgi gibi görünürler.– diyor Dunning.
Yale Tıp Fakültesi nöroloji
profesörü Steven Novella, "Dunning-Kruger’in Dersleri" adlı
makalesinde bu etkiyi şöyle anlatır:
"Bizler dünyayı anlamlandırmaya çalıştığımızda, mevcut
bilgilerimiz ve paradigmalarımızı işe koşarız; fikirler geliştiririz ve onları
doğrulayacak bilgileri sistematik olarak arar ve toplarız. Fikirlerimizle çelişen
ya da zıtlık taşıyan bilgileri ise istisnalar olarak reddederiz. Bu deneyimleri
elediğimizde ise zihnimizde “sahte” bir bilgi oluşmaktadır. Dunning-Kruger’in tarif ettikleri etki,
bizlerin edindiği bu yanlış ya da sahte bilgilerimize yüksek bir değer
biçmemizi açıklıyor. Belirli bir alandaki yetkinliğimiz ya da vasıflarımız ne
kadar az ise bilimsel olmayan ve asılsız bilgi ve inançlarımızı o kadar daha fazla
inatla ve güvenle savunuruz….
İnsanların kendi
yeteneklerini değerlendirme konusunda kusurlu olmalarının farkındalık ve
üst-biliş (meta-cognition) yetisinin olmaması ile açıklanabileceğini;
“ortalama-üstü etkisi” denilen bir etkinin bu olumsuz durumda rol oynayabileceğini
düşünen Dunning ve Kruger; yetenek, üst-biliş (meta-cognition) ve şişirilmiş
öz-değerlendirme ilişkisini test eden dört hipotez geliştirmişler ve
sınamışlardır. Bu hipotezler sırasıyla:
1) Yetkinliği düşük olan
bireyler, nesnel ölçütlerle karşılaştırıldığında, kendi beceri ve performanslarını olduğundan
çok daha yüksek tahmin etmektedirler.
2) Yetkinliği düşük olan
bireyler, üst-biliş (meta-kognitif) becerilerin yokluğundan da muzdariplerdir; yüksek bir
yetkinliği gördüklerinde, onu anlamada yetersizdirler.
3) Yetkinliği düşük olan
bireyler, kendi performanslarının gerçek düzeyini anlama konusunda başarısızdırlar.
4) Yetkinliği düşük olan
bireyler yine de kendi eksikliklerini anlayabilirler; ama bu paradoksal biçimde
ancak onların daha yetkin hâle getirilmeleri ve meta-kognitif becerilerinin geliştirilmesiyle
mümkündür.
Yazarlar bu 4 hipotezi sınamak için Cornell
Üniversitesi’nde bir dizi deneyle doğruluğunu sınamışlardır. Araştırma sonunda dört
tahmin de analitik bulgularla teyit edilmiştir. Yazarlara göre, “az yetkin olma” (cahil olma) durumu, sadece kişilerin yetersiz performans göstermelerine yol açmamakta, daha
da kötüsü, söz konusu kişilerin performanslarının kötü olduğunun farkına
varmalarına da engel olmaktadır…
Tüm bu söylenenler, grafiksel olarak ifade edildiğinde görünüm aşağıdaki gibidir:
Grafikte de görüldüğü gibi,
bir alanda yetkinlik arttıkça kişinin kendi ile ilgili özdeğerlendirmesinin
eğrisi önce düşmekte ve sonra tekrar artmaktadır ancak düzeyi, “cahil”in
özdeğerlendirmesine asla ulaşamamaktadır.
Etkinin birkaç olası nedeni
vardır:
Bunlardan biri, başkalarının cehaletini kendimizinkinden daha kolay
fark etmemizdir; bu nedenle de kendimizin ortalamanın üstünde olduğumuz
yanılsamasına kolaylıkla kaptırırız ki gerçek durum hiç de öyle olmayabilir...
Gerçekten bir alanda
uzmansanız… Eğitiminiz ya da bir alanda deneyim elde etme sürecinizde
ilerlerken bir anda ne kadar az şey bildiğinizi ve daha öğrenecek ne çok şeyin
sizi beklediğini, ama öğrendikçe özgüveninizin de arttığını fark ettiğiniz
anları hatırlarsınız…
Bir alanda uzmansanız,
insanların işiniz hakkında gerçekten ne kadar az şey bildiğini ama daha
önemlisi ne kadar az şey bildiklerinin farkında bile olmadıklarını; alanınızda daha
ileri uzmanlık bilgisinin ne denli fazla olduğunu düşünün.
Ve, sizin de tıpkı
diğerleri gibi uzman olmadığınız alanlarda ne denli cahil olduğunuzu…
Dunning-Kruger etkisi sadece
başkaları için geçerli değildir - herkes için geçerlidir- bizim için bile...
Bizler bilginin
farklı alanlarında, aynı eğri üzerinde farklı yerlerde konumlanmış durumdayız.
Bir
ya da birkaç alanda uzman, bir başka alanda belki bilgili ama muhtemelen pek çok
alanda hepimiz cahiliz…
Bu nedenle, tevazu ve
olgunlukla kişisel bilgilerimize şüpheyle, başkalarının uzmanlığına da saygıyla
yaklaşmalıyız.
Hepimiz az ya da çok
bilişsel önyargılardan, diğer adıyla cehaletten muzdarip olduğumuzu - zor da olsa - kabullenmeliyiz.
Onları tanıyabilirsek, mücadele edebiliriz,
bunun sonsuz bir çaba ve süreç olduğunu göze alarak...
Göze alamazsak ne mi
olur?
Değişen bir şey olmaz.
Bozcaada’da hayatımıza herbokolog olarak devam ederiz…
Justin Kruger ve David Dunning; “Unskilled and Unaware of
It: How Difficulties in Recognizing One’s Own Incompetence Lead to Inflated
Self-Assessments”, Journal of Personality and Social Psychology, Vol.77,
Sayı:6, 1999, ss.1121-1134.