12 Aralık 2013 Perşembe

Bu Seçimde Duymak İstediklerim...

Bozcaadalıların mutluluğu, refahı ve yaşam kalitesinin artması kaynaklarının güvence altınmasına bağlıdır. Bu kaynaklardan yararlanarak, ekonomik ve sosyal fayda oluşturacak değerlerler yaratmak suretiyle Bozcaada yüksek bir refah, mutluluk ve yaşam kalitesi düzeyine ulaştırılabilir.
  
Bozcaada bu parametreler açısından gelişmiş yerlerle rekabette öne geçebilmek için onlara benzeyerek değil, onlardan mümkün olduğunca farklılaşarak ve farklılıklarını öne çıkararak varabilir.

Şöyle örnekleyebiliriz: büyük bir alışveriş merkezinde çocuk oyuncakları satan bir mağazanın karşısına oyuncakçı dükkanı açarak kar edemezsiniz. Ama çocuk giyimi mağazası açarak bu şansa sahip olabilirsiniz. Bozcaada’ya zeytin plantasyonları yaratarak ya da yıldızlı oteller dikerek Altınoluk ya da Antalya ile rekabet edemezsiniz.

Bozcaada ve Bozcaadalının yaşam kalitesini yükseltecek ve her açıdan rekabet avantajını sağlayacak, bu avantajı tanımlı hale getirecek ve en önemlisi sürdürecek bütünsel bir stratejik plan ve ciddi bir faaliyet programına her zamankinden daha çok ihtiyaç bulunmaktadır. Bozcaada’nın kendine has değerlerini yaratma/geliştirme için bilinçli olarak farklı davranmaya başlamaya olduğu gibi…

Bozcaada ve Bozcaadalı olarak ne yapmak istediğimizi ve ne olmak istediğimizi anlamamızı sağlayacak geniş bir bakış açısı olmadan ve daha da önemlisi, hedeflerimize ulaşmayı nasıl tasarladığımızı ve planladığımızı bilmeden işe koyulmak Bozcaada’yı mevcut sorunları da düşünüldüğünde çok ileriye götürmez.

Ev yapan, iş yapan herkes bilir ki bir işin zinciri iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümü o işi yapmakla ilgili her şeyi oluşturmakta – projelendirmek, tasarlamak, malzeme tedarikini yapmak ve üretmek. İkinci bölümü ise sunma ya da satma ile ilgilidir – müşteri çekmek, üretilen ürünü ya da hizmeti sunmak, dağıtımını ya da satışını yapmak.

Bir bütün olarak bakıldığında Bozcaada’yı yönetenlerin bu iş yapma ve yürütme zincirinin ikincisine odaklı olduklarını ve Bozcaada’nın tüm sorunlarının bu odaklanma kaynaklı olduğunu söylemek mümkün.

Örneğin turizm alanında bir turizm stratejik planı, master plan ve eylem planı olmaksızın; altyapı ve kapasite dikkate alınmaksızın, gerçekçi ve ölçmeye dayalı hedef gruplar belirlenmeksizin fuar fuar dolaşılmak suretiyle yapılan bir müşteri bulma ve ulaşma faaliyeti, yaz sezonunda “adaya gelmeyin yerimiz yok’a”; ya da düşük hizmet kalitesiyle büyük bir memnuniyetsizliğe dönüşmektedir.
Diğer örnekler adanın “bitmeyen” kanalizasyon ve imar planıdır.

İş sahiplerinin ve üst düzey yöneticilerin birincil kaygıları olan “doğru işlerin yapılması” ve uygulamada birbirinden oldukça farklı ve uzmanlık isteyen “doğru tasarım ve organizasyon” Bozcaada’da en çok ihtiyaç duyulan yetkinliklerdir.

“Hiçbir plan sadece plan değildir”.

İmar planı sadece bir ada-pafta çizimi değildir.

İnsanların yaşam tarzıdır, geçimidir, kültürüdür, geleceğidir. “Bozcaada ve Bozcaadalılar ne yapmak istiyor, nerede olmak istiyor, nereye varmak istiyor”?  İnsanlara kulak vermeksizin, ihtiyaçlarını ve beklentilerini hatta hayallerini öğrenmeksizin, onlara aldırış etmeksizin, tasarıları onlarla paylaşmaksızın, hatta onlardan kaçırarak varılabilecek yer şu anda bulunulan yerdir. Memnunsanız sorun yok…

Ancak imar planı asıl büyük planın sadece bir ayağı…

Bozcaada’nın ekonomik planı, Bozcaada’nın sosyal planı, Bozcaada’nın eğitim planı, Bozcaada’nın gelecek planı?

Nelere “evet” denildiği kadar nelere “hayır” diyen Bozcaada’nın planı nedir?

Niçin öyledir, nasıl yapılmıştır, ne zaman uygulanacaktır, nerede ne olacaktır, neyle uygulanacaktır ve kim uygulayacaktır?

Seçim öncesinde adaylardan ben bunları duymak istiyorum.

“Caktı-cıktı”, “daydı-dıydı” duymak istemiyorum.


8 Aralık 2013 Pazar

Bozcaada'da Tarih Tekerrürden mi İbarettir?

Bundan tam on (10) yıl önce bir Bozcaada Çalıştayı yapılmıştı…

Yeri, günü, saati, katılımcıları, yöntemi, çıktıları kayıt altında…

Çalıştay çıktıları, Bozcaada’yı yönetenlerle paylaşılmıştı…

Katılımcılardan bazıları halen yönetimde görev almakta…

Aşağıda, on yıl önce yapılan Bozcaada Çalıştayı çıktılarının özetini okuduktan sonra siz karar verin…

Yer:                 Bozcaada  İlçe Halk Eğitim Merkezi
Tarih:             05 Ağustos 2003 Salı, Saat 20.50 – 22.50
Moderatör:     Lütfi H. Ensari
Katılımcılar:  Bozcaada’dan çeşitli kesimleri temsil eden 12 kişi

Çalıştay Yöntemi
Çalışma her iki grubun biribirinden bağımsız olarak iki adımda “10 Yıl Sonra Nasıl Bir Bozcaada Görmek İstiyoruz?” sorusuna cevap arayışı ve buna erişmedeki mevcut durumdan kaynaklanan yardımcı unsurlarla engellerin sıralanması şeklinde yürütüldü.
Çalışmada bireysel fikir üretimi ve grubun uzlaşımı teşvik edildi. İki grup çalışmasında toplam net 120 dakikada 180 uzlaşılmış fikir üretildi. Her iki grup çalışma özetlerini birbirlerine sundu.

Grup 1 Çalışması Özeti
1.       Bozcaada turizminin temiz deniz, kum ve güneşten önce bağcılık, şarapçılık ve arıcılıkla anılmasını istiyorum
2.       Vizyonu olan şeffaf bir yönetim ve denetimle gelişen bir ada olsun istiyorum
3.       Özgün mimarisi, tarihi ve doğal dokusu korunmuş, alanları ve bazı sokakları kültürel faaliyetler için düzenlenmiş, kıyıları temiz, çöpsüz ada istiyorum
4.       Yerli nüfusun ağırlıklı olduğu göç etmemiş ve göç olmamış bir ada istiyorum

Grup 2 Çalışması Özeti
1.       Gençlere istihdam olanağı sağlanarak göçlerin önlendiği bir Bozcaada istiyorum
2.       Alt yapı ve çevre sorunlarını çözmüş bir Bozcaada istiyorum
3.       Eğitim sorununu çözmüş, sosyal ve kültürel projeleri olan bir Bozcaada istiyorum
4.       Trafiği düzenli, ulaşım sorununu halletmiş bir Bozcaada istiyorum
5.       İnsanlar arasındaki saygının var olduğu ve yasaları etkili uygulayan bir yönetime sahip Bozcaada istiyorum
6.       Bağ alanlarının bozulmadan, yerel üzüm çeşitleri korunarak dünya standartlarında kaliteli şaraplara sahip bir Bozcaada istiyorum
7.       Doğal, kültürel ve tarihi varlıklarına sahip çıkmış ciddi bir biçimde korunan bir Bozcaada istiyorum
8.       Ağaçlandırılmış ve yerel alanlarla donatılmış bir Bozcaada istiyorum

Sizce bu on yıl içerisinde “bu olumlu yönde değişti” diyebileceğiniz, değişen ne var?

“Değişen bir şey yok”, derseniz, bunun nedeni nedir?

“Delilik, bir sorunu hep aynı şekilde çözmeye çalışıp hep aynı sonucu alınca buna şaşırmaktır”


Bunu ben demedim, Einstein demiş…

4 Aralık 2013 Çarşamba

Seçimin Gerçek Tarafları


Yerel seçimlerin yaklaşması ile birlikte Bozcaada belediye başkanlığı ve meclisi için kulisler ve çalışmalar başladı.

Her ne kadar seçim partiler arasında gerçekleşecek olsa da aslında gerçek yarış zihniyetler arasında gerçekleşecektir.

İşin ilginç yanı kişi ve gruplar arasındaki zihniyet farklılıkları yanında bireylerin kendi zihniyetlerinde yaşadıkları çatışmaların da bu yarışta asıl belirleyici olacağı gerçeğidir.  

Toplumsal ölçekteki zihniyet kavgası “değişim” ve “statüko” arasında gerçekleşmektedir.

Bozcaada’da mevcut çıkar ilişkileri ve alanları zaman zaman yaşanan “gözden geçirmelere”, “yeni ekleme ve çıkarmalara” rağmen çeyrek yüzyıldır niteliği değişmeden devam etmektedir.

Bu ilişki ağı ve alanında olanların yaşadığı “mutsuzluğa” rağmen ona tutunmaları ve devam ettirme yönünde “parmak kaldırmaları” değişimin doğasında olan belirsizlikten duydukları derin korku ve endişedir.

İşi muhasebeye vurduklarında, “ufak tefek (bazen büyük) açıklarını idare eden” mevcut durumun artısı, “geçimini temin etme”ye yetmesidir.  Ancak “statüko”nun doğasında da değişimin doğasında olduğu gibi derin korku ve endişeler yaratan zorlamalar bulunmaktadır.

“Ufak tefek (bazen büyük) açıklarını idare eden” statüko itaat beklemekte, yeri gelince tehdide başvurmakta, şeffaf olma gibi bir kaygısı bulunmamakta ve en önemlisi yeni ortaya çıkan durumlar ve ihtiyaçlara cevap verememektedir.

İşin daha tehlikeli olan boyutu ise değişimin karşısında dururken “Bozcaada’nın değerlerini ben koruyorum” kalkanını, onları nasıl yok ettiğini “es” geçerek kullanmasıdır. 

El altından “düşman” yaratmasıdır – “üç-beş kişi”, “aynı kişiler”, “istanbullular”,“rantçılar”, “enteller” v.b…

Bozcaada’nın mevcut durumunun nedeni bunlarmış gibi… 

Kararları bunlar verip uygulayıp sürdürürlermiş gibi…

Bu zihniyetin en büyük korkusu ve endişesi, çeyrek yüzyıldır Bozcaada’nın fiziksel, sosyal ve ekonomik altyapısının gelişmesini engellemeleri nedeniyle hesap verecekleri korku ve endişesi değildir.

Bozcaada gelişmek zorundadır. Daha 70-80 yıl öncesinde yaz kış beş bin nüfusu barındıran ve geçindiren Bozcaada’dır. Üstelik bu kadar ünlü değilken ve turizmi yokken…

Bozcaada sadece kendi kaynaklarını ve değerlerini kullanarak eşsiz bir gelişme ve kalkınma potansiyeline sahiptir. Ama Bozcaada, dünyada pek çok örnekleri mevcut olan “kaynakları çok ama gelişmemiş ülke”de olduğu gibi bu kaynakları kendisi için kullanamamakta, gelirini ve gençlerini diğer şehirlere transfer etmektedir. Kestirmeden söylemek gerekirse bunun nedeni kötü yönetim.

Bozcaada’lı çocuklar, Bozcaada’lı gençler boş zamanlarını değerlendirecek tiyatro istiyor, sinema istiyor, futbol dışında da spor alanları istiyor, eğlence yerleri istiyor, ücretsiz internet ulaşımı istiyor, sosyal kulüpler istiyor, meslek kursları istiyor, hobi kursları istiyor, gelecek istiyor…

Bozcaada esnafı sezon dışında da insanlar adada yaşasın, turizm sezonu uzun olsun istiyor; işadamları yatırım yapmanın “deveye hendek atlatmaktan” kolay olmasını istiyor, bağcı üzümü para etsin istiyor, işçi insanca koşullarda yaşasın istiyor, memur iş dışında uğraşlar istiyor, yaşlılar ilgi istiyor…

Bozcaada’lılar ulaşım uygun fiyata olsun istiyor, lağım suları içerisinde oturmasınlar istiyor, patlak borulardan asbestli ve çok pahalı su içmesin istiyor, çevre zarar görmesin istiyor, Bozcaada’nın sahip olduğu yetkilerin kullanılmamasından dolayı Çanakkaledeki kurullarda sürünmesin istiyor, işlerinin hızlı halledilmesini istiyor, kuralların herkes için eşit uygulanmasını – yani adalet istiyor, isimsiz ihbarlar sonucu gelen cezalarla değil işlerinin düzgün yapıldığı ve doğru düzgün yol gösterilerek yapılmasını istiyor, sıkıntıya düştüğünde muhatap bulsun istiyor, kendisine kulak verilmesini ve sorunlarının çözülmesini istiyor, ayırımcılık – kayırımcılık olmasın istiyor, kapalı kapıların arkasında alınan kararları bilmek – yani şeffaflık istiyor …

Tüm bu isteklerin nedeni şimdiye kadar karşılanmamış ve karşılanmıyor olmalarıdır.

Çeyrek yüzyıldır “cek-cak”, “daydı-dıydı” larla taleplerin karşılanmamış olmasıdır.

Karşılanmasına yönelik yaklaşımların ve yapıların oluşturulmasına niyet bile edilmemiş olmasıdır.

Tüm bu istekler Bozcaada’nın korkularından sıyrılıp gelişmesi, potansiyelini kullanması gerektiğini söylüyor.

Nasıl ve ne yönde?


Bu sorunun cevabı, bir sonraki yazının konusu olsun…