31 Mayıs 2012 Perşembe

"Bozcaada’yı Bozcaadalılara bırakmaya gelmeyecek"

http://www.canakkaleolay.com/yazi.asp?id=3542, Sayın Kadir Kenar'ın Analizi:


Dün Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası’nda çok örnek olacak bir tavır ortaya çıktı. Bozcaada da turizm yapan işletmelerin 2012 yılına ait zam talepleri reddedildi. Şimdi bu nereden çıktı diyenleriniz olacaktır. ÇTSO üyesinin hakkını böyle mi koruyor diyenler de çıkar.

İşte dün onun için çok önemsediğimiz ve de ilerisi için umutlandığımız bir karara imza atıldı. Adalıların 2012 için teklif ettikleri yüzde 30 ila 40 arası zam talepleri reddedildi.

Ayrıca ÇTSO Yönetim Kurulu Başkanı Bülend Engin’de, ‘şubat ya da martta seçim var. Bu kararı beğenmeyen bana oy vermesin’ diyerek kararın altına cesur bir imza atmış oldu.

Ve de bu karar bence de çok iyi oldu. Çünkü yıllardır Bozcaada insanların kazıklandığı bir yer haline gelmeye ve de bu şekilde anılmaya başlandı. Ada esnafı sanki seneye kıyamet kopacakmış da bir daha da bu adaya kimse gelmeyecek miş gibi davrandı. Sonuçta da adanın adı kazıkçıya çıktı.

Bence dün ÇTSO’da zam taleplerinin reddedilmesi bu kötü gidişe dur demek anlamına geliyor. Bozcaada’yı Bozcaadalılara bırakmama anlamı taşıyor. Bence de ada turizminin geleceği için önemli bir karar alınmış oluyor.



Sayın Kadir Kenar'ın yorumu bu. ÇTSO'nun da yorumu demek oluyor ki bu...

Adalılar (ada esnafı) bu yorumu da doğru bulmayıp BTSO kurmaya kalkarlarsa şaşırmamalı.
O zaman istedikleri fiyatları koyarlar.
Amok Koşucularının finişi yakın...

18 Mayıs 2012 Cuma

Bozcaada"da Organik Bal Üretilecek

Bozcaada Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, ilçede faaliyet gösteren 40 çiftçiye toplam 200 adet arılı kovan dağıttı. 

Organik arıcılığı geliştirme projesi çerçevesinde ilçede arıcılık kursu görerek sertifika alan ve fiilen arıcılık faaliyetinde bulunan 40 çiftçiye 5’er tane olmak üzere toplam 200 adet arılı kovan dağıtıldı. İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Tuncay Sarı, “Toplam 55 bin TL’ye mal olan proje çerçevesinde çiftçilerimizden hiçbir bedel talep edilmeden dağıtımı yapılan kovanlar, tamamen organik olarak üretildi. Üretim, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına bağlı Ordu Arıcılık Araştırma Enstitüsü tarafından yapıldı. Üretim aşamasında hiçbir şekilde boya ve kimyasal madde kullanılmadı” dedi.

Sarı, bu dağıtımla birlikte ilçede arıcılık yapan çiftçi sayısının 60’ı aştığını, arı kovanı varlığının bin adede ulaştığını söyledi. Sarı, hedeflerinin Bozcaada’ya has organik bal üretimi olduğunu, bu konuda kurum olarak her türlü desteği vermeye devam edeceklerini belirtti.(haberfx.net/)

16 Mayıs 2012 Çarşamba

‘Medyada Gayrimüslim Algısı’ masaya yatırıldı

Şalom, 16 Mayıs 2012 

Geçtiğimiz hafta sonu Heybeliada Halki Palas ‘Medyada Gayrimüslim Algısı’ çalıştayı gerçekleşti. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın evsahipliğinde düzenlenen çalıştaya aralarında Ayhan Aktar, Oral Çalışlar, Abdülhamit Bilici, Alper Görmüş, Ergun Babahan, Yavuz Baydar, Ayşe Hür, Ali Bulaç, Orhan Kemal Cengiz, Ali Değirmenci, Ohannes Kılıçdağı, Mihail Vasiliadis, Sibel Eraslan, Yonca Poyraz Doğan ve İvo Molinas gibi gazeteci, akademisyen ve vakıf yöneticileri katıldı. Çalıştayın ilk gününde Molinas, ‘Klişe ve Tabulardan Nefret Eylemi’ne başlıklı sunumunda nefret söyleminin önlenmesi adına çeşitli önerilerde bulundu.
Çalıştayın ortak hazırlanan sonuç bildirisinde aşağıdaki görüş ve önerilerde bulunuldu:

‘MEDYADA GAYRİMÜSLİM ALGISI’ ÇALIŞTAYI SONUÇ BİLDİRİSİ

1- Balkan Savaşları ile başlayan ve mütareke yıllarıyla devam eden İstanbul ve Anadolu’nun işgalinin yarattığı travma, Cumhuriyet dönemindeki farklı din ve inanç gruplarına yönelik tutumun en önemli belirleyici unsuru olmuştur. Yaşanan travma cumhuriyeti kuran kadrolar tarafından içselleştirildi ve eğitim sistemi, basın yolu ile sonraki kuşaklara aktarıldı.

2- 1920’li yılların ikinci yarısından itibaren farklı din ve inanç gruplarının devlet bürokrasisi içinde tasfiye süreci yaşandı. Bu uygulamalar da ayrımcılığı artırdı.

3- II. Meşrutiyet ile Cumhuriyet’in ilanı arasında görece özgür ve çok sesli olan basın, 1925 yılındaki Takrir-i Sükûn kanunu ile bu özelliğini kaybetti.

4- Devlete bağımlı hale gelen basın o günden beri -çoğunluk ve azınlık ayrımı yapmaksızın- din, etnik ve inanç gruplarının mağduriyetlerini ya görmedi, gördüğünde  de olumsuz bir şekilde ele aldı.

5- 1928’de Hukuk Fakültesi talebeleri tarafından başlatılan “vatandaş Türkçe konuş” kampanyaları basın tarafından desteklenerek, insanların anadilini konuşamaz hale getirilmesi sağlandı.

6- Medya dilinde, gayrimüslim kavramı yerine “farklı din ve inanç grupları” ifadesinin kullanımının daha uygun olduğu dile getirildi.

7- Türkiye’de farklı din ve inanç gruplarının yaşadığı ayrımcı deneyimlerin benzerini Avrupa medyası da yabancı düşmanlığı ve İslamafobi olarak yaşatmaktadır.

8- Türkiye’nin Osmanlı geçmişinde farklı unsurların bir arada yaşama deneyimleri, daha iyi bir gelecek için ilham kaynağı olabilir.

9- Nefret söylemi bağlamında yazılı basınının yanı sıra,  televizyon, sinema ve sosyal medyanın da dikkate alınması önemlidir. 

10- Demokrasilerde görsel ve yazılı basının vatandaşı bilgilendirmesi ve taleplerini gündeme getirmesi gerekirken, bugüne dek ülkemizde genellikle, medya resmi ideolojiyi topluma empoze eden bir misyon üstlenmiştir.

11- Her toplumsal kesim, eleştirilerini gündeme getirirken öz eleştiriyi de ihmal etmemeli; ayrımcılık ve nefret söylemlerinden kaçınmalıdır.

12- Yerel medyanın farklı din ve inanç gruplarına yönelik nefret söyleminde rolü göz ardı edilmemelidir.

13- Nefret söylemlerini ve ötekileştirmeyi önlemek açısından medyanın kendi öz denetim mekanizmalarını oluşturması önemlidir.

14- Ayrımcılık ve nefret söylemini önlemek üzere uygulama kabiliyeti olacak şekilde hukuki düzenlemeler yapılmalıdır.

15- Ulusal ve yerel medyada farklı din ve inanç gruplarının görünürlüğünün artması empati kurulmasına ve diyaloga katkıda bulunacaktır. Azınlık medyasının da bu amaca hizmet edebilmesi için desteklenmesi önemlidir.

16- Yüz yüze görüşmeler ile “diyaloga açık” her kesime ulaşmak gerekmektedir. Bu süreç karşılıklı empatiyi artırır ve toplumları birbirine yakınlaştırır.

17- İnsanın doğasında “ötekileştirme” sorunu vardır. Ayrımcılık ve nefret söylemini önlemek için cezai müeyyideler uygulanmalı. Daha uzun bir süreç alsa da ailede başlayan bir eğitimin de ayrımcılık ve nefret söylemini engellemek adına bir çözüm yoludur.

18- Yerleşik olumsuz zihniyet kalıplarının değiştirilmesinde siyasi, dini ve toplumsal kanaat önderlerine, büyük görev düşmektedir.

19- Toplumsal kesimler sorunlarının kaynağı olarak birbirlerini görmemeli, demokrasi ve insan haklarının gelişmesi için birlikte mücadele etmelidirler.

20- Farklı din ve inanç gruplarının birikmiş sorunlarının çözümü için girişimler hızlandırılmalıdır. Yeni anayasada eşit yurttaşlık kavramı vurgulanmalıdır.

Bozcaada ve Gökçeada'da Rum Vatandaş Ancak Rum Vatandaştan Mülk Alabiliyor

Gökçeada'da yaşamakta olan adanın yerlisi bir Rum adadan yer almak isteyince "yolun uzun" olduğu, Rum olmayan müstakbel eşi üzerine alırsa hemen hallolacağı söylendi. Ardından gelişen süreçte Gökçeada'da ve Bozcaada'da uygulanan politikalar bir kez daha deşifre oldu.
İstanbul - BİA Haber Merkezi
15 Mayıs 2012, Salı
Bir Rum vatandaşın Gökçeada'da mülk edinmeyi istemesi ancak tapudan bu konuda zorluk çıkarılması üzerine gelişen süreçte İçişleri Bakanlığı'nın 09.01.2012 tarih ve 14899 sayılı yazısı ile Gökçeada ve Bozcaada ile ilgili tedbirlerin kaldırıldığı ortaya çıktı.
Süreci izleyen Avukat Erhan Pekçe Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü 1. Hukuk Müşavirliği'nin "Gökçeada ve Bozcaada konusunda verilmiş Milli Güvenlik Kurulu kararları, bakanlıklar arası protokoller ve pek çok idari düzenleme vardır" ifadesinin yer aldığı dilekçesine dikkat çekti. Bunun Gökçeada üzerinde uygulanan politikaları gösterdiğini anlattı.

"Ayrımcılık yapılıyor"

Avukat Pekçe'nin Gökçeadalı yeni evlenecek bir çiftin adada bir yer almak için tapuya gitmesine şahit olmasıyla başladı her şey.
Genç çiftin ileride üzerine ev yapması için kadının babası bir yer almak istedi, fakat mülkiyetini kızının üzerine kaydettirmek istiyordu. Ancak tapudan aldığı yanıt Rum oldukları için bunun yıllar sürecek bir prosedür gerektirdiği yönündeydi. Erkek Rum olmadığı için arazi onun üstüne kayıtlı olacaksa işlemin hemen yapılabileceğiydi.
Konuyu şans eseri duyan Pekçe'nin durumu anlamak üzere tapuya girmesiyle uzun bir yasal süreç de başlamış oldu. Pekçe Tapu Müdürlüğü'nde yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
"Dediler ki, eğer bir Rum vatandaş gelirse Bölge Müdürlüğü'ne yolluyoruz, onlar da Yabancılar Şube'ye yolluyor, MİT'e yolluyor, bazen iki sene bile sürebiliyor; bazen de ret cevabı da gelebiliyor. Onun belgeleri de var. İki kişiye ret cevabı gelmiş..."
Bunun üzerine harekete geçen Pekçe bunun ayrımcılık olduğunu belirterek bilgi edinme kanununa dayanarak neden bu uygulamanın olduğuna dair bir dilekçe verdi.
"Dilekçeyi hangi makama verdiyseniz o makam cevap verir kanun gereğince. Ben Gökçeada Tapu Sicil Müdürlüğü'ne verdim ama cevap Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Bursa 4. Bölge Müdürlüğü'nden geldi."
Cevapta 4222 sayılı Bilgi Edinme Kanunu'nun 16. maddesine atıfta bulunuluyor, milli menfaatlere gerekçe gösterilerek niçin bu uygulamanın olduğu konusunda cevap verilemeyeceği bildiriliyordu.

Temyizde açığa çıktı

Erhan Pekçe bu kararın kaldırılması ve cevap verilmesi için Bursa İdare Mahkemesi'nde dava açtı. Mahkemeye bu kez Ankara'daki Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü 1. Hukuk Müşaviri yabancıların mülk edinmesiyle ilgili kanun üzerinden bir yazı gönderdi.
Rumların Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğunu belirten Pekçe davayı kazandığını, mahkemenin önce açıklama yapılmaması için devletin çıkarlarının gerekçe gösterildiğini, sonra herkesin bildiği, gizli olmayan yabancılar kanununun gerekçe gösterilmesini anlamlı bulmadığını söyledi.
Dava sonucunu temyiz eden Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü bu kez temyiz dilekçesinde, Gökçeada ve Bozcaada üzerine verilmiş Milli Güvenlik Kurulu kararlarından, bakanlıklar arası protokollerden ve idari düzenlemelerden söz etti.
Dilekçede "İçişleri Bakanlığı'nın 09.01.2012 tarih ve 14899 sayılı yazısı ile Gökçeada ve Bozcaada ile ilgili tedbirlerin kaldırıldığı bildirilmiş olup, konuya ilişkin olarak, anılan Bakanlık'la yapılan yazışmaların sonucu tedbirlerin kaldırılıp kaldırılmayacağı idaremizce de değerlendirilmektedir" ifadesi yer aldı.
Dilekçedeki ifadelerin devletin bu konuda "tedbirler" aldığının deşifresi olduğunu anlatan Avukat Pekçe Gökçeada Kaymakamlığı'na yeni bir dilekçeyle "İçişleri Bakanlığı'nın Gökçeada üzerindeki tedbirleri kaldırıp kaldırmadığı"nı sordu.

Suç duyurusu yapılacak

Kaymakamlığın cevabında bu konuda bir bilgilerinin olmadığını ve İçişleri Bakanlığı'na bildirilmesi gerektiğini söylediğini belirten Pekçe, ayrımcılık yapılarak suç işlendiğini ve "Milli Güvenlik Kurulu ve bu konuda memuru suça sevk eder şekilde kararlar alan ve bu kararları uygulayan tüm yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunacağını" söyledi.
Pekçe'nin yerel mahkemede kazandığı dava temyiz aşamasında sürüyor. Gökçeadalı gençler ise istedikleri yeri alamayınca adadaki bir Rum'dan başka bir yer aldı. Gökçeada'da Rumların Rumlara mülk satışının önünde bir engel bulunmuyor. (YY)

13 Mayıs 2012 Pazar

Bozcaada Maratonu Yapıldı


 Bozcaadada düzenlenen New Banance Bozcaada Yarı Maratonu ve 10 Kilometre Koşusu, renktli görüntülere sahne oldu. Koşulara, her yaş grubundan aralarında yabancılarında bulunduğu toplam 1200 kişi katıldı.
Atletizm Federasyonu Faaliyet Takvimi içinde yeralan, 'yarıstakvimi.com' tarafından düzenlenen ve ana sponsorluğunu New Banance'ın yaptığı, Bozcaada Kaymakamlığı ve Bozcaada Belediye Başkanlığı'nın desteklediği 2'inci New Balance Bozcaada Yarı Maratonu ve 10 K Koşusu'na aralarında yapancıların da bulunduğu 1200 kişi katıldı. Koşuya katılımın yüzde 42'sinikadınlar oluşturdu. Yarışın startını Bozcaada Belediye Başkanı Mustafa Mutay silahıyla havaya ateş ederek verdi. İlçe Jandarma Komutanlığı önünden başlayan koşunun 10 kilometrelik etabına katılanlar, Tuzburun Mevkisi'ne gidip, Cumhuriyet Meydanı'ndaki finiş çizgisine geldi. 21.1 kilometrelik, yarı maraton kapsamındaki koşuya katılanlar, Tuzburun, Ayazma, Sulubahçe, Amerikan Çeşmesi güzergahını takip erekek, Bozcaada turu attı.
Koşuya İstanbul'da yaşayan İngiliz Gladness Cole, Philip West ve Sandra Scotland da katıldı. İstanbul'dan gelen Zehra Levent ise 10 kilometrelik parkurda labrador cinsi 'Lilu' isimli köpeği ile koştu. Görme engelli Necdet Turhan ise Ulaş Önal ve Aylin Savcı eşliğinde koştu. İstanbul'dan gelen 37 yaşındaki Caner Odabaş ise koşu için özel olarak hazırlanmış çocuk arabasına bindirdiği 3.5 yaşındaki oğlu Canberk ilekoşudaki yerini aldı.
DP'li Bozcaada Belediye Başkanı Mustafa Mutay, ikincisi düzenlenen Bozcaada Yarı Maratonu ve 10 K Koşusu'na katılımın çok yüksek olmasının memnuniyet verici olduğunu belirterek, "Bozcaada'nın tanıtımıiçin bu koşu çok önemliydi. Katılım her yıl giderek artıyor" dedi.
10 kilometre erkekler kategorisinde birinci Aykut Taşdemir, ikinci Ramazan İşmel, üçüncü Sam Cosgrove oldu. Bayanlarda ise birinciliği Nursel Karataş, ikinciliği Bahar Ertürk, üçüncülüğü Marianne Yirmibeşoğlu elde etti. 21.1 kilometrelik Yarı Maraton'da erkeklerde ipi Sabri Kara göğüsleyerek birinci oldu. Kara'nın ardından Kıyasettin Yalçın ile Mehmet Gündem diğer iki sıranın sahibi oldu. Bayanlarda ise Şirin Mine Kılıç birinci, Alesya Dematris, üçüncü Lütfiye Kaya üçüncü oldu.
Koşunun ardından ilk üçe giren koşuculara madalya, kupa ve çeşitli hediyeler verildi. Ayrıca yarışmaya katılan ve bitiş çizgisine gelen tüm yarışmacılara da katılımları nedeniyle madalya verildi.(DHA)

12 Mayıs 2012 Cumartesi

ÇTSO İlçe Ziyaretlerine Bozcaada İle Başladı


Çanakkale Ticaret ve Sanayi Odası yönetimi, Bozcaadalı turizmcilerin sorunlarını yerinde dinledi. Yeni dönemde ilçe ziyaretlerine Bozcaada ile başlayan ÇTSO yönetimi, Bozcaada Kaymakamı İbrahim Çenet, Belediye Başkanı Mustafa Mutay’ı ziyaret etti, Bozcaadalı turizmcilerle bir araya gelerek onların sorunlarını dinledi ve işyeri ziyaretleri yaptı. ÇTSO’nun Bozcaada ziyaretine Başkan Yardımcıları Kemal Karakaş ve Erdal Akarsu ile Yönetim Kurulu Üyeleri Cem Erdemir, Mert Mildon, Mehmet Tokgöz, Can Algönül, Ersin Kahraman ile turizm ile ilgili komite başkanları Mehmet Öngen, İsmet Balkan, Ertuğrul Sürgit ve Genel Sekreter Vekili Sema Sandal katıldılar. ÇTSO heyeti ilk olarak Bozcaada Kaymakamı İbrahim Çenet’i ziyaret etti. Başkan Yardımcısı Kemal Karakaş, Bozcaada’da turizmin gelişmesini memnuniyet içinde izlediklerini belirterek, “Dünyanın en güzel yerlerinden biri olan Bozcaada’ya geldik. Amacımız sizlerin sorunlarını dinlemek, çözüm yollarını ortaklaşa aramak” diye konuştu, Kaymakam Çenet ise yaptığı konuşmada, Bozcaada gibi potansiyeli olan bir yerin dinamiklerini harekete geçirmek için ÇTSO’nun katkılarının büyük önemi olduğunu ifade etti. 
KRUVAZİYER TURİSTLERİ BOZCAADA’DA
Bozcaada’da kruvaziyer turizmi konusunda önemli bir adım attıklarını belirten Kaymakam İbrahim Çenet, adanın hudut kapısı ilan edildiğini ve uluslararası liman konumuna geldiğini belirterek, limanın yenileneceğini ve GESTAŞ’ın da ortaklığıyla 80-100 civarında kruvaziyer gemisinin her sezon adaya geleceğini ve 5-7 saat kalacak olan günübirlik varlıklı turistlerin Bozcaada ekonomisine büyük katkı yapacağını ifade etti. Adada turizmin hızla gelişmekte olduğunu ifade eden Kaymakam İbrahim Çenet, Bozcaada’nın 120 kilometre hızla bir otomobile benzeterek, “Bu aracın bakımını iyi yapmamız lazım. Bozcaada’ya gelenlere müşteri olarak görme anlayışına sıcak bakmıyoruz. Gelenlere ‘konuklarımız’ diyoruz” dedi.Bozcaada’da turizmin sorunlarına ve bazı işletmelerin yanlış uygulamalarına da değinen Kaymakam İbrahim Çenet, “Karşılığı olmayan fiyatları alanları görüyoruz. Diğer işletmecilere karşı haksızlık oluyor. Tabii ki hepsi aynı değil, iyi hizmet, kalite sunuyorsa buna bir şey demeyiz. Ancak bir kutu kolalı içeceğe 8.5 lira alanlar, 12 metrekarenin içine 5 yatak sığdıranlar var. Kar marjının yüzde 800-1000 olmaması lazım. Sezon kısa, fiyatlar ondan yüksek anlayışı doğru değil. Bozcaada’da kışın da hayat devam ediyor” diye konuştu.Turizm konusundaki olumlu gelişmelere dikkat çeken Çenet şöyle konuştu: “Geçenlerde adamıza ABD’nin önde gelen turizm şirketlerinin sahipleri 20 kişilik bir heyet geldi. Bu ziyaretin nedeni, dünyanın önde gelen turizm dergilerinden Conde Nast, “Bozcaada’yı Avrupa’da Mikonos ve diğerlerinin üzerine çıkararak en iyi ada” olarak ilan etmesiydi. ABD’li turizmciler de Bozcaada’nın niçin en iyi ada olduğunu görmeye geldiler. Bozcaada’dan çok etkilendiler, çok beğendiler.” 
Kaymakam Çenet’e hitaben bir konuşma yapan ÇTSO Başkan Yardımcısı Kemal Karakaş da bağcılık ve butik şarapçılığın gelişmesi gerektiğini, adada turizmin gelişmesinin en önemli şartlarından birinin de bu olduğunu belirtti. Karakaş ayrıca, Çanakkale il merkezinde kongre turizminin gelişmesinden Bozcaada’nın da yararlanacağını ifade ederek, “Sadece Bozcaada değil, Assos ve Kaz Dağları’na da faydası olacaktır” dedi.
BAŞKAN MUTAY’I ZİYARET
ÇTSO heyeti daha sonra Bozcaada Belediye Başkanı Mustafa Mutay’ı ziyaret etti. Mutay da adanın Akdeniz’deki adalar arasında birinci seçildiğini hatırlatarak, “Bunda sadece tesisler değil, adanın konumu, sosyal dokusu ve yerel tadlarının da etkisi var” dedi. Bozcaada’da iyiye gidişin hız kazandığını söyleyen Mutay, “Kuşkusuz sorunlarımız da var. Arıtma konusunu halledeceğiz, sahildeki cafe’leri yeniden şekillendireceğiz, feribotu merkez dışına alacağız. Çeşitli projelerimiz var. Bozcaada, 1-2 yıl sonra hak ettiği yerde olacak” diye konuştu. Belediye Başkanı Mutay, son yıllarda Hazine arazilerinin kiralanarak 70 bine yakın zeytin ağacı dikildiğini ifade ederek, adada taş ev yapımını, butik şarapçılığı ve pekmez yapımını teşvik ettiklerini belirtti. ÇTSO Başkan Yardımcısı Kemal Karakaş da, butik şarapçılığın, bağcılığın ve zeytinciliğin turizmin bir parçası olduğunu, Bozcaada’da turizm gelişecekse bu alandaki yatırımların katkısıyla gelişeceğini ifade etti.
ADALI TURİZMCİLERLE TOPLANTI
Daha sonra, Zübeyde Hanım Çay Bahçesi’nde düzenlenen Bozcaadalı üyelerle toplantıya geçildi. Adada turizmin sorunlarının ele alındığı toplantıda bir konuşma yapan ÇTSO Başkan Yardımcısı Kemal Karakaş, ÇTSO’nun geleneksel hale getirdiği ilçe ziyaretlerine bu yıl Bozcaada ile başladıklarını belirterek, “Turizm mevsiminin başında, sizlerle sorunları paylaşmak, çözüm önerilerini tartışmak için buradayız” dedi. Kemal Karakaş, ÇTSO’nun adada sadece fiyat tarifelerine karar veren bir kuruluş olmaktan çıkması gerektiğini vurgulayarak, Bozcaada’nın gelişmesi için katkı yapmak istediklerini belirtti. Kruvaziyer limanı projesinden ve adaya kruvaziyer gemilerinin yanaşacak olmasından büyük memnuniyet duyduğunu, bunun turizmin gelişmesi için çok önemli bir proje olduğunu söyleyen Kemal Karakaş şöyle konuştu:
“ÇTSO olarak son yıllarda Çanakkale gündemine çok önemli projeler taşıdık. Başkanımız Bülend Engin’in çabalarıyla Sergi ve Kongre Merkezi ve İş Merkezi inşaatlarını tamamlıyoruz. Kongre Merkezi Ekim ayında, İş Merkezimiz ise Temmuz ayında açılacak. İş Merkezinden sağlanacak kira gelirini Çanakkale’nin zeki ve çalışkan çocuklarına burs olarak vereceğiz. Buradan Bozcaadalı kadın üyelerimize sesleniyorum. Kadın Girişimciler Kurulu’nda  kontenjanı artırdık ve dört üyeliği de Bozcaadalı kadınlara ayırdık. Aktif olun, seçimlere katılın ve adanın sorunlarını gündeme taşıyın.” ÇTSO Başkan Yardımcısı Erdal Akarsu da adalı işletmecilerin sorunlarını tespit etmek için geldiklerini söyleyerek, “Biz sizin sorunlarınızı devlete iletmekle, köprü olmakla sorumluyuz. Lütfen sorunlarınızı sadece burada değil, telefonla ya da mail ile genel sekreterliğimize bildirin. Aramızda çözüm yollarını tartışalım” dedi. Belediye Başkanı Mustafa Mutay da, fiyat tarifeleri konusunda bu yıl otelciler ve restoranlar ile bir toplantı yaptıklarını ve bu yıl fiyat artışı istememe kararı aldıklarını söyledi. Mutay, adada turizmin gelişmesi için maraton, yerel tatlar festivali, bağbozumu günleri, yat yarışlarında adanın bir durak olması gibi etkinlikler yaptıklarını belirterek bağcılık ve şarapçılığın da hızla geliştiğini, halen 6-7 olan şarap fabrikası sayısının daha da artacağını vurguladı.
SORUN MEVSİMİN KISA OLMASI
Daha sonra söz alan Bozcaada Turizm İşletmecileri Derneği Başkanı Fikret Okuş, Bozcaada’da en önemli sorunun sezonun kısalığı olduğunu, ancak kara bağı olmaması ve hava muhalefeti nedeniyle sezonun uzamadığını ve uzun vadeli programlar yapılamadığını ifade etti. “Maraton, yerel tadlar ve bağbozumu festivallerini öne çekerek potansiyeli artırmak istiyoruz” diye konuşan Fikret Okuş, “Bozcaadalı turizmciler olarak bizde biraz unutulmuşluk hissi var. ÇTSO’dan bu konuya eğilmesini istiyoruz” diye konuştu.  ÇTSO 19 nolu komite başkanı İsmet Balkan da turizmcilere, sezonu uzatmaları için seyahat acenteleri ile çalışmalarını önerdi ve bu şekilde sezonu 4-5 aya çıkarmanın mümkün olacağını vurguladı. Balkan, TÜRSAB’ın Çanakkale Temsilciliğinin ÇTSO İş Merkezi’nde 1 Temmuz’da faaliyete geçeceğini belirterek, Kuzey Ege’de turizmin gelişmesi için önemli çalışmalar yapılacağı söyledi.
TURİZMCİLER EĞİTİM PROGRAMI İSTİYOR
Daha sonra Bozcaadalı turizmciler sorunlarını dile getirdi. Turizmcilerin sorunları ve ÇTSO’dan istekleri daha çok şu noktalarda yoğunlaştı:
• ÇTSO’nun onayladığı azami fiyat tarifelerinin standart hale getirilmesi, işletmelerin sınıflandırılması ve adada konuşulacak tek konunun tarifeler olmadığı.
• Kalifiye turizm personeli sıkıntısı.
• Kıştan yaza geçerken, ÇTSO tarafından turizm eğitim programlarının düzenlenmesi.
• ÇTSO’nun sezon öncesinde üyelerle toplantı yaparak, sorunları tesbit etmesi.
• Yabancı turistlere adayı tanıtmak ve turist çekmek için ÇTSO ile ortak çalışma yapılması.
• Bozcaada turizminin Çanakkale turizmindeki yeri ve aldığı pay konusunda ÇTSO’nun bir çalışma yapması.
• Bozcaada’nın ‘pahalı imajından’ kurtulması için çalışma yapılması.
• GESTAŞ’ın adalıların da Çanakkale’ye gidebilmesi için sabahları Çanakkale-Bozcaada seferi koyması.
Üyelerle ziyaretin ardından işyeri ziyaretlerine geçildi. Başkan Yardımcıları Kemal Karakaş ve Erdal Akarsu başkanlığındaki heyet Belediye Başkanı Mustafa Mutay’ın da katılımıyla Yunatlar Şarapçılık’ta Haşim Yunatçı, Talay Şarapçılık’ta Ahmet Talay’ı ziyaret ederek sektörün sorunlarını dinledi. ÇTSO heyeti daha sonra Ada Cafe’de Semra Güney’i ziyaret etti.


Kaynak:
http://www.canakkaletravel.com/manset/510_ctso-ilce-ziyaretlerine-bozcaada-ile-basladi.htm

4 Mayıs 2012 Cuma

Sekizinci Şarap Tadımı ve Sonrası

Bozcaada 8. Şarap Tadım Günlerinin 21-24 Haziran 2012 tarihleri arasında yapılacak olması adanın tanıtımının ekonomik ve kültürel boyutu açısından olduğu kadar gelenekselleşmiş olması açısından da sevindirici.

Bozcaada Şarap Tadım Günlerini etkinliğinin başlatılması konusunda çok çaba sarf eden ve devleti temsilen kurumsal destek sağlamış olan geçmiş dönem kaymakamlarımızdan Sayın Bilal Bozdemir'in emeğini hatırlamak kadirşinaslığın gereğidir.

Tıpkı gelenekselleşen ve geçmiş dönem müftülerinden sayın Adem Gülmek'le birlikte organize ettikleri "Uçurtma Şenliği" ve adalılar için kışın en tercih edilen ve az sayıda - açık bulunan "sosyal kulüp" niteliğindeki "özel idare sosyal tesisi"nin yapımı gibi.

Daha da eskilere gedecek olursak,  İstiklal İlköğretim okulunun sayın Kutlu Aktaş öncülüğünde inşa edilmesi; limana gelen gemilerdeki yolcuların Bozcaada sırtlarına göz attıklarında gördükleri çam örtüsünün sağlanmasında kaymakam Sayın Yavuz Akkoç'un  öncülüğünün hatırlanması gibi.

İnsanlar geçici, yarattıkları eserler kalıcıdır. Ancak yaratılan eserlerin kalıcılığını sağlayan şey, yaratılmaları kadar önemli olan sahiplenilmeleri ve geliştirilmeleridir. Bu anlamda Şarap Tadım Günlerinin başta Bozcaada'da şarap üreten işletmeler kadar yerel yönetim kurum ve kuruluşlarınca sahiplenildiğinin göstergesi sekizincisinin düzenleniliyor olmasıdır.

Başta da belirtildiği gibi, Şarap Tadım Günlerinin iki önemli boyutu  bulunmaktadır: birincisi ekonomik, diğeri ise kültürel boyutudur.

Ekonomik boyutu, doğrudan gerçekleşen şarap satışı yanında, turizme katkıyı da içermektedir.  Dolaylı ekonomik katkısı ise bağcılığa sağlanan katkıdır.

Kültürel boyutu ise Bozcaada'da antik dönemden beri önemli bir kültür ögesi olan bağ-şarap ikilisinin yaşam tarzını nasıl etkilediğinin günlük yaşamdaki görünümlerinin mimari - zaman algısı - insan ve doğa ilişkileri gibi yansımalarıyla tanıtılmasıdır.

Her iki boyutun çapı ve ufuklarına baktığımızda, Şarap Tadım Günleri gibi bir eserin sadece sahiplenilmesi değil ciddi kurumsal stratejilerinin oluşturulması yoluyla geliştirilmesinin zamanının da geldiği söylenebilir.

Ekonomik  boyutunda:

  • Bozcaada şarapçılığının sadece ulusal pazar ve tüketicilerini değil, uluslararası pazarları da  hedef alacak organizasyonlar (şarap yarışmaları, uzman değerlendirmeleri, uluslararası şarapçılık fuarları uydu organizasyonları v.b.); 
  • Ticari işletmeler yanında ev şarapçılığı ve küçük aile işletmelerinin  de kendilerini tanıtabilecekleri butik üretim tadımları; 
  • Tadım günleri süresince profesyonel turizm organizasyonları ile tüm ada yatak kapasitesini  tam doluluk oranını sağlayacak işbirlikleri 
ilk akla gelen geliştirme alanları olabilirler.

Kültürel boyutunda:  
  • Bozcaada Bağcılığı ve Şarapçılığı tarihi konulu ulusal-uluslararası  kongre ve simpozyumlar,
  • Bağcılık-Şarapçılık temalı çeşitli sanat dallarında sergiler ve gösteriler, 
  • Bağcılık - Şarapçılık konulu etnografik - antropolojik çalışmaların sunum ve tanıtımı 
gibi alanlarda desteklenebilir.

Bozcaada Şarap Tadım Günlerini salt bir kısa vadeli ürün pazarlama aracı olmaktan çıkaracak ve Bozcaada'nın bir bütün olarak özgün bir  "marka" olmasına katkı sağlarken tarihi, kültürü ve doğasının korunması ile güçlenmesine de katma değer sağlayacak bir geliştirme olacaktır bu alanlar.

Unutmayalım ki deniz, güneş ve kumsal ülkemizin ve dünyanın pek çok yerinde var.  Bozcaada için fark yaratacak olan şey bunlarla birlikte - diğerlerinde az bulunan - bağcılığı ve şarap kültürüdür.
Şarap Tadım Günlerinin bu açıdan sürdürülmesi çok önemlidir. Sürdürmek yetmez, korumalı, tanıtmalı  ve geliştirmeliyiz.  

Bozcaada bunu yapacak potansiyele sahip ve harekete geçirilmeyi bekliyor.