23 Şubat 2011 Çarşamba

Ada nazlı, kaprisli, hoyrat, güzel mi güzel, alımlı mı alımlı bir sevgili gibi! - Adnan Filiz

Bozcaada Haber’e iki yazı yazdım.
Birincisinde “Sevmek Yeter mi” dedim.
Bozcaada’yı neden çok sevdiğimizi anlattım. Ama gelişimine bakıp korktum… Bir annenin bebeğini sevmenin ötesinde gösterdiği duyarlığı aradım Adamız için.
İkinci yazımda “Bozcaada’yı sevmek kolay, ama yaşamak o kadar kolay mı?” diye sordum.
Bu cennet adayı zor yaşanır olmaya yönelten konuları sıraladım. Biraz acımasızca eleştirdim.


İzlediğim kadarı ile bu yazıları hem Adalılar, hem ada sevdalıları, hem de adayı tanımak bilmek isteyenler okumuş. Gördüğü ilgiden bunu anladım.
Gönlümün içinde bir sızı oluştu.
İnsan nasıl bir duyguya kapılır, istemediği halde eleştirir, sevgilisini üzer… İşte öyle bir hale geldim.
Gül koklarken dikenin batması gibi.
Acıyla irkilmiştim. Ama bu acı “hiçbir gülün dikensiz olmayacağını” anımsattı bana…
Hiçbir güzelin kusursuz olmayacağı gibi!
Zaman zaman İsviçre’yi anımsadım.
Derdi, tasası, düzeltilecek bir eksiği kalmadığı için, ne kadar sıkıntı yarattığını önümüze konan filmler bile çevrilmişti.
Sonra kendimle hesaplaştım.
Bir güzelliğe varmak için hep sıkıntı ve üzüntü çekmek kaderimiz miydi?
Güzeli daha güzel yapmak, kuralı uygulanabilir kılmak, zenginliğe sahip çıkmak, içinde yaşadığımız uygarlığın güvencelerini beklemek…
Doğanın verdiği tüm olanakları korumak ve kollamak…
Eskiye sahip çıkmak…
Geleneği sürdürmek.
Toprağı, denizi yozlaştırmamak…
Hepimizin hakkı aynı zamanda sorumluluğu, kutsal görevi değil miydi?
Yüzyıllardan beri gelen bağcılığımızı öldürmek kimin işiydi?
Şarabın ta fil derisi gibi görüntüsünden fışkıran güzellik serüvenine taş koyup bütün gönülleri esrikleştiren kutsal yaşamını engellemek kimin haddiydi?
Kendine özgü bir tarihi kimliğini İç Anadolu’nun geri kalmış bir kasabası gibi görmek ve değerlendirmek hangi görevlinin saçmalığı olabilirdi?
Burayı seven, burayı koklamak isteyen insanları haksız çıkarlar yüzünden kırıp geçirmek, onları küstürmek, gerçek ev sahiplerinin hakkı mıydı?
Nasıl bir konukseverlilikti bu?
İnsanları maddi bedel ödedikleri konularda manevi işkencelere sokmak olacak iş miydi?
Şimdi tüm bunları yaşamış insanlardan biri olarak yine de kendimi  “Bozcaada’da toprak ve ev sahibi olmak” yani “Bozcaadalı olmak” şansına sahip olmuş talihli ender kişilerden sayıyorum.

Orada sevgili torunuma ağacı, böceği, kuşu, kurdu tanıttım.
Fil derisi omcadan tomurcuk, yaprak, koruk ve de sonunda mis gibi tek taneli çavuş üzümünün doğuş serüvenini izlettim.
Çam ormanlarından kozalak toplarken sırt üstü yuvarlanarak doğa ile güreşmenin verdiği sevinç kahkahalarına tanık oldum.
Soğuk ama tertemiz denizinde balıkları izlettim. Denizden korkmamayı öğrettim.
Kendim için küçük bir mutluluk örnekleyeyim: Kışın Adada kimsenin olmadığı bir zamanda bir araya gelip İstanbul’da ada özlemi ile yanıp tutuşan Adnan ağabeylerini, Tülay ablalarını, şunları bir arayalım deyip telefona sarılan  “Şimdi Emin’le, Mustafa’yla, Ertan ile bir aradayız, Sizi anıyoruz, sizi arıyoruz” diyen Zeki’nin sesi, nasıl Adanın Poyraz’ını yansıtmaz.
Harıl harıl belediye seçimlerine soyunan Recep, Ali, Cevdet kardeşlerimin ve Başkanlığını sürdürmek isteyen Mustafa Başkanın güleç ve dost yüzleri hep gözümün önündedir.
Burada o kadar çok dostun adını sıralayabilirim ki, benim gibi aklında isim tutamayanlar Adaya gelsin, bu hastalıkları anında geçer.
Ada nazlı, kaprisli, hoyrat, güzel mi güzel, alımlı mı alımlı bir sevgili gibi!
Galiba ölümsüz sevginin sırrı da burada yatıyor.

Sevmek yeter mi? - Adnan Filiz

Hepimizin ortak bir yanı var: Bozcaada’yı çok seviyoruz.
Buna “Bozcaada fanatikliği” de denebilir.
Peki, neden seviyoruz bu rüzgârlı Ada’yı?
Temiz denizi, sanayi kirinden uzak havası, deli rüzgârı, bağları, zeytinlikleri, orada burada kalmış bir tutam ormanı, dar yolları, taş evleri, denizcilere göz kırpan fenerleri, yamaçlardaki taşlara tutunmaya çalışan kekikleri, taa Ceneviz’lerden kalma kalesi, yat limanı için mi?
Yoksa belli bir düzeyli kültürü bulaştıran ve her gün daha az sayıda kalmalarının hüznünü şimdiden yaşatan Rum asıllı vatandaşlarımız yüzünden mi?
 Aynı ayna gibi yakınsan yakın, uzaksan uzak, tutarsızsan tutarsız, sevecensen sevecen, Ege’nin bütün sıcaklığını ve konukseverliğini yansıtan, yerli halkın sadeliği için mi?
Bütün kültürünü biriktirerek bunu Bozcaada’nın kültüründe eritip, yerliye yabancıya birer kır çiçeği buketi gibi hizmet sunan, olağan üstü sayılabilecek nitelikteki işletmecileri nedeniyle mi?
Bozcaada’nın sanat ve kültür adası olmasını yaratan sanatçıların varlığıyla mı?
Bu nedenleri çoğaltarak sıralamak mümkün.
Çünkü bu listenin uzunluğunu oluşturan her öğe, çok kişiye sesleniyor ve de bu “Ada Fanatizmi”ni yaratıyor.

                                                                       ***
Dikkat ederseniz sıralamada yer alan her özellik, insanların kentlerden kaçmasına neden olan bozuklukların panzehiridir.
Sevginin nedeni; Bozcaada’nın farklılığıdır.
Ve Ada Sevdalıları’nın en büyük korkusu;  Bozcaada’nın gelişim rüzgârlardan etkilenip, kaçılan kentlere benzemesidir.
O halde Bozcaada sevgisi tek bir sorumluluğu gündeme getiriyor: Denizin ortasında olmanın  avantajı  ile bugüne kirlenmeden  ulaşabilen  Ada’nın,  yaşadığımız kentlere benzemesini engellemek…

                                                                   ***
Şu anda tehlikenin sınırındayız.
Çizgiyi aştığımız anda Bozcaada özelliğini yitirecek, sıradan bir Ege Kasabası’na dönüşecektir.
Duyarlı olup “severken öldürmez”  ve de Adayı tüm değerleriyle korursak, küçük Ada, halkı için bir refah aracı, ziyaretçilerine cennet, sorumluğunu yerine getirenlere gurur kaynağı olacaktır.
Korumanın yasal ve öncü sorumluluğu yerel ve genel yönetimlerde.
Belediye Başkanları yol için örneğin Arnavut kaldırımı ya da parke taşı yerine asfaltı yeğlerse… Kaymakamlar da bu Ada herhangi bir Anadolu ilçesi gibi yapılaşma, kalabalıklaşma, sanayileşme ile zengin olur derse…
Adanın bağları, şarapçılığı, balıkçılığı ihmal ve ziyan edilirse…
Ada büyük rantlara ve de özelliklerine karşıt amaçlara açılırsa…
İşte o zaman Bozcaada “yok” olur.
Bozcaada Türkiye’de tektir.
Adada imara, bağcılığa, şarapçılığa, balıkçılığa, yerel motiflerle bezenmiş turizme titizlenmemiz, bunlara sahip çıkmamız gerekiyor.
Yerel ve genel yönetimlerin yasal sorumluluğunun önünde,  bizlerin yani Bozcada Sevdalıları’nın sorumlulukları  en önde yer alıyor.
Lütfen dikkat!

HEP ADA’DA OLMAK - Halük Şahin

      Ben aslında hep Bozcaada’da yaşarım.  Siz kanmayın beni İstanbul’da, Ankara’da, Avrupa’da, Amerika’da gösteren belirtilere.  Her zaman adadayımdır.  Her sabah i evden çıkıp Çayır’a doğru yürümeye başlarım.  Poyraz bunu bilir. Köşedeki incir ağacı bunu bilir.  Hamdi’nin keçileri de bunu bilir.   Yolun iki yanındaki kır çiçekleri de durumun farkındadır... 

       Fizik bilimi insanın nasıl iki yerde birden olabileceğinin sırlarını henüz keşfetmedi ama, böyle bir deney yapılacak olursa bizim gibi adalıları denek seçmesini öneririm.

      Dünyanın neresinde olursam olayım,  her gün Poseidon’dan ve Yahoo’dan adadaki hava durumuna bakmam bundandır. Rüzgarın rengini not etmem bundandır.  Ki, açık pencerelerden içeri dolup ruhumun odaları arasında püfür püfür esebilsin...

       Bu yazdıklarımı çok romantik bulanlar olacaktır.  Öyledir.    Adanın bize kattığı en önemli boyut budur. Bizler romantik insanlarız. Dünyanın olandan ibaret olmadığını, olabileceğin de bir an bile unutulmaması gerektiğini düşünürüz.  Her şeyin  daha iyi, daha güzel, daha temiz olabileceğini düşünü kurarız durmadan. 

        Ütopya hayallerinin mekan olarak hep adaları seçmesi boşuna değildir.

        Bazılarının burun bükebileceği bu romantizm,  bize tatsız gerçekler dünyasında da güç katar.   Bundan 10 yıl kadar önce Bozcaada Kitabı’nda şöyle anlatmıştım bunu:

       “Bozcaada’ya çok şey borçlu olduğumu biliyorum.  Hayatımızın merkezi olan, o da çok sevgili,  ama fena halde hoyratlaşmış, porsuyup çürümüş koca kente, İstanbul’a ‘alternatif mekan’ olarak onu hep kafamın bir kenarında tuttum.  O koca kentin aşırı hırslar, tutkular, şöhret budalalıkları, kalleşlikler ve yozluklarla  dolu kalabalık dünyalarında yıllar boyu koşuştururken  Bozcaada bir deniz feneri gibi  hep uzaktan göz kırptı.   ‘En kötü ihtimalle Bozcaada’ya gider yaşarım ki, bu da hayatımın en iyi ihtimalidir” diyebilmek en büyük güç kaynağımdı.  Öyle sanıyorum ki, herkesin kafasında böyle bir alternatif mekan vardır, yoksa da olmalıdır. Kendisini zihninde tek mekana hapseden  insana hafakanlar basar, ruhu nefes alamaz.”

       Hayatımızın ve ruhumuzun bu alternatif mekanında olup bitenleri merak etmemiz bundandır. Bu tatsız gerçekler dünyasında işler ne kadar kötü giderse gitsin,  asıl önemli olan “orada” ne olduğudur.   Bu yüzden Lisa’nın Ada Postası’nı bir solukta okuruz. Bu yüzden ulusal medyada adanın adı geçince, duyacaklarımızı ne kadar ezberden bilirsek bilelim,  kulak kabartır, ilgiyle dinleriz: 

       “Şiddetli fırtına yüzünden Geyikli-Bozcaada vapur seferleri iptal edildi.” 

       Adada “mahsur kalmanın” hayalini kurarız.  Bu duyguyu anlayamayan bizi hiç bir zaman anlayamaz...

        Artık adaya açılan bir penceremiz daha var.

       Artık her sabah, hava durumuna baktıktan sonra, buraya da uğrayacağız. Artık her zamankinden daha fazla adadayız.

21 Şubat 2011 Pazartesi

BOZCAADA - DÜNDEN BUGÜNE - Ali ERDİNÇ

Bir ADA düşünün, ana karadan kopuk bir vatan. Ben orada yaşadım, yaşıyorum.
Eskilerde ben o adaya ''BOZCAADA CUMHURİYETİ'' derdim.


      1980 yılına kadar, dalgalar arasında kaybolan sonra yine dalgaların en üstünde belirip yine kaybolan, yani adalıların deyimiyle ''bata çıka seyreden'' 10 metrelik ahşap bir tekneydi ana karayla iletişimimizi sağlayan. Mecbur kalmadıkca adalılar adadan dışarıya çıkmazlardı. Zaten pekde ihtiyaç hissetmezlerdi. Çünki kendi kendine yetebilirlerdi.

Çocukluğumda, İstanbul dan haftada bir ''Bursa'' isimli bir gemi gelirdi, siyah dumanlar çıkartan siyah boyalı bir gemi.. Lüks, kamaralı bir gemiydi. İki gün sürerdi İstanbul yolculuğu...
 
Sonraları daha süratlileri kondu seferlere. Bembeyaz ikiz gemilerdi ''Gemlik ve Ayvalık'' gemileri. Çok lüks çok konforluydular. Karaköy den kalkarlardı. Marmara adası, Şarkköy, Karabiga, Gelibolu, Çanakkale, İmroz (Gökceada) ve Bozcaada uğrak limanlarıydı. Bir hafta ''Gemlik'' bir hafta ''Ayvalık'' gelir, Bozcaada limanı dışına demirlerlerdi. Sandallarla karşılar uğurlardık, şölen havasında.

Ana kara ve gemilerle iletişimimizi sağlayan Halil Yakar kaptandı, ''ruhu şad olsun''.

      Eskilerde üç polis iki bekçi, yirmi kadar jandarma, üç ziraat bankası çalışanı, beş veya yedi belediye çalışanı, bir doktor bir ebe, nüfuscumuz, tapucumuz , iki üç maliyecimiz gümrükcümüz ve liman başkanımız, yani yüzü bulmayan devlet temsilcilerimiz adada bizlerden biriydiler. Emekli olanakadar kalmışları bilirim.

      Bir ada düşünün. 2500 nüfusuyla küçücük bir ada. İnsanlarının hergün karşılaştığı bir ada. Yaşayanlarının kız alıp vermek suretiyle akraba olduğu veya komşu olduğu bir ada. Yaşayanlarının bağ ve balıkcılık işlerini imc ile yürüttüğü bir ada. Yaşayanlarından bir ferdinin Anadolu ya geçeceği zaman bir çok ilaç siparişi aldığı bir ada.

İlaç dedimde aklıma geldi. Eczane nin olmadığı, elektiriğin olmadığı, sokak başlarına belediyenin gaz lambaları astığı, kahvelerde gaz lambalarının evlerde gazlambası ve mumların kullanıldığı, yemeklerin ocaklarda bağ çıbıklarıyla yapıldığı, teneke sopalarda bağ kütüklerinin yakıldığı, bir iki kahvehanede büyük pilli radyoların dinlendiği bir devirdir anlattığım. 

      Sabah gün doğarken bağlara gidildiğinde kahvehanelerin caddelerin hatta evlerin boşluğu fark edilirdi. Çalışkandı Bozcaadalılar.
      
Akşam gün batarken canlılık başlardı sokaklarda kahvehanelerde meyhanelerde. Çoğu zaman evlerde toplanılır, sohbet edilir içilir eğlenilirdi.
     
  HERKES  BOZCAADA DA, YA ABLA YA ABİ, YA AMCA YA TEYZE YA DAYI yada BARBA...

      2500 yaşayanı bilinik simalardı. Kapılar açıktı. Hiçbir kötü olay olmamıştı, olamazdı. Merhaba, yasu, kalimera, kalispera. Selam vermek hal hatır sormak, selam göndermek ''iki gündür görmüyorum, nerelerdesin?'' demek adalıların yaşamlarında ençok karşılaştıkları sözlerdir. Ki, iki gün görememek görüşememek uzun bir suredir. Yaptığı ve beğendiği bir yemeği bir tabağa koyarak komşusuna kadar götüren, açık kapıdan içeriye girerken ''huuu komşu, sana bir tabak ......  getirdim'' diyerek seslenişler sıkca duyulur, görülürdü.

      Bir dini bayram olduğunda, bir cenaze olduğunda caminin en arkasında oturan Rumlar aminlere katılırlardı. Cenaze götürüşlere katılırlardı. Sokrat İncesu başta olmak üzere, Yorgi İzvingo, Mihal, Taki, Vangel Marangoz Rum cemaatinin ileri gelenleriydiler. Türk lerinde Rumların bayram ve cenaze merasimlerine katılmalarına çok şahit oldum.
EVET, KÜLTÜR BU İDİ.

      
Tek tek öz Bozcaada lıları, Türk ünü Rumunu tanırım. ''Sokrat İncesu'' da en iyi tanıdıklarımdandır. Yazıldığı bahsedildiği gibi ''tam müslüman olacaktıki vefat etti. Müslüman olamadığı için hoca cenazesini kaldırmadı, kiliseyede gitmediği için papaz kaldırmadı. Cenaze kokmak üzereydi, papaz mecbur kaldı, kaldırdı cenazeyi'' lafı, küllüyen yalan uydurulmuş bir sözdür.
      
Bozcaada da, o senelerde, Türkler le Rumlar arasında kötü hiçbir olay olmamıştır. Türk lerde aşırı milliyetci kişiler vardı, Rumlardada vardı. Bunlar 3-5 kişilerdi ve önemsenmeyecek kişiliklerdi. Kaldıki onlarında hiçbir olayı olmadı olamazdı... Hep ''olamazdı'' diyorum, çünki ufacık bir taşkınlıkta anlaşamamazlıkta büyükler araya girerlerdi.

      Bozcaada Rumlarının asıl kırgınlıkları İMC usulüyle yaptıkları okuldur. Bu okula el konuldu (bugünün halkeğitim ve sağlık ocağı binaları).
..............................
..........
..............................
..........
      1960 lı yıllarda Adaya elektirik santrali kuruldu. Saat 17 den 01 re kadar kasabaya elektirik verilebiliyordu. Zaten anadolu kasabalarına göre daha güzel olan Bozcaada nın ekonomisinde ve yaşam tarzında patlama oldu. Çavuş üzümü İstanbul piyasasında kapışılıyor çok iyi paralara satılıyordu. Şarap satışınında patlama yaşadığı, rekorların kırıldığı senelerdir 1960 lar. ''Günaydın'' gazetesi o zamanların büyük gazetelerindendi Türkiye nin ve şöyle bir manşeti vardı. ''Kişi başına düşen geliriyle Bozcaada Türkiye nin en zengin kasabası'' diyordu.

      Bozcaada da gelişen tarımı ve sanayii çalışacak işcilere ihtiyaç duyuyordu. Komşu kasabalardan akın akın işciler getirilmeye başlanmıştı. Çan dan, Biga dan, Ezine den, Geyikli den ençok da Bayramiç ten tedarik ediliyordu işciler. İşsizdi anadolu. Öyle bir hal aldıki Bozcaada ya işci akını, Bozcaada için ''Çanakkale nin Almanya sı''denilirdi. Mürefte den, Şarkköy den üzüm istifcileri getirtiliyor buna rağmen işçi sıkıntısıda hep çekiliyordu.


      Bozcaada lıların bütün titizliklerine rağmen tatsızlıklar hafif hafif görülmeye duyulmaya başlamıştı. Kıbrıs olaylarıda yaşanan tatsızlıklara zaman zaman ek tatsızlıklar katıyordu...

      Çalışmak için gelen gençlerin hedefi Bozcaada lı biriyle evlenmekti. Adalı Türk veya Rum oluşlar onlar için fark etmiyordu. Komşu kasabadaki ailelerde çocuklarının Bozcaada lı biriyle evlenmeleri için pek heveslilerdi. Bu hedeflerine ulaşan epey gençlerde oldu. 


Buraya bir ek koyayım. Adalı aileler katiyen, o yukarıda saydığım kasabalara kız vermek istemezlerdi. Vermemişlerdirde. Bozcaada ya yerleşmelerini sağlamışlardır.

      BOZCAADA NIN EN BÜYÜK SORUNU, RAHATSIZLIĞI:
      Bozcaada lılarında en büyük sorunu üzüntüleri, oğlunu bir kızla, kızını bir oğlanla evlendirememekti. Türk lerde bu hususta, yavaş yavaş Anadoluya açılmalar görülmeye başlanmışdı...

Rumlarda bu rahatsızlık daha belirgindi. Kıbrıs olaylarınında verdiği rahatsızlıklarla fırsatını bulan Rum delikanlıları Ayvalık tan Yunanistan a kaçıyorlardı. Gökceada (İmroz), İstanbul Rumlarıda aynı sorunla karşı karşıyaydılar. Bazı Rumlar ''çok rahatsız edildik'' diye anlatırlar gidişlerini. Oysa Adadan kaçışlar çocuklarının torunlarının istikbali kaygısıyla başladı. Bu sadece Rumların kaygısı değildi tüm Bozcaada lıların kaygısıydı. Bunun içinde Türkler de bıraktı adalarını. Rumlar gibi, bağlarını evlerini satıp satıp gittiler adadan. Bugün nesiller boyu Bozcaada lı Türk  (benim gibi) kaç kişi kaldıkki adada?. 120, bilemedin 150 kişi. Rumlardada bu rakam 20-25 kişi sanırım.
      
Bozcaada lı Türk ler giderlerken yazdan yaza gelebilmek düşünceleriyle bir ev bıraktılar. Oysa rumlar gelmemek düşünceleriyle sattılar. Ucuz sattılar. Seneden seneye ödemeli sattılar. Bağının mahsulünün getirisi fiatlarına sattılar. Bu satış furyasından en çok çalışmak için adaya gelenler yararlandı. Rum mahallesi dediğimiz Cumhuriyet mahallesinin tamamı o çalışmak için gelenlerin eline geçti.

      Sonraları Bozcaada keşvedildi. Yine rum mahallesi evleri satışları başladı ve başta İstanbul lular olmak üzere, yazlıkcıların eline geçti.

       BEN:
       Ben, 1947 doğumluyum. Adaya kökenimin nerelerden geldiklerini bilmiyorum. Çünki babam Ahmet Erdinç te bilmiyordu. Bilinen dedeler hep Bozcaada lılardı. Bağcı şarapcı bir ailedenim. Annem İstanbul lu. Sabiha Çalapala (yazar Rakım Çalapala nın kardeşi). Babam Vefa lisesinde okuduğu yıllarda tanışmış annemle. Sevmişler istemişler birbirlerini ve evlenmişler. Annem bir türlü adapte olamadı o zamanların Bozcaada sına. Hep hep İstanbul a taşınmamızdı isteği. 3 evladının orada okumasını yetişmesini isterdi. İstekleri çoğunlukla olmadı. Ayrıldılar. Bu aile içi anlaşmazlık nedenleriyle, çok okul değiştirmek zorunda kaldık 3 kardeş.

       İlkokula Bozcaada da başladık. Okulumuz şimdiki EGE oteliydi (oranın hiçbirzaman rum okulu olduğunu duymamıştım ve hatırlamıyorum). Beşiktaş ta Barboros ta denize 0 Beşiktaş spor kulübü stadı vardı, Şeref stadıydı ismi. Hemen onun yanında yine denize 0 Barboros ilkokulunda devam ettim 2. sınıfıma (sınıflarında piano olan bir okuldu). Daha birçok okul değiştirdim.

Öğretmenlerim, arkadaşlarım sorarlardı. ''Nerelisin?''. Bozcaada lı olduğumu söylerdim. Tuhaf tuhaf bakarlardı yüzüme. Öğretmenlerimde bilmezlerdi Bozcaada nın nerede olduğunu. İstanbul adalarından zannederlerdi. Anlatırdım, Çanakkale boğazı bitiminde olduğunu. Haritada göstermek isterdim, haritalar göstermezdi küçük adamızı. 

       Bozcaada ve istanbul da en iyi arkadaşlarımdandı Apostol Marangoz ve daha birçok rumlar. Bu yüzden okullardaki lakabım Gavur Ali ydi. Kıbrıs olaylarında Makarios oldu Papandreu oldu... 

        İstanbul un çok güzel sinemalarından biriydi, Fatih deki RENK sineması. Lise arkadaşım o sinemanın 4 ortağından birinin oğluydu. Onunla arkadaşlığım sayesinde sevdiğim işi seçtim. Babama sinemacı olmak istediğimi söyledim. Babama ve Bozcaada ya özlemimide ekleyerek birazda duygu sömürüsü yaptım. 
Bozcaada belediye başkanı rahmetli Yahya Göztepe nin yaptırdığı bugünün Üniversite ve işhanının olduğu binayı ihaleyle kiraladık. Çanakkale yöresinin en lüks sinemasıydı. Yıl 1966. Artık sinemacıydım. Harika filmler getiriyordum İstanbul daki arkadaşım sayesinde. Sinemam dolup taşıyordu. Bozcaada nın tek eğlence merkeziydi. İnsanların kaynaşmalarını sağlıyordum. Sevgililerin bakışma işaretleşme yeriydi, sinemam... İstanbul da çıkan, tutulan arajman müzik plaklarımla, batı müziği plaklarımla insanlarımın müzik sevgilerini geliştirdiğime inanıyorum. 
O zamanlarda vilayetimiz Çanakkale de bile olamayacak Yıldız Kenter tiyatrosunu ben adamıza getirmişdim. O zamanların en ünlü aktörü Cüneyt Arkın lı ''Fatihin Fedaisi Kara Murat'' film çekimlerinin Bozcaada da gerçekleşmesini ben sağladım ve Cüneyt Arkın ın hayatının ilk galasına ben (yazlık sinemamda traktör römorku üzerinde) çıkarttım. Makinistim Ligor Gogooğlu ydu. Şimdi Atina da, kulakları cınlasın. 
       İstanbul a gidiyor, babamı ve Bozcaada yı özlüyordum. Bozcaada ya geliyor, annemi ve İstanbul u özlüyordum. Rahmetli kardeşim Fahri Cevat Erdinci ve Ligor Gogooğlu nu sinema işletmeciliğinde iyi yetiştirmiştim. Yıl 1968, İstanbul a  Cihangir e yerleştim. Yeşilçam da Erler filmin tam karşısında film şirketi açtım. Üretilen filmlerin bölge satış haklarını alarak sinemalara dağıtım yapıyordum. Adalı arkadaşlarımın çoğuda buradaydı. Divyen (Beybi) Popi Atina İzvingo kardeşler, Apostol Marangoz, Partenopi İncesu, Eleni, Vasiliki, Yorgi vb.(ölenlere rahmet diliyorum, yaşayanlara sevgilerimi iletiyorum). Bir ayağımız İstanbul da bir ayağımız Bozcaada daydı.

       AYAZMA ŞENLİKLERİ: Benim Rum büyüklerimden edindiğim bilgiyle Ayazma şenlikleri içeriği bugün anlatılanlar gibi değildi. Yani bir aşk ve babanın kızını hapsi sonucu ortaya çıkmış bir Ayazma manastırı değildi bana anlatılanlar.

Bozcaada (benden öncede, gençliğimdede) bağcılık şarapcılıkla geçinen bir kasabaydı. Merkep ve atlardan başka hiçbir vasıta yoktu. Kasabada evleri olan bağcıların bağlık kısımdada bağ evleri vardı. Bu bağ evlerinde tavuk koyun keçi, sebze meyva yetiştirilir hemen yanlarında bulunan harman yerlerinde harman sürülürdü....


Hepsinden önemlisi bağ evleri bağlarına yakın olduğundan, ilkbaharda bağların bakımının en çok yoğunlaştığı mevsim olduğundan oturum tercih edilirdi. Hatta öylesine tercih edilirdiki kasabada kimse kalmazdı.
Akşamları yollarda gezinti olur, belirlenen bağevlerinde toplanılır, yenilir içilir eğlenilirdi. Sabah gün doğarken herkes yine bağlarına giderdi. Çoğu zaman bağ tımarları İMC usulü olurdu.
Bozcaada bağlık kısmında yaşayanların ibadetleri için muhtelif semtlerde manastırlar vardır.
Paraskevi de zengin bir ailenin kızıdır. Bir dileği gerçekleşince Ayazma da manastır yapılmasını ister babasından. Sanırım birazda konumu itibariyle ibadet için ençok tercih edilen bir manastır olur. Ayazma koyuna yakınlığıda bu tercihlerde rollüdür.
26 temmuz koruğun üzüme dönüştüğü günlerdir ve deniz mevsiminin Ayazmanın en güzel zamanlarıdır. 25-26-27 temmuz sabahları Pareskevi manastırına gidilir, dualar edilir...
       Dualar özetle şöyledir.
       Allahım, bütün bir yıl çalıştık. Bağlarımıza elimizden geldiğince iyi baktık. Mahsul sayende gözüktü. Onu koru besle Allahım. Çabalarımızın karşılığını ver Allahım. Bizlere hayırlı satışlar nasibet Allahım. Gibi, dualardan sonra özel dualar edilirdi...
Manastırdan çıkan çınarların altında, piknik vari yerlere serili halılarının üzerine otururlardı, blog blog. Tam ortada sofra ve envai çeşit mezeler içkiler.
Eskilerde, Bozcaada mızın keman ud kanun çalgıcıları vardı. Bunlardan biride rahmetli Vasil ağabeydi. Çınarların altındaki orta alan dans pistiydi ve hiç boş kalmazdı. Çok güzel çalarlar çok güzel eğlendirirlerdi. Bu eğlenceler sabahlara kadar 3 gün devam eder giderdi.
Çift oluklu çeşmenin hemen yanında buz gibi suyu olan bir havuzu vardır. Her katılımcı karpuzunu kavununu içkisini orada soğuturdu. (İnanırmısınız kimse kimsenin bostanını içkisini ellemezdi).
Arada isteyenler Ayazma sahiline, denize inerdi.
Ayazma sahiline inişte o yamaçlar at eşeklerle öylesine dolardıkiiii, park edecek yer bulamazdınız. (Şimdilerde onların yerlerini arabalar aldı).
       BOZCAADA EĞLENCELERİNDE VE DÜĞÜNLERİNDE DANS:
Ayazma eğlencelerinde ve düğünlerinde en çok çalınan söylenen müzik SAMİOTİSA ydı. Basit bir dans tarzı ama rumlarda öylesine figürlerle bu dansı süsleyenler vardıki. Mesela Fransaya göç eden Sutir sanırım en güzel oynayandı.
       AYAZMA EĞLENCELERİNDE DANSIN ÖNEMİ: 
       Samiotisa çalmaktadır. Topluca edilen bir dans türüdür. Biraz halay çekme gibi. Sevgilisini veya sevdiği kızı dansa kaldırır Rum genci. Dans pistinin kenarında, erkeğin elinde beyaz mendil, beklerler. Dans topluluğunun sonundaki kişi, ancak iki dönmeden sonra, kenarda bekleyen çiftleri dansa dahil eder.
       Derlerdiki Rum genci sevdiği kızı bir dansa kaldırır, iki dansa kaldırır, üç dansa kaldırır. Bu hareket ''ben seni seviyorum ve seninle evlenmek istiyorum'' demek oluyormuş. Üçüncü dans ediş sonunda kız beyaz mendili alıp giderse ''bende seni istiyorum'' demekmiş. Evet o yıllarda dansa kalkan çiftlerin kaç kez dansa kalktıklarını sayardık ve kızın mendili alıptamı yerine döneceğini merak ederdik. :)) Aslında dansa kaldırdığı zaten sevgilisidir. Adalılar bilir sevgili olduklarını. Güzel olan orada ilan etmeleridir.


10 Şubat 2011 Perşembe

Bozcaada Koruma Amaçlı İmar Planlaması ile İlgili Bilimsel Bir Çalışma Daha

 Bu çalışma Yıldız Üniversite çatısı altında Mimar Melike Didem Anık tarafından Yard. Doç. Dr. Z. Gül Ünal danışmanlığında yapıldı. Yeni ve çok güncel bir çalışma.

Özeti ile öneriler bölümlerini aldım. Ama çalışmanın tümü çok ilgi çekici...

İlgilenenlerin bilgisine...


Melike Didem ANIK, BOZCAADA YERLEŞİMİNDE GELENEKSEL DOKUNUN KORUMA AMAÇLI ÇÖZÜMLENMESİ, Yıldız Teknik Üniversitesi, FBE Mimarlık Anabilim Dalı Rölöve-Restorasyon Programı, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2010


ÖZET
Bozcaada, Marmara Bölgesi'nde, güney-batı Marmara alt bölgesi içinde, Ege denizinin kuzey-doğusunda yer almakta olup, Gökçeada ve Marmara Adası'ndan sonra Türkiye'nin üçüncü büyük adasıdır.
Tarihi geçmişi M.Ö. 2000'li yıllara uzanan Bozcaada yüzyıllar boyunca farklı kültür ve medeniyetlerin yönetimi altında kalmıştır. 16.yy.da Ada'nın Osmanlı Devleti tarafından alınmasıyla birlikte Anadolu'dan Bozcaada'ya getirilen Türkler, mevcut Rum yerleşiminin dışında, kale çevresinde bir yerleşim oluşturmuştur. Zamanla, Ada'nın ortasından geçen dere bu iki farklı dönem yerleşiminin doğal sınırı haline gelmiştir.
Günümüzde ada merkezi, eskiden Türk ve Rum yerleşimini birbirinden ayıran derenin yerinde bulunan Çınarçarşı Caddesi ile birbirinden ayrılmış olan Cumhuriyet ve Alaybey Mahallelerinden oluşmaktadır. Mahalleler halen Türk ve Rum Mahallesi olarak anılmakta ve her iki kültürün de izlerini taşımaktadırlar.
1982 yılında Kentsel Sit Alanı olarak ilan edilen tarihi yerleşim, eğimin çok az olduğu bir düzlük üzerine kurulmuştur. Konut grupları, merkeze yakın yerlerde yapı adaları içinde homojen bir dağılım gösterirken, merkezden uzaklaştıkça artan eğimin de etkisiyle dağınık bir doku sergilemeye başlamaktadırlar. Çalışma alanı olarak seçilen bölge topografik özelliklerin oluşturduğu bu doğal eşik göz önünde tutularak, Çınarçarşı Caddesi'nin aks olarak belirlenmesiyle oluşturulmuştur.
Çalışma kapsamında, öncelikle çalışma alanı sınırları içinde yer alan yapılarla ilgili envanter çalışması yapılmış, bu çalışmadan yola çıkılarak yerleşmenin mevcut durumunu ortaya koyan tespit ve analizler oluşturulmuştur. Mevcut durumun tespitinin ardından, bölgedeki koruma sorunları belirlenmiş ve çeşitli koruma önerileri sunulmuştur. Çalışma konusu olarak seçilen bölgenin coğrafi olarak 'ada' olması da bir kriter olarak ele alınmış, adanın doğal yapısında bulunan bir takım özelliklerin ve bu özelliklerin yarattığı olanak ve olanaksızlıkların yerleşme üzerindeki etkileri incelenmiştir.



Kentsel sit alanı içerisinde gözlemlenen koruma sorunlarının hem kentsel hem de tek yapı ölçeğinde belirlenmesinin ardından, mevcut dokunun korunması ve koruma alanında yeni yapılaşma ilkelerinin tanımlanmasına yönelik bazı öneriler getirilmeye çalışılmıştır. Öneriler kent ve tek yapı ölçeğinde olmak üzere iki boyutta ele alınmıştır.
6.1 Kentsel Ölçekte Koruma Önerileri
Bozcaada tarihi yerleşiminin tümünün kentsel sit alanı sınırları içinde yer alması nedeniyle, getirilecek koruma önerilerinin kentsel anlamda, ada genelinde bütünlük oluşturacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Kentsel sit alanı içerisinde mevcut koruma sorunlarına yönelik getirilen koruma önerileri şöyledir;
         Koruma amaçlı imar planının yürürlüğe girmesi.
Koruma Amaçlı İmar Planının hazırlanması süreci devam etmekte olup, önceden geçerli olan Geçici Yapılaşma Koşulları uygulamadan kaldırılmıştır. Bu nedenle kentsel sit alanı içerisindeki tüm imar faaliyetleri durdurulmuştur. Bu, kısa vadede koruma açısından olumlu bir çözüm gibi görünmekle beraber, genel bakışta adanın gelişimi açısından sorunlara neden olmaktadır. Bu durumun ortadan kalkması için Koruma Amaçlı İmar planının bir an önce yürürlüğe girmesi gerekmektedir.
         Tüm kentsel sit alanı içerisinde detaylı bir belgeleme ve tescil güncelleme çalışmasının yapılması.
Kentsel sit alanı içinde yer alan tüm yapıların belgelenmesi, geleneksel dokunun güncel durumunun anlaşılabilmesi ve ileriye dönük koruma kararlarının bu güncel verilere bağlı gelişebilmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Tez çalışması kapsamında, çalışma alanı olarak seçilen bölge içerisinde belgeleme çalışması yapılarak, tescilli yapılara ilişkin veri güncellemesi yapılmış, ayrıca tescilli olmamakla birlikte, mimari nitelikleri açısından koruması gerekli mimari miras kapsamına alınması gereken yapılar da saptanmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda, çalışma alanı sınırları içinde belirlenen 43 adet geleneksel mimarlık örneği yapıya tescil önerisi
getirilmiştir (EK-III). Tescil önerisi getirilen bu yapıların kentsel sit içinde mimari ve tarihi bütünlük göstermesi göz önünde tutulmuştur. Bu yapıların mimari, tarihi, estetik, strüktürel, dekoratif ve yapısal öğeleri göz önünde tutularak korunması gerekli olan kültür varlığı olarak belirlenmiştir.
         Liman ve kale çevresinde yer alan ticaret yapılarının rehabilitasyonu.
Bozcaada Kalesi ve Liman, tarihi yerleşimin odak noktasında yer almaktadır. Günümüzde adaya ulaşımın sağlandığı tek nokta olan liman ve çevresinde yer alan yapı grubu, adaya gelişte ilk algılanan mekanlardır ve deniz cephesindeki silueti oluşturmaktadır. Buradaki balıkçı barınağı çevresinde yer alan ticari yapıların cephelerinde yapılan ve yapının özgün niteliğini büyük oranda zedeleyen değişikliklere müdahale edilerek, siluete katkı sağlayan bu cephelerde, özgünlüğünü yitiren cephelerin eski haline getirilmesi, ilan levhaları, aydınlatma öğeleri vb. unsurların düzenlenmesi,
         Altyapı düzenlemeleri.
Kentsel sit alanı içerisinde görsel kirliliğe yol açan elektrik direkleri, telefon kabloları gibi alt yapı unsurlarının yer altına alınması önerilmiştir.
         Çeşitli amaçlarla kullanılan tabelalar ve kentsel mobilyalarda (telefon kulübeleri, oturma grupları, çöp kutuları, aydınlatma elemanları) adanın kimliği ile bütünleşecek bir standardın getirilmesi gerekmektedir.
         Sokak ve cadde kaplamalarında iyileştirme yapılması.
Doğal taş kaplama, taş ve beton parke, asfalt gibi çok çeşitli malzemelerin kullanıldığı Bozcaada'da, özgün dokunun korunabilmesi adına sokak kaplamalarında geleneksel malzemelerin kullanılması önem taşımaktadır. Özgün döşemesi korunacak sokaklarda yapılacak onarım çalışmalarında, yöresel taş kaplama (andezit) , yeniden döşenecek yollarda ise andezit veya granit parke taş kullanılması doku ile uyumlu bir düzen sağlayacaktır. Taşların döşenmesi ortadan eğimli oluşturacak biçimde akarlı olarak yapılması ve kaldırım kullanılmaması önerilmektedir.
         Fonksiyonunu yitirmiş ve kullanılmayan yapılara yeni işlev verilmesi.
Bölgedeki mevcut tescilli yapıların sahiplerine, bu yapıların korunması ve bakımı için
mali destek sağlayacak fonlar ve destekler hayata geçirilerek, bu yapıların yerleşim dokusu içinde yapının özgün niteliklerini bozmayacak şekilde işlevlendirilmesi korunmalarını olanaklı kılacaktır.
Tek yapı ölçeğinde uygulanacak olan koruma ve yeni yapılanma önerileri geleneksel konut yapıları, dokuya uyumsuz yeni yapılar, yeni yapılacak yapılar ve boş parseller olmak üzere dört alt başlıkta incelenmiştir.
Geleneksel konut yapıları için getirilen öneriler;
          Cephe özgünlüğünü sağlamaya yönelik olarak;
-Kapı ve pencere boyutlarının özgün durumuna getirilmesi,
-Genel olarak beyaz boyalı olan sivil mimarlık örneklerinde, özgün olmayan kaplamalardan kaçınılması ve yörenin özgün yapım tekniğinde olmayan kaplamaların kullanılmaması,
-Özellikle ticari amaçla kullanılan tarihi yapılarda cephelere yapılan müdahalelerin eski haline getirilerek geleneksel yapı karakterine sadık kalınması,
-Değiştirilen saçak genişliklerinin geleneksel örneklere uygun olarak yapılması,
-Çatı kaplamalarında %30 eğime uymak koşuluyla alaturka kiremit kullanılması.
          Tarihi yapılara sonradan eklenmiş olan ek kütle ve katların kaldırılması.
          Sürekli bakım ve sağlamlaştırma çalışmalarına önem verilmesi.
Dokuya uyumsuzluk gösteren yeni yapılar için getirilen öneriler;
          Yapılara sonradan eklenmiş olan ek kat ve kütlelerin kaldırılması.
          Malzeme ve yapım tekniği olarak geleneksel doku ile uyumsuz yeni yapılarda cephelerin rehabilite edilmesi,
Yeni inşa edilecek yapılar için getirilen öneriler;
Yeni yapılaşmada esas 21.yy.ın çağdaş mimari üslubunu ortaya koyacak, geleneksel yapıları taklit etmeden onlarla saygılı ve ilkeli bir yaklaşımı benimsemiş ve dokusal uyumu yakalamış çağdaş tasarımların yapılması esas olmalıdır. Bu bağlamda dikkat edilmesi gereken temel noktalar şöyle tanımlanabilir:
         Parsellerde belirli bir büyüklüğün üzerinde parsel birleştirilerek yeni yapılaşmaya gidilmemesi (tevhid ve ifraz).
         Cephelerde,
-  Çağdaş malzemelerin geleneksel doku ile uyumuna dikkat edilmesi,
-   Doluluk ve boşluk oranlarının geleneksel mimari dildeki ritim ile uyum sağlayacak normlarda seçilmesi,
-Yeni yapılacak yapının yüksekliğinin, su basman yüksekliği de dahil olmak üzere saçak hizasının iki yanında ya da karşısında bulunan tarihi yapının saçak kotunu geçmemesi,
-    Çatıların max. %30 eğimli yapılarak, kaplama malzemesi olarak alaturka kiremidin tercih edilmesi,
-  Çatı katı ve çekme kat yapılmaması,
-Parselin yol cephesindeki genişliği göz önüne alınarak ikili, üçlü veya dörtlü pencere düzenlerinin cephe tipolojilerine uygun olacak şekilde kullanılması,
-Özgün malzeme ve renge sadık kalınarak, görsel karmaşaya neden olacak uygulamalardan kaçınılması,
-Saçak genişliklerinin geleneksel örneklere uygun olarak yapılması, saçak yapılmaması durumunda ise 'saçak silmesi' yapılması,
         Yan yana gelecek yapılarda tekrar eden cephelerden kaçınılması.
         Zemin eğimi kullanılarak 1'den fazla kat kazanılmaması ve 1'den fazla bodrum kat yapılmaması,
         Ön bahçe mesafesi bırakılmaması,
         Arka bahçe mesafelerinin min. 3 m bırakılması,
          Müştemilatların mümkünse bodrum katta yer alması, mümkün olmadığı takdirde yapının arka bahçe duvarına bitişik olarak, yapıya bitişik olmayacak şekilde, saçak hizasından itibaren max. 2.40 m yükseklikte yapılması,
          Resmi kurum yapıları için tek tip yapılaşmanın uygulanmaması.
          Yerleşimde dokusal bütünlüğü sağlamak amacıyla kentsel sit alanı içerisinde yer alan geleneksel mimarlık örneklerinin tipolojik özelliklerinden yola çıkılarak yeni yapılacak yapılar için bir tasarım rehberinin hazırlanması.
Boş parseller için getirilen öneriler;
          Tescilli parsellerde eskiden mevcut olan yapıların yeterli belge bulunduğu takdirde yeniden inşasına gidilmesi,
          Tescilli olmayan parsellerde yapılacak yeni yapılar için 'çağdaş sistemlerle yeni yapılacak yapılar' için getirilen yapım önerilerinin uygulanması,
         Parsellerde belirli bir büyüklüğün üzerinde parsel birleştirilerek yeni yapılaşmaya gidilmemesi,
          Yapılaşmanın olmayacağı parsellerin kullanımları konusunda denetimlerin getirilerek, bu alanlardaki niteliksiz yapıların kaldırılması.


Bozcaada tarihi yerleşimi, kale ve liman çevresinde gelişen yerleşim dokusu ile Osmanlı dönemi konut özelliklerini yansıtan tipik bir ada yerleşimidir. Tez çalışması kapsamında, öncelikle Bozcaada tarihi yerleşiminin tarihsel ve fiziksel gelişimi, ada yerleşimi kurgusu içinde incelenmiş, çeşitli dönemlere ait haritalar tarihsel olaylarla ilişkilendirilerek ele alınmıştır. Fizik-mekan oluşumunun incelenmesinin ardından, kentsel sit alanı içinde belirlenen çalışma alanında yapılan arazi çalışması ile oluşturulmuş olan kentsel kültür envanterinden elde edilen güncel verilerle, günümüze kalan geleneksel dokuyu oluşturan mevcut yapıların fiziksel özellikleri; yapı fonksiyonu, parsel kullanımı, kat adetleri, taşıyıcı sistem, sağlamlık durumu, korunmuşluk durumu ve işlevsel özgünlük durumu başlıkları altında incelenmiştir.
Geleneksel dokuya özgün yapısal özelliklerin belirlenmesi amacıyla, çalışma alanı içinde yer alan yapıların plan ve cephe özellikleri incelenerek, yapılara ait plan ve cephe tipolojisi oluşturulmuştur. Bu veriler ışığında da, yerleşmenin mevcut durumu incelenerek koruma sorunları saptanmıştır ve bu sorunlara yönelik öneriler getirilmiştir.
1982 yılında Kentsel Sit alanı olarak ilan edilen, yerleşim özelliklerinin ve kültürel mirasın günümüze aktarıldığı bir bölge olan Bozcaada'da mevcut bir koruma imar planı bulunmamaktadır. Koruma imar planı hazırlanana kadar geçerli olan 'Geçici Yapılaşma Koşulları'nın uygulanması da, koruma amaçlı imar planı verilen süre içerisinde hazırlanmadığı için durdurulmuştur. Bu süreç içerisinde de, tescilli parseller ve tescilli parsellere komşu olan parseller dışında, kentsel sit alanı içindeki tüm onarım ve yapılaşma faaliyetleri belediye denetimine verilmiştir. Mevcut durumda sadece imar durumu önceden belirlenmiş olan parsellerde uygulama yapılabilmekte olan Bozcaada'da koruma faaliyetlerinin yetersizliği dikkati çekmektedir.
Bu nedenle, çalışma kapsamında kentsel sit alanı sınırları içinde seçilen bölgede yapılan belgeleme amaçlı envanter çalışması ve fiziksel analizler ile özgün dokunun mevcut durumun tespit edilmesi amaçlanmıştır. Adada yapılan arazi çalışması sonucunda elde edilen veriler ile yerleşimi oluşturan yapıların fonksiyon, kat adeti, yapım sistemi ve korunmuşluk durumu ile ilgili analitik veriler elde edilmiştir. Bu veriler ışığında yapıların plan ve cephe özellikleri incelenerek, koruma sorunları saptanmış ve tarihsel kimliğin sürdürülebilirliğinin sağlanması amacıyla kentsel ölçekte ve yapı ölçeğinde koruma önerileri getirilmiştir.
Tez çalışması kapsamında, Bozcaada tarihi dokusunun incelenmesi, belgelenmesi ve korumacılığa ilişkin getirilen önerilerin, bundan sonraki yapılacak olan çalışmalara temel oluşturacağı düşünülmektedir. Kentsel sit alanının bir bölümünde yapılmış olan belgeleme çalışması, tarihi çevre içinde yapılacak olan çalışmaların ilk aşamasıdır ve bu konudaki eksikliği gidermeye yöneliktir. Bundan sonraki adımda tüm sit alanı sınırları içinde detaylı bir belgeleme çalışması yapılması uygun olacaktır.
Sonuç olarak, günümüzde yerleşim özelliklerini ve mimari karakterini kaybetmemiş bir yerleşim olan Bozcaada, uygun planlama ve koruma kararlarıyla varlığını sürdürebilecektir. Bu nedenle yerleşim alanında mevcut olan sorunlar dikkatle tespit edilerek, uygun çözüm önerilerinin getirilmesi önem taşımaktadır. Ancak, bu öneriler getirilirken de bölgenin bir 'ada yerleşimi' olduğu ve uygulamaların ada bütününde değerlendirilmesi gerektiği unutulmamalıdır. Koruma faaliyetlerinin hayata geçirilmesinde halkın bilinçlendirilmesi, yerel ve kamu yöneticilerinin çalışma politikalarının ada özelinde belirlenmesinin sağlanması, tarihi, doğal ve kültürel bir miras olan Bozcaada'nın geleneksel kimliğinin korunabilmesi adına her türlü çabanın harcanması önem taşımaktadır.


9 Şubat 2011 Çarşamba

Koruma Amaçlı İmar Planları Ve Çevre Düzenleme Projelerinin Hazırlanması, Gösterimi, Uygulaması, Denetimi Ve Müelliflerine İlişkin Usul Ve Esaslara Ait Yönetmelik

  Koruma Amaçlı İmar Planları Ve Çevre Düzenleme Projelerinin Hazırlanması, Gösterimi, Uygulaması, Denetimi Ve Müelliflerine İlişkin Usul Ve Esaslara Ait Yönetmelik
    Kültür ve Turizm Bakanlığından
    Resmi Gazete Tarihi : 26/07/2005
    Resmi Gazete Sayısı : 25887
    BİRİNCİ BÖLÜM : Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar
    Amaç
    Madde 1 - Bu Yönetmeliğin amacı, koruma amaçlı imar planlarının ve çevre düzenleme projelerinin hazırlanması, yapım esasları, gösterimi, onaylanması, uygulaması, denetimi ve bu plan ve projeleri hazırlayacak müelliflerin nitelikleri ile görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin usul ve esasları belirlemektir.
    Kapsam
    Madde 2 - Bu Yönetmelik hükümleri, sit alanları, kültür ve tabiat varlıkları ve bunların etkileşim geçiş sahaları ile koruma alanlarında yapılacak koruma amaçlı imar planı ve değişiklikleri ile çevre düzenleme projelerinin yapımına ve müelliflerinin görev yetki ve sorumluluklarına ilişkin esasları kapsar.
    Sit alanlarında gerçekleştirilecek koruma amaçlı imar planları ile ören yerlerinde gerçekleştirilecek çevre düzenleme projelerinin hazırlanma, uygulama ve denetim sürecinde uyulacak teknik ve yönetsel esaslar konusunda bu Yönetmelik hükümleri geçerlidir.
    Dayanak
    Madde 3 - Bu Yönetmelik 21/7/1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 17 nci maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.
    Tanımlar
    Madde 4 - Bu Yönetmelikte geçen;
    Bakanlık: Kültür ve Turizm Bakanlığını,
    Kanun: 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununu,
    Genel Müdürlük: Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünü,
    Koruma Yüksek Kurulu: Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunu,
    Koruma bölge kurulu: Kültür ve tabiat varlıklarını koruma bölge kurulunu,
    Koruma bölge kurulu müdürlüğü: Kültür ve tabiat varlıklarını koruma bölge kurulu müdürlüğünü,
    İdare: Büyükşehir belediyesi bulunan yerlerde büyükşehir belediyesini, belediye sınırları içinde belediyeleri, dışında il özel idarelerini, ayrıca özel kanunlarla belirlenmiş olan alanlarda imar planı yapma, yaptırma ve onama yetkisi bulunan ilgili kamu kurum ve kuruluşlarını,
    Sit: Tarih öncesinden günümüze kadar gelen çeşitli medeniyetlerin ürünü olup, yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik, mimari ve benzeri özelliklerini yansıtan kent ve kent kalıntıları, kültür varlıklarının yoğun olarak bulunduğu sosyal yaşama konu olmuş veya önemli tarihi hadiselerin cereyan ettiği yerler ve tespiti yapılmış tabiat özellikleri ile korunması gerekli alanları,
    Kentsel sit: Mimari, mahalli, tarihsel, estetik ve sanat özelliği bulunan ve bir arada bulunmaları sebebiyle teker teker taşıdıkları kıymetten daha fazla kıymeti olan kültürel ve tabii çevre elemanlarının (yapılar, bahçeler, bitki örtüleri, yerleşim dokuları, duvarlar) birlikte bulundukları alanları,
    Arkeolojik sit: Antik bir yerleşmenin veya eski bir medeniyetin kalıntılarının bulunduğu yer veya su altında bilinen veya meydana çıkarılan korunması gerekli alanları,
    Doğal sit: İlginç özellik ve güzelliklere sahip olan ve ender bulunan korunması gerekli alanları ve taşınmaz tabiat varlıklarını,
    Tarihi sit: Önemli tarihi olayların cereyan ettiği ve bu sebeple korunması gerekli yerleri,
    Ören yeri: Tarih öncesinden günümüze kadar gelen çeşitli uygarlıkların ürünü olup topografik olarak tanımlanabilecek derecede yeterince belirgin ve mütecanis özelliklere sahip, aynı zamanda tarihsel, arkeolojik, sanatsal, bilimsel, sosyal veya teknik bakımlardan dikkate değer, kısmen inşa edilmiş, insan emeği kültür varlıkları ile tabiat varlıklarının birleştiği alanları,
    Koruma amaçlı imar planı: Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca belirlenen sit alanlarında, alanın etkileşim geçiş sahasını da göz önünde bulundurarak, kültür ve tabiat varlıklarının sürdürülebilirlik ilkesi doğrultusunda korunması amacıyla arkeolojik, tarihi, doğal, mimari, demografik, kültürel, sosyo-ekonomik, mülkiyet ve yapılaşma verilerini içeren alan araştırmasına dayalı olarak; halihazır haritalar üzerine, koruma alanı içinde yaşayan hane halkları ve faaliyet gösteren iş yerlerinin sosyal ve ekonomik yapılarını iyileştiren, istihdam ve katma değer yaratan stratejileri, koruma esasları ve kullanma şartları ile yapılaşma sınırlamalarını, sağlıklaştırma, yenileme alan ve projelerini, uygulama etap ve programlarını, açık alan sistemini, yaya dolaşımı ve taşıt ulaşımını, altyapı tesislerinin tasarım esasları, yoğunluklar ve parsel tasarımlarını, yerel sahiplilik, uygulamanın finansmanı ilkeleri uyarınca katılımcı alan yönetimi modellerini de içerecek şekilde hazırlanan, hedefler, araçlar, stratejiler ile planlama kararları tutumları, plan notları ve açıklama raporu ile bir bütün olan nazım ve uygulama imar planlarının gerektirdiği ölçekteki planları,
    Revizyon koruma amaçlı imar planı: Mevcut koruma amaçlı imar planının uygulanmasının mümkün olmadığı veya yeni ihtiyaç ve sorunların teknik ve bilimsel gerekçelere dayalı araştırmalar sonucu hazırlanan raporlarla ortaya konulduğu durumlar ile üst ölçekli plan kararlarına uygunluğunun sağlanması amacıyla koruma amaçlı imar planı yapım ilkelerine bağlı olarak, planın tamamının veya plan ana kararlarını etkileyecek büyük bir kısmının yenilenmesi sonucu elde edilen planı,
    İlave koruma amaçlı imar planı: Yapılacak etütler sonrasında koruma amaçlı imar planının kapsadığı sit alanı sınırının genişlemesi, sit alanına yakın yeni sit alanları belirlenmesi veya başka zorunlu durumlarda, mevcut plana bitişik ve mevcut planın genel arazi kullanım kararları ile süreklilik, bütünlük ve uyum sağlayacak biçimde koruma amaçlı imar planı yapım ilkelerine ve bu Yönetmelik uyarınca plan hazırlama esaslarına bağlı olarak hazırlanan planı,
    Koruma amaçlı imar planı değişikliği: Koruma amaçlı imar planı ana kararlarını, sürekliliğini, bütünlüğünü, teknik altyapı ve sosyal donatı dengesini bozmayacak nitelikte, bilimsel, nesnel ve teknik gerekçelere dayanan, sınırlı büyüklükteki bir alan için arazi kullanım kararını veya plan notunu değiştiren, kamu yararının, arkeolojik, tarihi, kültürel ve doğal değerlerin korunmasının zorunlu kılması halinde yapılan plan düzenlemelerini,
    Çevre düzenleme projesi: Ören yerlerinin arkeolojik potansiyelini koruyacak şekilde, denetimli olarak ziyarete açmak, tanıtımını sağlamak, mevcut kullanım ve dolaşımdan kaynaklanan sorunlarını çözmek, alanın ihtiyaçlarını çağdaş, teknolojik gelişmelerin gerektirdiği donatılarla gidermek amacıyla her ören yerinin kendi özellikleri göz önüne alınarak hazırlanacak 1/500, 1/200 ve 1/100 ölçekli düzenleme projelerini,
    Plan müellifi: En az dört yıllık lisans eğitimi veren fakülte veya bunlara denkliği yetkili makamlarca kabul edilen yüksek öğretim kurumlarının şehir planlama veya şehir ve bölge planlama bölümünden mezun olmuş şehir plancıları veya şehir ve bölge plancıları veya kent plancıları ile bu kişilerin ortak olduğu tescilli büro ve şirketleri,
    Planlama ekibi: Koruma amaçlı imar planı yapımını yüklenen şehir plancısı veya şehir ve bölge plancısı veya kent plancısı müellif tarafından bu Yönetmelik hükümleri doğrultusunda oluşturulan ekibi,
    Proje müellifi: Çevre düzenleme projesini yapmaya yetkili olan gerçek ve tüzel kişileri,
    Proje ekibi: Çevre düzenleme projesinin yapımını üstlenen müellif tarafından bu Yönetmelik hükümleri doğrultusunda oluşturulan ekibi
    ifade eder.
    İKİNCİ BÖLÜM : Koruma Amaçlı İmar Planlarının Hazırlanması, Yapım Esasları, Onaylanması, Uygulaması ve Denetimi
    Yetki ve yöntem
    Madde 5 - Koruma amaçlı imar planları idareler tarafından;
    a) Bu Yönetmeliğin 19 uncu maddesinde belirlenen koruma amaçlı imar planı yapımı ekibi bulunması koşuluyla doğrudan hazırlanabilir;
    b) İhale mevzuatında belirtilen usul ve esaslara göre ihale suretiyle yaptırılabilir;
    c) İller Bankası Genel Müdürlüğüne yetki verilerek hazırlatılabilir.
    Belediyeler koruma amaçlı imar planlama çalışmalarının program ve bütçesini hazırlayarak İller Bankası Genel Müdürlüğünün yıllık bütçesi oluşturulmadan önce İller Bankası Genel Müdürlüğüne müracaat eder ve bu amaçla belediyelere aktarılmak üzere İller Bankası Genel Müdürlüğü bütçesine yeteri kadar ödenek konur. İl özel idareleri ise bütçelerinde koruma amaçlı imar planlarının yapımı için ödenek ayırırlar.
    Ayrıca, Kanunun 10 uncu ve 12 nci maddeleri ile 16/4/2003 tarihli ve 4848 sayılı Kültür ve Turizm Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 9 uncu maddesi gereğince ilgili idarelerden yetki alarak Bakanlıkça da koruma amaçlı imar planları yaptırılabilir.
    Ulusal ya da uluslararası ölçekte açılan yarışmalar sonucu elde edilecek koruma amaçlı imar planlarında, yarışmayı düzenleyen kurumlar yarışma şartnamelerini, Bakanlığın görüşünü alarak bu Yönetmeliğin 18 inci ve 19 uncu maddelerine göre düzenleyeceklerdir; ancak yarışmaya katılacak plan müelliflerinde 18 inci maddenin (c) ve (d) bentlerindeki koşullar aranmaz.
    Plan hazırlama esasları
    Madde 6 - Koruma amaçlı imar planları aşağıdaki ilkeler doğrultusunda hazırlanır:
    a) Bir alanın koruma bölge kurulunca sit olarak ilanı, bu alanda her ölçekteki plan uygulamasını durdurur. Sit alanının etkileşim çevresine ilişkin varsa 1/25000 ölçekli plan kararları ve notları alanın sit statüsü dikkate alınarak, yeniden gözden geçirilir ve ilgili idarelerce onaylanır.
    b) İdareler planları, Bakanlıkça hazırlanan koruma amaçlı imar planları teknik şartnamesinde belirtilen esaslara uygun olarak hazırlar. İdarelerce planlama alanının özelliğine göre bu şartnameye ek olarak özel teknik şartname düzenlenebilir. İdare koruma amaçlı imar planı ile varsa etkileşim geçiş alanını birlikte planlayabilir.
    c) Planlar, yeni bir koruma amaçlı imar planı veya koruma amaçlı imar planı revizyonu hazırlanıp onaylanmadan veya herhangi bir yargı kararı bulunmadan ilgili idarece iptal edilemez.
    d) Koruma amaçlı imar planları, kadastral durum işlenmiş güncel onaylı halihazır haritalar üzerine çizilir.
    e) Koruma amaçlı imar planlarının varsa etkileşim geçiş sahaları da göz önünde bulundurularak ve sit alanının bütününü kapsayacak şekilde içinde bulunduğu yerleşme ile ilişkileri kurularak hazırlanması esastır.
    f) Plan hazırlama süreci içerisinde idarelerce plan yapılacak alanda ilgili meslek odaları, sivil toplum kuruluşları, üniversitelerin ilgili bölümleri, koruma alanı içinde yaşayan hane halkları ve faaliyet gösteren işyeri sahipleri ve etkilenen hemşerilerin katılımı ile plan kararlarının oluşturulmasından önce sorunlar, olanaklar, vizyon, hedefler, araçlar, stratejilerin oluşturulması üzerine ve taslak planın oluşturulmasından sonra taslak planın görüşülerek koruma bölge kuruluna sunulacak son şeklini alması için asgari iki toplantı düzenlenir.
    Bu toplantıların halka duyurusu idarece köyler ve belde belediyelerinde mahalli anonslar ve ilan panoları ile, büyükşehir olmayan belediyelerde mahalli anonslar, ilan panoları ve yerel yazılı yayın kuruluşları aracılığıyla, büyükşehir belediyelerinde ise koruma alanında mahalli anonslar, ilan panoları, yerel yazılı ve görsel medya kuruluşları aracılığıyla yapılır. Ayrıca bu toplantılar ilgili meslek odalarına, üniversitelerin ilgili bölümlerine ve sivil toplum kuruluşlarına idarece toplantılardan onbeş gün önce toplantılara ait dokümanlar ve gündem yazılı olarak da bildirilir. Bu toplantılarda dile getirilen görüşler toplantıya katılan ilgili kurum, kuruluş ve kişilerce ayrıca yazılı olarak idarelere sunulur. Bu görüşlerin belirtildiği tutanaklar koruma bölge kuruluna sunulmak üzere koruma bölge kurulu müdürlüğüne iletilir. Müdürlük bu tutanakları arşivleyip, saklamakla sorumludur.
    g) Yapılacak koruma amaçlı imar planlarında, Kanun gereğince kesin yapılaşma yasağı uygulanması gereken alanlar belirlenir.
    h) Koruma amaçlı imar planlarında tescilli kültür varlıkları ile sit alanları içindeki faaliyetlerin ve yapı stokunun deprem, sel baskını, heyelan, yangın, kaya düşmesi ve benzeri afetlere karşı daha dayanıklı ve güvenli hale getirileceğine ilişkin hedefler, stratejiler ve uygulama esasları getirilir ve bunlar plan uygulama raporu ve plan notlarına işlenir.
    i) Koruma amaçlı imar planlarının hazırlanması aşamasında; tarihi çevre, kültürel ve doğal miras, sosyal, kültürel ve ekonomik yapı, teknik altyapı, sosyal donatı, yapı ve sokak dokusu, mülkiyet yapısı, ulaşım, dolaşım sistemi, örgütlenme biçimi ve benzerlerine ilişkin gerekli etütler kent bütünü ile ilişkilendirilerek yapılır. Tespit edilen sorunların çözümü ve tarihi, kültürel, doğal çevrenin yaşanabilir ve sürdürülebilir biçimde korunabilmesi için alana özgü stratejiler belirlenir.
    Sosyal donatı ve teknik altyapı
    Madde 7 - Koruma amaçlı imar planlarının yapımında, planlama alanının şartları ile gelecekteki gereksinimleri göz önünde tutularak sosyal donatı ve teknik altyapı için Bayındırlık ve İskan Bakanlığının 2/11/1985 tarihli ve 18196 sayılı Mükerrer Resmî Gazete'de yayımlanan Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmeliğin EK-1 deki tablosunda belirtilen asgari standartlara uyulur. Ancak, yerleşik alanları kapsayan koruma amaçlı imar planlarında taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının fiziksel ve mülkiyet dokusu özellikleri, planlanan alanın şartları ile gelecekteki gereksinimleri göz önünde tutularak yeterli büyüklükte ve nitelikte sosyal donatı ve teknik altyapı alanları plan kararları ile belirlenir.
    Planlarda, engelliler gibi kamu ortak mekanlarını kullanmakta zorluk çeken kişilerin kentsel kullanımlara, sosyal donatı ve teknik altyapı alanlarına erişimini ve kullanımını sağlayıcı ve kolaylaştırıcı tedbirlerin alınması amacıyla tasarım ilkeleri geliştirilerek mekansal düzenlemeler yapılır ve her türlü mevzuat ve Türk Standartları Enstitüsü standartları dikkate alınır.
    Planların onaylanması
    Madde 8 - Koruma bölge kurulu müdürlükleri, idarece uygun bulunarak kendilerine iletilen koruma amaçlı imar planını, Kanun ve bu Yönetmelik hükümleri doğrultusunda eksik belgesinin olup olmadığı yönünde incelerler. Eksik belgesi bulunduğu saptanan planlar koruma bölge kurulu müdürlüğünce idareye iade edilir.
    Koruma bölge kurulu, belgeleri tam olarak koruma bölge kuruluna ibraz edildiği tarihten itibaren koruma amaçlı imar planlarını en geç altı ay içinde karara bağlar.
    Koruma bölge kurulunda görüşülen ve uygun görülen koruma amaçlı imar planları onaylanmak üzere idarelere gönderilir.
    İdareler, koruma amaçlı imar planını en geç iki ay içinde görüşür ve karara bağlar. Koruma bölge kurulunca plana ilave edilen veya değiştirilen hususlar olması halinde, idare bu konularla ilgili plan yapım sürecinde alınan görüşler ve ana kararlar dikkate alınarak varsa değişmesini istediği hususları aynı süre içerisinde koruma bölge kuruluna bildirir. Bu süre içinde idarece herhangi bir husus koruma bölge kuruluna iletilmediği takdirde, koruma bölge kurulunca uygun bulunmuş haliyle planlar onaylanmış sayılır ve kesinleşerek yürürlüğe girer.
    İdarece planda değiştirilmesi istenen hususlar koruma bölge kuruluna bildirildiği takdirde koruma bölge kurulunca bu hususlar değerlendirilir ve uygun görülen haliyle planlar idarelere onaylanmak üzere gönderilir. Altmış gün içerisinde onaylanmayan planlar onaylanmış sayılır ve yürürlüğe girer.
    Planlar onay tarihinden itibaren idarece herkesin kolayca erişebileceği yerlerde ve görebileceği şekilde ilan yerlerine asılarak otuz gün süre ile ilan edilir. Planların nerede görüleceği köyler ve belde belediyelerinde mahalli anonslar ve ilan panoları ile, büyükşehir olmayan belediyelerde yerel yazılı yayın kuruluşu aracılığıyla, büyükşehir belediyelerinde ise en yüksek tirajlı ulusal dört yazılı yayın kuruluşundan biri aracılığıyla duyurulur. Ayrıca planların askıya çıkacağı yer ve tarihle ilgili bilgiler plan toplantılarına katılmış kamu kurum ve kuruluşlarına, ilgili meslek odaları ve sivil toplum kuruluşlarına idarece yazılı olarak bildirilir.
    İdare, onaylanan koruma amaçlı imar planı ve eklerini, koruma bölge kurulu kararı ile birlikte dağıtımı yapılmak üzere asgari beş takım olarak ilgili koruma bölge kurulu müdürlüğüne gönderir.
    Uygun bulunan planlara ilişkin koruma bölge kurulu kararı, koruma bölge kurulu müdürlüğünce ilgili yerlere, karar eki planlar ise sadece Genel Müdürlük ve ilgili idarelere gönderilir.
    Koruma amaçlı imar planına itiraz
    Madde 9 - Askı süresi içinde koruma amaçlı imar planlarına itiraz edilebilir. İtirazlar idarelere yapılır. İdarece itirazlar en geç otuz gün içinde değerlendirilir ve karara bağlanır. Alınan karar, koruma amaçlı imar planında değişiklik yapılmasını gerektirmesi halinde koruma bölge kurulunun değerlendirmesine sunulur.
    İdareler ile gerçek ve tüzel kişiler, Koruma Yüksek Kurulu ve koruma bölge kurullarının kararlarına uymak zorundadırlar.
    Koruma amaçlı imar planı yapılan alanda idareler koruma bölge kurullarınca alınmış ve alınacak koruma amaçlı imar plânları, değişiklikleri ve revizyonlarına ilişkin kararlara karşı altmış gün içerisinde Koruma Yüksek Kuruluna itiraz edebilirler. Bu itirazlar, Koruma Yüksek Kurulunca incelenir ve en geç altı ay içinde karara bağlanır.
    Koruma amaçlı imar planına yapılan itirazlar uygulamayı ve yürütmeyi durdurmaz.
    Plan raporu ve gösterim
    Madde 10 - Koruma amaçlı imar planlarının hazırlanmasında uygulanacak gösterimlerde Bayındırlık ve İskan Bakanlığının Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmeliğinde belirtilen gösterimlere uyulur. Ancak koruma amaçlı imar planlarının özelliği, verilecek kararların detaylı olması ve her alanın farklı nitelik taşıması nedeniyle, plana özgü gösterim kullanılabilir.
    Plan gösterimi ve plan notlarında yer alan yapılaşma düzeni, yoğunluk ve benzeri konularda tasarım esasları ve uygulama ilkeleri, ulaşım, dolaşım ve açık alan sistemi ile ilgili uygulama esasları, koruma, sağlıklaştırma ve koruyucu yenileme program alan ve projelerinin etaplanma esasları, kentsel tasarım, peyzaj, restorasyon, mimari ve mühendislik projelendirme esasları ve prosedürleri ve benzeri hususlar plan raporunda daha detaylı olarak yazılı ve çizili yer alır.
    Koruma amaçlı imar planı değişikliği
    Madde 11 - Koruma amaçlı imar planlarında yapılacak değişiklikler, revizyon ve ilaveler de yukarıda belirtilen usullere tabidir. Bu Yönetmeliğin 5 inci maddesine göre Bakanlık tarafından yaptırılan koruma amaçlı imar planlarında değişiklik, revizyon ve ilave yapılması durumunda Bakanlığın görüşü de alınır.
    Koruma amaçlı imar planlarında sit alanının bütününü olumsuz etkileyecek, mevcut korunması gerekli değerleri bozacak ya da yok edecek, geleneksel kentsel doku özelliklerini olumsuz yönde değiştirecek yeni işlev dönüşümlerine ilişkin plan değişikliği yapılamaz.
    ÜÇÜNCÜ BÖLÜM : Çevre Düzenleme Projelerinin Hazırlanması, Gösterimi, Uygulaması ve Denetimi
    Proje alanı
    Madde 12 - Koruma bölge kurulunca sit alanı olarak ilan edilen ören yerlerinde Bakanlıkça düzenlenmesine gerek görülen alanlardır.
    Yetki ve yöntem
    Madde 13 - Çevre düzenleme projeleri, Bakanlık tarafından doğrudan yapılabilir veya yaptırılabilir.
    Çevre düzenleme projelerinin Bakanlıkça doğrudan yapılması halinde bu Yönetmeliğin Beşinci Bölümündeki; ihale yöntemi ile elde edilmesi durumunda ise bu Yönetmeliğin Altıncı Bölümündeki hükümlere göre çalışmalar yürütülür.
    Ulusal ya da uluslararası ölçekte açılan yarışmalar sonucu elde edilecek çevre düzenleme projelerinde, yarışmayı düzenleyen kurumlar yarışma şartnamelerini, bu Yönetmeliğin Altıncı Bölümünde belirlenen uzmanlık alanlarının yarışma ekibi bünyesinde yer almasını sağlayacak ve ekip başı tanımını bu Yönetmeliğin proje müellifi tanımına uyacak şekilde düzenleyeceklerdir; ancak yarışmaya katılacak olan proje müelliflerinde 24 üncü maddenin (c) ve (d) bentlerindeki koşullar aranmaz.
    Proje hazırlama esasları
    Madde 14 - Sit alanlarında yer alan ören yerlerinin çevre düzenleme projesinin yapılması için sit alanına ilişkin koruma amaçlı imar planının bulunması esastır.
    Ancak ören yerinde bulunan arkeolojik değerlerin korunması ve değerlendirilmesine ilişkin olarak ivedi önlemlerin alınmasının zorunlu olduğu hallerde koruma amaçlı imar planı olmadan da çevre düzenleme projesi hazırlanabilir. Bu proje koruma amaçlı imar planı ve yönetim planının hazırlanmasında değerlendirilir ve gerekiyorsa koruma amaçlı imar planı ve yönetim planının ana yaklaşımları doğrultusunda yeniden düzenlenir.
    Çevre düzenleme projeleri, ören yerlerinin arkeolojik potansiyelini etkin bir şekilde korumak üzere, mevcut kullanım ve dolaşımdan kaynaklanan sorunların çözümü amacıyla yapım sürecinin genel ilke ve hedefleri, proje belgelerinin içeriği ve biçimi, yapılacak çalışmalarda izlenecek yöntem ve çalışmaların ayrıntılarıyla birlikte Bakanlıkça hazırlanan çevre düzenleme projeleri teknik şartnamesinde belirtilen esaslara uygun olarak hazırlanır. Proje alanının özelliğine göre bu şartnameye ek olarak özel teknik şartname düzenlenebilir.
    Projelerin onaylanması
    Madde 15 - Çevre düzenleme projelerinin hazırlanmasından sonra bu projeler görüş alınmak üzere koruma bölge kuruluna gönderilir. Koruma bölge kurulu projede değiştirilmesi gerekli hususlar belirlediği takdirde bu hususları kararında belirtir ve gerekli düzenlemelerin yapılmasını Bakanlıktan ister.
    Karar doğrultusunda gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra koruma bölge kurulunca uygun bulunan projeler Bakanlıkça onaylanır.
    Projelerde değişiklik yapılması
    Madde 16 - Çevre düzenleme projelerinde değişiklik yapılması halinde, onaylanmasına ilişkin olarak düzenlenen 15 inci maddedeki süreç uygulanır.
    DÖRDÜNCÜ BÖLÜM : Koruma Amaçlı İmar Plan Müelliflerinin Yeterliliği ile Görev, Yetki ve Sorumluluklarına İlişkin Usul ve Esaslar
    Yetki
    Madde 17 - Koruma amaçlı imar planlarının müellifi, şehir plancısı veya şehir ve bölge plancısı veya kent plancısıdır. Planlama ekibinde alanın konumu, sit statüsü ve özellikleri göz önünde bulundurularak mimar, restorasyon konusunda yüksek lisans yapmış mimar, sanat tarihçisi, arkeolog, sosyolog, mühendis, peyzaj mimarı gibi meslek gruplarından yeterli sayıda uzman görev alır.
    Ekipte yer alacak uzmanların 19 uncu maddede belirtilen planlama ekibinde aranacak asgari niteliklere sahip olması gereklidir.
    Plan müellifinde aranacak asgari nitelikler
    Madde 18 - Koruma amaçlı imar planı müellifinde asgari aşağıdaki nitelikler aranır:
    a) Asgari dört yıllık lisans eğitimi veren fakülte veya bunlara denkliği yetkili makamlarca kabul edilen yüksek öğretim kurumlarının şehir planlama veya şehir ve bölge planlama bölümünden, şehir plancısı veya şehir ve bölge plancısı veya kent plancısı unvanını alarak mezun olmak,
    b) 17/6/1938 tarihli ve 3458 sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanunun 1 inci maddesinde belirlenen niteliklere sahip olmak ve 27/1/1954 tarihli ve 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanununun 33 üncü maddesi uyarınca ilgili meslek odasına kayıtlı olmak,
    c) TMMOB Şehir Plancıları Odasından alınmış büro tescil belgesine sahip olmak,
    d) Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca 2/11/1985 tarihli ve 18916 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İmar Planlarının Yapımını Yükümlenecek Müellif ve Müellif Kuruluşlarının Yeterlilik Yönetmeliği kapsamında verilen imar planı yapımı yeterlilik belgesinden asgari (E) grubu yeterlilik belgesine sahip olmak ve söz konusu Yönetmelik uyarınca o yerleşmenin imar planlarının hazırlanmasında geçerli olan yeterliliğe sahip olmak.
    Koruma amaçlı imar planlarının ihale yöntemi ile elde edilmesi durumunda plan müellifinin yukarıda belirtilen niteliklere sahip olması gerekmektedir.
    Planlama çalışmasını yüklenecek müellif kuruluşların ortaklarından yukarıdaki niteliklere sahip şehir plancısı veya şehir ve bölge plancısı veya kent plancısının asgari % 51 hissesi olmak zorundadır.
    Koruma amaçlı imar planlarının doğrudan idarece yapılması halinde (c) bendinde belirtilen koşullar aranmaz.
    Planlama ekibinde aranacak asgari nitelikler
    Madde 19 - Planlama ekibinde yer alacak uzmanların; asgari dört yıllık lisans eğitimi veren fakülte veya bunlara denkliği yetkili makamlarca kabul edilen yüksek öğrenim kurumlarının ilgili bölümlerinden mezun olmaları gerekmektedir.
    Ayrıca ekipte yer alacak mimar, restorasyon konusunda yüksek lisans yapmış mimar, mühendis ve şehir plancısı veya şehir ve bölge plancısı veya kent plancısının 3458 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde belirlenen niteliklere sahip olması ve 6235 sayılı Kanunun 33 üncü maddesi uyarınca ilgili meslek odasına kayıtlı olması gereklidir.
    Müellifler, iş tanımına göre ekiplerinde belli sürelerle ya da sürekli olarak görev yapacak uzmanların isimlerini, özgeçmişlerini ve noterlikçe onaylı muvafakatnamelerini sözleşme aşamasında idareye vermek zorundadırlar.
    Koruma amaçlı imar planı yapımı ekiplerinde plan müellifi dışında asgari;
    a) Kentsel sit alanları için, şehir plancısı veya şehir ve bölge plancısı veya kent plancısı, restorasyon konusunda yüksek lisans yapmış mimar, peyzaj mimarı, sanat tarihçisi, sosyolog,
    b) Arkeolojik sit alanları için, şehir plancısı veya şehir ve bölge plancısı veya kent plancısı, restorasyon konusunda yüksek lisans yapmış mimar, arkeolog, sosyolog,
    c) Doğal sit alanları için, şehir plancısı veya şehir ve bölge plancısı veya kent plancısı, mimar, peyzaj mimarı, sosyolog ile alanın doğal karakterine bağlı olarak orman mühendisi, ziraat mühendisi, çevre mühendisi, hidrolog, biyolog, zoolog gibi meslek gruplarından gerekli olanların,
    d) Tarihi sit alanları için, şehir plancısı veya şehir ve bölge plancısı veya kent plancısı, mimar, tarihçi, sosyolog
    bulunması zorunludur.
    Planlama ekibinde yer alacak uzmanların sayısı ile alanının niteliğine göre ihtiyaç duyulabilecek diğer meslek uzmanları idarece belirlenir. Aynı alanda birden fazla türde sit olması halinde planlama ekibi her sit türü için tanımlanan planlama ekibindeki meslek gruplarını içerecek şekilde oluşturulur.
    Plan müellifine ait sınırlamalar
    Madde 20 - Müellifler, yükümlendikleri planlama işinin kapsadığı planlama yapılan alanın sınırları içinde, planlama süresince idare dışında özel kişi veya kuruluşlara müşavirlik yapamaz, proje düzenleyemez, teknik sorumluluk ve fenni mesuliyet üstlenemezler. Ancak, devam eden veya bitmiş olan planlama işine ek yeni bir planlama işi bu hükmün dışındadır.
    Müellif, planlama yapılan alanın sınırları içinde yalnız planlama konusuyla ilgili olarak kamu görevlilerinin tabi olduğu kanuni sınırlamalara, yasaklara ve sorumluluklara tabidir.
    Müellifler ve müellif kuruluşları planlama çalışmalarını yürütürken objektif ve tarafsız davranmak; bilimsel ve teknik verilere göre hareket etmek zorundadırlar.
    Plan kararlarının verilmesinde, hiçbir kişi ve kuruluştan, sözleşme kapsamı dışında herhangi bir ayni veya nakdi menfaat temin edemezler. Böyle bir menfaat temin ettiği tespit edilenler hakkında kanuni işlem yapılır.
    Yeterlilik belgesinin sürekli iptali veya süreli ertelenmesi
    Madde 21 - Müellif ve müellif kuruluşlarının yeterlilik belgelerinin sürekli iptali ve süreli ertelenmesinde aşağıdaki hükümlere uyulur.
    a) Müelliflerin yaptığı planlama işinden dolayı mesleki faaliyetleri ile ilgili konularda hüküm giymiş olması veya Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmelik veya İmar Planlarının Yapımını Yükümlenecek Müellif ve Müellif Kuruluşlarının Yeterlilik Yönetmeliği hükümlerine aykırı iş ve işlemlerinin mahkeme kararı ile sabit olması halinde yeterlilik belgeleri sürekli iptal olunur.
    b) Müelliflerin idare ile olan sözleşmelerinin müellifin hatası sebebiyle ayrı ayrı iki işte feshedilmiş olması veya planlama işinde ve aynı aşamada planın yetersizliği sebebiyle iki defa ret ve iade olunduğunun belgelenmiş olması halinde yeterlilik belgeleri bir yıl süre ile askıya alınır.
    Plan müellifinin çalışmalarının değerlendirilmesi
    Madde 22 - İdareler ve koruma bölge kurulları, müellifçe yapılan plan çalışmalarını değerlendirmek ve bu hususta rapor düzenlemekle yükümlüdürler. Bu husus idareler bünyesindeki ilgili birimler ile koruma bölge kurulu müdürlükleri tarafından ayrı ayrı yürütülür. Bu süreçte, hazırlanan planın mevzuata uygunluğu, koruma ve şehircilik ilke ve esasları ile uyumluluğu ve tutarlılığı, plan kararlarının uygulanabilirliği, hizmetin ilgili sözleşme ve teknik şartname esaslarına göre sürdürülüp sürdürülmediği idarelerce irdelenir.
    Müelliflerle ilgili bu bilgilerin birer kopyaları müelliflerin sicil dosyalarına konulmak üzere Bayındırlık ve İskan Bakanlığına gönderilir.
    BEŞİNCİ BÖLÜM : Bakanlıkça Hazırlanacak Çevre Düzenleme Projelerinde Görev Alacak Meslek Gruplarının Temel Nitelikleri
    Proje müellifi ve ekibi
    Madde 23 - Bakanlıkça hazırlanacak çevre düzenleme projelerinde aşağıda belirtilen meslek gruplarından oluşacak proje ekibinin yürütücüsü, asgari beş yıllık tecrübeye sahip mimar veya peyzaj mimarıdır.
    Çevre düzenleme projelerini hazırlayacak proje ekibinin içerisinde asgari aşağıdaki uzmanların bulunması gerekmektedir.
    a) Restorasyon konusunda yüksek lisans yapmış mimar,
    b) Mimar,
    c) Arkeolog,
    d) Şehir plancısı veya şehir ve bölge plancısı veya kent plancısı,
    e) Peyzaj mimarı,
    f) Sanat tarihçisi.
    Ayrıca, ören yerinin niteliği, sorunları ve potansiyellerinin gerektirmesi halinde diğer meslek gruplarından uzmanlar da proje grubunda istihdam edilebilir.
    ALTINCI BÖLÜM : Bakanlıkça Hazırlattırılacak Çevre Düzenleme Projelerinde Görev Alacak Müelliflerin Yeterliliği ile Görev, Yetki ve Sorumluluklarına İlişkin Usul ve Esaslar
    Proje müellifinde aranacak asgari nitelikler
    Madde 24 - Çevre düzenleme projelerini hazırlayacak mimar veya peyzaj mimarı olan proje müellifinin asgari aşağıdaki niteliklere sahip olması gerekmektedir:
    a) Asgari dört yıllık lisans eğitimi veren yüksek öğretim kurumlarının mimarlık veya peyzaj mimarlığı bölümlerinden mimar veya peyzaj mimarı unvanlarını alarak mezun olmak,
    b) 3458 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde belirlenen niteliklere sahip olmak ve 6235 sayılı Kanunun 33 üncü maddesi uyarınca ilgili meslek odasına kayıtlı olmak,
    c) İlgili meslek odalarından alınmış büro tescil belgesine sahip olmak,
    alanlarda benzer bir çevre düzenleme projesi işini tamamlamış veya iki çevre düzenleme projesi işini yapan proje ekibinde yer almış olmak veya ulusal veya uluslar arası düzeyde sit alanlarına ilişkin yapılan kentsel tasarım veya çevre düzenleme projeleri yarışmalarında birincilik almış olmak.
    Proje çalışmasını yüklenecek, müellif kuruluşların ortaklarından asgari birisi mimar veya peyzaj mimarı olmak zorundadır.
    Proje ekibinde aranacak nitelikler
    Madde 25 - Çevre düzenleme projelerinin hazırlanması için oluşturulacak proje ekibinde aşağıdaki uzmanların yer alması zorunludur:
    a) Restorasyon konusunda yüksek lisans yapmış mimar,
    b) Mimar,
    c) Peyzaj mimarı,
    d) Şehir plancısı veya şehir ve bölge plancısı veya kent plancısı,
    e) Arkeolog,
    f) Sanat tarihçisi.
    Yukarıda tanımlanan meslek gruplarına mensup uzmanların; asgari dört yıllık lisans eğitimi veren fakülte veya bunlara denkliği yetkili makamlarca kabul edilen yüksek öğrenim kurumlarının ilgili bölümlerinden mezun olmaları gerekmektedir.
    Ayrıca ekipte yer alacak mimar, restorasyon konusunda yüksek lisans yapmış mimar ve şehir plancısı veya şehir ve bölge plancısı veya kent plancısının 3458 sayılı Kanunun 1 inci maddesinde belirlenen niteliklere sahip olması ve 6235 sayılı Kanununun 33 üncü maddesi uyarınca ilgili meslek odasına kayıtlı olması gereklidir.
    Müellifler iş tanımına göre ekiplerinde belli sürelerle ya da sürekli olarak görev yapacak uzmanların isimlerini, özgeçmişlerini ve noterlikçe onaylı muvafakatnamelerini sözleşme aşamasında idareye vermek zorundadırlar.
    Proje müellifine ait sınırlamalar
    Madde 26 - Proje müellifi ve ekibi, üstlendikleri çevre düzenleme projesi işinin kapsadığı proje alanı sınırları içinde ve proje süresince idare dışında gerçek kişi veya kuruluşlara müşavirlik yapamaz, proje hazırlayamaz, teknik sorumluluk ve fenni mesuliyet üstlenemez. Ancak devam eden veya bitmiş olan proje işine ek yeni bir proje işi bu hükmün dışındadır.
    Müellifler, proje çalışmalarını yürütürken objektif ve tarafsız davranmak, bilimsel ve teknik verilere göre hareket etmek zorundadırlar.
    Proje müellifinin çalışmalarının değerlendirilmesi
    Madde 27 - Bakanlık ve koruma bölge kurulu müdürlükleri müellifçe yapılan proje çalışmalarını takiple ve bu hususta rapor düzenlemekle yükümlüdürler.
    Hüküm bulunmayan haller
    Madde 28 - Bu Yönetmelikte yer almayan hususlar hakkında 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri geçerlidir.
    YEDİNCİ BÖLÜM : Yürürlük ve Yürütme
    Yürürlük
    Madde 29 - Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile birlikte hazırlanan bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
    Yürütme
    Madde 30 - Bu Yönetmelik hükümlerini Kültür ve Turizm Bakanı yürütür.